Gecen yaz Taksim'de AKP tarafından bir iftar yemeği verildi. Partinin onde gelenlerinden biri şoyle bir şey soyledi: Allahın izniyle ABD 10-20 yıl icinde cokecek, ve Allahın izniyle Turkiye onun yerine dunyayı yonetecek." Her tur ideolojiden insan var, ileriye bakanı, geriye bakanı, devletcisi, piyasacısı, milliyetcisi... (misal benim ideolojim, dunyanın tum duzeninin yıkılması, yerle bir olması))) İdeolojimiz ne olursa olsun, hepimizin sorumlu olduğumuz ortak bir nokta var: Dunyanın guncel duzenini & koşullarını kavramak ve gidişatını gorebilmek! Hayal etmek guzeldir, ama dunya sizin hayalleriniz icin uygun mu? Dunyanın nasıl işlediği hakkında fikriniz olmazsa, politikacının bir gelip sizi boyle ahmak yerine koyar, siz de coşkuyla alkışlayıp peşinden gidersiniz. Bu kitap bununla ilgili. Kuresel (kapitalist) dunyanın nerede olduğu, nasıl işlediği, teknolojinin bundaki katkısı, nereye gittiği, vb işleniyor. Bir Dell marka bilgisayarın uretimi icin Amerika, Avrupa ve Asya?da tam 400 şirketlik bir zincir devreye giriyor. Amerikada bir doktora test yaptırdığınızda, test raporu Cindeki bir hastane tarafından hazırlanabiliyor. İngilterede kendi halinde bir marketin muhasebesini Hindistandaki bir muhasebe firması yapıyor. Dunya duzleşti, devletler arasındaki sınırlar flulaşıyor. İdeoloji nedir sorusuna "budur işte" denilecek, kulağa kupe olacak bir kitap! İcinde yaşadığı dunyayı daha iyi tanımak isteyen herkes okumalı! (Kitabı bu kadar hararetle savunmam, yazarın ideolojisini savunduğum anlamına gelmesin. Tersine, ben tam bir kureselleşme karşıtıyım. Amacım, kureselleşme-teknoloji işbirliğini, en sıradan okurun rahatca anlayacağı şekilde anlatan bu kitabı herkesin okuması ve ne olup ne olmadığını gormesi. Politikaya boğulduğumuz bu secim arefesinde, sağda solda oyle konuşmalar oluyor ki icim acıyor. İdeolojimizin ne olduğu onemli değil, dunyanın ne olduğunu biliyor olmamız onemli).
***
Kitaptan guncel durumumuza uygun bir bolum:
Bir ulkenin gelişmişliğini, butce acığının gsh?ye oranı, işsizlik oranı veya okur yazar kadın oranı, vb ile olcebilirsiniz. Bence onemli ve acıklayıcı bir başka olcu vardır: O ulkenin hatıraları mı daha cok, yoksa hayalleri mi? Bir iş danışmanı şoyle demişti: ?bir şirketin zorda olduğunu, bana gecmişte ne kadar iyi durumda olduklarını soylemelerinden anlarım. Ulkeler icinde aynı şey gecerlidir. Kimliğinizi unutmamak tabi ki onemli. 14. yy?da muhteşem olduğunuza memnun oldum. Fakat o dundu, bugunse bugun. Hatıralar hayallerinden fazlaysa son yakındır. Bu toplumlar onune değil geriye bakarlar. Saygınlık ve onuru "şimdi"de aramazlar, tarihi geviş getirirler (gecmişi ağızlarına sakız ederler). Ustelik bu genelde gercek bir gecmiş değil, hayallerinde suslenmiş bir gecmiştir. Gelecekle ilgili hayal kurup ona gore davranmak varken butun enerjilerini gecmişi suslemeye harcarlar." Bu yuzden dunya duzleştikce Musluman ulkelerin coğu acık olmadıkları icin
sendelemekte, karmaşık kulturel ve tarihi nedenlerle globalleşememektedirler. Musluman dunyası, İslamiyetin ilkelerinin gunumuzun şartlarına gore yorumlanmasını yasaklayan din adamlarının hakimiyetindedir. Bazı bolgelerde yerel hukumetler oylesine yolsuzluk ve iş bilmezlik icine batmışlardır ki okullara, alt yapıya para kalmaz. Zenginlerin oturduğu etrafı duvarlarla cevrili sitelere bakarak umudunu busbutun yitiren milyonlar git gide daha dindar, daha radikal olurlar; yaratmak yerine calmayı tercih ederler; tarikatlara, cetelere yem olurlar. Arap-Muslumanların coğu otoriter rejimlerde yaşamaktadırlar. Halkın kendi geleceği uzerinde soz hakkı yoktur. Gencler, duz dunyadakilerin kolayca sahip olduğu iyi bir iş, modern bir okul gibi fırsatlardan yoksundur. Musluman radikallerin Batı?ya baktıklarında gordukleri acıklık, dekolte kıyafetlerin, ozgur cinselliğin Britney Spears?ı yaratan acıklığıdır. Bizi guclu yapan ve Bill Gates?i yaratan ozgur duşunce ve sorgulama acıklığını gormezler veya gormek istemezler; bunu yozlaşma olarak tanımlarlar. Cunku kadın hakları ve ozgur duşuncenin Batının ekonomik gucunun gercek kaynağı olduğunu kabul ederlerse Arap-Musluman dunyasının da değişmesi gerekecektir. Oysa yobazlar ve aşırı uclar değişimi istemez. El Kaide?nin kurucuları dindar oldukları icin kokten dinci değildirler. Yani yalnızca kendileri ile Tanrı arasındaki ilişkiye ve dindar bir toplumun değerleri ile kulturel normlarına odaklanmış değildirler. Bir din olayından ziyade siyaset olayıdır bu. Amacları, kendilerince İslamiyet yolundan cıkmış laik, ahlaksız ve adaletsiz Arap-Musluman rejimlerini yıkıp dunyadaki tum Muslumanları bir halifenin buyruğunda toplamaktır. 19. ve 20. yy?da hızlı sanayileşmenin yaşandığı geciş donemine benzer bir geciş doneminde yaşıyoruz. Bu tur geciş donemlerinde aile ve toplum yapısının değişmesiyle gencler kimlik, aidiyet, oz saygı gibi duygularını yitirirler. Bunun yarattığı vakumda da Hitlerler, Leninler, Musolliniler, Bin Ladinler ve Zerkaviler hayat bulur. 1980-1999 arası tum Arap ulkelerinin urettiği uluslararası patent sayısı 171?dir. Aynı donemde Guney Kore tek başına 16.328 patent almıştır. Genclere olumlu hayallerini gerceğe donuşturecek, haksızlığa uğrayanın yargıca ruşvet vermeden adalet bulmasını sağlayacak, hangi şartlarda yetişmiş olursa olsun girişimci fikirlerini yeşertip ulkesinin en saygın, en yaratıcı veya en zengin kişisi konumuna gelebilecek, şikayetlerini veya fikirlerini gazetede yayınlayabilecek, secimlerde aday olabilecek ortamı sağlayın; bakın bakalım bomba patlatmak isteyecekler mi? İşte o zaman tepedeki malikanede oturan adamı gorduklerinde ?Bir gun ben de boyle bir adam olacağım? derler, ?Bir gun bu adamı oldureceğim? demezler. Genelde terorizmi paradan yoksunluğun beslediği sanılır. Bence terorizmi besleyen onurdan, ozsaygıdan yoksunluktur. Burada anahtar kelime ezikliktir. Eziklik, uluslarası ilişkilerde ne kadar onemli olduğu farkına varılmayan bir guctur. İnsanların ve ulusların kendilerini kaybedip aşırı şiddete başvurması, aşağılandıklarını hissettiklerinde ortaya cıkar. Bugunku İslam dunyasının buyuk bir kısmının siyasi ve ekonomik geri kalmışlığını alın, bunu dış dunyanın ayırımcılık ve duşmanca tavrıyla birleştirin, ustune gecmişin buyukluk ve ustunluğunu ekleyin, işte size bir ofke ve eziklik kokteyli. Yapacağımız en buyuk yanlış, aşırı korumacılıktır. Ne kişisel guvenlik ne de ekonomik guvenlik icin etrafımıza duvar ormeliyiz. Her ikisi de kendimiz ve dunya icin felaket olur. Doğrudur; duz bir dunyada ekonomik rekabet daha eşit ve daha yoğun olacak, ancak gucumuzu kucumsemeyelim. Yaratıcı hayal gucumuzu kullanarak yeni imkanlarla nasıl yeni urunler, yeni toplumlar, yeni fırsatlar ve yeni kazanclar yaratabiliriz, ona bakalım. Genelde, kuresel ticaret ve ekonomiyi hep IMF, G8, Dunya Bankası, Dunya Ticaret Orgutu ve uluslararası anlaşmaların yonettiğini duşunuruz. Bu organların onemli olmadığını soylemek istemiyorum ama onemlerini gitgide yitirmektedirler. Gelecekte kureselleşme artan oranda, duz dunyayı anlayan, onun sureclerini ve teknolojilerini benimseyenlerce yonlendirilecektir. Egemenliğin de anlamı değişecek, kendiniz icin nasıl fırsatlar yaratabileceğinize bağlı olacaktır. Gunumuzun anahtar kelimeleri verimlilik, işbirliği, rekabetcilik ve iyi oyunculuktur. Yeterince iyi oyuncu değilseniz saha kenarında oturup oyunu seyredeceksiniz. Hepsi bu. Dunya duzleşiyor. Bunu ben başlatmadım. İnsanlığın gelişmesini ve geleceğini tehlikeye atmadan durdurmamız da mumkun değil. Ama doğru yonlendirmek bizim elimizde. Ancak o zaman her sabah uyandığımızda guzel şeyler hayal edebilir ve o hayallerimizi gercekleştirmek icin işe koyulabiliriz.
Boyner Yayınları
Ceviri : Levent Cinemre
ISBN : 9789757004509
Orjinal isim: The World Is Flat: A Brıef History Of The Twenty-First Century
Format: PDF, 14 MB
Ceviri : Levent Cinemre
ISBN : 9789757004509
Orjinal isim: The World Is Flat: A Brıef History Of The Twenty-First Century
Format: PDF, 14 MB