Bir yandan kuantum bilgisayarların laboratuvarlardan cıkıp yaygınlaşmaları beklenirken, bilim insanları, insan bilincinin de bir kuantum sistemi gibi calışıp calışmadığını araştırmayı surduruyorlar. Bazı araştırmacılar, beynin organik bir kuantum makinesi olabileceğini duşunuyor. Kaliforniya Universitesi Santa Barbara’dan teorik fizikci Matthew Fisher’in, yıllarca suren “kuantum norobilimi” araştırmalarından sonra, yonettiği uluslararası araştırma girişimi Kuantum Beyin Projesi’nin (QuBrain) uzerinde durduğu garip […]
Bir yandan kuantum bilgisayarların laboratuvarlardan cıkıp yaygınlaşmaları beklenirken, bilim insanları, insan bilincinin de bir kuantum sistemi gibi calışıp calışmadığını araştırmayı surduruyorlar. Bazı araştırmacılar, beynin organik bir kuantum makinesi olabileceğini duşunuyor. Kaliforniya Universitesi Santa Barbara’dan teorik fizikci Matthew Fisher’in, yıllarca suren “kuantum norobilimi” araştırmalarından sonra, yonettiği uluslararası araştırma girişimi Kuantum Beyin Projesi’nin (QuBrain) uzerinde durduğu garip soru şu: “Bizler, kuantum bilgisayarları tasarlayıp ureten zeki robotlar mıyız, yoksa kuantum bilgisayarların ta kendisi miyiz?”.
Şimdilik, gunumuzde ulaşılabilmiş duzeydeki sofistike yapay silikon zeka, insanla karşılaştırıldığında, sosyal zeka, bilinc ve oz-farkındalık gibi bircok acıdan insan beyninin oldukca gerisinde kalıyor. Ote yandan, kuantum bilgisayarlar basit bir optimizasyondan veya mevcut sistemlerin guncellenmesinden cok daha fazlasını temsil ediyorlar. Kuantum bilgi işlem, maddenin icsel mikroskopik davranışlarına ve ozelliklerine dayalı, radikal olarak tamamen farklı temellere sahip. Bazı teorisyenlere gore, kafatasımızın icinde, kubitlerin yerine noronlarla calışan kucuk bir kuantum işlemcimiz var. Henuz kimse insan beyninin ic işleyişini tum ayrıntılarıyla tam olarak anlayabilmiş değil. Ayrıca, kuantum mekaniğinin de tam olarak nasıl işlediğini de bilmiyoruz. Ancak, her ikisi de duşunduğumuzden daha yakın bağlantılı olabilirler.
“Kuantum Bilinc” Teorisi:
Bilinc, icsel ve dışsal dunyaların, oznel, olağanustu deneyimleri uzerine farkındalığı ifade eder. Bilinc, ayrıca, kendilik, duygular, secim, gonullu davranışların kontrolu, bellek, duşunce, dil ve (orneğin gozlerimizi kapattığımızda ya da meditasyon yaparken) icsel olarak oluşturulmuş imgeler ve geometrik modeller anlamına da gelir. Ama bilincin gercekte ne olduğu bilinmemektedir. Gerceklik, evren ve kendimiz hakkındaki duşuncelerimiz bilince bağlıdır. Kısacası bilinc varlığımızı tanımlar.
Kuantum teorisinin garip kavramlarından biri “Gozlemci Etkisi” dir. Bu teoriye gore, bazı durumlarda, gozlemci bir şekilde maddenin davranışını etkilemektedir. Fizikte, kuantum, etkileşimde yer alan herhangi bir fiziksel varlığın minimum miktarıdır. Fiziksel bir varlığın “kuantize” olması, “kuantizasyon hipotezi” ile ilgilidir. Bu, fiziksel buyukluğunun yalnızca bir kuantumun tamsayı katlarından oluşan ayrı değerleri alabileceği anlamına gelmektedir. Bir kuantum sistemi, onceden tanımlanmış ve kalıcı bir durumda değildir. Yalnızca sistemin, bir parcacığın belirli bir zamanda, belirli bir yerdeki konumunu ve momentumunu lokalize eden gozlemidir. Kuantum mekaniği konusundaki bilgilerimiz, gozlemcinin kuantum teorisinde temel bir unsur olduğunu gosteriyor. Bu teori olmadan kuantum teorisi gercekliğini yitirmektedir.
Bilim insanları, bilincin bir kuantum alanı uzerinde doğrudan bir etkiye sahip olmasının otesinde, aynı zamanda bilincin kendisinin bir kuantum doğasına sahip olduğunu one surmektedir. 1990’lı yıllardan beri, Oxford Universitesi’nden unlu fizikci ve matematikci Sir Roger Penrose, Arizona Universitesi’nden anesteziyolog Stuart Hameroff’la birlikte ozel bir “kuantum teorisi” olan Orch OR (Orchestrated Objective Reduction) uzerinde calışmaktalar. Teoriye gore, bilinci sağlamak uzere, beyin noronlarının icindeki “mikrotubullerde” kuantum surecleri gercekleşmekte. Teori, olumden sonra bile calışmaya devam edebilen bir tur kuantum algoritmasını tanımlıyor. Son yıllarda yapılan bazı buluşlar ve beynin icindeki kuantum titreşiminin keşfi de bu teoriyi destekliyor.
Teorinin Diğer Uygulama Alanları:
Hucrelerin yapısal ana bileşenleri olan mikrotubullerdeki kuantum titreşimsel işlemler, mikrotubullerde depolanan sinaptik girdiler ve bellek tarafından bir “orkestrasyona” tabi tutulmakta ve “objektif indirgeme” ile sona erdirilmektedir. Beyinlerimizde, bilinci uyandıran surec, beyin biyolojisini (mikrotubullerdeki kuantum işlemlerini), uzay-zaman geometrisinin hassas olcekli yapısıyla, evrenin en temel seviyesinde birleştiren eylemlerden oluşmaktadır. Bu nedenle teori, genel goreliliğin ve kuantum mekaniğinin temellerine uzanan, ozellikle sinirbilim, bilişsel bilim, molekuler biyoloji gibi onemli alanlara da yayılmaktadır. Orneğin, Alzheimer hastalığı, beyin travması ve diğer bozukluklar mikrotubul bozuklukları ile ilişkilidir ve umut verici tedaviler buna yoneliktir.