

“BU ALBUMDE YENİ BİR PRODUKTORLE CALIŞTIM. ONUN GETİRDİĞİ FARKLI BİR NİL SOUND’U VAR. BENİM İCİMDEKİ İBRE BİRAZ OYNAK VE HAFİF DELİYİM” DİYOR....
“Bu albumde yeni bir produktorle calıştım, Alper Erinc. Onun getirdiği bir sesler dunyası, farklı bir Nil sound’u soz konusu. Birazcık sıkılmıştım eskiden soylediğim laflardan. İcimdeki ibre cok oynak, hafif deliyim” diyor.
Neden cıkış şarkısı olarak “Seviyorum Sevmiyorum”u sectiniz?
- 20 kusur şarkı yazdım, hepsi icin ayrı ayrı uğraştık. Bu şarkının kendine has, patlamaya hazır bir enerjisi vardı. “Seviyorum Sevmiyorum” elektroniğe kayıyor ama tum album oyle değil. 80’lerden tınılar da var, Turk musikisine uzanan yaylılar da...
Şarkıda Kotu Kedi Şerafettin’den de bahsediliyor. Yoksa şarkı Bulent Ustun’un uzerinde calıştığı “Kotu Kedi Şerafettin” animasyon filminin de muziği mi olacak?
- Ben boyle bir filmin olacağını sonradan oğrendim. İzin almak lazım diye duşunup telefonunu buldum Bulent Ustun’un. “Biz bunun filmini yapacağız, sen de ona şarkı yapar mısın?” diye sordu. “Tabii ki yaparım” dedim. Neden “Kotu Kedi Şerafettin”, Turkiye’nin “The Simpsons”ı olmasın?
Bir roportajınızda yeni albumu anlatırken “Daha kalbe dokunan ve daha az zeki” demişsiniz.. Daha az zeki derken, ne demek istediniz?
- Oyle mi demişim, yok canım, zeki zeki. Ama bu kez cok kelime oyunu yapmamaya calıştım. Aklın fişini biraz daha cekip kalbin fişini biraz daha taktım.
Yaşla birlikte muziğinizin de olgunlaştığını duşunuyor musunuz?
- Kesinlikle. Hepimizin olaylara verdiği tepkiler değişiyor. Şarkı da bir tepki, muzikle sozle.
ANNE OLMAYI İSTİYORUM
En cok nelere gulersiniz?
- Cok sacma şeylere guluyorum. “South Park”ı yaratan adamlar bir roportajda, “Bizim icin muz kabuğuna basarak duşen adam komik değil, karşı kaldırımdan buna şahit olan adam komik” diyordu. Garip bir espri anlayışım var. Mesela A.R.O.G’da cok guldum. O filmde cok espri var, birkac kez izlemek lazım. Bir de kardeşimle cok guluyorum.
“The Simpsons” şarkısı nasıl ortaya cıktı?
- Evde bir sabah “The Simpsons”ı izliyordum. “Bart The Lover” adlı bolumu. Bart’ın oğretmeni yalnızlıktan gazeteye ilan veriyor, birini arıyorum diye. Bunu da Bart’lar okuyup kadına pislik olsun diye cevap yazıyorlar. Kadını oraya buraya yolluyorlar, yağmurlu gunlerde tek başına kafede bekletiyorlar falan. Bir yandan da guluyorlar. Ben bir ağla... İcimde bir şeye cok denk geldi. Bunun uzerine bir şarkı yazdım.
Besteler, sozler studyo aşamasında aklıma geldi. Hatta Alper, studyoda calışırken cok komik bir şey dedi: “Boşver şarkı dediğin nedir ki? Dan dun das dus!” Bu beni cok rahatlattı...
Şarkılarınızı yazarken aşktan ne kadar besleniyorsunuz?
- Şarkı yazmak icin dibe ya da tavana vurmak iyi bir şey. Ama bu iki cocukla evde ailenle oturup iyi bir şey yazamazsın demek değil. Cok basit bir nedeni var: Seni harekete geciriyor. Bir insan ne zaman gunluk tutar? Başına bir şey geldiğinde. Duygular arası seyahat etmek gerekiyor... Ama bu surekli birine aşık olayım, ayrılayım anlamına gelmiyor. Kendi icinde ibrenin surekli oynak olması iyi bir şey. Hafif deli olmak. Dengesiz olmak. Durduk yerde tepe yapabiliyor ya da dibe vuruyorsan iyi bir şey bu. Sana şarkı yazdıracak bir şey bu.
“Nil Kıyısında”yı bu dalgalı duygular oluşturdu oyleyse?
- İcimde kalan, soyleyemediğim, yaralamış şeyler daha cok... Bazı şarkılar gecmişten alınıp bugun buyutuldu. İcimden cığlık gibi cıkan şeylerin dışavurumu. “Nil Kıyısında” cok romantik bir isim. Ve de cok ortuşuyor benimle. Ben de kendi kıyılarıma vurdum.
Kendinizi başarısız, cirkin ve mutsuz hissettiğiniz olur mu?
- Tabii canım. “Hicbir şey yapamadım, ben dandiğim” dediğim cok oluyor. Ama bana sorarsan bizim gibi ureten insanların bu cukura duşmesi iyi bir şey.
Bir gun başarısız olursanız, yedekte duran bir B planınız var mı?
- Bir film yazıp, muziğini yapıp oynayabilirim. 40 yaşında da aynı şeyleri hissediyorsam şarkı yazmaya devam edebilirim. Bilmiyorum, bazen de gitgide deliririm diye duşunuyorum! Anne olmayı mutlaka istiyorum. Dunyadaki en guzel şeylerden biri.
Materyal dunyaya duyulan hırs kıroca
Şu sıralar yeni yeni keşfettiğiniz bir takıntınız, huyunuz var mı?
- Kararsızım, anormal olcude. Bir de kucuk ev sevdiğimi anladım. Bir arkadaşım var, Zeynep diye “O kadar kucuk bir eve taşındım ki elektrik supurgesini takarak tum evi supurebiliyorum” dedi gecenlerde. Cok gulduk. Mutevazı hayatlar, daha az luks, daha kucuk bir araba, daha az alışveriş, basit bir hayat… Bunun daha mutluluk verici olacağını duşunuyorum artık. Daha az tuketmek daha iyi bir şey.
Hırsları dengelemek mi, bahsettiğiniz şey?
“Cok guzel bir şarkı yazıcam” hırsı başka, “Boğaz’da bir yalım olacak, milyon dolarlarım olacak” hırsı bambaşka. Hırs cok kotu bir şey değil ama materyal dunyaya duyulan bir hırs bana cok “kıro” geliyor.
16 yaşında feci rock’cıydım
Okulda nasıl bir tiptiniz, okulun populer kızı mıydınız?
- Ortaokul, lisede silik bir tiptim. Hep elimde gitarla herkese şarkı yazardım. Kimya hocasını sevmiyorsak ona bir şarkı yapardık mesela. Dort beş kız cete gibi gezerdik. O bizi cok guclu kılıyordu, bize ozel marşımız bile vardı. Devlet gibi oluyorsun ya bir anda. Populer kız olmadım hic.
Peki hayatınızda hic uclarda gezindiğiniz bir donem oldu mu?
- Feci rock’cıydım! Babam kapıda postal sayardı, arkadaşlarımın geldiğini oradan anlardı. Pearl Jam tişortu yapmıştım kendime, konserinde calınmıştı! Nirvana posterlerim, kurukafalar, yağlı saclar, postallarım vardı ama heybem yoktu!