
‘Çok özel bir buğday’
“Kuraklık stresini aşan çok özel bir buğday, durum buğdayı. Tahlilleri yapıldı, 15.4 bitkisel proteine sahip olduğunu, glütenin de ölçülemeyecek kadar az olduğunu gördük. Bu gerçek, dünyada hepimizin konuştuğu ‘Gerçek bir durum buğdayı aslında İtalya’dan çıkar’ tezinin karşılığını ‘Aslında en iyi buğday Diyarbakır ve Mardin’den durum buğdayı buradan çıkıyor’ şeklinde ortaya koyduk. Çünkü iklim bunu gerektiriyor, biz bunu çoğaltma yoluna gittik ve bu sene 5. yılda 4300 dönüm arazide 33 çiftçinin demonstrasyon alanında bu projenin hasadını yaptık. Süreç içerisinde sulama maliyetlerinin ne kadar düşük, kültürel mücadelenin ne kadar önemli olduğunu gördük. Daha az sulama yapılıyor, daha az gübre kullanılıyor, tarım girdi maliyetleri düşük. Biz bu yerel çeşitlerin özellikle kuraklıktan etkilenmediğini gördük.”
‘Model olmalı’
Toprağın zenginleştirilmesi gerektiğine dikkat çeken Ebru Baybara, “Topraktan Tabağa” ve “Topraktan Toprağa” projeleriyle pazarlarda atılan ürünlerin önce ayrıştırıldığını, işe yarar olanların mutfağa dönüşünün sağlanıp, konserve yapıldığını anlattı. Baybara, kullanılamaz haldeki gıda ürünlerinin ise kompost gübre haline getirilerek organik olarak toprağa tekrar karıştırıldığını söyledi. Diyarbakır’da geliştirilen bu modelin “Türkiye modeli” olması gerektiğini dile getiren Baybara, “Herkesin her gün pazarlarda gördüğü bu atıklardan ne yapılabileceği noktasında küçük bir modeli, ilgilerin desteği ile büyüterek bütün ülkeye yayabileceğimize inanıyoruz” diye konuştu. Baybara ve diğer destekçilerin geliştirdiği modelin Türkiye’ye yaygınlaştırılması için yöntem tespitinde bulunacak.