Vucutta gercekleşen her bir işlevi biyolojik bir bilgisayar sistemi gibi tek tek hesaplayarak kontrol eden beynin, hakkında bildiklerimiz acısından aslında insan bedenine olceklenmiş bir evren olduğu soylenebilir. Yani kısacası, beynin tam kapasitesi ve işlevleri hakkında bildiklerimizin oldukca kısıtlı olduğunu soyleyebiliriz.
Ancak bu konu uzerine yapılan her bir bilimsel araştırma ile bildiklerimizin sınırları biraz daha gelişmeye devam ediyor. Şimdiyse Nature Metabolism ’de yayımlanan yeni bir araştırma, hamilelik esnasında yaşanan ve ‘aşerme ’ olarak bilinen yeme durtulerinin beynin hangi bolumu tarafından kontrol edildiği gizemine ışık tutuyor.
[h=2]Aşerme, beynin odul devreleri ile tat, duyu ve motor sistemlerinden sorumlu alanlarında gercekleşiyor[/h]
Hamile kadınların genelde hamileliklerinin ilk 4 ayı boyunca hissettikleri aşerme, sıradan yiyeceklerden tutun da bazen oldukca tuhaf olabilen gıda kombinasyonlarına kadar cok fazla şeyi icerebiliyor. Peki bu aşermeler nasıl ve beynin hangi bolumunde başlıyor?
Araştırma ekibinin, tıpkı insanlar gibi hamilelik doneminde aşerdiğini keşfettiği hamile fareler uzerinde yapılan testlerde, beynin odul devreleri ile tat, duyu ve motor sistemlerinden sorumlu beyin alanlarında değişiklikler olduğu keşfedildi. Ekip, dişi farelerin hamilelik doneminde dopamin isabetleri sağlamaktan ve beyni eylemleri icin odullendirmekten sorumlu olan mezolimbik yol icinde, beynin odul sisteminin bir parcası olan bir bolgede dopamin reseptoru D2R'den daha yuksek dopamin seviyeleri ve artan aktivite tespit etti.
Araştırmaya dair "Bu bulgu, hamileliğin D2R noronları aracılığıyla mezolimbik noral devrelerin tamamen yeniden duzenlenmesine sebep olduğunu gosteriyor" şeklinde kaydeden İspanya'daki August Pi i Sunyer Biyomedikal Araştırma Enstitusu'nden norobiyolog Roberta Haddad-Tóvolli, "Bu noronal hucreler - ve onların değişimi - isteklerden sorumlu olacaktır, cunku hamilelik sırasında tipik olan gıda kaygısı, aktivitelerini engelledikten sonra ortadan kalkmıştır." ifadelerini kullanıyor. Bu calışmanın ozellikle fareler uzerine olması ise sakın sizi yanıltmasın. Şayet fare beyni ve insan beyni arasında, bilim insanlarının insan anne adaylarının da benzer bir surecten gectiğini duşunmeleri icin yeterince ortak nokta bulunuyor.
[h=2]Aşerilen her şeyin yenilmesi, bebeğin gelişimini olumsuz bir şekilde etkiliyor olabilir[/h]
Bununla birlikte aşermenin embriyonik buyumeyi ceşitli şekillerde desteklediği duşunuluyor; ancak hamilelerin aşerdiği yuksek kalorili yiyeceklerin, bebekler ve anneleri uzerinde potansiyel olumsuz yonlerinin olduğu gerceği bir sorun oluşturuyor. Bunun uzerine aşerme sonucu istediklerini yiyen hamile farelerin yavrularını inceleyen araştırmacılar, yeni nesilde metabolizma ve noral devrelerde farklılıklar olduğunu gozlemlediler.
Elde ettikleri sonucların şok edici olduğunu ifade eden Barselona Universitesi ’nden norobiyolog Marc Claret, bu alanda daha once gercekleştirilen araştırmaların coğunun obezite, yetersiz beslenme veya kronik stres gibi annenin kalıcı alışkanlıklarının bebeğin sağlığını nasıl etkilediğine odaklandığını belirterek, "Ancak, bu calışma, aşerme gibi kısa ama tekrarlayan davranışların, yavruların psikolojik ve metabolik kırılganlığını artırmak icin yeterli olduğunu gosteriyor." şeklinde kaydediyor.
Fare yavruları uzerinde yapılan takip testlerinde ise araştırmacılar, yavrularda kilo alımı, kaygı ve yeme bozuklukları ile ilgili potansiyel sorunlar olduğunu tespit ettiklerini belirtiyor. Bu verilerin insanlar icin de gecerli olup olmadığı kesin olarak bilinmese de araştırmanın sonuclarının pek de iyiye işaret etmediği soylenebilir.
Bununla birlikte calışmanın arkasındaki ekip, araştırmanın anne adayları icin beslenme kılavuzlarına, dolayısıyla da hem annenin hem de bebeğin sağlığına katkıda bulunmasına yardımcı olabileceğini umuyor. Araştırmacılar ayrıca, hamilelikte aşermenin altta yatan nedenlerine dair mumkun olduğunca fazla bilimsel araştırma yapılmasının da onemine de dikkat cekiyor. Konuya dair Claret, "Bu isteklerle ilgili bircok efsane ve populer inanc olsa bile, onlara neden olan noronal mekanizmalar yaygın olarak bilinmiyor, “ ifadelerini kullanıyor.