İnsanoğlu yuzyıllar boyunca ucma fikrinin uzerinde cok durmuştur. Bu fikir uzerinde o kadar cok durulmuştur ki, gunumuzde havacılığın geldi nokta ancak bu şekilde acıklanabilir. Sektor o kadar hızlı bir ivmelenme yaşamaktadır ki, artık bircok devasa ucak ureticisi NASA gibi son derece buyuk uluslararası uzay kurumlarıyla işbirliği yapmaktadır. İnsanoğlu belki de artık bu Dunya uzerindeki ucuş […]
İnsanoğlu yuzyıllar boyunca ucma fikrinin uzerinde cok durmuştur. Bu fikir uzerinde o kadar cok durulmuştur ki, gunumuzde havacılığın geldi nokta ancak bu şekilde acıklanabilir. Sektor o kadar hızlı bir ivmelenme yaşamaktadır ki, artık bircok devasa ucak ureticisi NASA gibi son derece buyuk uluslararası uzay kurumlarıyla işbirliği yapmaktadır. İnsanoğlu belki de artık bu Dunya uzerindeki ucuş ozlemini fazlasıyla giderdiğinden gozunu Uzay’a dikmiştir. Uzay’da bir yaşam kurmak, son yuzyılda insanın aklına gelen en cılgın fikirlerin başını ceker. Uzay’da hayat bulmak aslında son derece zordur. Ozellikle de insanoğlunun kat edemeyeceği bir yerde hayat olsa dahi oraya nasıl gidilecektir. İnsanın aerodinamik yapısı buna musaade eder mi, bu konu şimdilik muğlaktır. Ancak bize en yakın olan gezegen Mars’ta yaşayabilmemiz şimdilik eğer yaşacak isek, mumkun gozukmektedir. Ozellikle de Amerika Birleşik Devletleri’nin unlu kurumu NASA bu konuda cok ciddi bir calışma yurutmektedir. NASA oncelikle Mars’ın cok uzak bir yer olmasından oturu, ve de maliyetleri de nazara aldığından Dunya uzerinde Mars’a benzer bir yere arama cabasına girmiştir. Bu caba nihayetinde sonuc da vermiş ve de bu yer, Guney Amerika kıtasında yer alan Peru’da bulunmuştur. Şili topraklarında yer alan Atacama Colu bu anlamda NASA icin tam olarak istenilen şartlara sahiptir. Bu topraklarda gunumuz dunyasında hicbir canlı hayatta kalamamaktadır. Bu da aslında NASA‘nın temel aldığı onemli kriterlerin başını ceker.
Atacama Colunun gecmişi incelendiğinde 150 milyonluk bir tarihe varılmaktadır. Bu şuphe yok ki tam da NASA’nın istediği gibi bir durumdur. NASA’nın aradığı ortam Peru’da bulunur. Peru, Guney Amerika kıtasında yer alan bir ulkedir. Ulke, Pasifik Okyanusu’nun kıyı hattında bulunur ve de eşsiz tarihi ile bircok gezgini bunyesine ceker. Peru, toprakları itibariyle hem col hem de tropik iklimin hakim olduğu ender coğrafyalar arasında yer alır. Peru’da bulunan bir yer, dunyanın en kurak yeri olarak tespit edilmiştir.
Bu yere Atacama Colu denilmektedir. Bu kurak arazı, o kadar az yağış alır ki, yılda sadece metrekareye 15mm yağış duşer. Bu da bu noktayı dunyanın en kurak topraklarına donuşturur. Yaklaşık olarak bin km boyunca uzanan bir col olan Atacama, sahip olduğu eşsiz doğası ile bircok gezgini de kendisine ceker. Ancak son yıllarda gezginlerden cok bilim adamları bolgeye akın eder hale gelmişlerdir. Ant Dağları nazara alındığı vakit, bu dağların batısında kalan Atacama Colu, dunyanın en kurak mekanı olması sebebiyle, bircok bilimsel deneye de ev sahipliği yapmıştır.
Dunya uzerinde bu denli kurak ve de kuru bir toprak ortusu başka hicbir yerde yoktur. Goruntu itibariyle Mars’ı da anımsatan Atacama Colu, Mars’ta kolonileşme faaliyetinin denemelerinin yapıldığı yer olarak karşımıza cıkar. Cunku Dunya uzerinde başka hicbir yer Mars’taki şartlara bu kadar benzerlik gosteremez. Bu da deneylerin bizzat burada yapılmasını olağan hale getirir.
Butun bir yılı neredeyse tek bir damla yağış almadan geciren bu topraklarda herhangi bir canlı icin hayat normal şartlar soz konusu dahi olamaz. Zaten bu yuzden bu topraklar boş ve de hicbir canlının yaşamadığı bir yer olarak bilinir. Sadece cok az sayıda surungene rastlamak mumkundur. Ancak onlar da bolgede yiyecek sıkıntısı cektiğinden fazla bir nufusa sahip değildir. Bu noktanın bu kadar corak olmasının sebebi, iki dağ silsilesi arasında ince bir hat olarak yer almasıdır. Bu da bolgeye ne batıdan ne de doğudan yukselen bulutların ulaşmasına olanak vermemektedir. Bolgenin doğusunda And Dağları, batısında ise Şili Kıyısı Dağları bulunur. Bu da bolgenin ne Pasifik’ten ne de Atlantik’ten beslenmesine cevaz verir. Bu durum da bolgenin bir col haline gelmesine sebebiyet verir. Bu denli kurak bir toprak olan Atacama Colu, tam anlamıyla atmosfersiz bir yapıya sahip gibidir. Yani sanki, bolgenin atmosferi olmadığı icin bolgedeki su buharlaşmış ve de corak toprak yapısı gozlemlenmiştir. Bu da tıpkı Mars’ın tanımlanışı gibidir. Bu yuzden burada Mars’ta insanoğlunun soyunun devam edip edemeyeceği meselesine bir yanıt ararlar. Bu konuda ciddi bir yol da kat edilmiştir.
Ancak her ne kadar colde olsa, gectiğimiz donemde bolge ilginc bir şekilde yağış almış ve de bunun neticesinde bitkisel canlılık gozlemlenmiştir. Başka bir ifadeyle bu corak topraklar yeşillenmiştir. Ancak bu durum tabi olarak gecicidir ve de uzun bir sure boyunca boyle bir yağış dalgası ile karşılaşılmayacağı beklenmektedir. Bolge bu anlamda bilim adamları icin en onemli ustlerden biri olmaya devam edecektir. NASA resmi olarak yaptığı acıklama 2020 yılı geldiğinde Mars’a bunyesinde yuruttuğu araştırma programı kapsamında ceşitli araclar indirecek. Bu yuzden Atacama Colunde deneyler yapılmaktadır. Bu deneyde en buyuk rol Krex-2’ye duşer.
Yazar:Emir Karasu