Yunan Dunyasında, Aristoteles’in Eudaimania olarak nitelendirdiği mutluluk, Orta Cağ’da Summum Bonum olarak adlandırılır. Mutluluk kavramı, insanoğluna yabancı gelmeyen, herkesin ulaşmak istediği, yaşamaktan keyif aldığı hatta bircoğumuz icin yaşamın asıl amacı olarak nitelendirilebilecek bir kavramdır. Summum Bonum; Eudaimania, ya da Turkce karşılığı ile Mutluluk; Felsefeciler icin erdemin kendisi, bazıları icin haz, insanoğlunun buyuk bir coğunluğu icin […]
Yunan Dunyasında, Aristoteles’in Eudaimania olarak nitelendirdiği mutluluk, Orta Cağ’da Summum Bonum olarak adlandırılır. Mutluluk kavramı, insanoğluna yabancı gelmeyen, herkesin ulaşmak istediği, yaşamaktan keyif aldığı hatta bircoğumuz icin yaşamın asıl amacı olarak nitelendirilebilecek bir kavramdır.
Summum Bonum; Eudaimania, ya da Turkce karşılığı ile Mutluluk; Felsefeciler icin erdemin kendisi, bazıları icin haz, insanoğlunun buyuk bir coğunluğu icin ise amacları doğrultusunda edinilmiş zaferler olarak hissedilebilir. Coğumuz mutlu olmak icin bir şeyler yaparız, ya da mutluluğun bize gelmesi icin her şeyi beklediğimiz gibi onu da bekler, eylemden uzak; sade ve sadece onun bize gelmesiyle her şeyin tamamlanabileceğini duşunerek yaşarız.
Summum Bonum, hayatın kendisi midir; o olmadan yaşayamaz mıyız? Peki, onu elde edebilmek ve hep onunla kalabilmek icin neler yapmalıyız? Aslında cevap insanoğlunun ruhunda sadece. Mutluluk elimizde dediğimiz cumlenin adedi kadar aslında onun gercekten elimizde olduğunu bilerek yaşamak, mutluluğun kendisiyle dolu olmamız icin kucuk bir adım. Hicbirimiz mutsuz değiliz. Mutsuz olduğunu hisseden biri bile mutsuz değil. Cunku Summum Bonum, Eudamania, Mutluluk; neye bağlı? Goreceli. Değişken.
Kimi mutluluğu para ile olcebiliyorken, bir başkası mutluluğu sade bir gulumsemeyle bulabilir. O vakit herkesin mutluluğu başkaysa mutsuzluk kime bağlı olabilir?
Mutluluğun elimizden kayıp gitmediğini, sadece biz istersek gidebileceğinin farkına vardığımız nice mutluluk dolu gunler temenni ederim.
Yazar:Dilara Aksoy