Ozel bir eğitim kurumunda calışan işci, mazeretli olmasına rağmen devamsızlık yaptığı gerekcesiyle işten atıldı. Mağdur işci, işe iade davası actı. Dava surerken, kurum işciyi mesaiye yeniden davet etti. Ucretin eksik yatırıldığını one suren işci istifa etti. Tazminat talebi geri cevrilen işci, İş Mahkemesi ’ne dava acarak baskı altında tutulduğunu, maillerine cevap verilmediğini, arkadaşlarına zam yapılmasına rağmen kendisine zam yapılmadığını iddia etti. Ayrımcılığa maruz kaldığını, bu sebeplerle iş sozleşmesine haklı olarak son verdiğini ileri suren işci, kıdem tazminatı, ayrımcılık tazminatı ve bir kısım işcilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etti. Davalı kurum avukatı ise davacının devamsızlık yaptığını, geriye donuk sağlık raporları ibraz ettiğini dile getirdi. Davacı ile aynı işi yapan personelin ucretini gosteren ucret pusulalarında goruleceği uzere ucret konusunda kendisine karşı yapılmış bir ayrımcılığın soz konusu olmadığını ve davacının odenmeyen alacağının bulunmadığını savunan kurum avukatı, davanın reddine karar verilmesini istedi. Mahkeme, ozellikle diğer işcilere verilen zammın davacıya verilmemesinin eşitlik ilkesine aykırı olduğunu belirterek, davanın kısmen kabulune karar verdi. Davalı kurum kararı istinaf etti. Bolge Adliye Mahkemesi, İş Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına hukmetti. Bu karar da temyiz edilince devreye Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi. Yuksek Mahkeme, zam talebi kabul gormeyen işciye ayrımcılık tazminatı odenemeyeceğine hukmetti. Kararda, “Eşit davranma ilkesi tum hukuk alanında gecerli olup, iş hukuku bakımından işverene işyerinde calışan işciler arasında haklı ve objektif bir neden olmadıkca farklı davranmama borcu yuklemektedir. Bu bakımdan işverenin yonetim hakkı sınırlandırılmış durumdadır. Başka bir ifadeyle işverenin ayrım yapma yasağı işyerinde calışan işciler arasında keyfi bicimde ayrım yapılmasını yasaklamaktadır. Bununla birlikte eşit davranma borcu tum işcilerin hicbir farklılık gozetilmeksizin aynı duruma getirilmesini gerektirmeyip, eşit durumdaki işcilerin farklı işleme tabi tutulmasını onlemeyi amac edinmiştir. Somut uyuşmazlıkta davacı işci, acmış olduğu işe iade davasından feragat etmemesi sebebiyle işverence kendisine farklı muamele yapıldığını, bu bağlamda orneğin calışan diğer işcilerin tamamının ucretlerine zam yapılmasına rağmen kendi ucretine zam yapılmadığını, maillerine cevap verilmediğini, baskı altında tutulduğunu, bu sebeplerle dava acarak hakkını araması sebebiyle ayrımcılığa maruz kaldığı kanısının oluştuğunu ileri surerek İş Kanunu'nun 5. maddesinde ongorulen tazminatın hukum altına alınmasını istemiştir. İlk derece mahkemesince diğer işcilere verilen zammın davacıya verilmemesi gerekce gosterilerek davacının bu isteği kabul edilmiştir. Ne var ki varılan sonuc dosya iceriği ile ortuşmemektedir. Yerleşik hale gelen ictihatlar uyarınca 4857 sayılı İş Kanunu ’nun 5. maddesinde duzenlenen ayrımcılık tazminatı koşullarının oluşması icin oncelikle işverence yapılan farklı muamelenin ırk, dil, siyasi duşunce, inanc gibi sebeplere dayalı olması gerekmekte olup, madde dar yorumlanmalıdır. Davacı işci bu madde kapsamında değerlendirilebilecek bir sebebe dayalı olarak kendisine ayrımcılık yapıldığını yontemince ve yeterli delillerle ispatlayamamıştır. Dolayısıyla salt davacının ucretine zam yapılmamış olması ya da mailine cevap verilmemesi gibi sebeplerin ayrımcılık yasağının ihlali olarak değerlendirilmesi mumkun değildir. Hal boyle olunca tazminata karar verilmesi kanuna acık aykırılık hali oluşturduğundan temyiz olunan bolge adliye mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir” denildi. 
