9-]Acı yapan kolların taradığı alan, toplumsal ve sosyal alanların yoğunlaşma ve birbiri ile kesişme, birbiri ile ic ice (kamu) ve birbirinden yoğunlaşan durumla ayrı bulunma alanıdırlar. Bu hal bir hucre icinde hucre cekirdeğinden ayrı oluşla bir mitokondri; bir kloroplastların vs. organ ellerin ayrı bir zar ve ayrı bir cekirdeklerinin bulunması gibi bağımlı, bağımsız varoluşlarına, cok benzerdir.
Toplum sal ve sosyal yapı, orijine doğru gidildikce ve orijinde; her ikisi de birbirine donuşen bir anlama olmakla, muğlakca (belirsiz ve fluca) oluşlarıyla belirleme kaydedilir. Ve orijinden uzaklaştıkca, gunumuze beri geldikce; her iki alan belirgince konumlanan bir sosyal ve toplumsa olan; ayrı bir ikili, girişme iliş kinliktirler.
Acıya dek orneğimiz, acı cıkış noktasının aynı yer olup, ışınların da giderek birbirinden ayrılan dal olmasıyla; sosyal ve toplumsal alanın aynı noktadan hareketle ayrıştığını belirtmek amacı ile verildi. Sosyal ve toplumsal yapının gecmişte aynı nokta deviniş hareketi ile ve aynı noktadan cıkan iki ışın acının dallanma ve catallanma yaptığı yerdi. İşte ortak olan flu olan halksak toplumsak ilişkin surecin bir ve aynı olduğu yeri ve bir zamanlar ikili, ic ice ilişkin donemleri belirlemek icin, acı orneği verildi.
Acı orneği, başlangıcta, toplumsal ve sosyal yapının aynı ilkelerle devindiği cıkış noktasını gostermesi bağlamında ve bu aynı ikili olan ama birli yekpare algının, zamanla; nasıl gidecekten nasıl bir birinden ayrılır olduğuna, flu tanımının anlaşılması icin, acı ışınları yolu bağlamı icinde, verilmiş bir ornekti.
Değilse acı orneği toplumsal ve sosyal işleyişi iyi anlatır bir uygun ornek değildir. Acı orijini, acının dışına taşarken, ilkteki toplum oncesi flu sosyal toplumun, giderekten ayrışacak olan ortaklaşma noktası, ikiye yarılarak iki cekimli organize otoritesinin biri; yani oznelce inancları halk icinde ve nesnelce olan yasamaları da, toplumun icindedirler. Cekim eşici olan bağ ilişki ya ceker, ya cek imlenir. Etki eşme, bu ikili gorunumle ceken olamıyorsa, indirgenerek cekilen bir aitlik olur.
Kendisinden başkasını insan olarak gormeyip, kendisinden başkasını yabancı bir tehdit olarak goren toplum oncesinin flulaşmış sosyal birlikleri, toplu savunmacı idi. İttifakı girişmenin ceken yaklaştırıcı olacaktan adımını da ancak birbirinin yakınına dek olan temastı eşiğine adım atmayı, tapınak denecek yerlerde buluşmanın girişmesi ile atmışlardı. Bu buluşmalar sosyal birlik ustu kutsal buluşmalardı
Tapınak (kutsal buluşma yeri) iki izafi sınır bolgede idi, bu yer, birbirine gore her birinin kapı eşiği olmakla, ortakca bir onama ve bir onaylama kutsallık bağ cekim algısı idi. Tapınaklar bir ibadet alanı olacakla, ortaya cıkmayıp; boylesine bir sosyal toplumsal işlevle gercek eşmişti. Her bir sosyal birliğin kutsal ruh inanctı buluşma ibadet yerlerinin bir mana yaptırım gucu vardı. İşte bu algı şimdi, iki veya daha fazla; ittifak eşiğinde olan sosyal birliklerin ortaklaşa olan kutsal buluşma yeri (tapınak) idi. Her bir sosyal birliğe ait kutsal ata totem mana gucu, bu yere (tapınağa) konuşlanışla goc etmişti.
Tapınaktaki her bir farklı aitti birliğe ilişkin ilk yaklaşımcı belirme, bir hediye sunumdu. Habil ve Kabil ve Dumuzi ile Enkimdumlar soylence ve yazılı kaynaklarından biliyor ve anlıyoruz ki ittifakı birlikler ciftci ve coban toplum gruplarının bir araya gelişle tasnif edilişi idi. İki grubu birbirine yaklaştırıcı belirtiler de her bir grubun kendi uretimine ilişkin, sunu hediyelerdi. Bir grup, kendi hediyesini; daha sonra tapınak olarak inşa olacak olan bu onaylama kutsal algı yerine; belli bir gunde bırakıp gidiyordu. Diğer grup da, belli bir gun ve zamanda; bu sunuyu alıyor ve kendi sunusunu diğerleri icin bırakıyordu.
Coban grubun sunusu yağ, sut, bal, yun, et vs. olurken; ciftci grubun sunusu (kurbanı) buğday, arpa, fasulye, nohut, marul vs. oluyordu. Bu tapınaktı yer sunu algısı; ittifakın merkeziydi. Giderekten yapılaşma bu merkezden cevreye doğru, her bir ittifak grubu icin ayrı yonlerle belirlenen ittifakı yerleşmelerini başlatmıştı. İttifak yonetimin de merkezi olacakla meşrulaşmıştı. Ve yine giderekten tapınaklar totemleri sergilemenin ve rituellerin ayinlerin ortaklaşa sembolik yapıldığı yer olmakla iyice işlevlik kazanan, kutsal onaydı cekimli, makam ve mercii olmuştu.
Daha sonra soz gelimi yonetim (nesnellik) saraya kayacaktı. İbadeti ayinler idaresi tapınakta kalacaktı. Tapınak sunuların bir kısmı, ayni vergi olarak saraya, bir kısmı da tapınak işlerinin gorulmesi icin yukum sel bir vergi odemeye donuşecekti. Tek olan tapınak yonetimi, şimdi bir ruhani yonetimle bir kısmen nesnelce yonetimle (egemen eşmeye) ayrılmıştı. Surec zorunlu bir tekil noktadan cıkmış, zorunlu bir alan ayrışması ile kendi zaman zemin devinme alan duzlemleri icinde yapılaşıp, kurum aşmıştılar.
İşte sizin 'toplumcu duşunce' diye tabir edişinizin meşruiyet kaynağı, yine bu tarihi surecin ayrışan zorunlu yapısıdır. Bu yapı, ta ki 1789 yılına değin ceşitli yerlerde, ceşitli bicimde oluşacaktan, insan oznesine anlaşılır acık secik bir konu olmuştur.
Sadece bunun ikili belirmelerin meşrulaşışı halk dimağı icin, tıpkı bir Nuh tufanı gibi, tıpkı İsmail'in kurban edilişte, azadı gibi kuvvetli bir toplumsal donuşumun, dini; sosyal yapıya dek, inanıcı sembolce bir temsili toplumsal hareketle, aşılması gerekiyordu. Artık 18. yuz yılda, sembollerle toplumsal donuşumleri sembolize cevrimle menin yerine, buna devrim deniyordu. Bu sembol devrim de 1789 Fransız devrimidir. Tum Dunya'da, 1789 hareketi, gelişmiş toplumlar anlayışının da, bir miladı, bir ayrışan egemence olan ikili otoritenin (laikliğin) , meşruiyet kaynağının, anlayıştı sembolizmidir.
Surecek
Bayram Kaya
Toplum sal ve sosyal yapı, orijine doğru gidildikce ve orijinde; her ikisi de birbirine donuşen bir anlama olmakla, muğlakca (belirsiz ve fluca) oluşlarıyla belirleme kaydedilir. Ve orijinden uzaklaştıkca, gunumuze beri geldikce; her iki alan belirgince konumlanan bir sosyal ve toplumsa olan; ayrı bir ikili, girişme iliş kinliktirler.
Acıya dek orneğimiz, acı cıkış noktasının aynı yer olup, ışınların da giderek birbirinden ayrılan dal olmasıyla; sosyal ve toplumsal alanın aynı noktadan hareketle ayrıştığını belirtmek amacı ile verildi. Sosyal ve toplumsal yapının gecmişte aynı nokta deviniş hareketi ile ve aynı noktadan cıkan iki ışın acının dallanma ve catallanma yaptığı yerdi. İşte ortak olan flu olan halksak toplumsak ilişkin surecin bir ve aynı olduğu yeri ve bir zamanlar ikili, ic ice ilişkin donemleri belirlemek icin, acı orneği verildi.
Acı orneği, başlangıcta, toplumsal ve sosyal yapının aynı ilkelerle devindiği cıkış noktasını gostermesi bağlamında ve bu aynı ikili olan ama birli yekpare algının, zamanla; nasıl gidecekten nasıl bir birinden ayrılır olduğuna, flu tanımının anlaşılması icin, acı ışınları yolu bağlamı icinde, verilmiş bir ornekti.
Değilse acı orneği toplumsal ve sosyal işleyişi iyi anlatır bir uygun ornek değildir. Acı orijini, acının dışına taşarken, ilkteki toplum oncesi flu sosyal toplumun, giderekten ayrışacak olan ortaklaşma noktası, ikiye yarılarak iki cekimli organize otoritesinin biri; yani oznelce inancları halk icinde ve nesnelce olan yasamaları da, toplumun icindedirler. Cekim eşici olan bağ ilişki ya ceker, ya cek imlenir. Etki eşme, bu ikili gorunumle ceken olamıyorsa, indirgenerek cekilen bir aitlik olur.
Kendisinden başkasını insan olarak gormeyip, kendisinden başkasını yabancı bir tehdit olarak goren toplum oncesinin flulaşmış sosyal birlikleri, toplu savunmacı idi. İttifakı girişmenin ceken yaklaştırıcı olacaktan adımını da ancak birbirinin yakınına dek olan temastı eşiğine adım atmayı, tapınak denecek yerlerde buluşmanın girişmesi ile atmışlardı. Bu buluşmalar sosyal birlik ustu kutsal buluşmalardı
Tapınak (kutsal buluşma yeri) iki izafi sınır bolgede idi, bu yer, birbirine gore her birinin kapı eşiği olmakla, ortakca bir onama ve bir onaylama kutsallık bağ cekim algısı idi. Tapınaklar bir ibadet alanı olacakla, ortaya cıkmayıp; boylesine bir sosyal toplumsal işlevle gercek eşmişti. Her bir sosyal birliğin kutsal ruh inanctı buluşma ibadet yerlerinin bir mana yaptırım gucu vardı. İşte bu algı şimdi, iki veya daha fazla; ittifak eşiğinde olan sosyal birliklerin ortaklaşa olan kutsal buluşma yeri (tapınak) idi. Her bir sosyal birliğe ait kutsal ata totem mana gucu, bu yere (tapınağa) konuşlanışla goc etmişti.
Tapınaktaki her bir farklı aitti birliğe ilişkin ilk yaklaşımcı belirme, bir hediye sunumdu. Habil ve Kabil ve Dumuzi ile Enkimdumlar soylence ve yazılı kaynaklarından biliyor ve anlıyoruz ki ittifakı birlikler ciftci ve coban toplum gruplarının bir araya gelişle tasnif edilişi idi. İki grubu birbirine yaklaştırıcı belirtiler de her bir grubun kendi uretimine ilişkin, sunu hediyelerdi. Bir grup, kendi hediyesini; daha sonra tapınak olarak inşa olacak olan bu onaylama kutsal algı yerine; belli bir gunde bırakıp gidiyordu. Diğer grup da, belli bir gun ve zamanda; bu sunuyu alıyor ve kendi sunusunu diğerleri icin bırakıyordu.
Coban grubun sunusu yağ, sut, bal, yun, et vs. olurken; ciftci grubun sunusu (kurbanı) buğday, arpa, fasulye, nohut, marul vs. oluyordu. Bu tapınaktı yer sunu algısı; ittifakın merkeziydi. Giderekten yapılaşma bu merkezden cevreye doğru, her bir ittifak grubu icin ayrı yonlerle belirlenen ittifakı yerleşmelerini başlatmıştı. İttifak yonetimin de merkezi olacakla meşrulaşmıştı. Ve yine giderekten tapınaklar totemleri sergilemenin ve rituellerin ayinlerin ortaklaşa sembolik yapıldığı yer olmakla iyice işlevlik kazanan, kutsal onaydı cekimli, makam ve mercii olmuştu.
Daha sonra soz gelimi yonetim (nesnellik) saraya kayacaktı. İbadeti ayinler idaresi tapınakta kalacaktı. Tapınak sunuların bir kısmı, ayni vergi olarak saraya, bir kısmı da tapınak işlerinin gorulmesi icin yukum sel bir vergi odemeye donuşecekti. Tek olan tapınak yonetimi, şimdi bir ruhani yonetimle bir kısmen nesnelce yonetimle (egemen eşmeye) ayrılmıştı. Surec zorunlu bir tekil noktadan cıkmış, zorunlu bir alan ayrışması ile kendi zaman zemin devinme alan duzlemleri icinde yapılaşıp, kurum aşmıştılar.
İşte sizin 'toplumcu duşunce' diye tabir edişinizin meşruiyet kaynağı, yine bu tarihi surecin ayrışan zorunlu yapısıdır. Bu yapı, ta ki 1789 yılına değin ceşitli yerlerde, ceşitli bicimde oluşacaktan, insan oznesine anlaşılır acık secik bir konu olmuştur.
Sadece bunun ikili belirmelerin meşrulaşışı halk dimağı icin, tıpkı bir Nuh tufanı gibi, tıpkı İsmail'in kurban edilişte, azadı gibi kuvvetli bir toplumsal donuşumun, dini; sosyal yapıya dek, inanıcı sembolce bir temsili toplumsal hareketle, aşılması gerekiyordu. Artık 18. yuz yılda, sembollerle toplumsal donuşumleri sembolize cevrimle menin yerine, buna devrim deniyordu. Bu sembol devrim de 1789 Fransız devrimidir. Tum Dunya'da, 1789 hareketi, gelişmiş toplumlar anlayışının da, bir miladı, bir ayrışan egemence olan ikili otoritenin (laikliğin) , meşruiyet kaynağının, anlayıştı sembolizmidir.
Surecek
Bayram Kaya