1991 yılında Sovyet Sosyalist, Cumhuriyetler Birliği’nin cokmesiyle beraber komunizmin sona ermesi beraberinde Yugoslavya’nın da parcalanmasını sağlamıştır. Bu sayede doğu ile batı arasında II. Dunya Savaşı sonrasında yaşanan Soğuk Savaş da boylelikle son bulmuştur. Balkan coğrafyası Osmanlı İmparatorluğu sonrasında parca parca olmuş ve de bu bolgede irili ufaklı bircok devlet bağımsızlığını ilan etmiştir. Bunlardan Avrupa’ya coğrafi […]
1991 yılında Sovyet Sosyalist, Cumhuriyetler Birliği’nin cokmesiyle beraber komunizmin sona ermesi beraberinde Yugoslavya’nın da parcalanmasını sağlamıştır. Bu sayede doğu ile batı arasında II. Dunya Savaşı sonrasında yaşanan Soğuk Savaş da boylelikle son bulmuştur. Balkan coğrafyası Osmanlı İmparatorluğu sonrasında parca parca olmuş ve de bu bolgede irili ufaklı bircok devlet bağımsızlığını ilan etmiştir. Bunlardan Avrupa’ya coğrafi olarak daha yakın olan ulkeler Yugoslavya catısı altında bir araya gelmiş ve de Turkcesi ”Doğu Slav Prensliği” olan bu devlet kurulmuştur. Uzun yıllar Sırp lider Tito tarafından yonetilen bu ulke kısmen başarılı kısmen de başarısız bazı işlere imza atmıştır. Ekonomik olarak Ruslardan pek de farklı olmayan yapıya sahip olan Yugoslavya, ciddi anlamda finansal krizlerle karşı karşıya kalmıştır. Doğal olarak karşılaşılan finansal krizler başka krizleri de tetikleyince, insanların hurriyet arama hakkını kendilerinde bulmaları beraberinde Yugoslavya’nın parcalanmasını getirmiştir. İcinde Sırbistan başta olmak uzere, Hırvatistan, Slovenya, Bosna Hersek, Kosova, Makedonya gibi ulkeleri barındıran Yugoslavya, 1991 yılıyla beraber ayaklanmaların merkez ussu noktasına gelmiştir.
Uzun sure Rusların gudumunde olan Yugoslavya’nın parcalanması başta Almanlar olmak uzere Amerikalılar tarafından da ilgi ile karşılanan bir durum olmaktan oteye gecmemişti. Bu durum her ne kadar parcalanma olarak gorulse de beraberinde cok ciddi anlamda yıkımları da getiren bir kısmı soykırım haline gelmişti. Ozellikle de Bosna’ya bağlı Srebrenica kasabasında yaşananlar Avrupa kıtası tarihine II. Dunya Savaşı sonrasında yaşanan en buyuk katliam olarak gecmiştir. Bağımsızlık mucadelesi veren ulkelere karşı direnen Sırbistan, Yugoslavya yıkılmasın diye son derece caba gostermiştir. Bu caba coğu zaman katliamlarla desteklenmiş ve bu da dunya halkı tarafından kınanmıştır. Teker teker bağımsızlıklarını kazanan eski Yugoslavya ulkeleri, kendi mevzuatlarını ve de meclislerini hayata gecirmiş ve de bunlar dunyanın neredeyse butun ulkeleri tarafından da tanınmıştır. Bağımsızlığını kazanan ulkeler olmasına karşın bu uğurda mucadele vermesine karşın bunu başaramayanlar da vardı. Bunlar arasında en onemlisi şuphesiz Kosova’dır. Kosova, Yugoslavya parcalandıktan sonra daha once de olduğu gibi Sırbistan’ın parcası olmaya devam etmiştir.
Sırbistan ve Karadağ tek bir ulke olarak hareket etse de 2000’li yılların ortalarında Karadağ da bağımsızlığını kazanınca Sırbistan da tek millete sahip bir bağımsız ulkeye donuşmuştur. Ancak Arnavut kokenli olan Kosovalılar ise halen Sırbistan’ın bir parcası olmak istemeyince tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan etmiştir. Bu bağımsızlık 2008 yılında ilan edildiğinde bunu ilk tanıyan ulkeler arasında Turkiye de bulunmakta idi. Dunya uzerinde bircok ulke bu bağımsızlığı tanısa da Sırbistan, Kosova‘yı halen kendi parcası olarak gormekte ve de bu bağımsızlığı gecerli saymamaktadır. Bu yuzden Kosova ile Sırbistan arasında ciddi anlamda bir sınır sorunu yaşanmaktadır. Bu sorun ne yazık ki halen devam etmekte, eğer Kosova uzerinden Sırbistan’a gitmek isterseniz ve de Kosova ya da Sırbistan vatandaşı değilseniz bu durumda ciddi bir sorunla karşı karşıyasınız demektir. Cunku Sırbistan’dan Kosova’ya her ne kadar halen geciş mumkun olsa da Kosova’dan Sırbistan’a geciş mumkun değildir. Bu durum yabancı uyruklu kişiler icin soz konusudur. Bu yuzden Kosova’dan Sırbistan’a geciş yapmak yerine başka bir ulkeye Kosova uzerinden geciş yapıp ki bu ya Makedonya ya da Karadağ’dır, bu ulkeler uzerinden Sırbistan‘a girebilirsiniz. Aksi halde sınırda alı konulur ve de gecişinize asla izin verilmez.
Yazar:Emir Karasu