Nano tanımını en az bir kez duymuşsunuzdur. İcinde yaşadığımız dunyanın cok ama cok daha kucuk bir boyutta yani nano boyutta incelenmesi nanobilim, bu incelemeler sonucu elde edilen veriler ışığında uretim yapılması ise nanoteknoloji olarak adlandırılır. Tum bu calışmaların tek bir amacı vardır, o da dunyayı değiştirmek. Cunku gercekten bu calışmalarla yapılabileceklerin sonu yok.
Nanoteknoloji ve nanobilim calışmaları oldukca yeni. Bu nedenle hala, en azından bizim icin, gizemini korumaya devam ediyor. Nanodunyada bizim bildiğimiz kurallar gecerli değil. Bilim insanları ve muhendisler nano boyuttaki bu yeni dunyayı gunden gune daha da keşfederek geleceğimizi şekillendirmeyi hedefliyorlar. Nanoteknoloji ve nanobilim nedir biraz daha yakından inceleyelim ve konu hakkında merak edilenleri yanıtlayalım.
[h=2]Nanobilim ve nanoteknoloji nedir?[/h]
Temelden başlayalım ve sık sık karıştırılan nanobilim ile nanoteknoloji kavramları arasındaki farkı net bir şekilde ortaya koyalım. Yapıların ve malzemelerin ultra kucuk olcekte incelenmesi nanobilimdir. Nanobilim disiplinler arası bir alan olduğu icin pek cok farklı alandaki bilim insanı bu incelemelere katılarak nanodunyanın ilginc ve benzersiz ozelliklerini gozlemleyebilir.
Nanoteknolojinin ise bu tur incelemelerle işi olmaz, o bir muhendislik alanıdır. Nanobilimcilerin ortaya koyduğu veriler ışığında nano olcekte yapılar, sistemler, cihazlar ve teknolojiler geliştirmek nanoteknolojidir. Molekuler uretim olarak da adlandırılan nanoteknolojinin amacı, nano boyutta benzersiz makineler uretmektir de diyebiliriz.
[h=2]Bir nano ne kadar?[/h]
İşe gidip geleyim, akşam televizyon acayım kaygısında olan biz sıradan insanlar icin nano boyut hayal edilmesi pek kolay bir olcu değil. Bir nanometre, metrenin milyarda biridir. Sac telimiz 50 - 100 bin nanometre boyutundadır. Bir kağıt kalınlığı yaklaşık 75 bin nanometredir. Toplu iğne başı yaklaşık 1 milyon nanometre genişliğindedir. Yani nano, baya kucuk.
[h=2]Nanodunya kapıları nasıl aralandı?[/h]
Nanodunya hakkında ilk fikirler fizikci Richard Feynman tarafından 1959 yılında ortaya atıldı. Nanoteknoloji ise Feynman ’dan yaklaşık on yıl sonra Norio Taniguchi tarafından tanımlandı. Yapılan bu ilk tanımlar aslında kabaca bilim insanlarının atomlar ve molekullerin uzerinde tek tek calışmalarını anlatıyordu.
Nanobilim calışmalarının başlaması ise ancak 1980 ’li yıllardan sonra oldu. Cunku bildiğimiz anlamdaki mikroskoplar ile nanodunyayı gormek mumkun değil. Taramalı tunelleme mikroskobu ve atomik kuvvet mikroskobu sayesinde nanodunya uc boyutlu olarak gorulmeye başladı.
[h=2]Nanodunya bildiğimiz gibi değil:[/h]
Bir malzemeye bu kadar cok yaklaştığınız zaman işlerin değişeceğini tahmin edersiniz. Nanodunya, bizimki gibi değil. Orada kimya ve fizik kuralları değişiyor. Orneğin sarı olarak bildiğimiz altına nano olcekte baktığınız zaman karşınıza kırmızı, turuncu, mor, yeşil gibi sıradışı renkler cıkabiliyor.
Altın nano olcekte bile bir katalizordur ancak mikro ya da makro duzeyde anlamını yitirir. Kucuk parcacıklar cok daha reaktiftir. Bunun nedeni yuzey alanının hacme oranıdır. Bilim insanları tam da bu reaktiviteyi kontrol etme amacı taşırlar. Kuantum mekaniği, nanodunyayı anlamak icin kullanılır.
[h=2]Nanoteknoloji kullanım alanları nelerdir?[/h]
Nanobilim calışmaları sonucu elde edilen bilgiler kullanılarak geliştirilen nanoteknoloji sistemleri aklınıza gelen gelmeyen tum alanlarda kullanılabilir. Nano olcekte bir yardım kime iyi gelmez ki? Bugun 800 ’den fazla nanoteknoloji urununu gunluk hayatımızda kullanıyoruz. Ancak yapılabilecekler bununla sınırlı değil. İşte gelecekte bizi bekleyen birkac nanoteknoloji orneği;
Gıda ambalajlarında kullanılarak salmonella ve benzeri bakterileri yok edebilir. İlac sanayinde kullanılarak orneğin kanserli hucreler nokta atışı şekilde yok edilebilir. Cok daha verimli ve duşuk maliyetli yeni nesil piller uretilebilir. Otomotiv sektorunun her bir parcasında yeniliklerin onunu acabilir. Suları temizleyerek temiz su sıkıntısı yaşayan milyonlarca insanın hayatını kurtarabilir. Kullandığımız tum cihazların daha hafif, ekranlarının daha parlak ve daha iyi goruntu kalitesine sahip olmasını sağlayabilir. Makyaj malzemelerinin cok daha sağlıklı ve cok daha kullanışlı olmasını sağlayabilir. [h=2]Nanoteknoloji başımıza dert acabilir mi?[/h]
Olur mu, olur. Sonuc olarak hayal bile edemeyeceğimiz kadar kucuk boyutlardan bahsediyoruz. Nano boyutta uretilen bu cihazların insanlarla ya da diğer canlılarla etkileşime girdiği zaman neler yapabileceği tam olarak bilinmiyor. Bu nedenle belki uretim alanlarında kullanılan nanoteknoloji, sağlık alanında kullanılana gore cok daha guvenli gorulebilir.
Nanoteknoloji uretimi ile ortaya cıkan nanopartikullerin beyinde lifler oluşturduğuna, genetik yapıyı değiştirme potansiyeli olduğuna ve kalp ve damar sağlığına etkisi olduğuna dair yapılan bazı calışmalar var. Yine de bilmiyoruz. İnsan, daha once karşılaşmadığı bu minicik makineleri vucuduna aldığı zaman neler olabileceği konusunda hepimizin kafası biraz karışık.
İncelenmesi gereken konu, soz konusu nanopartikulun cevre ve insanla etkileşime girdiği zaman nasıl bir tepki vereceğidir. Orneğin, mobilyamızın cok daha dayanıklı olmasını sağlayan bir nanoteknoloji partikulu bir şekilde vucudumuza girerse cozunerek yok olsun. Konu hakkında yapılan calışmalar oldukca yeni ama unutmayın, nanobilim bize her şeyi kokten değiştirme gucu veriyor. Yani zararlarını yok etmek bile bizim elimizde. Bu nedenle faydasının her zaman daha yuksek olacağı duşunuluyor.

Nanobilim ve nanoteknoloji nedir, kullanım alanları nelerdir gibi merak edilen soruları yanıtladık ve nanodunya hakkında bilmeniz gereken detaylardan bahsettik. Nanobilim ve nanoteknoloji hakkındaki duşuncelerinizi yorumlarda paylaşabilirsiniz.