Adrenalin tutkunu olanlar icin dunyanın dort bir yanından yapılan festivaller ilgi odağıdır. İşte dunyada yapılan tehlikeli ve ilginc festivallerden en cok bilinen yedi festival aşağıdaki gibidir: Peru: Noel Dovuş Festivali Noel’i Noel Baba ile ya da dunyadaki barış ile ilişkilendirenler coğunluktadır ve genelde bu gunde iyi dileklerde bulunulur. Ancak Peru’nun bazı bolgelerinde bu gun bariz […]
Adrenalin tutkunu olanlar icin dunyanın dort bir yanından yapılan festivaller ilgi odağıdır. İşte dunyada yapılan tehlikeli ve ilginc festivallerden en cok bilinen yedi festival aşağıdaki gibidir:
[h=3]Peru: Noel Dovuş Festivali[/h] Noel’i Noel Baba ile ya da dunyadaki barış ile ilişkilendirenler coğunluktadır ve genelde bu gunde iyi dileklerde bulunulur. Ancak Peru’nun bazı bolgelerinde bu gun bariz bir şekilde yaratılan kargaşayla birlikte kişiler kavga ve şikÂyetlerini birbirleriyle dovuşerek cozerler. Bu festivale yerel folklor temelli kostum giyen savaşcılar izleyicilerin karşısında derme catma halkalar icinde bir alanda yerlerini alırlar ve dovuşurler. Dovuş yapanların kontrolden cıkmasını onlemek icin hakemler kamcı taşırlar. Takanakuy, Peru’nun Chumbivilcas eyaletinin Hristiyan oncesi geleneklerinde kokene sahiptir, ancak son yıllarda kolluk kuvvetleri arasında bu geleneksel dovuş sanatı acımasızca yaygınlaşmıştır.
[h=3]Yunanistan: Rouketopolemos (Roket Savaşı)[/h] Paskalya’da her yıl Yunan Vrontados koyunde, alışılmadık tehlikeli bir gelenek adını duyurmaktadır. İki rakip kilisesi olan Agios Markos ve Panagia Erithiani, alay savaşı duzenleyerek birbirlerinin can kulelerine 60.000 kadar kucuk roket atmaktadırlar. Bu, her iki kilisede de hizmetler yapılırken gercekleşir. Gece gokyuzundeki ışık şovu muhteşemdir, ancak roketlerin bazıları kacınılmaz olarak rotadan sapmış ve yaralanmalara, maddi hasara ve bazen de olume neden olmuştur. Kimse geleneğin nasıl başladığından tam olarak emin değildir. Bir efsane gore koyun korsanları kovmak icin denizden top attığını, ancak Osmanlı işgali sırasında ayaklanmaları onlemek icin topların alındığını soylemektedir. Yunan Kurtuluş Savaşı’ndan sonra (1823-31), koy sakinleri havai fişek atarak restore edilmiş cephanelere erişimlerini kutlamışlardır.
İspanya: Bebek Uzerinden Atlama Festivali
İspanyol Castrillo de Murcia koyunde cocuk bakımı hakkında bazı ilginc gelenekler vardır. 17. yuzyıldan bu yana koy, bebeklerin sokaktaki yataklara yatırıldığı yıllık bir toren duzenlenmektedir. Şeytan gibi giyinmiş aktorler daha sonra cocukların uzerlerinden atlamaktadırlar. Ayin, sozde cocukların doğuştan gelen gunahını korkutup dağıtmak icin yapılmaktadır. (Katolik Kilisesi, ceşitli nedenlerden dolayı rituelleri reddeder ve insanların su ile vaftiz geleneklerine sadık kalmasını istemektedir.) Festivalde bu gune kadar henuz bir aksilik olmamış ama atlama kısmına kadar olan kısımda herkes nefesini tutarak izlemiştir.
[h=3]İngiltere: Peynir Yuvarlama Festivali[/h] Bir asırdan fazla bir suredir garip bir yarışmaya odaklanan İngiltere’deki Gloucestershire’da iki gunluk bir festival duzenlenmektedir. Bu festivalde 8 kiloluk bir Cift Gloucester peyniri tekerleği, ulkede 200 metrelik bir yamactan aşağı yuvarlanmaktadır ve bir grup koşucu onu kovalamaya ve yakalamaya calışmaktadır. Buradaki sorun, tepenin bir insanın dik durması icin cok dik olmasıdır, bu nedenle koşucuların coğu birkac adımdan sonra garip bir şekilde duşmekte ve geride kalan koşucular peynirin peşinden koşmaya devam etmektedirler. Teorik olarak, peynir onu yakalayan koşucuya verilir. Ancak bir peynir carkı, onu takip eden koşuculardan cok daha hızlı yokuş aşağı gittiğinden, odul genellikle tepenin dibine ulaşan ilk kişiye verilmektedir. Carpma ve curukler garantilidir ve daha ciddi yaralanmalar kesin bir olasılıktır. Yerel makamlar festivali kaldırmaya calışmaktadırlar.
[h=3]İtalya: Portakal Savaşı Festivali[/h] Her yıl şubat ayında İtalyan şehri Ivrea da bir portakal savaşı festivali yapılır ve bu festivalle kasabanın bir zulmu devirdiği ortacağ ayaklanmasını yeniden canlandırması yapılmaktadır. Portakalları ve şiddet sever kotu uşaklarını temsil eden oyuncuları taşıyan at arabası, soylu atıcı kasaba halkı tarafından cevrelenmiş kareye cekilir ve el arabasındaki oyuncular hokey tarzı koruyucu giysiler giyerler. Yaya olan kişiler, onları dokuz geleneksel kadroya bolen ozel uniformalara sahiplerdir, ancak yuksek hızda gelen bir portakalın etkisini yumuşatacak hicbir şey yoktur. Bu festivalde kesikler ve morluklar gercekleşmekte ve kafaya portakal yemek icten bile değildir. Bu portakal savaşı bir kaosu andırsa da onemli bir sınırı vardır. Bu sınır da atlara portakal atmak kesinlikle yasaktır.
[h=3]İspanya: Boğa Koşusu Festivali[/h] Herkesin tatil anlayışı farklıdır ve kendi usulu ile tatilini yapar. Bazıları muzelere veya restoranlara gitmeyi severken, bazıları ise sokaklarda ofkeli ciftlik hayvanları tarafından kovalanmayı sever. Ofkeli bir boğa tarafından kovalanmayı zevk sayanlar icin Temmuz ayında İspanya Pamplona’da duzenlenen Fiesta de San Fermín’e festivali bunu deneyimlemek icin bir fırsattır. Festivalin her gununde sabahın erken saatlerinde, şehir merkezinin sokaklarında gecen 875 metrelik (yarım mil) bir parkurun başlangıcında yaklaşık 2.000 cesur ruhlu kişiler sıraya girmektedirler. Eğlence, saat 8: 00’da başlamakta, koşucular parkura girdikten sonra ardından altı boğa parkura bırakılmakta ve koşuların arkasından koşmaktadırlar. Bu festivalde boğalar tarafından yaralanmalar duşunulenin aksine daha nadirdir, ancak olumcul olanlar da dahil, ciğnenmek ve boğuşmalar meydana gelmektedir. Boğa koşusunda katılımcıların yarısından fazlası turisttir. Bu festival muhtemelen 1920’lerde Amerikalı yazar Ernest Hemingway’e katıldıktan sonra bu festival populer hale getirmiştir.
[h=3]Japonya: Kutsal Kutuk Festival[/h] Japonya Nagano vilayetinde her altı yılda bir Onbashira festivali Suwa Golu bolgesinde gercekleşir. Festivalin amacı, Suwa Grand Shrine’ın dort binasının koşelerinde duran 16 kutuk sutununu değiştirmektir. Festivaller nisan ayında dağlarda başlamakta dağlarda ozenle secilmiş 16 koknar ağacı geleneksel kutuk acma aracları kullanılarak kesilmektedir. Daha sonra mekanize ekipman kullanılmadan tapınağa suruklenirler. Tomruklar genellikle yaklaşık 20 metre uzunluğunda ve 12 ton ağırlığındadır, bu yuzden insanlar dağları ve nehirleri aşmak icin buyuk takımlarda calışmak zorundadırlar. Yolculuğun tamamı, genellikle yaklaşık 10 kilometre surmektedir. Yine de en olumcul kısım, kutuklerin yokuş aşağı taşınması gerektiğinde ortaya cıktığında yaşanmaktadır. Cesaretlerini kanıtlamak icin, erkekler dağın tepesinden inerken bu kutukleri dolaştırmaktadırlar ve bu yıkıcı yaralanmalara ve olume neden olabilen bir durumdur.