

ESKİ DUNYA GUZELİ AZRA AKIN, UZUN BİR ARADAN SONRA DİZİ SETLERİNE DONDU VE TRT’DE YAYINLANACAK “AYRILIK” DİZİSİNDE BAŞROLU USTLENDİ....
Şu an kendini maceraperest, mutlu ve cesur hissettiğini belirten Akın, “Bir ilişkiye girdiğimde kendimi tamamen adarım. Ama o ilişki icerisinde bağımsızımdır. Herkesin kendi yapmak istediği şeyler var. Onları yapmazsan hicbir şey yurumez. O yuzden bir denge olması lazım hayatta” diyor.
Azra Akın, uzun bir aradan sonra dizi setlerine dondu ve TRT’de yayınlanacak “Ayrılık” dizisinde başrolu ustlendi. Akın, bir dergiye verdiği roportajda hem yeni projesini hem de “henuz gosteremediği, gizli kalmış” yonlerini anlattı.
Seninle ilk tanıştığımızda gelip rahatca kendini tanıttın. Turkiye’deki unlulerde bunu gormek cok zor. Bu doğallık nereden geliyor?
- Ailemin beni yetiştirme tarzından geliyor sanırım. Sonra zaten karakterim, kişiliğim, kendimi kişisel olarak geliştirmem hep bu yonde oldu... ınsanlara ve doğaya karşı icimde beslediğim hislerle ilgili herhalde... Mesela bir yere girdiysem ve orada insanlar oturuyorsa, onlara selam vermek veya “merhaba” demek benim icin doğal ve normal olanı. Turkiye’deki oyuncular arasında ben de bunu goremiyorum. Varsa da cok az.
Peki bu doğal halini işin icine makyaj, sac ve roller girdiğinde yansıtabildiğini duşunuyor musun?
- Tabii ki bugune kadar oynadığım rollerin icinde “gercek ben”den parcalar vardı. Ama benim icimde başka şeyler de var. Verdikleri role gore bunu bazen gosterebiliyorsun, bazen gosteremiyorsun. ıcimde gosteremediğim o kadar cok yanım var ki, bunun icin doğru rolun gelmesini bekliyorum.
SPONTANE BİR KİŞİLİĞİM VAR
Oyunculuğun nasıl gelişti?
- Ben buraya ilk geldiğimde işin cok başındaydım. O gunden bugune, eğitimlerle ve tecrubelerle oğrendiğim cok şey var. Kendi icimdeki gerceklerle daha acık bir şekilde bağlantıya gectim. O kırılgan, hassas ve gercek ben olan tarafımı gosterebilmeye başladım.
Oyuncunun kendi karakterinin cok dışında bir rol ustlenmesine ne diyorsun?
- Kendi dışında bir rol oynamaya inanmıyorum. Hepsinde mutlaka senden bir parca var. Tamam, roldeki kişi başka bir karakter oluyor, ama sen onu oynarken kendi icindeki gercekliğinle bağlantıya gecmeli ve onu ortaya cıkarmalısın. Bu şekilde alt kişiliklerini ortaya cıkararak kendini de tanıyorsun. Donem donem bu alt kişilikler hayatta da ortaya cıkıyor. Mesela şu anda bende en belirgin olan haller; maceraperest, mutlu ve cesur olan halim.
Bugunku cekimde poz vermenin de hoşuna gittiğini gordum. Modellikle ilgili ne duşunuyorsun?
- Bunlar birer iş, aynen oyunculuk gibi... 16 yaşında mankenliğe başladım ve bu benim icin guzel bir başlangıc oldu. Bol bol seyahat ettim. ıster istemez buyudum. Doğru destekle, devamlı yanımda olan ailem ve iyi bir ajansla cok keyifli işler yaptım.
Spor yapıyor musun?
- Cok spontane ve gorduğu her şeyi yapmak isteyen biriyim. Dans hayatımdaki en buyuk tutku... Tango ve bale yapıyorum. Latin de cok seviyorum. Bir donem dizi icin at bindim. Maalesef onu devam ettiremiyorum. Uzakdoğu dovuş sanatlarına da ilgim var. Kundalini Yoga yaptım, cok hoşuma gitti. ılginc gelen her şeyi yapmak istiyorum ama tabii gunler yetmiyor. Cekim olduğunda cok yoğun oluyorum. O zamanlar da suluboya yapıyorum. Bir de hÂl flut calıyorum. Yedi-sekiz sene Hollanda’da caldım. ıngiltere’ye gittiğimde okculuk, flamenko ve atıcılık yaptım. Motor ve otomobil kullanmayı da cok seviyorum.
BEN KENDİMİ İLİŞKİME ADARIM
Hic durmuyor musun?
- Duruyorum tabii. Mesela cocukluğumda film seyrederken “Azra, Azra!” derlerdi, hicbir şey duymazdım. Kendi başıma cok oynardım. Arkadaşlarımla da saklambac oynamaya bayılırdım. Surekli birine ihtiyacı olan bir cocuk değildim. Bağımsızdım hep.
HÂl o bağımsızlık var mı?
- Hem bağımsızlık var hem de insanlarla olmayı cok seviyorum. Bence arkadaşlık cok onemli hayatta... Bağımsızlık derken, bu sozum kendimi bağlamak istemiyormuşum gibi anlaşılmasın. Bir işe veya ilişkiye girdiğimde kendimi tamamen adarım. Cunku kararlıyım. Kararımı verdiysem adarım. Ama o ilişki icerisinde bağımsızımdır. Herkesin kendi yapmak istediği şeyler var. Onları yapmazsan hicbir şey yurumez. O yuzden bir denge olması lazım hayatta.
Beslenmene dikkat ediyor musun?
- Dikkat etmeye calışıyorum. Mesela 20 yaşındayken kolayı bıraktım. Okulda yaptığımız deney aklıma geliyor. Parayı kolanın icinde bir gun bıraktığında dışarı oyle cıkıyorsa, kim bilir midemize neler oluyor! Cips de yemem. Bir tane bağımlılığım var; o da dondurma... Duzenli beslenmeye calışıyorum. Evde yemek yapmayı seviyorum ama tek başına olunca “Guzel bir pilav yapayım” gibi bir motivasyonum olmuyor. Zamanı gelirse yaparım, en guzelini yaparım.
Roportaj: Banu ALAGOZ
KENDİMİ HOLLANDA’DA HEP TURK HİSSETTTİM
Dunyanın en guzel kadını olmak nasıl bir duygu?
- Cok guzel bir duyguydu. Kucukluğumden beri bir el uzatmak istiyordum ihtiyacı olanlara. Bu bir guzellik kavramının altında oldu. Ben dunyanın en guzel kadını secildim diye duşunmuyorum. Bir misyon icin beni sectiler. ıyilik elciliği gibi. Bir sene bu amacla dunyayı gezdim. Engelli ve kanserli cocuklar icin calıştık. Hem ulkemi temsil ettim hem de cocukluğumdan beri istediğim şeyi yaptım. Ben Hollanda doğumluyum ama Turk’um. Kendimi hep Turk hissettim.