Alişan’ın yalnızlığı sonunda bitti.


İki aydır hayatında birinin olduğunu acıklayan şarkıcı, “Gazetelerde ‘Bir kızı beğeniyorum, ama bana yuz vermiyor’ diye haberim cıkınca, ‘O kız ben miyim?’ diye mesaj attı. ‘Evet, sensin’ deyince de arkadaşlığımız başladı” diyor.
Macaristan’da giyim mağazası actınız, bunun uzerine “askerlikten kacıyor” denildi. Ne zaman askere gideceksiniz?
- Kimse merak etmesin, askere gideceğim. Kim askerlikten kacabilir ki? Benim iki yıl daha surem var, bitince askerdeyim.

O mağazayı kapattınız. Krizden etkilenip, iflas mı ettiniz yoksa?
- İflas edecek kadar buyuk bir firmam yok. 100 bin dolar gibi bir para da kaybetmedim. Ben orada buyuk bir giyim firmasının distributoruydum. Ortağımla birlikte bir mağazam ve 5-6 tane de calışanım vardı. Ama kriz, Macaristan’ı cok etkiledi. Buna rağmen bizim işlerimiz iyiydi. Cunku sosyetenin oturduğu bolgedeki bir alışveriş merkezinin icindeydik. O alışveriş merkezinin icindeki dukkanlar, mal sahiplerinden kirayı indirmesini istedi. Biz de dukkanı kapatıp cıktık. şimdi başka yerde, daha uygun fiyata dukkan arıyoruz. Bir de turizm şirketi acmak istiyoruz.

Bu arada yeni Porsche’niz hayırlı olsun.
- Teşekkur ederim. Ekonomik krizde boyle bir araba almam cok eleştirildi. Ama bu cocukluk hayalimdi. Bu arabaya kavuşursam artık arabayla ilgili hicbir hayalim olmayacaktı. Ayrıca Hakan şukur’un arabasıymış. Ondan yapımcımız Ferruh almış, Ferruh’tan da ben aldım... Yazıldığı gibi bir fiyata gelmedi bana. Bu arabayı oyle cok fazla da kullanmayacağım. İstediğim parayı veren olursa satabilirim de...

Şoyle TEM yoluna cıkıp, denediniz mi arabanın gucunu?
- Yok, trafiğe kapalı alanda hız yaptım.

Gercekten trafiğe kapalı alanda mı?
Evet... Ben bu konuda cok titizimdir. 1994 yılından beri ehliyetim var, bir kere kaza yapmadım. Trafik cezam bile yoktur.

Kac yaptınız?
- 280 kilometreye dayandım...

Şaka!..
- Değil. 280 kilometre yaptım. Ama yine altını ciziyorum, bir pistte denedim bunu. Asla trafikte boyle bir şey yapmam.

Yazın bir beach’te kebap yediniz, ıbrahim Tatlıses’in otel odasında mangal yapmasını unutturdunuz...
- Otel odasında mangal yapsaydım, Taksim Meydanı’nda asarlardı beni! O kebap dukkanı, beach’in icinde vardı ve benimle beraber herkes kebap yiyordu. Ama ihale bana kaldı. Neler geldi başıma! Mesela o olaydan sonra Adana’ya konsere gittim, “Alişan bizi kebap yemeye gotur” diye pankartlar acıldı. Hatta bir genc kız “Ne olur benim kebabımı ye” diye bağırdı. Ben de “Git getir, yiyeceğim” dedim. şaka gibi ama kebabı yaptırdı ve beraber sahnede yedik.

Kebap olayı bitti, arkasından Ozcan Deniz’in kız arkadaşı Fahriye Evcen’le ilgili “altı ay birlikteydik” şeklindeki acıklamanız gundemin ilk sırasına oturdu.
- Boyle bir şey soylemedim. Fahriye Hanım ile sadece bir kez, bir yemekte karşılaştım, o kadar. Ne arkadaşım, ne dostum. Hicbir şeyim değil. Uzun zaman sonra bir muhabir bana o yemeği hatırlattı. Ben de “Bana bunu sormayın. Onların mutlu bir beraberliği var. Benim Fahriye Hanım ile ne arkadaşlığım, ne goruşmuşluğum var” dedim. 1.5 ay sonra benim ağzımdan soylenmiş gibi boyle bir haber cıktı. Ben bu kadar aşağılık bir adam olabilir miyim? Kimse buna inanmadı ama cok uzuldum. Tabii burada beni asıl uzen Ozcan Deniz’in tavrı oldu. Defalarca Ozcan’ı aradım, mesaj gectim, yeğeni ile kendisine haber gonderdim. Ama kendisi ne bir kere telefonuma cıktı, ne mesajıma cevap verdi. Bu haberlere inandıysa, bu kendi bileceği şey. Ama eğer inanmadıysa telefonlarıma cıkmalıydı. Yeğeniyle, kuzeniyle “Ona inanıyorum” diye haber yollattı. Oysa ben direkt kendisini aramıştım. Anlamadığım bir tavır icine girdi...

Nasıl bir tavır icine girdi?
- Ya bilmiyorum, ama bu hareketi beni cok kırdı. O gunden sonra onu gormedim. Gunun birinde karşılaşırsak bir cift lafım olacak ona. Gercekten farklı bir dostluğumuz vardı. Fakat şimdi durum farklı. Sanırım kendisini ulaşılmaz bir yerde gormeye başlamış. Ben onu arkadaşım zannederdim, demek ki değilmiş. Kırgınım ona... Davranışının cevabını aynı şekilde benden alacaktır.

Oysa diyaloğunuz gercekten iyiydi...
- İyiymiş! O demek ki cevresini, dostlarını, arkadaşlarını değiştirmiş. Havalara girmiş. Ama ben hep aynıyım. Bendeki tek değişim araba ve kıyafetler, başka da bir şey değil.
Cok da kadın arkadaşınız var. Mesela Cağla şıkel, Demet Akalın... Bunun sebebi ne?
- İyi bir sırdaş ve arkadaşım. Benim onlara hicbir zaman kotuluğum dokunmaz. Bugune kadar ikisine de kotu gozle bakmadım. Ben bir erkek arkadaş olarak onlara yol gosteriyorum, akıl veriyorum. Sevgilileri de beni hic kıskanmamıştır. Her ikisi de kardeşim gibidir.

Sabah programı nasıl gidiyor?
- Cok iyi. Cağla ile seviyeli, sosyal sorumululuğu olan bir program yapıyoruz.

Okan Bayulgen sizin programla dalga gecti diye onun programına gitmeme kararı almışsınız, doğru mu bu?
- Okan Bayulgen medyatik olmaktan hep şikayet eden ama her dakika medyanın gobeğinde olan bir adam. “Reyting onemli değil” diyor, bize sallıyor, sonra bizi programına davet ediyor. Niye? Reyting icin! Gozumde gercekten farklıydı, ama bu olaylardan sonra gordum ki o da oyunu kuralına gore oynuyor. Elbette biz de gaflar yapıyoruz, ama bunları yayınlarken hakkımızda rencide edici şeyler soylemesi, bizi uzdu. Cağla bayan olduğu icin de onu korumak hem bana hem de eşi Emre’ye (Altuğ) duştu. Ama Okan Bey ne hikmetse hÂl bizi programına cağırıyor.

Cıkmayacak mısınız?
O bizim programımıza cıkar, hayatıyla ilgili bilinmeyenleri anlatırsa, biz de ona gideriz. Once misafirperverlik nasıl olurmuş gormeli.

Neyse... Cağla’nın bebeğini duşurmesi de sizi cok uzdu...
- Hem de nasıl! Bunlar Guney Amerika’ya tatile gittiler. Donuşte Cağla hamile olduğunu acıkladı. Nasıl sevindim anlatamam... Sonra o uzucu olay yaşandı. ıkisi de cok genc. ınşallah bir kez daha deneyecekler ve bu kez başarılı olacaklar.
Artık benim de bir sevgilim var

Sevgiliniz yok mu hÂlÂ?
- Var artık... ıki aydır guzel giden bir ilişkim var. Camiadan biri değil ama, universite oğrencisi...

Yoksa şu peşinden koştuğunuz ama size bir turlu yuz vermeyen kız mı?
- Evet, bravo, o! Sonunda oldu. “Bir kızı cok beğeniyorum, ama bana yuz vermiyor” diye gazetelerde haberim cıkınca, “O kız ben miyim?” diye mesaj attı. Ben “Evet, sensin” deyince de arkadaşlığımız başladı. Yani gazetecilerin sayesinde oldu bu iş. ıki aydır birlikteyiz. Cok guzel gidiyor. Cok mutluyuz. Cok da ciddiyiz. Uzun aradan sonra aşık oldum.

Ne okuyor?
Ekonomi! Ekonomik krizde bir ekonomist bulmak gerek, değil mi?

E, Porsche’yi size nasıl aldırdı?
- Fiyatını duyunca, “Cok uygun, hemen al” dedi. Ona danıştım yani.
Hocam bu tayt bana yakışmaz
Şenay Akay, sizin kotu giyindiğinizi soyledi. Ne duşunuyorsunuz?
- Evet, eskiden cok kotu giyiniyordum, ama son 4-5 yıldır cok iyi giyindiğime inanıyorum. Madem benim giyim tarzımı beğenmiyor, madem bu kadar iddialı, bir onerim var kendisine: Butun paralar benden, gelsin beni bir alışverişe cıkarsın bakalım! Nasıl bir Alişan ortaya cıkaracak, cok merak ediyorum. Ama oyle deriler, zincirli mincirli şeyler alırsa giymem yani. Ben tayt yuzunden Macaristan’da konservatuvarı bırakmış adamım.

Nasıl yani anlamadım?
- Evet. Orada ozel bir konservatuvara yazılmıştım. Bale dersi de varmış ve tayt giymek zorunluymuş. Bir gun hocayı aldım, bilgisayarın yanına goturdum. “Aynalı Tahir” donemindeki resimlerimi gosterdim ve kendisine “Hocam ben Turkiye’de unluyum ve boyle bir adamım. Burada tayt giyersem beni orada topa tutarlar” dedim. Hoca da “Tamam o zaman saygı duyuyorum. Ama bu derse girmezsen, bu okula da devam edemezsin” dedi. Ben de okulu bıraktım. Cunku beni bozardı. Mahalleye giremezdim ya!

kelebek