Dizi sayesinde cok unlendi kıvanc tatlıtuğ herkes ondan bahsediyor butun kızlar ona hayran ama o bi kişiye aşık olduğunu soyluyor buyrun kıvancın kendi ağzından yazılanlar..







KIVANC TATLITUĞ'DAN AŞK İTİRAFI: "BİR KEZ ÂŞIK OLDUM. ONUN DIŞINDA O İHTİRASI YAKALAYAMADIM."


Kendisini leopara benzeten Kıvanc Tatlıtuğ, kalabalık ortamlara girdiğinde dizlerinin bağının cozulduğunu soyluyor. Basketbol uzerine kariyer yapmayı
planlarken kendini setlerde bulan Tatlıtuğ, “Plan yapmamayı oğrendim, artık her şeyi akışına bırakıyorum” diyor. Tepeye oynamayı sevdiğini ifade eden Tatlıtuğ, Marie Claire’den Berin Yavuzlar’la bir araya geldi ve cok ozel acıklamalar yaptı.

- 26 yaş itibarıyla hayatınızın en verimli doneminde olduğunuzu soyleyebilir miyiz?

En verimli hissettiğim, performans olarak en iyiyi gostermeye calıştığımbir donemdeyim. ‘Aşk-ı Memnu’yla kariyerimin zirvesine cıktım, ama once yaptığımişler de benim icin cok onemli. Kendimi şanslı addediyorum.

-Ya bir gun başarısız olursanız?

Hayat bu, ne olacağını kimse bilemez! Tepeye koşmayı seven bir insanım, ama madalyonun diğer yuzu de var. Her yaptığın fenomen olacak diye bir şey yok.

-Star’laşmak sizi korkutuyor mu?

Kim hangi sıfatla seni star yerine koyuyor veya ‘star’ denilen kişilerin
hangi vasıflara sahip olması gerekiyor, bunları bilmiyorum. Ben kaderi bir suya benzetiyorum. Su cok kuvvetlidir. Karşısında hicbir şey duramaz. Her insanın bir kaderi var. Bunun onune gecemezsin. Kaderimde buyumek
varsa buyurum. Bunun ustune ne yaparımki daha da buyurumgibi
bir amacımyok.

-Kaderin akışını değiştirmek mumkun değil mi?

Profesyonel basketbol oynuyordum. Sakatlığımoldu, bırakmak zorunda kaldım. Geleceğe dair butun planlarımbunun uzerineydi. O noktada aklımın ucundan gecmezdi, ‘Ekranların onunde olayım, hayatımı insanlarla paylaşmak durumunda olayım’ diye. Burada kader devreye giriyor. Demek ki benim burada olmam gerekiyormuş.

-Evliliğe nasıl bakıyorsunuz?

Hayatımda tanımış olduğumilk kadın annem. İnsan karşısına biri cıktığı zaman ister istemez birtakım ozelliklerinin hayatındaki ilk kadına benzemesini ister. Evlenmeyi istiyorum ama gelecekle ilgili hicbir zaman plan yapmıyorum. Bugunu yaşayan biriyim. “Şu zamanda evlenmeliyim, bu zamanda film yapmalıyım” demiyorum. Hayat seni yonlendiriyor ve karşına
cıkan insanla evleniyorsun.

-Ayaklarının uzerin sağlambasan biri izlenimi yaratıyorsunuz.

İnsanoğlu hata yapmak icin vardır. Ben de hata yapıyorumve bundamutluluk
duyuyorum. Beni bugune getiren, beni ben yapan, yaşadığımkotu tecrubeler.
İşin icinden cıkamadığım, “Dunyanın sonu geldi” dediğim durumlar... İyi ki onları yaşamışım. İnsanın mutlaka hata yapması gerekiyor. O zaman doğruyu yanlışı ayırt edebiliyorsun.

-Peki yaşadıklarınızdan yola cıkacak olursak aşk tanımınız değişti mi?

Hayır! Âşık olmak guzel bir şey. Hayatımda bir kez Âşık oldum. Onun dışında o iletişimi, o ihtirası yakalayamadım.

-Kendinizi guclu bulur musunuz?

Zaman zaman evet. ‘Yeter artık’ dediğimzamanlar da olabiliyor. Birkac yıl once ofkeli bir yapımvardı, şimdi duruldum. Yaşla, yaşamış olduklarınla; hayatın seni getirdiği nokta, duygusal yapın, seni hazırlayıp bir noktaya getiriyor. Ve şunu oğrenmeye başlıyorsun; her şeye tepki gostermek sana zarar verir. Kendini ya savunursun ya da bırakırsın. Ben bıraktım. “Boyle olması gerekiyormuş” deyip ertesi gun daha rahat bir şekilde gidebiliyorum. Eskiden kafaya takan bir insandım, şimdi kabulleniyorum.

- Yoğun bir yaz gecirdiniz. Şu an nasılsınız?

İyi durumdayım. Sadece şunu soyleyeyim; son gunlerde magazin basınında cıkan şeylerin gerceklikle hicbir alakası yok. Cıkıp da acıklama yapmak bana duşmez. Magazin değeri olan bir insan değilim. Hakkımda cıkan haberlerin
yuzde 90’ı asparagas. Hangi birini yalanlayayım? Ben hÂl basın karşısına cıkınca ya da biri fotoğraflarımı cekince utanan, sıkılan bir adamım.

-Kadınların en beğendiği erkek sizsiniz. Nasıl hissediyorsunuz kendinizi?

Takip edilmek, insanların sevmesi beni cok mutlu ediyor. Kimi etmez ki? Ama
nihayetinde iki elim, iki bacağım var, bu kadar basit. Narsist bir adam değilim.
Gayet sıradan, kendi halinde, kucuk bir cocuğum. Cıkıp da; ‘Ben super yakışıklıyım, herkes bana hayran’ tarzında mı konuşmak lazım? Ben bulunmuş olduğum yere planlayıp programlayıp gelmedim, bu konuştuklarımda planlı bir şekilde cıkmıyor ağzımdan. Kim ne derse desin, ben hÂl işten cıkıp evime gidiyorumve yine annemin babamın cocuğuyum. Boyle şeyleri ayırt edebilen bir insanım. Dışarıdaki yaşantımı evime sokmuyorum. Neysem oyum ve kendimi farklı gosterirsem mutsuz
olurum.

- Duygusal biri misiniz?

Cok duygusal bir adamımama duygularımı belli etmem. Bu konuda biraz tutucuyum. Yaşadıklarımı icime atarım. Kucukken de boyleydim. Dışarıdan soğuk, kendini beğenmiş bir tip olduğumu soylerler. Aslında kalabalık bir ortama girdiğimzaman dizlerimin bağı cozulur. Kendimi leopara benzetiyorum boyle zamanlarda. Kendi alanına başkası girince ilk başta uzak durur, bir sure sonra yavaş yavaş yaklaşır.

‘Aşk hayatım cok sakin’

Aşkı aramadığını soyleyen Kıvanc Tatlıtuğ: “Sakin, durgun geciyor ozel hayatım. Evimdeyim, bol bol kendime zaman ayırmaya calışıyorum. Bir tane kedim var, 6 aylık. Bana cok iyi arkadaş oldu. Bir tane de kurt kopeğim var. Bol bol film seyrediyorum. Maket ucaklarla ilgileniyorum. Ayrıca yazmaya başladım. Aklıma geldikce kendimle ilgili yazıyorum. Bazıları yapamıyor
ama ben kendi kendine yetebilen bir insanım. Dostlarım var, ailem
var. Tabii Âşık olduğun, sevdiğin, iyi zaman gecirdiğin biri varsa da tadından yenmiyor.”