Andersen (1964). Masallar (Trc. Zeynep Menemenci): Doğan Kardeş Yayınları, 220 Sayfa, 3 MB
HANS Christian Andersen 1805 yılında Danimarka'nın küçük Odense şehrinde doğdu. Ayakkabıcı olan babasının genç yaşında ölümünden sonra annesi oğlunu geçindirmek için dere boyunda çamaşırcılık yapmak zorunda kalacak kadar yoksul bir kadındı. Küçük Andersen mahalle arkadaşlarına benzemiyen garip, sinirli bir çocuktu. Okula gitmek istemiyor, kitap okumaktan, piyes yazmaktan hoşlanıyordu. Kurduğu Kukla tiyatrosunda kendi eserleri olan piyesleri oynuyor, şarkılar söylüyordu. Sıhhatsiz bir çocuktu. Yaşadığı muhitin fakirliğine rağmen, günün birinde tanınmış bir insan olacağından emindi. Zaten yaşlı bir kadın ona, «Doğduğun şehir, bir gün gelecek, senin şerefine donatılacak» demişti. Ondört yaşındayken, bir şeyler başarmak ümidi ile evinden ayrıldı, Danimarka'nın başkenti olan Kopenhag'a giderek hayat savaşına atıldı.
Sanatçılarla ve nüfuzlu kimselerle tanışmaya gayret etti. Şarkıları ve dansları ile Kırallık Tiyatrosunun baş balerininin gözüne girmek istedi, başaramadı. Birçok artistlere başvurdu. içlerinden bazıları ona birkaç ders almak imkanını sağladılar, Kırallık Tiyatrosunda ufak bir rol buldular. Sonra da esaslı bir öğrenim görebilmesi için Kıraldan bir miktar para yardımı temin ettiler. Lakin Andersen'in okul yılları güç şartlar altında geçti. Öğretmeni ona karşı çok sert davranıyordu. Yirmi üç yaşında tahsilini bitirdi. Şairliği aklına koymuş, şöhret sahibi olmak hayallerine sadık kalmıştı. O tarihlerde Kopenhag'da yazar olarak geçinmek kolay değildi, üstelik para kazanmak için mizacına uymıyan yazılar yazmak zorunda kalıyordu. Tiyatro yazarı olarak pek başarı gösteremedi, romana eli biraz daha yatkındı. ilk romanını, bir İtalya seyahatinden sonra 1835 de kaleme aldı.
HANS Christian Andersen 1805 yılında Danimarka'nın küçük Odense şehrinde doğdu. Ayakkabıcı olan babasının genç yaşında ölümünden sonra annesi oğlunu geçindirmek için dere boyunda çamaşırcılık yapmak zorunda kalacak kadar yoksul bir kadındı. Küçük Andersen mahalle arkadaşlarına benzemiyen garip, sinirli bir çocuktu. Okula gitmek istemiyor, kitap okumaktan, piyes yazmaktan hoşlanıyordu. Kurduğu Kukla tiyatrosunda kendi eserleri olan piyesleri oynuyor, şarkılar söylüyordu. Sıhhatsiz bir çocuktu. Yaşadığı muhitin fakirliğine rağmen, günün birinde tanınmış bir insan olacağından emindi. Zaten yaşlı bir kadın ona, «Doğduğun şehir, bir gün gelecek, senin şerefine donatılacak» demişti. Ondört yaşındayken, bir şeyler başarmak ümidi ile evinden ayrıldı, Danimarka'nın başkenti olan Kopenhag'a giderek hayat savaşına atıldı.
Sanatçılarla ve nüfuzlu kimselerle tanışmaya gayret etti. Şarkıları ve dansları ile Kırallık Tiyatrosunun baş balerininin gözüne girmek istedi, başaramadı. Birçok artistlere başvurdu. içlerinden bazıları ona birkaç ders almak imkanını sağladılar, Kırallık Tiyatrosunda ufak bir rol buldular. Sonra da esaslı bir öğrenim görebilmesi için Kıraldan bir miktar para yardımı temin ettiler. Lakin Andersen'in okul yılları güç şartlar altında geçti. Öğretmeni ona karşı çok sert davranıyordu. Yirmi üç yaşında tahsilini bitirdi. Şairliği aklına koymuş, şöhret sahibi olmak hayallerine sadık kalmıştı. O tarihlerde Kopenhag'da yazar olarak geçinmek kolay değildi, üstelik para kazanmak için mizacına uymıyan yazılar yazmak zorunda kalıyordu. Tiyatro yazarı olarak pek başarı gösteremedi, romana eli biraz daha yatkındı. ilk romanını, bir İtalya seyahatinden sonra 1835 de kaleme aldı.
