

Cocuğum olsa askere gondermem’ sozleri yuzunden yargılanan Bulent Ersoy davadan beraat etti. Ancak savcı peşini bırakmıyor...
Bulent Ersoy, bir televizyon programında soylediği 'Cocuğum olsa askere gondermem' sozleri nedeniyle hakkında “Halkı askerlikten soğuttuğu” iddiasıyla 9 aydan 2,5 yıla kadar hapis istemiyle yargılandığı davadan beraat etti. Bakırkoy 18. Asliye Ceza Mahkemesi'nin verdiği beraat kararına, davayı acan Cumhuriyet Savcısı Ali Cakır itiraz etti.
Savcı Cakır, temyiz dilekcesinde; Ersoy'un sozlerinin bolucu yayınlar yapan ROJ Tv'de geniş bir şekilde yer almasını, 40 bin kişinin Kadıkoy'de “Bulent Ersoy'a destek mitingi” duzenlemesini, DTP'li bazı belediye başkanlarının sokak ve caddelere “Bulent Ersoy” adını verme girişimlerini ornek gostererek Ersoy'un “Cocuğum olsa askere gondermem” sozlerinin kamu guvenliğini bozucu olduğunu ve bu nedenle beraat kararının yasaya uygun olmadığını belirtti.
-ERSOY'UN MALVARLIĞINI MEHMETCİK VAKFI'NA BAĞIŞLAMAMASI DA TEMYİZ NEDENİ OLDU-
Savcı temyiz dilekcesinde, mahkemenin beraat kararı verirken, eylemin “yakın tehlike sucu ve kamu guvenliğini bozucu nitelikte olup olmadığını irdelemediğini one surdu. Ersoy'un, '...Mal varlığını TSK'ne bağışladığı...T.C vatandaşı olarak gorev verildiğinde pabucunu giyerek koşacağı...Asker annelerinin duygularına tercuman olma ve kirli savaşın sona erdirilmesi adına boyle konuştuğu...' yolundaki sozlerinin samimiyetten uzak olduğunu ifade eden Savcı, “Tanınmış bir sanatcı olan sanığa toplumun verdiği değerle, sarf ettiği sozlerin yer ve zaman itibarıyla değerlendirilmesi yapılmadan, meseleyi salt duşunce ozgurluğune, eleştiri hakkına, suc kastının yokluğuna bağlamak atılı sucun unsurlarıyla celişmektedir.” dedi.
-“DUŞUNCESİNİ SEBEPSİZ YERE İFADE ETTİ”-
Savcı, Ersoy'un konuşmasını “eğlence icerikli bir programda keyfe keder bir uslupla” yaptığını, “yayınlanan programın formatına uygun olmadığı halde sebepsiz yere ifade ettiği duşuncenin geniş halk yığınlarında o gunku ortamın gerginliğiyle buyuk infial yarattığını” one sururek, “Bulent Ersoy'un sozlerinin ardından, RTUK'un 444 1 178 numaralı İletişim Merkezine izleyicilerden cok sayıda başvuru yapıldığı,Ust Kurul'un İletişim Merkezine ulaşan toplam 2 bin 814 başvurudan 1240'ının Ersoy'un sozlerinin yer aldığı programa ilişkin olduğu,bunlardan sadece 88'inin Ersoy'a destek veren izleyicilerden geldiği resmi acıklamalarla sabittir.” dedi.
-'COCUK DOĞURMA YETENEĞİ OLMAYAN ERSOY ANNELERİ PROVOKE ETTİ'
Savcı, “Cocuk doğurma yeteneği tıbben olmayan bir kişinin, Turk annelerini bir anlamda provoke etmek anlamında kullandığı sozleri iyi niyet gostergesi ve duşunce ozgurluğunun gereği olarak değerlendirmek safdillik olacaktır” ifadesine yer verdiği temyiz dilekcesine şoyle devam etti:
“Zira bu konuşmanın ertesinde bolucu yayınlar yapan 'ROJ TV' başta olmak uzere,değişik bolucu mihrakların kendisini oven, goklere cıkartan konuşmalar yaptıkları, kendilerini 'Barış Meclisi' diye nitelendiren 40.000 kişinin Kadıkoy'de 'Bulent Ersoy'a' destek mitingi tertip ettikleri, DTP'li bazı milletvekillerinin TBMM'de yaptıkları konuşmalarda 'B. Ersoy'u' ornek gosterip TSK'yı yerdikleri, bazı guneydoğu vilayetlerinde DTP'li Belediye Başkanları'nın sokak ve caddelere 'Bulent Ersoy'un' adını verme girişimlerinde bulundukları, bu sozleri her zeminde kullanarak, T.C Devletini yonetenlerin 'B.Ersoy' kadar duşunemediklerini, kirli savaşın durdurulmasını istedikleri, Kurt annelerinin cocuklarını askere gondermemeleri hususlarının surekli telkin edildiği, yargılama sırasında duruşmalara gelen sanığa destek mahiyetinde ellerinde bolucu slogan taşıyan bazı kişilerin Bakırkoy Adliyesi onunde gosteri tertip ettikleri, halkın cocuklarını askere gondermemeleri yonunde propaganda yaptıkları yine basına yansıyan haberler arasındadır. Dolayısıyla, TCK md.318 deki duzenlemenin vatandaşa davranışını ayarlama fırsatı verecek yeterli kesinlikte olduğu, dolayısıyla mudahalenin 'yasa' ile ongorulduğu hususu acıktır.”
-“DUŞUNCE OZGURLUĞU DEĞİL, PROVOKASYON”-
Savcı, “Turkiye Cumhuriyetinin ulusal guvenliğinin, toprak butunluğunun veya kamu emniyetinin korunması, kamu duzeninin sağlanması, dolayısıyla milli savunmasını korumak bakımından ozgurluklere bu yasal duzenleme ile yaptığı mudahalesinin, meşru bir amaca yonelik olduğu yonundeki AİHM kararları ve AİHS hukumleriyle uyumluluk teşkil etmektedir.” ifadesini kullandığı temyiz dilekcesine şoyle devam etti:
“Elbetteki 'ifade ozgurluğu', demokratik bir toplumun zorunlu temellerinden birini ve toplumun ilerlemesi ve her bireyin ozguveni icin gerekli temel şartlardan birini teşkil etmektedir. Ancak sanığın sarf ettiği sozleri yukarıda acıklamaya calıştığımız bakış acısıyla değerlendirdiğimizde; askerliği vatan borcu, vatan borcunu ise namus borcu olarak kabul eden, işini ve gucunu, sevdiklerini, ailesini bırakarak askere giden, olmesi halinde şehit olacağını duşunen kişiler ve geride bıraktıkları insanlar ile bir Kurtuluş Savaşı yaparak ozgurluğunu, bağımsızlığını kazanan Turk Ulusunun buyuk bir kesimi bakımından halkı askerlikten soğutmaya yonelik ifadelerin kırıcı, şok edici, rahatsız edici olacağı şuphesizdir. AİHM kararlarında, ifade ozgurluğunun sınırlandırılmasında her ne kadar; daha cok ifadenin şiddete, silahlı direnişe, ayaklanmaya davet etmesi, bunları ovmesi, teşvik etmesi, nefret soylemi icermesi gibi hususlara dikkat edilmesine vurgu yapıldığı, ayrıca sanığın kişiliğinin, sosyal ve politik konumumun, toplum uzerindeki etkinliğinin, ifadenin zaman ve mekan olarak belirtilen hususları sağlamaya veya korunmaya calışılan meşru amacı yıkmaya elverişli olması gerektiğinin, yine ifadenin diğer insanlara ulaştırılması şeklinin onemli olduğu ve bunların değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yaparak duşunce hurriyetinin sınırlarını geniş tuttuğu gozlemlense de, Yargıtay'ın bir cok kararında, tahrikin kamu guvenliğini ve duzenini tehlikeye duşurebilmesi ihtimali olcusunu esas almıştır. Tahrik, teşvik, ovme gibi hareketlerin tehlikeyi yaratmak bakımından uygun ve elverişli olduğu belirlenebiliyorsa; sucun varlığı, aksi halde; oluşmadığı sonucuna varmak gerekecektir. Bu anlamda konu değerlendirildiğinde; sanığın toplumsal statusu gereği olarak, konuşmaları halk nezdinde etki bırakacak nitelikte bulunup, acık ve yakın tehlike oluşturacak niteliği esas alınmalıdır. Nitekim program sonrası yapılan tartışmaların boyutuyla, sanığın sozlerinin toplumda ne denli etki yarattığını ortaya koymaktadır.Yani kamu guvenliğini bozucu niteliği ve yakın tehlike teşkil etme unsurlarının oluştuğu bu nedenle kabul edilmelidir.”
-SON SOZU YARGITAY SOYLEYECEK-
Bakırkoy 18. Asliye Ceza Mahkemesi, Ersoy'un sozlerinin, “şahsi fikrin kişisel haklar yonunden ozgurce acıklanması” niteliğinde olduğuna ve suc kastı taşımadığına karar vererek, Ersoy'un beraatına hukmetmişti.
Davanın iddianamesinde, Ersoy'un, 24 Şubat 2008'de bir televizyon kanalında canlı yayınlanan eğlence icerikli programda yaptığı konuşma nedeniyle, “yayın yoluyla halkı askerlikten soğuttuğu” gerekcesiyle 9 aydan 2,5 yıla kadar hapsi isteniyordu.
Ersoy hakkında dava acan Cumhuriyet Savcısı Ali Cakır, karara itiraz etti. Bakırkoy 18. Asliye Ceza Mahkemesi'nin verdiği kararı temyiz edilmesinin ardından dosyada son sozu Yargıtay soyleyecek.