1927 yılında kurulan Academy of Motion Picture Arts and Sciences, Turkcesi ile Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi 1929 yılından beri Oscar Odulleri ya da diğer adıyla Akademi Odulleri isimli bir organizasyon duzenliyor ve o yıl sinemanın en iyilerini odullendiriyor. Daha doğrusu Hollywood sinemasının en iyilerini odullendiriyor cunku Uluslararası Film Odulu ’nu saymazsak geri kalan diğer tum Oscar Odulleri, beyaz erkekler tarafından yapılan Amerikan filmlerine gidiyor.
Toplam 24 dalda odulun verildiği Oscar Odulleri hakkında herkes tarafından bilinenleri bir kenara bırakalım. Hatta herkes tarafından bilinen ama ancak son birkac yıldır dile getirilebilenleri de bir kenara bırakalım. Biraz da Oscar Odulleri tarihinin pek bilinmeyen detaylarına odaklanalım. İşte size Oscar Odulleri tarihi hakkında belki de ilk kez duyacağınız 8 onemli detay.
[h=2]Oscar Odulleri tarihinde yaşanan enteresan olaylar:[/h] Oscar tarihinde ilk yanlış anons 1934 yılında yapıldı. Herkesin gozu onunde bir Oscar heykelciği calındı. Hem Oscar hem de Nobel Odulu sahibi yalnızca tek bir kişi var. Kapalı zarf sistemi, bir fiyasko sonrası başladı. İkinci Dunya Savaşı sırasında Oscar heykelcikleri alcıdan yapıldı. Oscar Odulleri toreni tarihte iki kez ertelendi. Marlon Brando yerine sahneye cıkan bir Amerikan yerlisi, Oscar Odulleri tarihine damgasını vurdu. Oscar Odulleri şampiyonu Yuzuklerin Efendisi: Kralın Donuşu filmidir. [h=2]Oscar tarihinde ilk yanlış anons 1934 yılında yapıldı:[/h]
2017 yılında yapılan 89. Oscar Odulleri toreninde yaşanan, En İyi Film Odulu ’nu kazanan film Moonlight olmasına rağmen La La Land olarak anons edilmesi olayı bir ilk değil. Tarihinde daha pek cok falsosu olan Oscar Odulleri ’nde ilk yanlış anons 1934 yılında yapıldı ve utanc verici bir sonla noktalandı.
1934 yılında yapılan Oscar Odulleri ’nde hem Frank Lloyd hem de Frank Capra En İyi Yonetmen kategorisinde yarışıyorlardı. Odul anonsunu yapan Will Rogers, “Gel de odulunu al Frank!” dediği zaman sahneye Frank Capra cıktı ancak odulun gercek sahibi Frank Lloyd ’du. Yanlış anons sonrası Capra, sahneden inişi icin “Hayatımdaki en uzun, en huzunlu, en yıkıcı yuruyuş.” demişti.
[h=2]Herkesin gozu onunde bir Oscar heykelciği calındı:[/h]
1938 yılında yapılan Oscar Odulleri toreninde En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Odulu ’nu In Old Chicago filmindeki roluyle Alice Brady kazandı. Ancak Brady hasta olduğu icin torene gelmedi ve onun yerine odulu bir adam aldı. Bir adam diyoruz cunku kimse bu adamın kim olduğunu bilmiyordu. Bugun bile hala o adamın kim olduğu ya da odule ne olduğu bilinmiyor. Tam Oscarlık bir hikaye değil mi?
[h=2]Hem Oscar hem de Nobel Odulu sahibi yalnızca tek bir kişi var:[/h]
Nobel bir bilim odulu, Oscar ise sinema. Nasıl oluyor da iki kişi birden bu odulu alıyor diye sormayın cunku cevabı George Bernard Shaw veriyor. 1925 yılında Nobel Edebiyat Odulu ’ne layık gorulen George Bernard Shaw, Pygmalion isimli tiyatro oyununun sinemaya uyarlanması ile 1938 yılında En İyi Uyarlama Senaryo Odulu ’ne de layık gorulerek dunya odul tarihinde bir ilke imza attı.
[h=2]Kapalı zarf sistemi, bir fiyasko sonrası başladı:[/h]
Oscar Odulleri tarihinin ilk yıllarında, kazananlar bir liste olarak tum gazetelere gonderiliyor ve toren gecesine kadar yayımlamamaları icin gazetelere bir ambargo uygulanıyordu. Bu masum duşunce, 1940 yılında LA Times tarafından ciğnendi ve odul kazananların listesi toren oncesi akşam baskısında yayımlandı. Bu fiyasko sonrası bugun de kullanılmaya devam eden kapalı zarf sistemine gecildi. Buna rağmen hala kazananlar hakkında ufak dedikodular duymaya devam ediyoruz.
[h=2]İkinci Dunya Savaşı sırasında Oscar heykelcikleri alcıdan yapıldı:[/h]
Oscar altın mı? Oscar heykelciği metal ama dışı 24 ayar altın kaplama. Yani oldukca değerli. Ancak satmak isteseniz bile satamıyorsunuz cunku 1950 yılından beri Oscar heykelciğini satmak yasaktır. Gozum gormesin, mutlaka satayım derseniz Akademi ’ye 1 Dolar karşılığında satabilirsiniz.
Gel gelelim bu değerli heykelcik her zaman bu kadar değerli değildi. Cunku İkinci Dunya Savaşı Akademi ’yi de vurmuştu. Sorun parasızlık değildi, ortada metal yoktu cunku tum metallerden silah yapılmıştı. Durum boyle olunca 1943, 1944 ve 1945 yılında verilen Oscar heykelcikleri alcıdan yapıldı ve altın rengine boyandı. Savaş bittikten sonra isteyen odul sahiplerine gercek heykelcikler verildi.
[h=2]Oscar Odulleri toreni tarihte iki kez ertelendi:[/h]
Oscar odulleri tarihte iki kez ertelenmek zorunda kaldı. Her iki erteleme nedeni de ABD tarihine damga vurmuş olaylardı. İlk erteleme 1968 yılında Martin Luther King'in oldurulmesi sonrası gercekleşti. İkinci erteleme ise 1981 yılında donemin ABD Başkanı Ronald Reagan'a yapılan suikast girişimi sonrası gercekleşti.
[h=2]Marlon Brando yerine sahneye cıkan bir Amerikan yerlisi, Oscar Odulleri tarihine damgasını vurdu:[/h] Kanlı ABD tarihinin en unutulmaz olayı, Amerikan yerlilerine yapılan soykırımdır. Kıtanın yerel halkının, kıtaya gelen gocmen Avrupalılar tarafından sistematik olarak katledilmesi 1972 yılında yapılan Oscar Odulleri ’ne de damgasını vurmuştur.
1972 yılında The Godfather filmi ile En İyi Erkek Oyuncu Odulu ’nu alan Marlon Brando, yapılan torene katılmamış ve onun yerine sahneye Amerikan yerlisi aktivist Sacheen Littlefeather cıkmıştır. Littlefeather odulu almayı reddederek Amerikan yerlilerine yapılan zulmu anlatan bir konuşma yapmıştır. Bu konuşmayı yuhalayanlar ise tarihin utanc sayfasında yerlerini almışlardır.
[h=2]Oscar Odulleri şampiyonu Yuzuklerin Efendisi: Kralın Donuşu filmidir...[/h] Oscar Odulleri tarihine gecmiş pek cok onemli başarı vardır. 11 dalda odul alarak tarihe gecen 1959 tarihli Ben-Hur, 1997 tarihli Titanic ve 2003 tarihli Yuzuklerin Efendisi: Kralın Donuşu filmleri arasında Yuzuklerin Efendisi ’nin yeri ise bir başkadır. Cunku Yuzuklerin Efendisi: Kralın Donuşu filmi, aday gosterildiği her dalda toplam 11 odul almıştır. Bugune kadar Oscar Odulleri tarihinde gecilmemiş ve kolay kolay gecilmeyecek bir rekordur.
Gercek sinefillerin mutlaka bilmesi gereken, Oscar Odulleri tarihi hakkındaki bazı onemli detayları anlattık. 21. yuzyılın ilk ceyreği biterken kadınları, azınlıkları, kendileri gibi olmayanları yavaş yavaş gormeye başlayan sayın Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi uyelerinin, bir gun gercek sinemayı değerlendirmeyi başarabileceklerini umarız.