• 10-07-2022, 17:04:04
    #1
    Barrington Moore Jr - Diktatorluğun ve Demokrasinin Toplumsal Kokenleri

    Verso Yayıncılık, 1. Basım, 1989











    Barrington Moore, Jr., Diktatorluğun ve Demokrasinin Toplumsal Kokenleri (Cağdaş Dunyanın Yaratılmasında Soylunun ve Koylunun Rolu), İngiltere, Fransa, ABD yakın tarihlerinde parlamenter demokrasinin kokenlerini araştıran uc bolumluk birinci kesimden;

    Rusya ile karşılaştırmalarla Cin orneğinde komunizmin; Almanya ve İtalya ile karşılaştırmalarla "Asya Faşizmi" oıarak gorduğu Japonya orneğinde faşizmin; bazı azgelişmiş ulkelerde cağdaşlaşma yolunda benimsenen "demokratik gradualizm" seceneğinin yolactığı yoksulluk, gerilik, cahillik gibi sıkıntılarının, ozgurluğe ve eşitliğe ve sonunda sosyal demokrasiye yonelebilen "devrimci şiddet yolu" ornekleriyle karşılaştırdığı Hindistan orneğinde azgelişmiş ulke demokrasisini ele alan bolumlerden kurulan ikinci kesimden;

    Yazarın bu altı bolumdeki somut sosyal tarih araştırmalanın verilerinden cıkardığı kuramsal sonucların işlendiği ve geleceğe ilişkin projeksiyonların yapıldığı "Cağdaş Topluma Demokratik Yol?, "Tepeden İnme Devrim ve Faşizm", "Koyluler ve Devrim" başlıklı uc bolumle,"Gerici ve Devrimci İmgelem" başlıklı bir sonsozden ve "İstatistikler ve Tutucu Tarihyazıcılığı Ustune Bir Not' başlıklı ekten kurulu ucuncu kesimden oluşmakladır.

    Barrington Moore, Jr. yapıtında, aristokrasinin kokunu kazıyabilen radikal burjuva devrimlerinin, yolu, ozgurlukcu sosyal demokrasilere acabildiği; buna karşılık, doğru durust bir burjuva devrimi gecirmemiş toplumlarda, asker kokenli olan aristokrasinin kanatları altında palazlanan zayıf burjuvazinin, bir aşağı sınıf devrimi tehlikesi karşısında, "demir ile cavdarın evliliği" denen sınıf koalisyonuyla, faşist diktatorluklere yonelebildiği; koylu devrimleri ile gercekleşen komunist diktatorluklerin sonunda ozgur ve eşitlikci topluma varabilecek yola girebilecekleri gibi son derece ilginc kuramsal sonuclara ulaşmaktadır.

    Ne burjuva ne işci devrimlerinin koyluluğun desteği olmadan başarıya ulaşabildikleri, ama her iki devrimin başarıya ulaşır ulaşmaz koyluluğu ortadan kaldırdıkları, bunun acıklı, gene de cağdaşlaşma ve demokratlaşma icin kacınılmaz bir zorunluluk olduğu gibi başka ilginc savlar da geliştirmektedir. Bu savlar arasında "cağdaşlaşma" sorunları uzerine derin cozumlemelerde bulunmaktadır. Moore, yapıtına, "tarih", "bilim", "yontem", "nesnellik", "gercek" "bilimadamı etiği" vb. konularda ozgun kişisel goruşlerini de serpiştirmiştir. (Arka kapak)

    ***

    Toplumbilimlerinde gunumuzde saygın bir duruma gelen "tarihsel sosyoloji" ekolunun ilk kalıcı orneklerinden birini veren Barrington Moore'un Diktatorluğun ve Demokrasinin Toplumsal Kokenleri yapıtı bir "toplum bilimi klasiği" sayılmaktadır.

    Moore bu yapıtında, cağdaşlaşmaya varan uc yolu incelemektedir. İngiliz Puriten Devrimi, Fransız Devrimi, Amerikan İc Savaşı ile "burjuva devrimi"nin oluşturduğu, kokeninde ve ozunde şiddetin yattığı birinci yolun, "demokratik kapitalizm" sonucuna ulaştığını ileri surmektedir.

    Cağdaşlaşmaya varan bir başka yolun, "koklu devrimi" ile gercekleştirilen komunist diktatorluk olduğunu Cin orneğinde gostererek, bu yolun feodal gucleri temizlediği olcude ileride ozgur topluma varabilecek kapıları actığı goruşundedir.

    Ucuncusunu, ne bir koylu devrimi ne de burjuva devrimi geciren; cağdaşlaşmaya, aristokrasi ile onun denetimindeki gucsuz bir burjuvazinin, alt sınıfların devrimi ve Batı emperyalizminin tehdidi karşısında kurduğu "demir ile cavdarın evliliği" denen sınıf koalisyonuyla Japonya'nın izleyip, "Asya faşizmi" dediği yolun oluşturduğunu gostermektedir.

    Demokrasiye az cok ulaşıp cağdaşlaşmaya tam olarak ulaşamayan Hindistan ise, bir dorduncu yolun orneğidir. Moore bu ornekte devrime başvurulmayan "barışcı değişme'' dediği yolun kitlelere odetilen ağır bedeli uzerinde durmaktadır.

    Etik yargılarından ve eleştirel yaklaşımından hicbir siyasal duzenin kacmasına izin vermeyen Barrington Moore, kurulu duzenler hakkında şu saptamada bulunmaktadır: "Kulturel ve toplumsal surekliliğin acıklama gerektirmediği duşuncesi..- [bunların] her kuşakta, coğu kez buyuk acılarla ve sıkıntılarla yeniden yaratılmasının gerektiği gerceğini gozlerden kacırmaktadır. Bir değerler sistemini surdurebilmek ve aktarabilmek icin insanlar yumruklanırlar, itilip kakılırlar, tutukevlerine yollanırlar, toplama kamplarına atılırlar, kandırılırlar, ruşvetle satın alınırlar, kahraman yapılırlar, gazete okumaya ozendirilirler, bir duvar dibine dikiltilip kurşunlanırlar ve hatta bazen onlara sosyoloji oğretilir". (İmge Kitapevi'nin yaptığı yeni basımının arka kapak yazısı)







    Benim cok sıkıldığım bir işi, belli ki zevkle yapan "mucellit" dostumuza teşekurle:


    Gizli İçerik:
    Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.