Turkiye, otomobil sanayisi alanında her gecen daha da onemli bir ulke haline gelmektedir. Ozellikle de 1995 yılında Avrupa Birliği ile imzalanan Gumruk Birliği Anlaşması’yla beraber ulkemiz, belirli alanlarda Avrupa Birliği’nin ”Malların Serbest Dolaşımı” ayrıcalığına taraf olmuştur. Anlaşma gereği, Avrupa Birliği ve Turkiye, belirlenen alanlarda gumrukten muaf kabul edilecektir. Halen aktif olan bu anlaşma aslında Turkiye’nin […]
Turkiye, otomobil sanayisi alanında her gecen daha da onemli bir ulke haline gelmektedir. Ozellikle de 1995 yılında Avrupa Birliği ile imzalanan Gumruk Birliği Anlaşması’yla beraber ulkemiz, belirli alanlarda Avrupa Birliği’nin ”Malların Serbest Dolaşımı” ayrıcalığına taraf olmuştur. Anlaşma gereği, Avrupa Birliği ve Turkiye, belirlenen alanlarda gumrukten muaf kabul edilecektir. Halen aktif olan bu anlaşma aslında Turkiye’nin Avrupa Birliği ile cok uzun yıllar surdurduğu muzakerelerin bir sonucu olarak elde edilmiş bir imtiyazdır. Her ne kadar bu imtiyaz bizim acımızdan onemli olsa da durum, Avrupa Birliği kanadı icin de aynıdır. Bir anlamda Avrupa Birliği’nin en buyuk ticari partnerleri arasında yer alan Turkiye’nin anlaşma ile kapıları Avrupa Birliği’ne sonuna dek acılmıştır. Bu sayede Turkiye, Almanya‘dan ithal ederken Almanya nasıl Turkiye’ye gumruk vergisi adı altında bir ucret odemiyorsa, Turkiye de Almanya ve diğer Avrupa Birliği ulkelerine ihracat gercekleştirirken bu ulkelere gumruk vergisi odememektedir. Bu anlamda Avrupa Birliği ile ekonomik acıdan derin bağlar kuran Turkiye, Birliğin Malların Serbest Dolaşımı surecini dışardan da olsa dahil olmuştur. Ancak karar alma mekanizmasında yer almayan Turkiye, bu anlamda Avrupa Birliği’nin gerek kendi icinde gerekse de ucuncu ulkelerle yaptığı uluslararası duzenlemelerle doğrudan doğruya bağlanmaktadır. Bu soz konusu anlaşmanın Turkiye acısından en kırılgan yanıdır.
Turkiye’nin Gumruk Birliği’nden ayrılması pek mumkun değildir. Cunku ulkemizin yurtdışına yaptığı ihracatın neredeyse yarısından fazlası Avrupa Birliği ulkelerinedir. Hal boyle olunca, bu anlamda tam bir bağımlılık soz konusu olmuştur. Aslında Avrupa Birliği’nden ayrılma surecinde olan Birleşik Krallık’ın da, ayrılık sonrasında yaşayacağı en buyuk sorun Malların Serbest Dolaşımı imtiyazını kaybetmiş olmasından kaynaklanacaktır. Gorulduğu gibi Malların Serbest Dolaşımı, buna daha once dahil olmuş ve de bu anlamda ekonomik yapısını buna gore şekillendirmiş ulkeler acısından bir bağımlılık anlamı taşır. Turkiye, yurtdışına ihracat olarak en cok motorlu arac satışı gercekleştirmektedir. Başka bir ifadeyle Turkiye, her ne kadar bir markası olmasa da sahip olduğu fabrikalar ve tesislerle, Avrupa’ya Avrupalıların kendilerine ait olan markalarını uretip satmaktadır. Burada Turkiye’nin tercih edilmesindeki en onemli sebep ucuz iş gucu ve potansiyeldir. Turkiye otomobil ihrac ettiği gibi otomobil ithalatı da gercekleştirmektedir. Bu anlamda devlet tekelinde olan otomobil ithalatı, ulkemizin bazı onde gelen firmalarına imtiyaz tanınarak distributorluk anlaşması yapılmıştır. Her ne kadar Avrupa Birliği ile Gumruk Birliği anlaşması akdedilse de bu bir anlamda vatandaşa değil devlete yaramıştır. Cunku devlet Avrupa Birliği ulkelerinden aldığı aracları, motor hacimlerine gore 4 katından daha fazlaya dahi satabilmektedir.
Bu da 30 bin avro olan bir aracın Turkiye’deki satış fiyatını 110 bin avrolara kadar cıkarmakta bu da doğal olarak vatandaşları cok zorlamaktadır. Ancak bazı kişiler kendi araclarını devletin imkanları olmadan getirebilmektedir. Ancak bunun yasal olarak belli bir cercevede yapılması gerekir. Oncellikle, ulkemizde var olan mevzuata gore arac millileştirmek mumkundur. Başka bir ifadeyle yurtdışında bulunan bir aracı ulkemize getirerek gerekli gumruk vergisinin de odenmesiyle beraber Turk plakalı olarak kullanabilirsiniz. Ancak bunun icin getireceğiniz aracınızın daha once kullanılmamış olması ya da başka bir ifadeyle ”0” olması gerekir. Burada sıfır ifadesinden kasıt, aracın getirildiği tarihte henuz 1 yaşını tamamlamış olmamasıdır. Eğer bu şartı sağlarsanız, gumruk vergisi odemek suretiyle aracınızı Turkiye’de millileştirip Turk plakası alabilirsiniz. Bu uygulama, ikinci el ya da yaşı 1 yaşını aşmış araclarda uygulanmaz. Eğer yurtdışından arac getirmeyi planlıyorsanız, bu durumda oncelikle gumruk mevzuatına hakim bir hukukcuyla ya da uzmanla goruşmeniz sizin icin faydalı olacaktır. Unutulmamalı ki, soz konusu bu yol size cok cuzi miktarlarda tasarruf sağlar. Başka bir ifadeyle Turkiye, vergi kaybı yaşamamak icin soz konusu uygulamayı cok katı bir şekilde duzenlemiş ve de şartlarını acıkca belirtmiştir. Bedelsiz arac ithalatı olmayan bu uygulama tamamen yurtdışında bulunan bir aracın belirli şartlarda gumruk vergisi odenerek millileştirilmesini konu alır. Bu aracların gumruksuz kullanımı imtiyazından cok farklı bir uygulamadır. Bu konuda hataya duşulmemesi onemlidir. Soz konusu iki kurum genellikle vatandaşlarca karıştırılır ve bu da dolandırıcılıkların yanı sıra cok buyuk hak kayıplarını da beraberinde getirir.
Ancak yapılacak cok iyi bir piyasa araştırması sonucunda boyle bir uygulamadan istifade ile yuzde 20’lere varan bir tasarruf elde edilebilir. Bu da 100 bin avro değerindeki bir aracta bir anlamda 20 bin avronun cebinizde kalması anlamına gelir ki, bu oldukca yuksek bir meblağ olarak kabul edilir. Tabi bu buzdağının gorunen yuzudur ve gorunmeyeni de uygulamanın altında yatan risklerdir. Millileştirme uzerinde durulması ve de kapsamlı bilgi edinilmesi gereken son derece onemli bir kurumdur. Ozellikle bircok vatandaş başta Gurcistan ve diğer komşu ulkelerden getirilen aracların millileştirileceğinden bahisle defaatle dolandırılmıştır. Hal boyle olunca, soz konusu uygulamadan istifade ederken bir uzman hatta mumkunse bir avukattan yardım alınması ileride yaşanabilecek olan olumsuzlukları bir anlamda ortadan kaldırabilir. Eğer kendi başınıza bir millileştirme macerasına girişecek iseniz bu durumda yasal mevzuatı cok dikkatli incelemeniz gerekmektedir. Bu konuda aceleci olmayınız ve cok kapsamlı bir araştırma yapınız.



Ancak yapılacak cok iyi bir piyasa araştırması sonucunda boyle bir uygulamadan istifade ile yuzde 20’lere varan bir tasarruf elde edilebilir. Bu da 100 bin avro değerindeki bir aracta bir anlamda 20 bin avronun cebinizde kalması anlamına gelir ki, bu oldukca yuksek bir meblağ olarak kabul edilir. Tabi bu buzdağının gorunen yuzudur ve gorunmeyeni de uygulamanın altında yatan risklerdir. Millileştirme uzerinde durulması ve de kapsamlı bilgi edinilmesi gereken son derece onemli bir kurumdur. Ozellikle bircok vatandaş başta Gurcistan ve diğer komşu ulkelerden getirilen aracların millileştirileceğinden bahisle defaatle dolandırılmıştır. Hal boyle olunca, soz konusu uygulamadan istifade ederken bir uzman hatta mumkunse bir avukattan yardım alınması ileride yaşanabilecek olan olumsuzlukları bir anlamda ortadan kaldırabilir. Eğer kendi başınıza bir millileştirme macerasına girişecek iseniz bu durumda yasal mevzuatı cok dikkatli incelemeniz gerekmektedir. Bu konuda aceleci olmayınız ve cok kapsamlı bir araştırma yapınız.