Kıbrıs ya da başka bir ifade ile Kıbrıs adası, cok uzun yıllar boyunca Turkiye’nin, mirasını devraldığı Osmanlı İmparatorluğu’nun bir parcası idi. Osmanlı İmparatorluğu 400 yılı aşkın bir sure boyunca Kıbrıs’ı bir Turk toprağı olarak kendi bunyesi dahilinde bulundurmuştur. Bu uzun sure sonunda Kıbrıs, Osmanlı İmparatorluğu’nun kendi rızası ile Britanya İmparatorluğu himayesine terk edilmiştir. Bunun nedeni […]
Kıbrıs
ya da başka bir ifade ile Kıbrıs adası, cok uzun yıllar boyunca Turkiye’nin, mirasını devraldığı Osmanlı İmparatorluğu’nun bir parcası idi. Osmanlı İmparatorluğu 400 yılı aşkın bir sure boyunca Kıbrıs’ı bir Turk toprağı olarak kendi bunyesi dahilinde bulundurmuştur. Bu uzun sure sonunda Kıbrıs, Osmanlı İmparatorluğu’nun kendi rızası ile Britanya İmparatorluğu himayesine terk edilmiştir. Bunun nedeni Osmanlı Rus Savaşı’dır. Osmanlı İmparatorluğu cok cetin şartlar altında 1800’lu yılların sonlarına doğru Ruslarla giriştiği harpte İngilizlerden acı bir şekilde yardım istemiştir. Yardıma koşan İngilizler Osmanlı’yı Rusların elinden kurtarsa da bunun karşılığında Kıbrıs uzerinde kontrol imtiyazı elde etmiştir. Ancak bu imtiyaz ileride adanın cok kolay bir şekilde İngilizlerin egemenliği altına gecmesine yardımcı olmuştur. Bu tarihe kadar yanı 1914 yılında I. Dunya Savaşı’nın cereyanı ile beraber İngiliz toprağı haline gelen Kıbrıs, bunyesinde Rumlar ve de Turkler ağırlıklı olmak uzere bircok toplumu da kaosa surukleyecek bir yapıya burunmuştur. Ozellikle 1960 yılıyla elde edilen bağımsızlık sonrası adada cok ciddi anlamda bir Rum Turk gerginliği hasıl olmuştur. Bu gerginlik ileriki yıllarda gerginlikten cok zulme doğru donuşunde Turkiye, duruma mudahale etmek zorunda kalmıştır.
1974 yılına dek, serin kanlı bir şekilde Rumlarla Turkler arasında yaşanan olayları izleyen Turkiye, duruma mudahale edebileceğini her fırsatta hatırlatmıştır. Bu donemde Yunanistan desteğini de arkasına alan Kıbrıslı Rumlar, Turklerin yasal haklarını gasp etmeye devem etme yonunde hic hız kesmemişler ve de beraberinde Turklerin katliamları da başlamıştır. Kıbrıslı Turklerin feryadına kayıtsız kalamayan Turkiye 1974 yılında Kıbrıs adasına ”Barış Harekatı” adında bir cıkarma gercekleştirmiştir. Bu cıkarma sonucunda adayı da fiili olarak işgal edip ikiye bolen Turkiye, Kıbrıslı Turklerin yaşamlarını garanti altına almayı başarmıştır.
Ancak her ne kadar Kıbrıslı Rumların yaptığı bu zulme şahitlik eden bircok Avrupalı devlet olsa da gercekleştirilen bu cıkarma illegal olarak yorumlanmış ve Turkiye’ye karşı ambargo yoluna gidilmiştir. Adayı kuzey hattından ikiye bolen Turkiye, burada yeni bir devlet kurulmasını da sağlayarak adada ”de facto” bir yapı kurulmasına on ayak olmuştur. Yeni kurulan devletin adı Kuzey Kıbrıs Turk Cumhuriyeti olmuş ve de Turkiye tarafından tanınmıştır. Kuzey Kıbrıs adı altında kurulan yeni devlet sadece Turkiye tarafından tanınmıştır. Aslında Pakistan gibi birkac ulke de Kıbrıs’ı tanısa da sonrasında baskılar sebebiyle geri adım atmak zorunda kalmıştır.
Kıbrıs, gunumuz dunyasında ”Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak kabul edilir ve de muhatap olarak bir tek Rum tarafı uluslararası kimliği sebebiyle tanınır. Kıbrıs, 2004 yılında Avrupa Birliği’ne de tam uye olunca, Kuzey Kıbrıs Turk Cumhuriyeti‘nin hukuki statusu tekrar gundeme gelmiş ve de tartışmalara yol acmıştır. Kıbrıs, Avrupa Birliği uyesi olmasına karşın, mevzuatın tam olarak uygulanamadığı nadir Birlik toprakları arasındadır. Her ne kadar uluslararası anlamda bizim işgal ettiğimiz topraklar da Rumların bir parcası olarak gorulse de Rumların bizde olan topraklar uzerinde egemenliği fiilen yoktur.
Kıbrıs sorunu son derece onemli bir mesele olup, garantor ulkeler Turkiye, Yunanistan ve de Birleşik Krallık’ın onderliğinde cozume kavuşma gununu beklemektedir. Ancak Rum tarafının Turk tarafından talep ettiği toprak oranı bizim verdiğimiz oranın cok uzerinde olduğundan bir turlu anlaşma sağlanamamaktadır. Bu mesele gunumuzde sorunun temeli olarak gorulmektedir. Bu yolda Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri olan Kofi Annan da cok ciddi bir mesai harcasa da cozum bulunamamıştır. Son olarak 2017 yılında taraflar bir araya gelse de yine toprak meselesi en buyuk sorun olarak gorulmuş ve goruşmelerin sonlandırılmasına karar verilmiştir.
Yazar:Emir Karasu

ya da başka bir ifade ile Kıbrıs adası, cok uzun yıllar boyunca Turkiye’nin, mirasını devraldığı Osmanlı İmparatorluğu’nun bir parcası idi. Osmanlı İmparatorluğu 400 yılı aşkın bir sure boyunca Kıbrıs’ı bir Turk toprağı olarak kendi bunyesi dahilinde bulundurmuştur. Bu uzun sure sonunda Kıbrıs, Osmanlı İmparatorluğu’nun kendi rızası ile Britanya İmparatorluğu himayesine terk edilmiştir. Bunun nedeni Osmanlı Rus Savaşı’dır. Osmanlı İmparatorluğu cok cetin şartlar altında 1800’lu yılların sonlarına doğru Ruslarla giriştiği harpte İngilizlerden acı bir şekilde yardım istemiştir. Yardıma koşan İngilizler Osmanlı’yı Rusların elinden kurtarsa da bunun karşılığında Kıbrıs uzerinde kontrol imtiyazı elde etmiştir. Ancak bu imtiyaz ileride adanın cok kolay bir şekilde İngilizlerin egemenliği altına gecmesine yardımcı olmuştur. Bu tarihe kadar yanı 1914 yılında I. Dunya Savaşı’nın cereyanı ile beraber İngiliz toprağı haline gelen Kıbrıs, bunyesinde Rumlar ve de Turkler ağırlıklı olmak uzere bircok toplumu da kaosa surukleyecek bir yapıya burunmuştur. Ozellikle 1960 yılıyla elde edilen bağımsızlık sonrası adada cok ciddi anlamda bir Rum Turk gerginliği hasıl olmuştur. Bu gerginlik ileriki yıllarda gerginlikten cok zulme doğru donuşunde Turkiye, duruma mudahale etmek zorunda kalmıştır.

Ancak her ne kadar Kıbrıslı Rumların yaptığı bu zulme şahitlik eden bircok Avrupalı devlet olsa da gercekleştirilen bu cıkarma illegal olarak yorumlanmış ve Turkiye’ye karşı ambargo yoluna gidilmiştir. Adayı kuzey hattından ikiye bolen Turkiye, burada yeni bir devlet kurulmasını da sağlayarak adada ”de facto” bir yapı kurulmasına on ayak olmuştur. Yeni kurulan devletin adı Kuzey Kıbrıs Turk Cumhuriyeti olmuş ve de Turkiye tarafından tanınmıştır. Kuzey Kıbrıs adı altında kurulan yeni devlet sadece Turkiye tarafından tanınmıştır. Aslında Pakistan gibi birkac ulke de Kıbrıs’ı tanısa da sonrasında baskılar sebebiyle geri adım atmak zorunda kalmıştır.

Kıbrıs sorunu son derece onemli bir mesele olup, garantor ulkeler Turkiye, Yunanistan ve de Birleşik Krallık’ın onderliğinde cozume kavuşma gununu beklemektedir. Ancak Rum tarafının Turk tarafından talep ettiği toprak oranı bizim verdiğimiz oranın cok uzerinde olduğundan bir turlu anlaşma sağlanamamaktadır. Bu mesele gunumuzde sorunun temeli olarak gorulmektedir. Bu yolda Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri olan Kofi Annan da cok ciddi bir mesai harcasa da cozum bulunamamıştır. Son olarak 2017 yılında taraflar bir araya gelse de yine toprak meselesi en buyuk sorun olarak gorulmuş ve goruşmelerin sonlandırılmasına karar verilmiştir.
Yazar:Emir Karasu