Yeryuzundeki tum canlı organizmalar, doğrudan veya dolaylı olarak yaşamlarını surdurmek icin birbirlerine ihtiyac duyar. Guneş ışığı, bitkilerin ve hayvanların hayatta kalmasını doğrudan etkiler cunku dunyadaki tum yaşam, enerji ve beslenme icin doğru miktarda guneş ışığının elde edilmesine bağlıdır. Aşağıda, ışığın canlılar uzerindeki ceşitli etkilerine yer verilmiştir.
[h=3]Metabolizma Uzerindeki Etkisi
[/h] Spektrumun gorunen kısmındaki ışık ışınlarının absorpsiyonunun organizmalar uzerinde cok az etkisi vardır. Mor ve ultraviyole ışınları zararlıdır ve organizmalarda fotokimyasal değişiklikler meydana getirir, bu nedenle metabolizmalarını etkiler. Guneş radyasyonunun yoğunluğu, farklı enlemlerinde ve yılın farklı mevsimlerinde canlı organizmaları etkiler. Fotosentez olayı optimum limit dahilinde ışığın yoğunluğu ile doğru orantılı olarak artar. Soğukkanlı hayvanlar, guneş radyasyonu arttıkca veya azaldıkca yaz uykusuna veya kış uykusuna yatar. Bakteriler, algler, protozoalar, omurgalıların ve omurgasızların yumurtaları dahil tek hucreli organizmalar, ultraviyole ışınlarına maruz bırakılarak oldurulebilir.
[h=3]Ureme Uzerindeki Etkisi[/h] Araştırmacılar yaz aylarında artan aydınlık ile bazı kuşların gonadlarının daha aktif hale geldiğini, kışın kısa gunlerinde kuşların gonad aktivitelerinde azalma olduğunu bildirmiştir. Aydınlığa tepki temelinde, hayvanlar uzun gun, kısa gun ve notr gun hayvanları olarak sınıflandırılmıştır. İlkbaharda ureyen hindi ve sığırcık gibi kuşlar ve bazı memeliler gunun uzamasıyla cinsel olarak aktif hale gelen uzun gun hayvanlardır. Tarla sincapları, kobaylar ve dikenli balıklar, kısa veya uzun gun surelerinden en az etkilendikleri icin gun uzunluğuna karşı notr veya kayıtsızdır.
Işığın onemi, yıl boyunca yumurta uretiminin fotoperiyodun değiştirilmesiyle duzenlendiği endustriyel uretim sistemlerinde yetiştirilen kumes hayvanlarında da gorulur. Sut sığırcılığında sut verimini ve hastalık direncini arttırmak, at yetiştiriciliğinde ise ureme suresini yeniden başlatmak ve uzatmak icin uygulanabilir.
[h=3]Gelişime Etkisi[/h] Işık metabolizmayı etkilediği icin organizmaların buyumesini ve gelişmesini etkiler. Işık, bazı canlılarda gelişmeyi hızlandırırken, bazılarında geciktirir. Orneğin, Somon larvaları ancak yeterli ışık mevcut olduğunda normal gelişim gosterirler. Işık yokluğunda gelişimleri normal değildir ve yuksek olum oranı vardır. Mytilus (midye) larvaları erken evrelerinde karanlıkta ışığa gore daha fazla buyurler.
[h=3]Pigmentasyon ve Renk Uzerine Etkisi[/h] Işık, pigment lekeleri şeklinde fotoreseptorlerin oluşumuna neden olan belirli kimyasalları indukler. Hayvanların pigmentasyonunu aşağıdaki şekillerde etkileyebilir:
Ten rengi: Mağara hayvanları deri pigmentlerinden yoksundur. Bu canlılardaki karakteristik pigment eksikliği karanlıkla (yani ışığın tamamen yokluğu) ilişkilidir. Bazı suda yaşayan hayvanlar, ışıktan korunduklarında renklerini kaybederler. Mağara amfibilerinin ve rengi az olan veya hic olmayan balıkların normal ışığa maruz kaldıklarında derilerinde bol miktarda pigment geliştiği gosterilmiştir.
Koruyucu renklendirme: Bazı hayvanların pigmentasyonu onları duşmanlardan koruyabilecek bir renk kazandırır. Bu renklenme koruyucu renklenme olarak bilinir. Yaygın bir koruyucu renklenme turu, govde renginin ve desenin arka plana gore basit bir şekilde eşleştirilmesidir. Orneğin, bıldırcınların cimenler icinde comelmesi, guvelerin ağac kabuğunda ve yaprak boceğinin (Phyllium) yeşil yapraklar arasında olması halinde renklenme tam olarak arka plana benzer. Onları cevrelerinden ayırt etmek son derece zordur. Kutup tavşanı, gelincik ve kar tavuğu, yazın kahverengiden kışın beyaza mevsimsel renk değişiklikleri gosterir. Bu durum, cıplak zeminde veya karla kaplı arazide bu tur hayvanların goze carpması ile acıkca ilişkilidir.
İkinci bir koruyucu renklenme turu, kuşların, memelilerin veya balıkların sırtında daha koyu renk ve alt tarafında daha acık renk gosterdiği obliteratif golgeleme ya da tonlamadır. Bu fark, yukarıdan alınan daha guclu aydınlatma etkisini yok eder ve hayvan, arka planla karışır.
Renk değişiklikleri: Bazı hayvanlar cevrelerine gore renk değiştirme yeteneğine sahiptir. Kurbağalar ve bukalemunlar iyi bilinen orneklerdir. Bilim insanlarına gore renk değişimleri gorsel uyaran tarafından sağlanır. Gorsel uyaran, hayvanların renklerini yaşadıkları ortama uyacak şekilde değiştirme yeteneğidir. Renk değişiklikleri kabuklular, bocekler, balıklar, amfibiler ve surungenler arasında yaygın olarak bulunur. Bunlar, hayvanların kendilerini duşmanlarından gizlemelerine ve termoregulasyona yardımcı olur, bazen ureme ile ilişkilendirilir. Bazı kuşların dişileri donuk bir renge sahiptir. Bunun nedeni, yumurtaları kuluckaya yatırırken daha fazla gizleme ihtiyacıdır. Pek cok hayvanda erkeklerin parlak renklenmesi erkeğin kendisi icin herhangi bir koruyucu değere sahip değildir ancak dikkati yuvadaki dişiden başka yone cekebilir. Buyuk deniz dudukcunu gibi bazı kuşlarda dişiler parlak renklidir ve erkekleri yumurtaları kuluckaya yatırma işini ustlenir. Erkeğin parlak ureme tuyleri, kış mevsiminde genellikle daha donuk tuylerle değiştirilir. Boylece ışık, ureme uzerindeki etkisi ve koruyucu benzerlikteki rolu aracılığıyla renklendirmeye dahil olur.
[h=3]Gozler Uzerindeki Etkisi
[/h] Gozlerin gelişme derecesi bazen mevcut ışığın yoğunluğuna bağlıdır. Mağaralarda yaşayan hayvanlarda (orneğin Proteus anguinus) ve derin deniz balıklarında gozler yoktur veya ilkeldir cunku bu hayvanlar tamamen karanlıkta yaşarlar. Kabuklular gibi yuzeyde yaşayan formlarda, Labeo ve Catla gibi bazı balıklarda gozlerin başa oranı normal kabul edilir. Derinliği artan okyanuslarda, ışık yoğunluğunun giderek azalmasıyla gozlerin boyutu artmaya devam eder ancak ışıksız bolgenin ust sınırlarının altında gozlerin boyutunda kademeli bir azalma olur. Bazı derin deniz balıkları, biyoluminesan ışıkta gormek icin iyi gelişmiş ve buyumuş gozlere sahiptir. Baykuşlar ve kertenkeleler gibi karasal gece hayvanları karanlıkta gormek icin buyuk gozlere sahiptir.
[h=3]Gorme Uzerindeki Etkisi[/h] İnsan dahil daha yuksek hayvanlar, ceşitli nesneleri ancak ışığın varlığında gorebilirler. Bircok balığın yiyeceklerini bulması goruşe bağlıdır. İnsan gozunun gok kuşağının farklı renklerine duyarlılığı ile bitkilerin duyarlılığı arasında buyuk bir fark vardır. İnsan gozleri, bitkilerin yeşil ışığa en kotu tepkiyi gosterdiği bolgeye yakın olan renk spektrumunun sarımsı-yeşil bolgesindeki renklere en duyarlıdır. İnsanlar yansıyan ışığı gorur ve coğu bitkinin yeşil olması, bitkilerin ışık spektrumundaki diğer renklerden daha fazla yeşil ışık radyasyonunu yansıttığının bir gostergesidir.
[h=3]Harekete Etkisi (Fotokinez)[/h] Bazı alt duzey hayvanlarda hareket ışıktan etkilenir. Bu fotokinezi olarak bilinir. Orneğin, midye yengeci Pinnotheres ’in kor larvaları artan ışık yoğunluğuna maruz kaldığında daha hızlı hareket eder. Sineklerin hareketi, ışığın dalga boylarından onemli olcude etkilenir. Guneş bulutlar tarafından gizlendiğinde cekirgeler ucuşlarını durdurur.
Fototaksis: Bazı hayvanlarda ışık, hareketin yonlendirilmesinde rol oynar. Işığa tepki olarak hayvanların bu hareket olgusu fototaksi olarak bilinir. Bir hayvan, orn. Rantara ve Euglena, ışık kaynağına doğru hareket ettiğinde, pozitif fototaktik olarak bilinir. Solucan, sumuklu bocek gibi hayvanlar ve kopepodlar gibi bazı zooplanktonlar ışık kaynağından uzaklaştıkları icin negatif fototaktiktir.
Fototropizm: Bir organizmanın sadece bir kısmının ışığa tepki olarak hareket etmesi fototropizm olarak bilinir. Fototropizm bitkilerde sık gorulen bir olaydır. Hayvanlar arasında, bircok selentere ve solucanın hidroidleri veya polipleri fototrofik tepki gosterir.
[h=3]Fotoperiyodizm[/h] Fotoperiyodizm, bir organizmanın gunun suresine veya gunun uzunluğuna, yani gun doğumu ve gun batımı arasındaki zamana fotoperiyot olarak bilinen tepkisidir. Ilıman bolgelerde, fotoperiyot, yaz aylarında daha uzun ve kış aylarında daha kısa olmak uzere yaklaşık altı ila on sekiz saat arasında değişmektedir. Ekvator bolgelerinde gun yaklaşık on iki saat surer. Ancak belirli bir mevsim ve bolge icin her zaman aynıdır. Fotoperiyodizm gorunur kırmızı (625-760 nm) ve kızılotesi (760-850 nm) gerektirir. Fotoperiyodizm, gunduz ve gece uzunluklarına gore vejetatif buyumeyi ve ureme aktivitelerini kontrol eder. Fitokrom veya kriptokrom adı verilen fotoreversibl bir pigment, kırmızı (625-760 nm) veya kızılotesi (760-850 nm) dalga boylarındaki radyasyonu emmesine bağlı olarak hem gunduz hem de gece periyodlarının uzunluğuna tepki verir.
Ağaclar ve diğer bitkiler, gun uzunluğuna verdikleri tepkilere gore uzun gun, kısa gun veya gun notr bitkileri olarak sınıflandırılır.
*Uzun gun bitkileri yaz başında cicek acar ve sonbaharda gunler kısalıncaya kadar vejetatif buyumeye devam eder. Ispanak ve turp bu gruba girer.
*Kısa gun bitkileri cicek acar ve yaz sonunda gun uzunluğu kısaldığında uykuya gecer. Krizantem ve clek bu gruba girer.
*Notr gun bitkileri gun uzunluğundan hic etkilenmez. Domates ve salatalık bu tip bitkilerdendir.
Kısa gun bitkileri gece kısa bir sure ışığa maruz bırakılırsa ciceklenme ve tohum verme oluşumu onlenebilir. Uzun gun bitkilerinde aynı maruz kalma ciceklenmeyi teşvik eder. Bu nedenle cicek yetiştiricileri, pazar ihtiyaclarını karşılamak icin bitkilerin ciceklenmesini geciktirmek veya ilerletmek icin ek yapay aydınlatma kullanabilirler.
Fotoperiyodizm bitkilerde ciceklenme dışında yaprak şeklini; yuzey tuylenmesini; pigment oluşumunu; sonbaharda duşme zamanını; ve kok gelişimi ile tomurcuk dormansisinin başlaması ve kırılmasını da etkileyebilir. Gece aydınlatması doğal fotoperiyodu değiştirir ve boylece bitkinin gelişimini bozar. Fotoperiyot kuş ve memelilerde tuy dokumu, yağ birikmesi, goc ve ureme, boceklerde diyapozun başlaması gibi fizyolojik ve ureme davranışları da tetikleyen en onemli ekolojik faktordur.
[h=3]Guneşin Bitkilerdeki İşlevi[/h] Guneş, dunyadaki tum yaşamın onemli bir parcasıdır. Bitkiler besin uretmek, buyume dongusunu başlatmak ve sağlıklı gelişime izin vermek icin ışığa bağımlıdır. Doğal veya yapay ışık olmadan coğu bitki buyuyemez veya coğalamaz, guneş ışığından emilen enerji olmadan fotosentez gercekleşemez ve yaşamı desteklemek icin yeterli oksijen olmaz. Fotosentez, guneş ışığından veya yapay ışıktan gelen enerjinin kullanılmasıyla karbondioksitin organik bileşiklere donuşturulmesi işlemidir. Bitkiler, besin uretmek ve atmosfere oksijen salmak icin su ve karbondioksit kullanır; bu, dunyadaki diğer tum yaşamı besleyen doğal bir surectir. Fotosentez esas olarak yapraklarda ve icinde klorofil bulunan kloroplast adı verilen ozel hucre yapılarında meydana gelir. Bitkiler sadece fotosentez icin belirli bir ışık formunu kullanırlar. Klorofil pigmenti kırmızı, mor, mavi ışık ışınlarını emer. Fotosentez, mavi ışık ışınlarında daha fazla, kırmızı ışıkta daha az ve yeşil ışıkta hic oluşmaz. Mavi en iyi şekilde emilir, bu da en yuksek fotosentez oranını gosterir, bundan sonra kırmızı ışık gelir. Bitkiler yeşil ışığı ememezler ve bu nedenle fotosentezde kullanılmaz. Klorofilin, dolayısıyla yaprakların yeşil gorunmesinin sebebi de budur.
Bitki buyumesinin ciceklenme aşaması, spektrumun kırmızı ve turuncu kısmından gelen ışığı gerektirir. Işık miktarı ve maruz kalınan saat sayısı sınırlanarak, ciceklenme aşaması yapay olarak başlatılabilir. Bitki uremeye başlamayı fark eder ve ciceklenme aşamasına başlar, başka bir mevsim icin tohum bırakır ve sonunda dormansiye (uykuya) ulaşır.
Işık, bitki buyumesini etkileyen en onemli değişkendir. Bitkiler yeterli ışık almazlarsa, aldıkları diğer değişkenler (su, buyume ortamı veya gubre) ne kadar olursa olsun, maksimum oranda buyumeyecek veya maksimum potansiyellerine ulaşamayacaklardır. İklim, yukseklik, hava durumu, gubre ve haşere kontrolu de bitki buyumesini ve urun vermesini etkiler. Yapay ışık koşulları, buyuyen ortamın manipule edilmesine ve daha hızlı uretim yapılmasına olanak tanır. Bitkilerin ışık spektrumunun ceşitli renklerine tepkileri, aşağıdakiler de dahil olmak uzere farklı ihtiyacları karşılamak icin bitkileri manipule etmek icin kullanılabilir:
-Ultraviyole radyasyon, internodları (boğum araları, yaprakların cıktığı bir govde uzerindeki iki boğum arasındaki kısım) kısaltmak icin kullanılabilir.
-Mavi ışık, vejetatif buyumeyi teşvik etmek ve daha kısa gun bitkilerinin coğalma aşamalarında ciceklenmesini onlemek icin kullanılabilir.
-Kırmızı ışık, ciceklenmeyi induklemek ve daha uzun sapları ve daha buyuk cicekleri olan bitkiler uretmek icin internotları uzatmak icin kullanılabilir. Guller buna ornektir.
Bitkilerin fotoperiyodizmini kontrol etmek icin uzak kırmızı (kızıl otesinden onceki) radyasyon kullanılabilir.
Yapay ışıklar, yıl boyunca buyumeye ve hızlı uretime izin verir ancak doğal guneş ışığının sunduğu şiddeti ve besinleri asla tam olarak vermez. Spektrumun mavi kısmından gelen doğal gun ışığı, bitki buyumesinin ilk aşaması icin en uygunudur. Yapay ışık (floresan, akkor, LED veya metal halojenur ya da yuksek basınclı sodyum gibi yuksek yoğunluklu deşarj lambaları) hemen hemen aynı şekilde calışır. Yuksek yoğunluklu deşarj lambaları, daha hızlı uretim ve tohumdan hızlı buyume ile kontrollu bir ortam sağlayan en iyi ic mekan aydınlatma seceneğini sunar.
[h=3]Işığın Deniz Ekosistemi Uzerindeki Rolu[/h] Deniz ekosistemleri, orneğin okyanusta veya yakınında bulunan yuksek duzeyde cozunmuş tuzlara sahip su ortamlarıdır. Bu tur ekosistemler benzersiz abiyotik (ekosistemdeki guneş ışığı miktarı, oksijen iceriği ve suda cozunen besin miktarı, sıcaklık, karaya yakınlık, derinlik) ve biyotik faktorler (hayvanlar, bitkiler, mikroplar) ile karakterize edilir. Guneş enerjisi veya guneş ışığı, deniz ekosistemleri icin hayati bir abiyotik faktordur. Uzmanlar, aldığı ışık miktarına gore deniz ekosistemini uc bolum halinde sınıflandırır. Bir deniz ekosisteminin en ust tabakası, yuzeyin 200 m altına kadar uzanan ofotik kuşaktır, oyle bir derinlikte, duzenli fotosentetik aktivite icin yeterli ışık vardır. Bu, deniz yaşamının coğunun yaşadığı bolgedir. Bunun altında, guneş ışığının hala mevcut olduğu ve bazı canlılar icin fotosentezi kolaylaştıran disfotik bolge bulunur. Bu bolgenin altında ise guneş ışığı almayan afotik bolge bulunur.
[h=3]Hayvanlarda Işığın Uyku Hali (Dormansi) Uzerindeki Rolu[/h] Estivasyon (Yaz uykusu): Hayvan dormansisinde (uyku halinde), yuksek sıcaklıklara ve kurak koşullara tepki olarak girilen hareketsizlik ve duşuk metabolik hız ile ayırt edilen yaz aylarında meydana gelen bir durumdur. Kuru ve sıcak zamanlarda, sıcak kuru mevsimlerde ortaya cıkar.
Hibernasyon (Kış uykusu): Bu bir metabolik depresyon ve minimum aktivite durumudur. Duşuk vucut ısısı, daha yavaş kalp atış hızı ve solunum, duşuk metabolizma hızı ile ayırt edilen mevsimsel bir heterotermidir. Ortaya cıktığı zamanlar kış aylarıdır. Yeterli yiyecek bulunmaması durumunda enerji tasarrufu icin işlev gorur. Bu durumdaki endotermik hayvanlar (vucut ısılarını metabolizma sonucu uretenler), metabolizma hızını ve dolayısıyla vucut ısısını duşurur. Ektotermik hayvanlar (vucut sıcaklıklarını cevreye gore duzenleyenler) ise birkac omurgasızda diyapoz olarak adlandırılan metabolik uyku hali ve baskılanma donemleri yaşarlar.
Kaynakca:
https://www.preservearticles.com/articles/what-are-the-main-biological-effects-of-light/26082
https://www.yourarticlelibrary.com/environment/what-are-the-major-effects-of-light-on-animals-7-effects/3799
https://byjus.com/neet/effect-of-light-on-organisms/
https://www.bezelyedergi.net/post/bitkiler-ve-i%C5%9F%C4%B1%C4%9Fa-ba%C4%9Fl%C4%B1l%C4%B1klar%C4%B1
https://ekosistem-ekolojisi.nedir.org/
Yazar: Muşerref Ozdaş
[h=3]Metabolizma Uzerindeki Etkisi

[h=3]Ureme Uzerindeki Etkisi[/h] Araştırmacılar yaz aylarında artan aydınlık ile bazı kuşların gonadlarının daha aktif hale geldiğini, kışın kısa gunlerinde kuşların gonad aktivitelerinde azalma olduğunu bildirmiştir. Aydınlığa tepki temelinde, hayvanlar uzun gun, kısa gun ve notr gun hayvanları olarak sınıflandırılmıştır. İlkbaharda ureyen hindi ve sığırcık gibi kuşlar ve bazı memeliler gunun uzamasıyla cinsel olarak aktif hale gelen uzun gun hayvanlardır. Tarla sincapları, kobaylar ve dikenli balıklar, kısa veya uzun gun surelerinden en az etkilendikleri icin gun uzunluğuna karşı notr veya kayıtsızdır.
Işığın onemi, yıl boyunca yumurta uretiminin fotoperiyodun değiştirilmesiyle duzenlendiği endustriyel uretim sistemlerinde yetiştirilen kumes hayvanlarında da gorulur. Sut sığırcılığında sut verimini ve hastalık direncini arttırmak, at yetiştiriciliğinde ise ureme suresini yeniden başlatmak ve uzatmak icin uygulanabilir.
[h=3]Gelişime Etkisi[/h] Işık metabolizmayı etkilediği icin organizmaların buyumesini ve gelişmesini etkiler. Işık, bazı canlılarda gelişmeyi hızlandırırken, bazılarında geciktirir. Orneğin, Somon larvaları ancak yeterli ışık mevcut olduğunda normal gelişim gosterirler. Işık yokluğunda gelişimleri normal değildir ve yuksek olum oranı vardır. Mytilus (midye) larvaları erken evrelerinde karanlıkta ışığa gore daha fazla buyurler.
[h=3]Pigmentasyon ve Renk Uzerine Etkisi[/h] Işık, pigment lekeleri şeklinde fotoreseptorlerin oluşumuna neden olan belirli kimyasalları indukler. Hayvanların pigmentasyonunu aşağıdaki şekillerde etkileyebilir:
Ten rengi: Mağara hayvanları deri pigmentlerinden yoksundur. Bu canlılardaki karakteristik pigment eksikliği karanlıkla (yani ışığın tamamen yokluğu) ilişkilidir. Bazı suda yaşayan hayvanlar, ışıktan korunduklarında renklerini kaybederler. Mağara amfibilerinin ve rengi az olan veya hic olmayan balıkların normal ışığa maruz kaldıklarında derilerinde bol miktarda pigment geliştiği gosterilmiştir.
Koruyucu renklendirme: Bazı hayvanların pigmentasyonu onları duşmanlardan koruyabilecek bir renk kazandırır. Bu renklenme koruyucu renklenme olarak bilinir. Yaygın bir koruyucu renklenme turu, govde renginin ve desenin arka plana gore basit bir şekilde eşleştirilmesidir. Orneğin, bıldırcınların cimenler icinde comelmesi, guvelerin ağac kabuğunda ve yaprak boceğinin (Phyllium) yeşil yapraklar arasında olması halinde renklenme tam olarak arka plana benzer. Onları cevrelerinden ayırt etmek son derece zordur. Kutup tavşanı, gelincik ve kar tavuğu, yazın kahverengiden kışın beyaza mevsimsel renk değişiklikleri gosterir. Bu durum, cıplak zeminde veya karla kaplı arazide bu tur hayvanların goze carpması ile acıkca ilişkilidir.
İkinci bir koruyucu renklenme turu, kuşların, memelilerin veya balıkların sırtında daha koyu renk ve alt tarafında daha acık renk gosterdiği obliteratif golgeleme ya da tonlamadır. Bu fark, yukarıdan alınan daha guclu aydınlatma etkisini yok eder ve hayvan, arka planla karışır.
Renk değişiklikleri: Bazı hayvanlar cevrelerine gore renk değiştirme yeteneğine sahiptir. Kurbağalar ve bukalemunlar iyi bilinen orneklerdir. Bilim insanlarına gore renk değişimleri gorsel uyaran tarafından sağlanır. Gorsel uyaran, hayvanların renklerini yaşadıkları ortama uyacak şekilde değiştirme yeteneğidir. Renk değişiklikleri kabuklular, bocekler, balıklar, amfibiler ve surungenler arasında yaygın olarak bulunur. Bunlar, hayvanların kendilerini duşmanlarından gizlemelerine ve termoregulasyona yardımcı olur, bazen ureme ile ilişkilendirilir. Bazı kuşların dişileri donuk bir renge sahiptir. Bunun nedeni, yumurtaları kuluckaya yatırırken daha fazla gizleme ihtiyacıdır. Pek cok hayvanda erkeklerin parlak renklenmesi erkeğin kendisi icin herhangi bir koruyucu değere sahip değildir ancak dikkati yuvadaki dişiden başka yone cekebilir. Buyuk deniz dudukcunu gibi bazı kuşlarda dişiler parlak renklidir ve erkekleri yumurtaları kuluckaya yatırma işini ustlenir. Erkeğin parlak ureme tuyleri, kış mevsiminde genellikle daha donuk tuylerle değiştirilir. Boylece ışık, ureme uzerindeki etkisi ve koruyucu benzerlikteki rolu aracılığıyla renklendirmeye dahil olur.
[h=3]Gozler Uzerindeki Etkisi

[h=3]Gorme Uzerindeki Etkisi[/h] İnsan dahil daha yuksek hayvanlar, ceşitli nesneleri ancak ışığın varlığında gorebilirler. Bircok balığın yiyeceklerini bulması goruşe bağlıdır. İnsan gozunun gok kuşağının farklı renklerine duyarlılığı ile bitkilerin duyarlılığı arasında buyuk bir fark vardır. İnsan gozleri, bitkilerin yeşil ışığa en kotu tepkiyi gosterdiği bolgeye yakın olan renk spektrumunun sarımsı-yeşil bolgesindeki renklere en duyarlıdır. İnsanlar yansıyan ışığı gorur ve coğu bitkinin yeşil olması, bitkilerin ışık spektrumundaki diğer renklerden daha fazla yeşil ışık radyasyonunu yansıttığının bir gostergesidir.
[h=3]Harekete Etkisi (Fotokinez)[/h] Bazı alt duzey hayvanlarda hareket ışıktan etkilenir. Bu fotokinezi olarak bilinir. Orneğin, midye yengeci Pinnotheres ’in kor larvaları artan ışık yoğunluğuna maruz kaldığında daha hızlı hareket eder. Sineklerin hareketi, ışığın dalga boylarından onemli olcude etkilenir. Guneş bulutlar tarafından gizlendiğinde cekirgeler ucuşlarını durdurur.
Fototaksis: Bazı hayvanlarda ışık, hareketin yonlendirilmesinde rol oynar. Işığa tepki olarak hayvanların bu hareket olgusu fototaksi olarak bilinir. Bir hayvan, orn. Rantara ve Euglena, ışık kaynağına doğru hareket ettiğinde, pozitif fototaktik olarak bilinir. Solucan, sumuklu bocek gibi hayvanlar ve kopepodlar gibi bazı zooplanktonlar ışık kaynağından uzaklaştıkları icin negatif fototaktiktir.
Fototropizm: Bir organizmanın sadece bir kısmının ışığa tepki olarak hareket etmesi fototropizm olarak bilinir. Fototropizm bitkilerde sık gorulen bir olaydır. Hayvanlar arasında, bircok selentere ve solucanın hidroidleri veya polipleri fototrofik tepki gosterir.
[h=3]Fotoperiyodizm[/h] Fotoperiyodizm, bir organizmanın gunun suresine veya gunun uzunluğuna, yani gun doğumu ve gun batımı arasındaki zamana fotoperiyot olarak bilinen tepkisidir. Ilıman bolgelerde, fotoperiyot, yaz aylarında daha uzun ve kış aylarında daha kısa olmak uzere yaklaşık altı ila on sekiz saat arasında değişmektedir. Ekvator bolgelerinde gun yaklaşık on iki saat surer. Ancak belirli bir mevsim ve bolge icin her zaman aynıdır. Fotoperiyodizm gorunur kırmızı (625-760 nm) ve kızılotesi (760-850 nm) gerektirir. Fotoperiyodizm, gunduz ve gece uzunluklarına gore vejetatif buyumeyi ve ureme aktivitelerini kontrol eder. Fitokrom veya kriptokrom adı verilen fotoreversibl bir pigment, kırmızı (625-760 nm) veya kızılotesi (760-850 nm) dalga boylarındaki radyasyonu emmesine bağlı olarak hem gunduz hem de gece periyodlarının uzunluğuna tepki verir.
Ağaclar ve diğer bitkiler, gun uzunluğuna verdikleri tepkilere gore uzun gun, kısa gun veya gun notr bitkileri olarak sınıflandırılır.
*Uzun gun bitkileri yaz başında cicek acar ve sonbaharda gunler kısalıncaya kadar vejetatif buyumeye devam eder. Ispanak ve turp bu gruba girer.
*Kısa gun bitkileri cicek acar ve yaz sonunda gun uzunluğu kısaldığında uykuya gecer. Krizantem ve clek bu gruba girer.
*Notr gun bitkileri gun uzunluğundan hic etkilenmez. Domates ve salatalık bu tip bitkilerdendir.
Kısa gun bitkileri gece kısa bir sure ışığa maruz bırakılırsa ciceklenme ve tohum verme oluşumu onlenebilir. Uzun gun bitkilerinde aynı maruz kalma ciceklenmeyi teşvik eder. Bu nedenle cicek yetiştiricileri, pazar ihtiyaclarını karşılamak icin bitkilerin ciceklenmesini geciktirmek veya ilerletmek icin ek yapay aydınlatma kullanabilirler.
Fotoperiyodizm bitkilerde ciceklenme dışında yaprak şeklini; yuzey tuylenmesini; pigment oluşumunu; sonbaharda duşme zamanını; ve kok gelişimi ile tomurcuk dormansisinin başlaması ve kırılmasını da etkileyebilir. Gece aydınlatması doğal fotoperiyodu değiştirir ve boylece bitkinin gelişimini bozar. Fotoperiyot kuş ve memelilerde tuy dokumu, yağ birikmesi, goc ve ureme, boceklerde diyapozun başlaması gibi fizyolojik ve ureme davranışları da tetikleyen en onemli ekolojik faktordur.
[h=3]Guneşin Bitkilerdeki İşlevi[/h] Guneş, dunyadaki tum yaşamın onemli bir parcasıdır. Bitkiler besin uretmek, buyume dongusunu başlatmak ve sağlıklı gelişime izin vermek icin ışığa bağımlıdır. Doğal veya yapay ışık olmadan coğu bitki buyuyemez veya coğalamaz, guneş ışığından emilen enerji olmadan fotosentez gercekleşemez ve yaşamı desteklemek icin yeterli oksijen olmaz. Fotosentez, guneş ışığından veya yapay ışıktan gelen enerjinin kullanılmasıyla karbondioksitin organik bileşiklere donuşturulmesi işlemidir. Bitkiler, besin uretmek ve atmosfere oksijen salmak icin su ve karbondioksit kullanır; bu, dunyadaki diğer tum yaşamı besleyen doğal bir surectir. Fotosentez esas olarak yapraklarda ve icinde klorofil bulunan kloroplast adı verilen ozel hucre yapılarında meydana gelir. Bitkiler sadece fotosentez icin belirli bir ışık formunu kullanırlar. Klorofil pigmenti kırmızı, mor, mavi ışık ışınlarını emer. Fotosentez, mavi ışık ışınlarında daha fazla, kırmızı ışıkta daha az ve yeşil ışıkta hic oluşmaz. Mavi en iyi şekilde emilir, bu da en yuksek fotosentez oranını gosterir, bundan sonra kırmızı ışık gelir. Bitkiler yeşil ışığı ememezler ve bu nedenle fotosentezde kullanılmaz. Klorofilin, dolayısıyla yaprakların yeşil gorunmesinin sebebi de budur.
Bitki buyumesinin ciceklenme aşaması, spektrumun kırmızı ve turuncu kısmından gelen ışığı gerektirir. Işık miktarı ve maruz kalınan saat sayısı sınırlanarak, ciceklenme aşaması yapay olarak başlatılabilir. Bitki uremeye başlamayı fark eder ve ciceklenme aşamasına başlar, başka bir mevsim icin tohum bırakır ve sonunda dormansiye (uykuya) ulaşır.
Işık, bitki buyumesini etkileyen en onemli değişkendir. Bitkiler yeterli ışık almazlarsa, aldıkları diğer değişkenler (su, buyume ortamı veya gubre) ne kadar olursa olsun, maksimum oranda buyumeyecek veya maksimum potansiyellerine ulaşamayacaklardır. İklim, yukseklik, hava durumu, gubre ve haşere kontrolu de bitki buyumesini ve urun vermesini etkiler. Yapay ışık koşulları, buyuyen ortamın manipule edilmesine ve daha hızlı uretim yapılmasına olanak tanır. Bitkilerin ışık spektrumunun ceşitli renklerine tepkileri, aşağıdakiler de dahil olmak uzere farklı ihtiyacları karşılamak icin bitkileri manipule etmek icin kullanılabilir:
-Ultraviyole radyasyon, internodları (boğum araları, yaprakların cıktığı bir govde uzerindeki iki boğum arasındaki kısım) kısaltmak icin kullanılabilir.
-Mavi ışık, vejetatif buyumeyi teşvik etmek ve daha kısa gun bitkilerinin coğalma aşamalarında ciceklenmesini onlemek icin kullanılabilir.
-Kırmızı ışık, ciceklenmeyi induklemek ve daha uzun sapları ve daha buyuk cicekleri olan bitkiler uretmek icin internotları uzatmak icin kullanılabilir. Guller buna ornektir.
Bitkilerin fotoperiyodizmini kontrol etmek icin uzak kırmızı (kızıl otesinden onceki) radyasyon kullanılabilir.
Yapay ışıklar, yıl boyunca buyumeye ve hızlı uretime izin verir ancak doğal guneş ışığının sunduğu şiddeti ve besinleri asla tam olarak vermez. Spektrumun mavi kısmından gelen doğal gun ışığı, bitki buyumesinin ilk aşaması icin en uygunudur. Yapay ışık (floresan, akkor, LED veya metal halojenur ya da yuksek basınclı sodyum gibi yuksek yoğunluklu deşarj lambaları) hemen hemen aynı şekilde calışır. Yuksek yoğunluklu deşarj lambaları, daha hızlı uretim ve tohumdan hızlı buyume ile kontrollu bir ortam sağlayan en iyi ic mekan aydınlatma seceneğini sunar.
[h=3]Işığın Deniz Ekosistemi Uzerindeki Rolu[/h] Deniz ekosistemleri, orneğin okyanusta veya yakınında bulunan yuksek duzeyde cozunmuş tuzlara sahip su ortamlarıdır. Bu tur ekosistemler benzersiz abiyotik (ekosistemdeki guneş ışığı miktarı, oksijen iceriği ve suda cozunen besin miktarı, sıcaklık, karaya yakınlık, derinlik) ve biyotik faktorler (hayvanlar, bitkiler, mikroplar) ile karakterize edilir. Guneş enerjisi veya guneş ışığı, deniz ekosistemleri icin hayati bir abiyotik faktordur. Uzmanlar, aldığı ışık miktarına gore deniz ekosistemini uc bolum halinde sınıflandırır. Bir deniz ekosisteminin en ust tabakası, yuzeyin 200 m altına kadar uzanan ofotik kuşaktır, oyle bir derinlikte, duzenli fotosentetik aktivite icin yeterli ışık vardır. Bu, deniz yaşamının coğunun yaşadığı bolgedir. Bunun altında, guneş ışığının hala mevcut olduğu ve bazı canlılar icin fotosentezi kolaylaştıran disfotik bolge bulunur. Bu bolgenin altında ise guneş ışığı almayan afotik bolge bulunur.
[h=3]Hayvanlarda Işığın Uyku Hali (Dormansi) Uzerindeki Rolu[/h] Estivasyon (Yaz uykusu): Hayvan dormansisinde (uyku halinde), yuksek sıcaklıklara ve kurak koşullara tepki olarak girilen hareketsizlik ve duşuk metabolik hız ile ayırt edilen yaz aylarında meydana gelen bir durumdur. Kuru ve sıcak zamanlarda, sıcak kuru mevsimlerde ortaya cıkar.
Hibernasyon (Kış uykusu): Bu bir metabolik depresyon ve minimum aktivite durumudur. Duşuk vucut ısısı, daha yavaş kalp atış hızı ve solunum, duşuk metabolizma hızı ile ayırt edilen mevsimsel bir heterotermidir. Ortaya cıktığı zamanlar kış aylarıdır. Yeterli yiyecek bulunmaması durumunda enerji tasarrufu icin işlev gorur. Bu durumdaki endotermik hayvanlar (vucut ısılarını metabolizma sonucu uretenler), metabolizma hızını ve dolayısıyla vucut ısısını duşurur. Ektotermik hayvanlar (vucut sıcaklıklarını cevreye gore duzenleyenler) ise birkac omurgasızda diyapoz olarak adlandırılan metabolik uyku hali ve baskılanma donemleri yaşarlar.
Kaynakca:
https://www.preservearticles.com/articles/what-are-the-main-biological-effects-of-light/26082
https://www.yourarticlelibrary.com/environment/what-are-the-major-effects-of-light-on-animals-7-effects/3799
https://byjus.com/neet/effect-of-light-on-organisms/
https://www.bezelyedergi.net/post/bitkiler-ve-i%C5%9F%C4%B1%C4%9Fa-ba%C4%9Fl%C4%B1l%C4%B1klar%C4%B1
https://ekosistem-ekolojisi.nedir.org/
Yazar: Muşerref Ozdaş