Unutulmaz dizisi ile dikkatleri ceken Fatmagul'un Sucu Ne dizisindeki Vural karakteri ile adını duyuran ve şimdilerde Kuzey Guney dizisindeki Guney karakteri ile adından iyice soz ettiren yakışıklı oyuncu Buğra Gulsoy guzel eşi Burcu Kara'ya olan aşkını ve Kıvanc Tatlıtuğ ile başrol oynadığı yeni dizisi Kuzey Guney ile ilgili ilginc detayları anlatmış melekler...Bende şimdi sizinle o roportajı paylaşıyorum...


Kuzey Guney’ dizisinde evin gozde cocuğunu canlandıran Buğra Gulsoy, son bir yılda hem kariyerinde hem de ozel hayatında muthiş değişimler yaşadı. Gulsoy, dizi setindeki dostluklarını, film projelerini, oyuncu eşi Burcu Kara’yla nasıl tanışıp evlendiğini anlattı.
* Kısa surede pek cok değişiklik yaşadınız, bu surecten soz edelim mi?
Son bir yıl cok dolu gecti. ‘Unutulmaz’ dizisinden ayrılma kararım, tiyatro yapma isteğim ve bir anda kendimi ‘Fatmagul’un Sucu Ne?’ dizisinde bulmam. Derviş Zaim’in ‘Golgeler ve Suretler’ filminde rol almam, aynı surecte bir evlilik yapmam. Şimdi de ‘Kuzey ve Guney’ dizisi. Belki
5-10 yıla yayılabilecek bu sureci, ben cok kısa surede yaşadım ama oldukca keyifli gectiğini soyleyebilirim.
* Oyunculukla ilgili hayallerinizin tam olarak neresindesiniz?
Oyunculuğun cok başında olduğumu duşunuyorum. Bana gore oyunculuk, yaşamla paralel giden bir şey; ne kadar cok deneyim edinirseniz bu insanın gozlerine o kadar yansıyor. Şu an 20’li yaşlarımın oyuncusuyum, bundan beş yıl sonra daha cok yaşanmışlığım olacağı icin hayata daha olgun bakacağım.
* ‘Kuzey ve Guney’ dizisinde canlandırdığınız Guney karakteriyle buluştuğunuz ve ayrıldığınız noktalar neler?
Canlandırdığım karakter duygusal bir yapıya sahip, ben de duygusal sayılırım. Guney fazla hırslı. Hırsları, planları adına o yolu katedebilmek icin neredeyse yapamayacağı şey yok. Belki Buğra ve Guney arasında tam da burada celişiyor olabilirim. Benim de birtakım hedeflerim var ama hedefe yonelirken başkalarının zarar gormesini istemem.
* Kıvanc Tatlıtuğ’la yakın arkadaş olmanızın, canlandırdığınız karakterlere etkisinin nasıl olduğunu duşunuyorsunuz?
Kıvanc’la, fiziksel olarak birbirine benzemeyen iki kardeşi canlandırıyoruz. Dolayısıyla kardeşlik duygusunun gercekten yansıtılması gerekiyordu. Set dışında da kardeş gibi olduk, birbirimize ozelimizi acmaya başladık; bu da sahnelere yansıdı. Kıvanc’la o kardeş bağı dediğimiz şeyi işte ve ozel hayatta yakaladığımızı duşunuyorum.
* Gercek hayatta da bir ağabeyiniz var. Onunla ilişkiniz nasıl?
Biz de evde iki erkek kardeştik. Dizidekinden tek farkı ben evin Kuzey’i, ağabeyim Guney’iydi. Cok yaramazdım, oysa o daha cok toplayıcıydı. Dolayısıyla şimdi Guney’i canlandırırken ağabeyimi daha iyi anlıyorum. Belirgin iyi-kotu ayrımı dizilerde sıkca kendini gostermeye başladı.
* Siz bu konuda neler soylemek istersiniz?
Senaristlerimiz Ece Yorenc ve Melek Gencoğlu’nun kalemlerini belki de en cok bu yuzden seviyorum cunku karakterlerde net iyi-kotu ayrımı yapmıyorlar. İnsanın icindeki iyiyi de, kotuyu de gosteriyorlar, cunku insan boyle bir varlık. Yeri geliyor hırslarına engel olamıyor. Yeri geliyor kotu şeyler yapıyor ve bunun vicdan azabını yaşıyor.
“Bazen vefasız olabiliyorum”
* Peki kendinizde sevdiğiniz ve sevmediğiniz ozellikler neler?
Bir şeyler uretmeye başladığım zaman o işi sonuna kadar goturebiliyorum. Yarıda bırakmıyorum hicbir zaman. Sevmediğim ozelliğimse bazen cok vefasız olabiliyorum. Birini bilmeden uzuyorum ve bunu cok sonra fark ediyorum.
* Size Ankara diyecek olsam...
Ankara insanı gibi sakinimdir. İstanbul’sa oldukca kozmopolit. Yaptığımız iş gereği insanlarla cok ic iceyiz; bir şekilde sakin kalmanın yontemlerini arıyorum.
* Peki ya İstanbul?
24-25 yaşlarıma kadar İstanbul’a hic gelmedim, ama icimde hep şoyle enteresan bir his vardı: ‘Nasıl olsa bir gun orada yaşayacağım’. Nitekim oyle de oldu. 2008’de buraya yerleştim. Gercekten cok guzel bir şehir, ama hayatın akışına kaptırınca insan İstanbul’un guzelliklerini gormemeye başlıyor. Ben hayatımı bu şehirde olgunlaştırmaya başladım.
* Yoğun set temposundan sıyrıldığınız anlar ne yapıyorsunuz?
Kesinlikle kahve icmek ve belgesel izlemek. Bu işte maalesef hicbir zaman duzenli bir hayatınız olamıyor, ama bir sure sonra kendinizi ona gore adapte ediyorsunuz.


“Burcu’nun sessizliği beni etkiledi”
* Kadın giyiminde neler sizi etkiler ve neleri itici bulursunuz?
Cicek desenli ipek elbiseler cok hoşuma gider. Seksapeli one cıkaran tarzı sevmiyorum, gizli kalan daha kışkırtıcıdır.
* Eşiniz Burcu Kara’yla ilk tanışmanızda sizi etkileyen ne oldu?
Sessizliği, durgunluğu. Hayat tecrubeme dayanarak da soyluyorum bunu, bence bir insan ne kadar sessiz, durgun gozukurse o kadar ozguvenli demektir. Asla cekingenlikten bahsetmiyorum bu arada.
* Aşık olmak icin bu tek başına yeterli bir sebep mi?
Her an aşık olabilirsiniz, ben aşık olduğumu değil, hayat arkadaşımı bulduğumu anladım. Bu başka bir şeymiş. Garip bir duygu; Burcu’yu gorduğum zaman daha once hic kimseye karşı hissetmediğim bir şeyi hissettim, cocuklarımın annesi olduğunu gordum, tarif etmek zor ama ben hayat arkadaşımı bulduğumu ve bu surecte aşık
olduğumu anladım.
* Peki nasıl tanıştınız, her şey bir anda mı gelişti?
‘Fatmagul’un Sucu Ne?’ dizisindeki senaryo yazarımız Hilal Saral’ın eşinin kafe acılışında tanıştık. Bir sure goruştuk, birbirimizi tanımaya başladık. Sonra beraber Ankara’ya gittik, doğup buyuduğum mahalleyi gosterdim, cocukluğumu anlattım. “Ben cocukluğumu burada gecirdim, şu anda seninle buradayım ve hayatımın bundan sonrasını da seninle gecirmek istiyorum” dedim. Sonrasında da hemen evlendik.
* Bu ay vizyona girecek ‘Guzel Gunler Goreceğiz’ filminde nasıl bir karaktere hayat veriyorsunuz?
Film beş farklı karakterin bir gununu anlatıyor. Cumali adında, tore olaylarından hapse girip cıkmış doğulu bir genci canlandırıyorum. Film, hapisten cıktığı an itibariyle başlıyor ve aynı zaman diliminde diğer dort karakterle hayatının kesişmesini anlatıyor. Altın Portakal Film Festivali’nde 48 film arasından ilk 13’e kaldık, festivalde yarışıyoruz. Bu filmin oduller alacağına inanıyorum.