Petrol, 1800’lu yıllarla beraber hayatımıza keskin bir giriş yapmış ve halen de dunyada tesis edilmeye calışılan barışın en onemli sorunlarından biri haline gelmiştir. Petrol uğrana bircok irili ufaklı ulke cok buyuk savaşlara girmiş ve bu uğurda milyonlarca insan olmuştur. Sadece oluleri ele alsak da ayrıca milyonlarca insan sakat ve de evsiz kalmıştır. Her ne kadar […]
Petrol,
1800’lu yıllarla beraber hayatımıza keskin bir giriş yapmış ve halen de dunyada tesis edilmeye calışılan barışın en onemli sorunlarından biri haline gelmiştir. Petrol uğrana bircok irili ufaklı ulke cok buyuk savaşlara girmiş ve bu uğurda milyonlarca insan olmuştur. Sadece oluleri ele alsak da ayrıca milyonlarca insan sakat ve de evsiz kalmıştır. Her ne kadar durum bu şekilde olsa da, petrol artık insan hayatının vazgecilmez bir parcası haline gelmiştir. Petrol sanayileşmenin ve dolayısıyla da kalkınmanın en onemli katalizoru konumundadır. Milyonlar ile ifade edilen bir surede meydana gelen bu kıymetli madde, gunumuzde bircok ulkenin en buyuk ihracat kalemlerinin başında gelmektedir. Ancak bazı bolgelerde hic petrol olmasa da yine de ulkeler bir şekilde kendisinden cok uzakta olan coğrafyalara sızarak başka ulkelerin sahip olduğu petrol rezervlerine goz dikebilmektedir. Gunumuzde petrole doğrudan sahip olan ulkelerin bircoğu aslında gelişmiş ulke kategorisinde yer almaz. Cok ilginc bir şekilde ulkeler bazı petrol zengini ulkelere ambargo yaparak, bu ulkelerin petrolunu dunya pazarına sunması meselesine engel olur. Bu da her ne kadar petrol rezervleri itibariyle zengin olunsa da bunun nakde cevrilememesi sebebiyle ciddi anlamda ekonomik dar boğazı da beraberinde getirir.
Dunya uzerinde bircok bolgede cok kaliteli petrol rezervleri bulunur. Bu rezervlerin buyuk bir kısmı Turkiye’nin de aralarında yer aldığı Ortadoğu coğrafyasında yer alır. Ortadoğu zengin rezervleri sebebiyle cok zaman tehdit altında olmuş ve bu durum halen de yaşanmaktadır. Bir başka değişile her ne kadar petrol rezervleri ile dikkati ceken ulkeler Ortadoğu’da yer alsa da bu durum, bu ulkelere refahtan ziyade tarifsiz acılar ve de sefillikler getirmiştir. Demokratik olarak bir devlet duzenine sahip olmadıkları icin Ortadoğu ulkeleri sahip oldukları rezervleri cok da iyi pazarlayamamakta ve de buradan elde edilen geliri vatandaşlarının refahına katkı olarak kullanamamaktadır. Dunya uzerinde en buyuk petrol yatakları, halen demokrasisi bir tartışma konusu olduğu icin uluslararası anlamda sahip olduğu petrolden gelir elde edemeyen Venezuela’ya aittir. Aslında Venezuela, bir anlamda varlık icinde yokluk ceken en onemli ulke olarak dikkat ceker. Daha once, Venezuela’nın da onunde lider olarak yer alan Ortadoğu ulkesi Suudi Arabistan ise, kendisine gunumuzde ikinci sırada yer bulmaktadır. Dunya’da var olan petrol yataklarının 5’te 1’ini kendi sınırları dahilinde barındıran Suudi Arabistan ekonomi anlamında bu petrolden elde edilen gelirle ayakta durur.
Suudi Arabistan sonrasında 3’uncu sırada yer alan ulke ise dunyanın en zengin ulkelerinden biri olan Kanada‘dır. Kanada, ekonomik ve de demokrasisi anlamında dunyanın onemli ulkelerinden biridir. Bu anlamda Kanada diğer ulkelerden de ayrılır. Kanada sonrasında sırasıyla Iran, Irak, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Rusya, Libya ve Nijerya gelir. Ancak bu 10 ulke arasında gercek manada en moderni ve de en zengini hic şuphe yok ki, Kanada’dır. Kanada sonrasında ise Birleşik Arap Emirlikleri gelir. Petrol tuketiminin bu hızla devam etmesi halinde onumuzdeki 50 ila 80 yıl arasında butun rezervlerin tukenebileceği uzmanlar tarafından acıklanan bir gercektir. Bu da bircok ulkenin sonu olabileceği gibi, bazı ulkelerin de yenilebilir enerji kaynaklarına yonelmesine yardımcı olacaktır.
Yazar:Emir Karasu