Defne Joy fosterin hikayesi, Reha Muhtar yazmış arkadaşlarım. Haberi gecce.comdan taşıyoruz.


Defne Joy Foster... Kendini sevmeyen bir genc kadının oykusu...
Dişimin apse yaptığı o Atina gununu hic unutmuyorum...
25 yaşında falandım...
Yaşamın gerginliği, mesleğimin stresi, Atina gibi tehlikeli bir kentin gobeğinde Turk gazetecisi olmanın psikolojik yuku, vucudumun değişik yerlerinde “arızalar” ortaya cıkartıyordu...
O gunlerde “yaşadığım hayatın yuku” dişlerimin uzerine binmişti...
Sık aralıklarla dişlerim apse yapıyor, inanılmaz bir ağrı başımdan beynime doğru zonklaya zonklaya yayılıyordu...
Gittiğim bir dişci, dişimdeki enfeksiyonu tedavi etmesi icin antibiyotik almamı soylemişti...
Altı saatte bir antibiyotik alıyordum...
Şişmiş ve davul gibi olmuş dişim fena halde ağrımaya devam ediyordu...
***
Akşam home office olarak kullandığım burodan cıktım, bir yerlerde bir şeyler yemek istedim...
Ağrı yuzunden sabahtan beri hicbir şey yiyememiştim...
Restorana gittim kendime bir şeyler ısmarladım...
Ismarladıklarımı beklerken, dişimin ağrısı yeniden nuksetti...
Belki o anda başlamış olsa idare ederdim, ancak o muzminleşen ağrı saatlerdir devam ediyor ve ben icimden “Tanrım yeter, bitsin artık bu ağrı” diye yakarıyordum...
Heyhat dişimde hicbir etki bırakmıyordu bu yakarışlarım...
***
Sonunda baktım ki, hicbir fayda vermeyecek bu yakarışlar, dişimin ağrısıyla benim gelecek yemeklerden de hicbir tat almam mumkun olmayacak, garsonu şoyle “usta icicilere has bir el işaretiyle” cağırdım...
Seyirtti hemen yanıma...
Olabildiğince kalender bir tavır takınarak, “Sen” dedim, “bana bir karafaki Uzo getir... Yanında buz olmasın... Sadece soğuk olmayan su...”
Garson eski kucuk gazoz şişelerini andıran bir karafaki uzo getirdi...
Uzoyu bol, suyu az koymasını soyledim...
Yunan uzosunun ustune su gelince, aynı rakı gibi beyazlaştı...
Aldım kadehi elime comert bir yudum aldım...
Ağrıyan arka dişimin uzerine getirdim, tutmaya başladım sıvıyı...
2-3 dakika uc dakika tutuyor, diş uzerindeki sızıyı alıyordum uzoyla...
Sonra da yutuyordum...
Uc dort kez bu ritueli yineledikten sonra, yavaş yavaş dişimdeki sızının gectiğini farkettim...
Dişim uyuşmuştu...
Kafam da hafiften uyuşur gibi olmuştu...
Sabahtan beri cektiğim diş ağrısı ve acısı gecmişte kalmıştı...
İckinin etkisiyle ağrı gitmiş, moralim yerine gelmiş, hayallerin tetiklediği hafif trans haline bile gecmiştim...
***
O anda aklıma geldi, “ickiyle, antibiyotik alınmaz” lafı...
“Hadi be” dedim, “Bana bir şey olmaz... Ben idare ederim...”
Sonraki yıllar ne zaman dişim ağrısa, antibiyotik ustu rakı tedavisini yapmakta bir sakınca gormedim...
Bazen birileri bunu gorur “ne yapıyorsun sen?” derlerdi...
“Bir şey olmaz... Rakı en fazla ilacın etkisini azaltır... Azaltsın, zaten bu saatte rakı dişteki ağrıyı alıyor...” derdim...
İlac uzerine icki icerken “bize bir şey olmaz” duygusunun ozguveninde, fırtınalı ve bohem bir hayatı yaşadığım gunlerdi o gunler...
***
Dun gece Beyoğlu'nda bir barda arkadaşlarıyla bolca icki icmiş Defne...
Kronik astımı olduğundan, ilac da alıyor...
Alkol ve ilac gecenin bir saatinden sonra vucudunda neleri tetikliyorsa artık, hayatı deli gibi seven genc kadın daha 32 yaşında, aniden oluveriyor...
Defne Joy Foster'ı anlatabilmek icin, dun saatlerce onun kısacık hayatının derinliklerinde araştırmalar yaptım...
Arkadaşlarıyla konuştum...
Hepsi hayatı deli gibi sevdiğini soylediler bana...
Gece barda gorduğu arkadaşına “seni cok seviyorum” diye sımsıkı sarılmış...
Uzerinde hicbir psikolojik problem gorulmuyor son saatlerinde, kalp krizini ve olumu tetikleyecek...
***
Hayatı sevmediğinden, hayata kustuğunden, hayatı kaldıramadığından gitmedi yani olume Defne Joy Foster...
Tersine dans yarışmasının ertesinde Survivor'a katılma anlaşması yapmış...
Yani hayat en azından işinde istediği gibi gidiyor, para kazanıyor, yeni projelere imza atıyor...
O zaman ne peki 32 yaşında gencecik bir kadını olume goturen gercek?..
Defne Joy Foster hayatı seviyordu, ancak kendini yani oz benliğini sevmiyordu sanıyorum...
25 yaşının bohem Atina gunlerinde antibiyotik ustune rakı ictiğim saatlerde, ben de kendimi yeterince sevmediğimin farkında değildim...
Oysa kendisini sevmeyen insanların, “bilincaltı vucutlarına zarar veriyordu...”
Bir insanın sigara icerek, zehir gibi dumanı surekli icine cekmesi, ilac alırken icki icerek hayata meydan okuduğunu soylemesi, aslında kişinin vucuduna gayet bilincli bir şekilde zarar verme eylemiydi...
***
Kişinin kendini yeterince sevmemesi, kendi sucu değil bir cocukluk travmasıdır...
Daha fazla konuşacağım bir gun değil bugun...
Defne Joy Foster onu sevenler kadar kendini sevmedi, onu biliyorum...
Muhtemelen cennette kendisiyle barışacaktır...
Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun...
***
DEFNE UZERİNDEN İCKİLİ YAŞAMLARA VURANLAR...
Cengiz (Semercioğlu) Defne Joy'un yakın arkadaşlarındandı...
Dun konuşurken, “İnternette Defne'nin olumunun uzerinden ickili yaşamlara karşı bir saldırı kampanyası var gibi...” dedi, “Bu yaşam tarzı onu oldurdu' turunden yorumlar yapılıyor” dedi...
Defne'yle ilgili yazımda acıkca yazdım...
Sigara tiryakileri, ilacla icki alarak hayata meydan okuyanlar, gercekte hayatı ne kadar severlerse sevsinler kendileri oz benliklerini yeterince sevmeyen kişiler...
Herkesin anne babasıyla ilişkilerinden ve kendi cocukluk doneminden kalan arızalar, bilincaltına işlemiş kodlanmalar bunlar...
***
Bunları anlamak, kodlarını cozmek, insanlara kendini yeniden sevdirmek, kodlarını değiştirmek, şifrelerini cozmek ayrı bir şey, insanların yaşam tarzlarını mahkum edip, onları hedefe oturtmak apayrı bir şey...
Kendini ozbenliğini yeterince sevmeyenler, hayatta sadece sigara ya da icki icmiyorlar...
Kendilerini olume goturecek silahlı binbir turlu macareya giriyorlar...
Yaşamı bir mutluluk kaynağı olarak gormek yerine kendilerine eziyet eden hayatlar yaşıyor, olum sacan ideolojilerin peşinden gidiyorlar...
Sonucta kendi yaşamına ve oz benliğine yeterince değer vermiyordu ancak, hayatı cıvıl cıvıl yaşayan, dans etmesini, gulmesini, eğlenmesini, sevgi gostermesini ve almasını bilen ve yaşamı taptaze yaşayan bir genc kadındı...
***
Onun yaşama sevgisi, hayatı keyifle icmesi, gulerek ve gulumseterek yaşatabilmesi akıllarımızda kalacak...
Keşke dun Defne'yi internet sitelerinde hayat tarzı nedeniyle eleştirmeye kalkanlar, yaşamı o kadar sevebilseler...
Oylesine keyifle yaşayabilecek bir gustonun sahibi olabilseler...
Defne'nin olumunden hayata sarılmaya calışan bir yaşam bicimine vurmak, “Mazoşizm ve acıdan beslenen bir hayat tarzının, kuru sıkı kurşunlarına benziyor...”
Onun olumunden, felsefi bir rant elde etmeye calışanlar hala bilmiyorlar mı ki?..
Sigara ve icki icenler en fazla kendilerine zarar veriyorlar...
Esas hayatın keyfini sınırlayan dogmatik yaşam tarzları butun insanlığa zarar veriyor...
Cunku o kabız yaşamları savunanlar, kendilerinden maada, tum insanlığı etki altına almaya calışmaktalar...
Bu durumda Defne'cik kendi etmiş kendi bulmuş durumda mağdur bir genc kadındır...