Turkiye Cumhuriyeti, dunyada resmi devlet sıfatını haiz olan ulkelerden biridir. Aslında cok sayıda ulke vardır ki, Turkiye gibi egemen devlet olmasından oturu uluslararası kimliğe sahip olma hakkını iktisap etmiştir. Oncelikle, gectiğimiz 600 yıl boyunca devlet kavramı kaba bir yaklaşımla her yuz yılda bir değişime uğramıştır. Başka bir değişle, modern devlete uzanan surecte devlet bircok teamul […]
Turkiye Cumhuriyeti, dunyada resmi devlet sıfatını haiz olan ulkelerden biridir. Aslında cok sayıda ulke vardır ki, Turkiye gibi egemen devlet olmasından oturu uluslararası kimliğe sahip olma hakkını iktisap etmiştir. Oncelikle, gectiğimiz 600 yıl boyunca devlet kavramı kaba bir yaklaşımla her yuz yılda bir değişime uğramıştır. Başka bir değişle, modern devlete uzanan surecte devlet bircok teamul ile kendini gelişmiştir. Bu gelenekleri gunumuze dek taşımıştır. Dunya ozellikle II. Dunya Savaşı sonrasında, yaşanan Soğuk Savaş bir kenara bırakılırsa son derece sakin bir doneme girmiştir. Ancak her ne kadar kitlesel olumlerin yaşandığı ulkeler arası hatta kıtalararası savaşlar son bulsa da, bu sefer de teror denilen bir yasadığı eylem ve saldırı bicimi gelişmiştir. Teror ağırlıklı olarak devletsel capta direnişe sahip olmayan gurup olarak da adlandırılan toplulukların ya da zumrenin belli bir amac icin lokalize savaş sureci başlatmasıdır. Burada as olan, topluma mesaj vermek ve goruşu benimsenmeyen devlet ya da kişilere korku salmaktır. Ancak ulkeler yine de terorle hic beklenilmediği kadar etkin şekilde mucadele etmeyi başarmaktır. Her ulke egemen olmasından kaynaklı olarak uluslararası bir gecerliliği olan kimliğe sahiptir. Bu kimlik gerek devletin kurumsal yapısına gerekse de o kurumsal yapıdan istifade eden ve onun ayakta kalmasına destek olan vatandaşları kapsar.
Gecerli bir uluslararası kimliği olan devlet uluslararası arena kendini temsil etme yetisini haiz olmasının yanı sıra, aynı zamanda borc ve alacak ilişkisi tesisi bakımından salahiyete sahiptir. Bu nasıl ki, devletin tuzel kişiliğinden kaynaklanan bir hak ise, aynı şekilde o devletin resmi olarak vatandaşı olan bireylere de tanınan bir imtiyazdır. Başka bir değişle, bir egemen ulke vatandaşı, sahip olduğu ki, bizzat egemen ulkece duzenlenmiş olan pasaportuyla uluslararası alanda dolaşım serbestisine sahiptir. Bu serbesti, serbestiyi elde edebilme anlamındadır. Başka bir ifadeyle, siz egemen olsanız da bu diğer egemen ulkelere girişte size, mutlaklık sağlamaz bunun izni gireceğiniz egemen ulkenin tasarrufundadır. İşte burada da ağırlıklı olarak ulkeler arasında tesis edilmiş olan uluslararası anlaşmalar onem arz eder. Turkiye, dunya uzerindeki bircok ulke ile yakın ilişkiler yurutmektedir. Bu ilişkilerin bir sonucu olarak bu ulkelerde Turk toprağı kabul edilen konsolosluklar ve elcilikler bulundurur. Bazı ulkelerde sadece elcilik bulunduran Turkiye, bazılarında ise hem elcilik hem de konsolosluk bulundurur. Burada bilinmesi gereken husus, konsolosluk bulunan bir ulkede elciliğin de teamul olarak bulunması halidir. Ancak her şehirde elcilik bulundurmayan devletler, genelde başkentler dışındaki yerlere icin konsolosluk kurarlar.
Bu sayede Turk pasaportu taşıyan ya da taşımayıp da Turkiye ile hukuki bir bağı olan ya da turistik amaclı ziyarette bulunacak bir kimse, Turkiye Cumhuriyeti Konsolosluğu aracılığıyla gerekli olan tum işlemleri onceden oğrenebilir ya da gercekleştirebilir. Turkiye Cumhuriyeti Konsolosluğu’nun bulunduğu her yabancı ulkede Turkler, konsolosluk marifetiyle Turkiye’de gercekleştirebilecekleri hemen hemen tum işlemleri başarılı bir şekilde yerine getirebilir. Bu anlamda konsolosluklar kilit bir rol oynar. Turkiye’nin Kuzey ve Guney Amerika, Avrupa, Asya, Afrika ve Okyanusya da dahil tum bolge ve kıtalarda elciliği ya da konsolosluğu hazır bulunur. Bu kurumların bulunduğu yerler, Turk toprağı kabul edilir ve bu alanlarda Turk yasaları gecerlidir.