'5.5 DAKİKA NEFES TUTARIM!'


“DEVRİM ARABALARI”NIN İYİ BİR GİŞE YAPMASI BEKLENİYORDU AMA OLMADI. GALİBA ARTIK TURK İZLEYİCİSİNİN TERCİHLERİ SİNEMACILARI YANILTMAYA BAŞLADI...
Halit Ergenc, ilginc bir yeteneğini acıkladı.“Karada ya da suda fark etmez, 5.5 dakika nefesimi tutabiliyorum. Acayip keyif alıyorum bu işten. Ruhunuzla baş başa kalmanın en doruk noktası.”
- Şu anda cok rahat bir donemden gecmiyoruz, kriz herkesi derinden etkiliyor, halkımız iyice bunaldı ve gulmeye cok ihtiyacları var. Ve bu gulme isteğini giderecek daha garanti gorduğu aktivitelere yoneliyorlar. Ancak şoyle de bir tehlike var. Artık halkımız maalesef uzun bir sureden beri kendini ve toplumu duşunmekten, sorgulamaktan uzaklaştı. Bu duyarsızlığa her şey dahil aslında. Turkiye’deki siyasi gelişmeler de, komşumuzun başına bir şey gelmesi de artık insanları ilgilendirmiyor. Sonucta bana sorarsanız “Devrim Arabaları” guzel bir film ama insanlara tozpembe bir dunya sunmuyor. Turkiye’nin gerceklerinden bahsediyor, daha once olmuş cok onemli bir başarı oykusunu perdeye taşıyor. O zaman calışan insanların, muhendislerin ve birtakım yoneticilerin ideallerine nasıl sıkı sıkıya bağlı olduklarını ve ısrarcı olduklarında nasıl sonuca ulaştıklarını anlatıyor. Ancak halkımız artık filmde bile kendini sorgulamak, kafa yormak istemiyor. Boyle olunca da “Devrim Arabaları” gibi yapımlar yeterli ilgiyi gormuyor.
? Toplumdaki vurdumduymazlıktan bahsettiniz. Biraz da bu konunun nedenlerinden konuşalım.
- Oncelikle cok guvensiz bir ortam var. Elinde işi olan ve işini iyi yapanların bile bir gelecek kaygısı var. Bunun de tek tek sebebi ekonomik kriz. Durum boyle olunca artık insanlar sadece kendi dertleriyle ilgilenmeye başladılar. Tabii vurdumduymazlığın asıl tohumları ise Ozal doneminde atıldı. Artık idealler uğruna savaşma donemi kapandı. Şener Şen’in “Cıplak Vatandaş” filmini hepimiz biliriz. Orada Şen’in canlandırdığı durust insan modelinin nesli tukendi artık.
BİLİNCLİ MANİPULASYON YAPILIYOR
? Son donemde siz en cok ne rahatsız ediyor?
- Oldukca enteresan bir donemden geciyoruz, insanların kafasını cok karıştırıyorlar. Manipulasyonun ucu kactı.
? Bilincli manipulasyondan bahsediyorsunuz değil mi?
- Evet, bilincli yapılıyor her şey. Ne yazık ki, artık basınımız bağımsız değil. Yolsuzluk haberinde bile basın farklı kutuplara ayrılabiliyor. Yolsuzluk yokmuş gibi haber yapanlar bile var. Aslında bu manipulasyonu idari kesimden yoneticiler, patronlar da yapıyor. Şoyle ornek vereyim. Eskiden farklı fikirlere saygı vardı. Farklı fikirlere sahip olsa da insanlar birbirini dinliyordu. Şimdi ise karşıt kutuplar sivrilmiş durumda. Halbuki herkes Turkiye icin calıştığını iddia ediyor. O zaman bu ulke icin bir araya gelip gercekten yapıcı işler ortaya koymak gerekiyor. Bu kadar cok kulturu bir arada bulunduran cok az ulke var. Ancak bu kadar farklı ırklardan oluşmuş bir toplumu bilincli manipulasyon yapıp taraf olmaya suruklerseniz o zaman her şey altust olur, geri donuşu olmayan bir yola gireriz.
? Ne kadar sistemi eleştiriyor olsanız da insanları bazı şeyleri unutturma gorevi ustlenen populer kulturun bir kahramanısınız. Hic boyle bir tezatlık duygusu yaşıyor musunuz?
- Evet, yaptığım iş doğrultusunda populer kulturun kahramanlarından biriyim. Ama yanlış olanı da her zaman eleştiririm. Ben sabahtan akşama kadar televizyon izleyin demiyorum, aksine bircok roportajımda bu durumu eleştiriyorum. Bu noktada insanların tercihleri de cok onemli. Eğer kaliteli, iyi programları tercih ederseniz, televizyonda da bu tercihler doğrultusunda işler yapılır.
? Biraz da hobilerinizden konuşalım...
- Ruzgar sorfu yapıyorum, bisiklet kullanıyorum, sporu cok seviyorum. Ama en buyuk hobim dalmak. Serbest dalış yapıyorum. Benim cocukluğumdan beri en buyuk derdim daha derine inip daha cok nefesimi tutabilmekti. Cocukluğumdan beri en buyuk zevkim bu.
? İlginc... Neden acaba?
- Bilmiyorum suyun altında nefesimi tutmak bana kendimi cok iyi hissettiriyor.
? Nefesinizi ne kadar tutabiliyorsunuz?
- Hem karada hem de suda beş bucuk dakika nefessiz durabiliyorum. Meditasyon cok onemli. Cok enteresan bir duygu kolay kolay anlatılmaz. Kendinize onceden telkinde bulunuyorsunuz. Ben bu konuda kurs gormedim, kendi tekniğimi kendim geliştirdim. İcinde bulunduğum ortam ve bir ciğer dolusu hava benim tabiatımmış gibi davranıyorum. Zaten daha sonra okuduğum dergilerde buna benzer telkinlerle insanların kendilerini motive ettiklerini oğrendim. Tabii birinin sizi izliyor olması da cok onemli. Cunku oksijen yetersizliğinden baygınlık gecirebilirsiniz. Eğer karada yatakta yapıyorsanız bu seferde uykuda baygınlık gecirme gibi bir durum soz konusu. Bir ara bende uyku apnesi başlamıştı. Bazen de uykumda nefesimi tuttuğumu fark ediyordum. Cunku nefes tutma olayını artırdıkca vucut bu işi uykuda reflekse donuşturebiliyor. Cok enteresan durumlar var, anlatılır gibi değil.
? Nefesinizi tutarken o anda neler hissediyorsunuz?
- Acayip keyif alıyorum. Harika bir duygu. Kendinizle, ruhunuzla baş başa kalmanın en doruk noktası. Şimdi ben bunları anlatıyorum sakın yanlış anlaşılmasın. Tekniğini bilmeden kimse bu işe kalkışmasın, aman dikkat.
Hic değişmedim hÂl ağaca cıkarım
? Sizin icin mutluluk tablosu nedir?
- Sağlıklı olmak, guneşin doğup battığını gorebilmek ve nefes alabilmek benim icin yeter de artar bile.
? Şu anki ruh haliniz nasıl
- Şu anda gunluk sıkıntılarım, bir suredir devam eden bir takım problemlerim olabiliyor ama gayet mutluyum.
? Eskiye dair en cok neyi ozluyorsunuz?
- Şohret olduktan sonra da hayatımda hicbir şey değişmedi. HÂl aynı şeyleri yapıyorum. Arkadaşlarımdan kopmadım, aynı mekÂnlara takılıyorum. Hatta ailemdekiler kızacak ama hÂl ağaca tırmanıp meyve toplarım. Yani değişen bir şey yok benim hayatımda.
Bazen cocuk sahibi olmak istiyorum
? En sevmediğiniz ozelliğiniz nedir?
- Var birkac tane aslında. Hangisini soylesem acaba...
? Sinirli misiniz?
- Son alt aydır gergin bir donem gecirdim. Ama sabırlıyımdır. Bazen kısa bir ofkelenme sureci yaşarım ama kimseyi kırmamaya calışırım.
? Bu gerginlikte medyanın da etkisi oluyor değil mi?
- Zaman zaman oluyor (guluyor). Bazen elime mikrofonu alıp bangır bangır bağırıp, konuşmak istiyorum. Ama tartışmaya girmenin hicbir faydası olmuyor, olay daha da buyuyor. Tabii benim kişilik haklarıma ve aileme zarar verecek bir haber yapılmışsa hakkımı sonuna kadar savunurum. Aslında biz oyuncular hayatımızı cizdiğimiz imajla kazanıyoruz. İmajınıza zarar verecek haberler cıkınca halka sizin hakkınızda yanlış duşuncelere sahip olmaya başlıyor.
? Yaş 39... Baba olma isteği artık iyice artmıştır...
- Zaman zaman cocuk sahibi olmayı istiyorum ama bu duygu gelip geciyor daha sonra. Şu anda bu konu icin bir şey soyleyemeyeceğim.
1 Mayıs’ta tekrar vİzyonda
? Tolga Ornek beklediği gişeyi elde edemediği icin “Devrim Arabaları”nı 1 Mayıs’ta tekrar gosterime sokuyor. Siz bu konu hakkında ne duşunuyorsunuz?
- Turkiye’de insanlar hÂl sinemaya giderken maddi acıdan zorlanıyorlar. Ekonomik durumu pek parlak değil, haliyle tercih yapmak zorunda kalıyorlar. Ben insanların vizyona girdiği donemde “Devrim Arabaları” filmiyle ilgili cok fazla bir bilgiye sahip olmadıklarını duşunuyorum. Bir de insanımız artık kafa yoracak hikÂyelerden uzaklaşıyorlar. Durum boyle olunca da bizimle aynı donemde vizyona giren eğlenceli yapımlar daha cok tercih edildi. Tolga’nın daha iyi bir tanıtımla, insanların daha rahat sinemaya gidebilecekleri bir donemde filmi tekrar vizyona sokması bence mantıklı. “Devrim Arabaları” iyi bir film ve geniş kitlelere ulaşmayı hak ediyor.
? Aslında cok dramatik bir yapım değil “Devrim Arabaları”...
- Evet, icinde sevgiye, aşka dair cok guzel oykuler var. Yer yer guldurmeyi de başarıyor. Başta dedim ya. Bizim filmi halka iyi tanıtamadık galiba. Şimdi iyi bir tanıtımla gosterime girmesi bence guzel sonuclar doğuracak.