• 10-07-2022, 13:47:20
    #1











    GİRİŞ
    Sansur, dogmatizmle, dinsel yetkenin (otoritenin) duşunce yasakcılığıyla başlıyor. Dolayısıyla tarihi ilkcağlara kadar gidiyor. Aklın tutuklandığı ortacağda doruğuna ulaşan sansur, bu kitapta bizi ilgilendiren anlam ve uygulamaları yonunden 15. yuzyılın urunu. Tarihe gecmiş onemli belge ve olaylardan başlıcaları şunlar: Mainz Prensliği Piskoposu Barthold V. Hanneberg'in kendi dinsel bolgesinde yururluğe koyduğu 4 Ocak 1486 tarihli Sansur Tuzuğu, 1487'de Papa VIII. Innocentuius'un hazırlattığı ilk kapsamlı tuzuk, 1515 te Papa X. Leone'nin bu tuzuğe işkenceyle idam cezasını ekleyişi...
    Ronesans cağında, Dinde Reform Hareketine karşı koymak is-teyen Papalar, kilisenin yasakladığı kitapları kapsayan lndex'ler cıkarmaya başladılar. Matbaa yaygınlaştı, yayımlanan kitap sayısı arttı, lndex'lere yeni sayfalar eklendi...
    Zaman zaman da olumlu gelişmeler sağlandı: 1689'da İngiltere parlamentosu, duşunce ve yayın ozgurluğu de ongoren Haklar Bil- dirgesi'ni (Bili of Rights) kabul etti. 1776 tarihli Virjinya Haklar Bildir- gesi?nde "Basın ozgurluğu, ozgurluğun en guclu kalelerinden biri¬dir ve ancak despotik yunetimlerde sınırlanabilir" hukmu yer al-dı.1789 Fransız İhtilali'nden sonra yayımlanan İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi de olumlu ve onemli bir adımdı.
    Bu gibi gelişmelerden sonra kilise ve monarşinin egemenliği sona erdi; burjuvazi, kendi siyasal ve ekonomik dunya goruşu doğ-rultusunda "liberal sistem"i kurdu. Bu sistem, ozgurluklere sınır getirmedi. Daha doğrusu, ozgurlukler başka kişilerin hak ve Ozgurlukleriyle sınırlı gorulduğunden, devlet "mudahale"si soz konusu değildi. Sanayileşme yolundaki adımlar ve işci sınıfının ortaya cıkışı, bu sistemi kendini korumaya yonelik onlemler almaya yoneltti. Onlem sınırını aşıp ozgurluklere son veren siyasal iktidarlar, totaliter rejimleri kurdular. Bu yolla ortaya cıkan faşizm, kendi duşunce sistemi dışındaki goruşlerin acıklanmasını, kimi gerceklerin halka duyurulmasını yasakladı.
    Cağımızın demokratik rejimlerinde ozgurluk, siyasal iktidar - kişi ilişkisi olarak kavranıyor; "kişi siyasal iktidarın otoritesine karşı guvence altına alınıyor ve devlet, kişi ozgurluklerinin gercekleşmesini sağlayacak toplumsal yapıyı korumakla yukumlu tutuluyor.? Bunun sonucu olarak, "kişinin anayasal duzene uygun duşunmek zorunluluğu olmayıp, uygun davranmak zorunluluğu bu-lunduğu icin, anayasal yontemler cercevesinde duzeni değiştirmeye yonelik goruşler dahi ozgurluk konusu oluyor." . Duşunce ve goruşlerin ozgurce acıklanmasını, siyasal iktidarda icinde olmak uzere her kurumun ve kuruluşun ozgurce eleştirilmesini, halkın haber almasını, oğrenmesini, olaylar ve sorunlar uzerinde duşunmesini sağlayacak arac ise, hic kuşkusuz basındır, yayınlardır, kitle iletişim araclarıdır.
    Sansur butun bunları hedef alıyor. Klasik anlayış, sansuru "İktidarda bulunanların, korunmasını zorunlu gordukleri toplumsal, ahlaki duzeni baltalayan ya da baltalayacağına inandıkları duşunce, kanı ve eğilimlerin ortaya atılışını sınırlama politikası? diye tanımlayagelmişti. Bugun ise geniş anlamıyla sansur, "ozgurluklerin kullanılmasının denetimi" olarak goruluyor; "duşunce sucu yasağı" ile ilişkilendiriliyor. Bir ulkede anayasayla ya da yasalarla duşunceye sınır getirilmişse, orada dolaylı sansur'un yururlukte olduğu sonucuna varılıyor. Burada ceza korkusu, dolaylı sansur olarak goruluyor. Buna cezai sansur de deniliyor.



    PDF
    11.1 Mb
    337 Sayfa

    Gazeteciler Cemiyeti Yayınları, 1990





    Gizli İçerik:
    Gizli içeriği görmek için mesaj yazmalısınız.