mutasavvıf


Rasulullah ’ın dorduncu kuşak torunlarındandır. Hicretin 145. yılında Mekke ’de doğdu (m. 762).

Daha sonra Cafer Sadık ’ın oğlu İshak el-Muteman ile evlenip Kahire ’ye yerleşti. Bu evlilikten Kasım ve Ummu Gulsum isminde iki cocukları oldu. 30 defa hacca gitti.

Kur ’an ’ı ezberledi. Alimler ziyarete gelerek kendisinden bilgi alırlardı. Cok hadis ezberlemişti. İmam Şafii kendisinden bilgi alanlardandı.

İmam Şafii Mısır ’a geldiğinde ondan iyilik gordu. İmam Şafii vefat edince onun cenaze namazını kıldı.

Zengin idi. Hasta ve yoksul­lara yardımda bulunurdu.

Tarihci KuzÂi şimdi turbesinin bulunduğu yere kendi kab­rini kazdığını bildirdi. Hicretin 208. yılında Ramazan ayında vefat etti (m. 823).



HAKKINDA YAZILANLAR

Seyyidet Nefise Olmeden ‘olen ’ bir zÂhide...

Kahire yakınlarında dort kızı olan dul bir kadın yaşar. Coluk cocuk bir hafta iplik eğirirler. Kadın bunları alır cuma pazarına getirir ve 20 dirheme satar. On dirhemiyle tekrar iplik yapacak kadar pamuk alır, on dirhemiyle de gecinir gider. İpliğin talibi daima vardır ve az da olsa para eder. Hani nasıl derler, kazandıkları ucu ucuna yeter. Ama bir aksilik olsa var ya... Bir kerecik sekteye uğrasa...

Kadın bunu duşunmek bile istemez, lÂkin aklına gelen başına gelir. Yine bir cuma gunu sepetini koluna takar bohcasını başına koyar. Pazara doğru ilerlerken bir kartal bohcayı kaptığı gibi kalkar ve uzaklara ucar. Kadın bir muddet caresizlikle kuşun peşinden koşar. Sonra bir koşeye cokup ağlamaya başlar. Kendini o kadar yalnız ve o kadar zavallı hisseder ki...

Garibim gunlerce sızlanır durur, kÂh ağıtlar yakar, kÂh kendini paralar. Evin kucuk kızı “Uzulme be anacım” der, “bir kucak ip dunyanın sonu değil ya, Allah buyuktur, bakarsın rızkımızı başka taraftan verir.” Sonra cilekeş kadının elinden tutar, Seyyidet Nefise ’ye goturur. Dertli kadın bu nurlu buyuğun sohbetiyle cok ferahlar. Gerci bir ara yine “kartaldan, ipten, paradan” soz acmaya niyetlenir ama Seyyidet Nefise biliyormuş gibi “hele sabret” der, “gorelim bakalım neler olacak?”

Gemicinin nezri

Kartal ucmuş, ip gitmiştir, bu saatten sonra birşey olacağı yoktur ama elden ne gelir? Kadıncağız “haydi hayırlısı” der, boynunu buker. Aradan 10 dakika ya gecer ya gecmez. Genc bir hanım heyecanla iceri girer. “Seyyide anne” der, “sana oyle bir şey anlatacağım ki inanamayacaksın”.
-Haydi anlat bakalım.
-Biliyorsun beyim gemicidir. Bunlar İskenderiyye acıklarında seyrederlerken teknenin tahtaları oynuyor ambara su sızmaya başlıyor. Hani ellerinde azıcık pamuk ipliği olsa katrana bulayıp kalafat yapacaklar ama derya ortasında pamuk ipini nerede bulsunlar? Arkadaşları yıkılıyor ama kocam umidini hic kaybetmiyor. Birara ellerini acıyor ve “Ya Rabbi” diyor, “Seyyidet Nefise hurmetine bize yardım eyle.” Tam o sıra ne oluyor biliyor musunuz. Bir kartal geliyor ve guverteye bir bohca bırakıyor. Acınca ne gorseler beğenirsiniz?

Bohcasını kaptıran kadının “Bir kucak pamuk ipi!” diye haykırası gelir ama heyecanını yener. Gemicinin karısı ağız dolusu dualar yağdırdıktan sonra Seyyidet Nefise ’ye doner “Kocam bu 500 dirhemi size hediye etti” der, “N ’olur kabul edin, bizi sevindirin!”

Seyyidet Nefise gemicinin karısını uğurlayınca para kesesini iplikci kadının onune koyar. “İşte paran” der, “soyle bakalım, yirmi dirhemlik ipi beşyuze satacağın aklına mı gelirdi?”

Allah rahmet eylesin

Bir ara İmam-ı Şafii Hazretleri hastalanır. Talebelerinden birini Seyyidet Nefise ’ye yollar ve dua ister. Mubarek kadın “Allah şifa versin” der. Talebe donduğunde hocasını sapasağlam bulur. İmam- Şafii Hazretleri bir zaman sonra yine rahatsızlanır, yine talebesini yollar, yine dua ister. Ama Seyyidet Nefise bu kez huzunle mırıldanır: “Allah rahmet eylesin!”

İmam-ı Şafii olum hazırlıklarına başlar vasiyetini yazar, etrafındakilerle helalleşir. Talebelerine “N ’olur cenazeme Seyyide Hanımı da de getirin” der. Kısa bir sure sonra emr-i Hak vaki olur. İmam-ı Şafii ’nin talebeleri Seyyidet Nefise ’yi cağırmaya cesaret edemez ama naaşı onun ayağına gotururler. Mubarek kadın cemaatin arkasına gecer. Cenaze namazını birlikte kılar beraber fatiha okurlar. Ortalıkta oylesine feyz yuklu bir hava dolanır ki kalabalık ayaklarının yerden kesildiğini hisseder.
Seyyidet Nefise olmeden olenlerdendir. Evinin bahcesine elceğizi ile bir kabir kazar. Namazlarını burada kılar. O cukurda tam 6 bin hatim indirir.

Seyyidet Nefise ’nin Zeynep isminde bir yeğeni vardır ki halasına aşıktır, ona severek hizmet eder. Birlikte yılları gecer ama yuce kadını bir kere bile uyurken goremez. Seyyidet Nefise olum halleri belirdiğinde orucludur. Alimler orucunu bozabileceğini soyleyince Zeynep bir şeyler hazırlar, halasına getirir. Mubarek mÂnÂlı mÂnÂlı guler, “ben 30 yıldır oruclu olebilmek icin dua ediyorum” der. Yanında Kur ’an-ı Kerim okurlar. “Duşunen ve hakkı kabul edenlere, Rableri katında cennet vardır” (En ’Âm suresi ayet 127) meÂlindeki ayet okunurken vefat eder.

Cenazesi oyle kalabalık olur ki Kahire Kahire olalı boyle izdiham gormemiştir. Zevci onu Medine ’ye goturmek ister ama ahali onune gecer. Yalvarır, yakarır Kahire de bırakması icin ısrar ederler. Beyi o gece ruyasında Efendimizi (Sallallahu aleyhi ve sellem) gorur. Ona “Mısırlıları kırma” buyururlar, “Nefise ’nin bereketi ile yore halkına rahmet iner”

Kahire ’nin zarif ciceği

Nefise binti Hasan, Hazret-i Ali Efendimizin torunlarındandır. İmam-ı Cafer Sadık ’ın oğlu İshak-ı Mu ’temen ile evlenir. Bir ilim ikliminde doğar ve ûlema arasında yetişir. Muazzam hafızası ve muhteşem bilgisi bir yana benzeri az bulunan bir zahidedir. Dunya onu terketmeden o dunyayı terkeder. Kalbinden fanilerin sevgisini cıkarır, daima baki olana koşar.
Mısırlılar onu cok sever bağırlarına basarlar. Minik evi ziyaretcilerle dolup taşar. Bazen diz bukecek kadar bile yer kalmaz. Veliler, abidler, arifler nurlu kapıyı aşındırır, hisse almaya bakarlar. MubÂrek gun boyu misafir ağırlar. Herkesi dinler, dertleriyle dertlenir. Ancak birara Hicaz ’a donmeyi ve sakin bir hayat surmeyi duşunur. Bunu duyan Mısır emiri ayağına kadar gelip yalvarır ve kendi evini ona bağışlar. “Halkımız haftada sadece iki gun ziyaretinize gelsinler” der, “bundan boyle ibadetinize mani olmasınlar”

Biliyor musunuz Allah-u teÂl bazı kullarını kırmaz. İşte Seyyidet Nefise bunlardan biridir. Kahireliler sıkıntılı anlarında nurlu turbeye gelir Alemlerin Rabbi ’nden onun hatırına ister ve ferahlarlar. Yine aynı şekilde neşelerini de bu buyuk zahide ile paylaşırlar. Nasıl mı? Mesel butun sunnet cocukları ve duğun alayları mutlaka bu eşiğe uğrar. Gelin ve damat kutlu kapıda birer fatiha okurlar.

Sadece Kahireliler mi? Seyyidet Nefise ’yi butun İslÂm Âlemi tanır, dualarını ziynetlendirmek icin onu anarlar.

Bakın İslÂm alimleri bizlere bir sır fısıldıyorlar. Hani bazen insanın kalbi kırık, gozu yaşlı olur ya... Yahut bir seher vakti ellerinizi acasınız gelir. Boyle anlarınızda bu buyuk zahideye hatırlayıp fatiha okuyun. Feyzle kuşatıldığınızı, nurla donandığınızı hissedeceksiniz. İşte o an kendinize, ailenize ve butun muminlere dua edin.