

14 EKİM'DEKİ DUĞUNLERİNİ NİŞANLISI KADİR DOĞULU'NUN ANNEANNESİNİN HASTANEYE KALDIRILMASI UZERİNE İPTAL EDEN HANDE YENER, DUĞUNDE GİYECEĞİ GELİNLİKLE KELEBEK'E POZ VERDİ.
Yener, 'Evlilik teklifini nasıl aldınız' sorusuna, 'Kadir bir sabah beni opucuklerle uyandırdı. Sonra da gozlerimin icine bakıp 'Benimle evlenir misin' diye sordu. Hic duşunmeden 'Evet' dedim ve sevdiğim adamı sarılıp optum. Biz gercekcen cok mutluyuz. Tam birbirimize goreyiz' diye yanıt verdi. Onceki akşam Beyoğlu'nda sahneye cıkan Yener'i oğlu Cağın Yener ve ve kız arkadaşları yalnız bırakmadı.
Eski yapımcısı Erol Kose ile mahkemelik olan Hande Yener, sessizliğini bozdu. Kose’nin hakkında yaptığı 'Hipnoz albumu rekor fiyasko oldu' sozlerine ve daha bircok iddiaya acıklama getiren Yener, ertelenen duğunun perde arkasını da anlattı.
-14 Ekim’de Kadir Doğulu ile Bodrum’da evlenecektiniz. Ancak Kadir Bey’in anneannesi rahatsızlandığı icin duğunu iptal etmişsiniz, doğru mu?
Doğru... Cunku ailede boyle bir sıkıntı varken kalkıp duğun yapamazdık.
Bir de Doğu’da cok fazla şehit vermemizden dolayı boyle bir karar aldığınızı duydum...
- Evet. Yaşadıklarımız beni cok etkiliyor, cok uzuluyorum. Bu ulkede yaşıyorum. Butun bunları gormemezlikten gelemezdim. Ben ulkemin her haliyle yakından ilgileniyorum. Bu kadar can yanarken ben duğun yapamazdım. Hic muhim değil yani.
Peki... Evlilik teklifini nasıl aldınız?
- Kadir bir sabah beni opucuklerle uyandırdı. Sonra da gozlerimin icine bakıp 'Benimle evlenir misin?' diye sordu. Hic duşunmeden 'Evet' dedim ve sevdiğim adamı sarılıp optum. Biz gercekcen cok mutluyuz. Tam birbirimize goreyiz. O kadar cok ortak noktamız var ki. Bu mantıkla, bu kalple doğru bir karar aldığımı duşunuyorum. Evlilik bir risk de olsa, ben Kadir’le sonumu iyi goruyorum. Mutlu olacağımızı biliyorum.
18 yaşında bir oğlunuz var. O, bu evliliğe nasıl bakıyor?
- Oğlumun Kadir ile ilişkisi cok iyi. Birbirlerini cok seviyorlar. Benim oğlum cok olgun bir cocuk. Muzik ve sporla ilgileniyor. Ve benim hayat mucadelemi goruyor. Mutlu olmamı, evlenmemi istiyor. Kadir’in maddi-manevi yanımda olduğunu goruyor. O yuzden de evlenmemizi destekliyor. Oyle huzursuz bir ortamımız yok. Zaten onu mutsuz edecek bir şey asla yapmam.
Gelelim 'Hipnoz' albumunuze... Başarılı bir album muydu sizin icin?
- 'Hipnoz' manevi olarak umduğumun cok ustunde bir başarı elde etti.
'Bu yaz Hande’nin şarkılarını duyamadık' diyenlerin de sayısı cok fazla ama...
- Ben cok konser verdim. Radyolarda ya da televizyonlarda cok fazla cıkmamış olabilir, ama bunda ayrıldığım şirketimin baskısı da vardır belki... Beğenmeyip calmamışlar da olabilir. Plajlarda calınıp calınmaması ise cok umurumda değil acıkcası. Bir şarkının plajda calınıyor olması, onun iyi bir şarkı olduğu anlamına mı geliyor? Sonuc olarak benim dinleyicimle problemim yok. Konserlerim devam ediyor. Ve konserlerimde inanın bana 'Sen Yoluna, Ben Yoluna' şarkısını oku diyen cıkmıyor artık.
Yani o tarzlar şarkılar cabuk unutuluyor diyorsunuz...
- Ben sadece unutulmak istemiyorum diyorum. Hem bunu istemediğim hem de ileride saygı kaybetmemek icin kendimi yeniledim. Evet o tarz şarkılar bir sure icin oyalıyor, ama ileride bir saygınlık bırakmıyor. Bugun acıkcası yuzune bakmadığımız o kadar cok star var ki. Boyle olmak beni cok urkuttu. Ve ben bunların nedenlerini gorduğum, bildiğim icin de bu hataya duşmedim. Değişim yapmak, cok ince bir cizgidir. Biri size yaptırırsa olmaz, sizin hissedip değişmeniz gerek. Ben hissettim, değiştim ve bunu kabul ettirebildim. Ama ben zaten Turk halkının bu sound’ları sevdiğini biliyordum. Sevmese, konserlere cıkamazdım.
Gercekten muzik dunyasında 'devrim' yaptığınıza inanıyor musunuz?
- Kesinlikle... Yeniliğe, değişime kim bu kadar duşkun? 'Değiştim' diyenler de hep aynı geliyordu. Şimdi bir 'tık' olsa da muzik piyasasında değişim olduğunu goruyorum. Yaptığım muzik populer kulturde hic kullanılmayan, denenmeyen bir iş. Ben avantajlıydım. Gencler vardı, kabul ettirdim, dinlettirdim. Ben bunu başardım. Başardığım ve sevdirdiğim icin de populer muzikte devrim yarattığımı soyledim. Benim nasıl bir devrim yaptığımı herkes 10 yıl sonra konuşacak. Ben de 'Buna gerek yok, şimdi konuşalım' diyorum. Sanatcı eskiden olunce değerliydi, şimdi yaşlanınca değerli. Ben bunu daha gence cekmeye calışıyorum. 50 yaşında bana 'kralice' demeleri beni mutlu etmeyecek. 35’imde demeleri de... Ben 'kralice' lakabı icin calışmıyorum. Bugun yaptığım gorulsun, anlaşılsın istiyorum. 10 yıl sonra 'Hande guzel yapmıştı' denmesi onemsiz. Şimdi denilmeli, şimdi konuşulmalı. Belki 10 yıl sonra olmuş olacağım ve bunları duymayacağım... Artık bu tarz değişimler insanlara normal gelmeli... Yargılanmamalı...
Sizi yargılayanlar arasında Rafet El Roman da var. 'Devrim yaratmak ona mı kalmış?' dedi...
- Artık hicbir şey beni şaşırtmıyor. Herkes her şeyi soyluyor. Ben ortaya boş bir şey soylemiyorum ama cevaplar hep boş geliyor. Ben devrim yaptım evet, cunku muzikalitenin tavanına vurdum. Bunu soylemekten de gurur duyuyorum. Bu işimle ilgili bir şey, niye soylemeyeyim ki? Ben guzel bir şey yaptım. Elektronik muzikte genclere kapı actım. Bizde hic alkış olmaması, artık bana normal geliyor. Benim bu cumlelerimi ancak bu işi cok severek yapanlar anlayabiliyorlar. Pasta yemenin derdinde olanlarla maalesef anlaşamıyorum. Cunku benim derdim pasta yemek değil. Arz olmadan talep olmaz. Pastayı ben yapıyorum. Benim yaptığım pastadan hep beraber yiyoruz. Ben bu şekilde nefes alıyorum. Rafet bunu kabul etmese de uzgunum ama ben bir devrim yaptım. Bizler yapmayacaksak kimler yapacak? Başka uygun gorduğu biri varsa o da yapsın. Bu ulkede Sezen’ler, Ajda’lar varsa, Hande’ler de olacak. Ne var bunda?
Sizin değişiminiz muzik piyasasına neler kazandırdı?
- Bakın uc yıl once kliplerin yuzune bile bakmıyorduk. Şimdi en azından 'Bir bakayım ne yapmış?' diyoruz. Ortada bir kıvılcım, bir heyecan var. Bu heyecanı Rafet mi vermiş? Bunda yuzde 90 payım olduğunu duşunuyorum. Bu konuda mutevazı olmamı beklemesinler. Başka konularda olabilirim ama iş konuşuyorsak, gercekleri masaya yatırıyorsak, o zaman durum başka. Benim gerceğim ortada. Ben bunun şovunu cok yapmadım. Ama Hande Yener cok derine sızmış bir muzisyendir. Benim değişimim, kalite anlayışım neden insanlara rahatsızlık veriyor anlamadım ki? Artık bu şaşkınlık bitsin. Tamam ben bulunmaz Hint kumaşı değilim. Kendi capında muzik yapan biriyim. Bir iş yaparken de karşı tarafı heyecanlandırmak istiyorum. Benim icin 'Yakalamış bir damar şarkı, hadi ağlayalım' desinler istemiyorum. Bundan hoşlanmıyorum. Olene kadar bu işi yapacağım. Dolayısıyla bu işi monotonlaştırmayacağım. Hep yenileneceğim, meydanı bırakmayacağım. Tina Turner gibi takılacağım.
Gectiğimiz gunlerde 'Hande Yener elektronikte başarısız oldu, eski tarzına donuş yapacak' diye dedikodular cıktı...
- Kesinlikle doğru değil. Dediğim gibi o benim inandığım bir muzik tarzı değil. Beni bir kişi dinlese bile ben elektronik muzik yapmaya devam edeceğim. Ama tabii butun bunları ayrıldığım muzik şirketim, yani Erol Kose yapıyor. Şu sıralar beni 'Hande cok kotuydu, cok başarısız bir sanatcıydı' diye markete sunuyor. Kimseler bana talip olmasın diye... Klibimi engelliyor, calıştığı organizatorlerden işlerimi engelliyor. Maalesef profesyonel bir şekilde bitiremedik.
Erol Kose ile aranızdaki sorun neydi?
- Ondan ayrılmak istemem, bitmiş olması. Sorun da o yuzden cıktı. Erol Kose’nin bugune kadar biten bir şeyi kabul ettiğini hic gordunuz mu? Neyse Erol’la calışmak istemedim. Cunku birbirimize karşı enerjilerimiz duşmuştu. Daha doğrusu benim enerjim ona karşı cok duşmuştu. O yuzden de devam etmek istemediğimi soyledim. 'Devam etmeyelim' dedikten sonra da 'Hipnoz' albumum piyasaya cıktı. Dolayısıyla albumle cok ilgilenmedi. Klip cektim, 'Bu klip sansurlenmeli, olmaz' diye laflar ortaya atıp, bir şekilde RTUK’un klibi incelemesine neden oldu. Sonra klibimi ben cektim, parasını odemedi. Onunla ilgili de bir mahkememiz olacak. Sozleşmemizde onun karşılayacağı yazılıydı. Bunu da duyunca zaten iyice ilişkiler kotuye gitti.
Tazminatınızı odeyip mi ayrıldınız?
- 'Hipnoz' albumunden sonra uc single anlaşmamız daha vardı. Dolayısıyla tazminatımı odeyerek anlaşmayı iptal ettik. Parasını aldı, imzayı attı... Hicbir işimiz kalmadı. Ama 'Hiphoz'un klibi yayına girmeye başladığı andan itibaren de konuşmaya başladı. Hakkımda cok olumsuz konuşmalar yaptı. Onunla da ilgili tazminat davası acıyorum.
Erol Bey 'Hipnoz' albumunuzun satış grafiği icin 'Rekor fiyasko oldu' diyor...
- Son ana kadar Erol’a hep profesyonelce davrandım. Hic vefasız olduğumu da duşunmuyorum. Erol’un şirketinde en eski sanatcısı bendim. Bunca yıldır onun duruşuna, her şeye katkıda bulunduğumu duşunuyorum. Şu an hayatımdan inanılmaz memnunum. Hem ozgur olduğum icin memnunum, hem 'Hipnoz' albumumun başarısından memnunum. Satış grafiği olarak iade almış vermiş, ben onu bilemem. Madem boyle bir durum vardı, keşke zamanında beni bıraksaydı. 1.5 milyon album sattığım zamanlarda bana bir hediye bile alınmadı. Boyle bir şey beklediğim icin soylemiyorum da, yani fazlası onundu, eksiği de onundur. Bu sektorle ilgili bir şeydir. Ayrıca bir sanatcı yapımcıyı batırabilir. Ama ayrıldık işte. Bitti... Madem ben onu batırdım, niye 4 yıl once benden ayrılmadı? Ben 4 yıldır elektronik muzik yapıyorum. Neden beni daha once bırakmadı? Akıllı biridir. Bile bile zarar etmek istemez. Sonucta ayrılmak istediğim icin kızgınlıkla bunları soyledi. Bunun tazminatı acılacaktır. Benim kariyerimi, meslek hayatımı kucuk duşurmeye calıştığı icin dava acacağım. Ben onun eksilerini anlatmayacağım. Zaten Turkiye biliyor. Madem bu kadar eksilerim vardı, keşke daha once benden ayrılsaydı. Keşke uzerine para vermeseydim de o beni kapı dışarı etseydi. Ayrıca ben konser yapamıyorsam ona tazminatı nasıl odedim ve bugun nasıl nefes alabiliyorum. Bana kim bakıyor, Amerika mı? Ben onun her soylediğine acıklama yapıp da kendimi ispat etmek de istemiyorum. Tatlı tatlı bitemeyecek. Boyle bir yaradılışı var. Benim adım bu saatten sonra vefasızsa, ben bu saattten sonra tanıyabileceği en vefasız insan olmayı kabul ediyorum. Bir de hakkımda 'Sadece ozel hayatıyla haber oluyor' demiş. Tabii ki ozel hayatımla da haber olacağım. Hicbir gazeteci bizim sadece konser, muzik haberlerimizi yapmaz.
STAR KAVRAMI YUZUNDEN KENDİMİ HASTA EDEMEM
Tarzımı değiştirdim ya, olmamış hissi verip, beni oradan vurmaya calışıyorlar. Ben de susmuyorum, susmayacağım da... Ben şuna inanmıyorum; eskiden 'Star gizemli olacak, gorunmeyecek, cevap vermeyecek, boylece insanların gozunde ilah olacak' denilirdi. Bu da bir stildir, olabilir. Ama bu benim stilim değil. Ben de dort duvar arkasına saklanır, insanların attığı iftiralar karşısında sessiz kalırdım. Ama bu durum kariyerime ve ruh sağlığıma zarar vermeye başlarsa, susmam. Nicin susayım? Susmak, buyukluktur deniliyor. Ben cevap verdiğim zaman kuculecek miyim? Ya da cok iyi bir televizyon programına katıldığımda ben ozel biri mi oluyorum? Bunlar mı insanların kaliteli olduğunu gosteren şeyler? Tamam o zaman ben kalitesizim! Ben televizyonlara da cıkarım, hakkımda bir konu varsa cevap da veririm. Star olmak kavramı yuzunden kendimi hasta edemem.
Bu yaz hic Rumelihisarı, Acıkhava konserleri de vermediniz, neden?
- Ben o konserleri beş yıl once bıraktım. Cunku oturan seyirciye şarkı soylemek istemiyorum. Bir de oraların butceleri cok duşuk. İnsanlar bu mekanları artık vitrin olarak kullanıyor. Benim vitrine ihtiyacım yok. Sahnemi bilen, biliyor. O yuzden iki tane kamera gelecek, beni cekecek diye cıkmak istemiyorum. Sizce ben 1200 kişilik mekanı dolduramayacak biri miyim? Teklif gelmedi mi, geldi. Hem madden istemiyorum, hem de manen... Benim parcalarım, dans parcaları. Ve oturarak izlenmesini istemiyorum. O yuzden de ozel geccelerde, daha dinamik seyirciye hitap edebileceğim ortamlarda sahne almayı tercih ediyorum.
Hurriyet