Hangi an'a dokunsam, avuclarımda
sesinin yeşeren ici. Su unutur belki
sildiğin kelimeler kadardır anlam
konuş ki boluneyim, yarıl ki
anlatabil kendini.
Kaosu başlat,
ozenip durma taşın yalnızlığına, hadi
aramıza iki uclu bir mızrak koyalım
boğucu bir yakınlık olsun akşam
aşklara oğret bunu; su, terlediği icin sudur.
Ve olmekten yorulan dunya
biriktirdiğin yuzlerle bir korku odasısın
birazdan Amerika, birazdan Afganistan
gole duşen ut sesi
herkesin boynunda ipten bir yasa.
Opuşulen kızların kardan yuzu uzakta
kusturuldu kucucuk cocukların icindeki gokyuzu
duşeceklerini bile bile sarkıp durdular karanlığa
kordunuz birbirinize
sağırdınız ormanların sesine.
Oysa kentler başka gorunurdu dağlara bakınca
goz incinirdi bu yolculukta. Deniz
kaynadığı zaman, ilk işim kandırmaktı kalbimi
ince huzun, keskin yalnızlık ve sen
bu geceyi deneme; sucun tarihini anla
onun parmak izi korkudur sana.
Her şey oludur zaten kandan yoğun değilse
yankılanan sesiniz etinizdeki acı.
Kum, Ocak 2002
Veysel Colak