asker, serdar-ı ekrem (genelkurmay başkanı)

Osmanlı Devlet Adamı


1806 yılında Avusturya'da doğdu. Asıl adı Michel Lattas'dır. 1828 yılında Avusturya'dan kacarak Osmanlı Devleti'ne iltica etti. 'Omer Lutfi' adını aldı. Yuzbaşı rutbesiyle orduya katıldı. Veliahtlığı doneminde Sultan Abdulmecid'in hocası oldu.

Askerlikte yukselerek binbaşı, kaymakam ve mutercim oldu. 1843 yılında gorevden alındı. Sultan Abdulmecit tarafından tekrar goreve getirilerek Eflak ve Boğdan'a gonderildi. Sırasıyla Rumeli Muşiri, Arnavutluk ve Kurdistan ıslahatına memur, 1852'de Serdar-ı Ekrem olarak Başkumandanlığa getirildi.

1853 sonlarında başlayan Kırım Savaşı'na katıldı. 1854'de Kırım başkomutanı oldu ve ceşitli başarılar kazandı.

1857 yılında Irak ve Hicaz orduları komutanı ve Bağdat valiliğine getirildi. Sultan Abdulaziz'in padişah olması ile tekrar Rumeli Muşiri oldu. Daha Sonra Serasker Kaymakamlığı'na atandı. 1865 yılında Rumeli'deki orduların komutanlığına, 1867 yılında ise Girit Başkomutanlığı'na getirildi. Serasker Namık Paşa'nın yerine ikinci kez Serasker Kaymakamı oldu. 1869 yılında Hassa Muşiri gorevinde bulundu ve bu son gorevi oldu.

1871 yılında İstanbul Eyup'te oldu ve Bostan İskelesi'ne gomuldu.



HABER

SERDAR-I EKREM OMER LUTFİ PAŞA KOŞKU (SUPHİ PAŞA KOŞKU - SERASKER RIZA PAŞA KOŞKU)

Koşk, Kucuk Camlıca Tepesi'nin batı eteklerinde idi. Kucuk Camlıca ile Bulgurlu caddelerinin ve Cilehane Sokağı ile Cicek Sokağı'nın cevrelediği geniş arazi, Serdar-ı Ekrem Omer Lutfi Paşa tarafından mirîden satın alınarak 1857 tarihlerinde yaptırılmıştır. Buyuk tarihci Mustafa Naim Efendi'nin "Bulgurlu Dağı uzerindeki Seyran Tepesi" dediği yerin yamaclarındaki haremli, selÂmlıklı bu muhteşem koşk İstanbul'un her tarafından goruluyordu. Koşk ve bahcesinin arkasında 272.000 metre karelik bir korusu vardı. Omer Paşa'nın vefatıyla mirascılarının terhini uzerine meşhur sarraşardan Koceoğlu Agop Efendi'nin tasarrufuna gecen koşk ve koru daha sonra Sami PaşazÂde Suphi Paşa tarafından satın alınmıştır. Suphi Paşa'nın 1887'deki vefatından sonra varisleri hayli muddet koruyu ve koşku guzelce muhafaza etmişlerdi. Bu sırada koşkun sol tarafındaki arazi, reji komiseri MenapirzÂde Mustafa Nuri Bey (1884- 1906) tarafından varislerden satın alınarak uzerine bir koşk yaptırılmıştır. Nihayet bu emsalsiz yer, Sultan II. Abdulhamit'in seraskeri Rıza Paşa (1844-1920) tarafından satın alınmış ve kendi koşkunun karşısına da yaverleri icin Yaverler Koşku ismiyle anılan ve bugun de mevcut olan ahşap, iki katlı guzel yapıyı yaptırmıştır. Rıza Paşa'nın vefatından sonra oğlu, Sureyya İlmen'in tasarrufuna gecen koru, Sureyya Paşa tarafından, İstanbul Belediyesi'ne hediye edilmiştir. Yalnız bu sırada, koşkun civarındaki arazi bir duvarla cevrilerek koru ile alÂkası kesilmiştir. Bu duvarı bugun de gormek mumkundur. Merhum General Suleyman İlmen Paşa, hatıralarında Suphi Paşa arazisinin ne şekilde satın alındığını şu ifadelerle anlatmaktadır: "Bundan takriben yarım asır evvel (1897-1900 tarihleri) amcamız Cemal Paşa AltunizÂde civarında, Tophanelioğlu'nda Memduh Paşa'nın koşkunu bir yaz tebdilhava icin kiralamıştı. Biz de oraya araba ile gidip geliyorduk... Bizim yazlığa gittiğimiz sıralarda Camlıca taraşarına o eski rağbet kalmamış idi. Sonraları biz de Kucuk Camlıca'da bir koşk sahibi olmuştuk..." "1317 (1901-2) Şubatında Maltepe'deki ciftliği satın aldım. Yazın Kucuk Camlıca'daki koşkumuzde otururken buyuk bir ciftlik almayı arzu ettim. Evvel Camlıca civarında buyuk bir arazi elde etmeğe calıştım. Hatta Suphi Paşa Korusu denilen Kucuk Camlıca Tepesi'ni de icine alan bu koru ile koşkunu ve etrafındaki araziyi babama satın aldırmaya başladım. Uğraşa uğraşa 22 hisseden ancak iki hissesini satın almaya muvaffak olabildik. Geriye kalan diğer 20 hisse sahipleri bizi karşılarında gorunce muşkilat cıkarmağa başladılar. Baktım ki, olacak şey değil... Ba husus babam satın aldığına gore ben sahip olamıyorum... Karı, koca biz konaktan ayrılarak kendimize mahsus bir evde oturmak istiyorduk..." Koşkun ve korunun ilk sahibi Omer Paşa, Abdulmecit ve Abdulaziz devirlerinde başkumandanlıklarda bulunmuş ve harplerde yararlıkları gorulmuş muşirlerimizdendir. Kırım Harbi sırasında ve 1854 tarihinde Tuna Boyları'nda Ruslar'a karşı zaferler kazanmış ve sonra Başkumandan olarak Gozleve başarısını elde etmiştir. 1871 tarihinde vefat ederek Eyup'te Bostan İskelesi mevkiinde ve Husrev Paşa Kutuphanesi arkasındaki mezarlığa gomulmuştur. Pek değerli, calışkan ve doğru bir zat olarak bilinirdi.



HABER

İstanbul'da Tosun Paşa filmi gercek oldu!
Huseyin Ozay
Milliyet 23.11.2010

Şener Şen ile Kemal Sunal'ın 'Tosun Paşa' filmi gercek oldu. 'Omer Lutfi Paşa'nın torunuyum' diyen iki aile, Beylikduzu ’ndeki değerli araziler icin dava actı. Mirasın icinde 33 gayrimenkul, cok sayıda ciftlik de var.

Turk sinemasının klasikleri arasında yer alan Şener Şen, Kemal Sunal, Murde Ar gibi unlu sanatcıların yer aldığı ‘Tosun Paşa ’ filminde yaşanan ‘yeşil vadi kavgası ’ gercek oldu.
139 yıl once olen Omer Lutfi Paşa ’nın varisleri olduğunu one suren iki aile, Lutfi Paşa ’nın İstanbul ’daki arazileri icin karşı karşıya geldi. Olaylarla ilgili yapılan ihbarlar uzerine, Tapu Kadastro Genel Mudurluğu de inceleme başlattı.

DAVALIK OLDULAR

Tapu Kadastro Genel Mudurluğu ’nu karıştıran Lutfi Paşa kavgası, Ozusta soyadlı bazı kişilerin, Lutfi Paşa ’nın varisleri olduğunu one surerek Fatsa Sulh Hukuk Mahkemesi ’nden veraset ilamı almasıyla başladı.

Mahkemeden veraset ilamı alan Ozusta Ailesi, İstanbul Beylikduzu ’nde bulunan 33 gayrimenkul ve bircok arazinin Paşa ’ya ait olduğunu one surerek, dava actı.

Bu davalar devam ederken, bu kez Lutfi Paşa ’nın gercek varisleri kendileri olduğunu iddia eden bir başka aile ortaya cıktı.

Yazıcı Ailesi de, Ozusta Ailesi ’nin sahte belgelerle veraset ilamı cıkarttığını one surerek, Lutfi Paşa ’nın mallarının kendilerine verilmesi icin karşı dava actı. Her iki tarafın da davaları devam ediyor.

Omer Lutfi Paşa ’nın mirasıyla ilgili yaşanan kavga, Tapu Kadastro Genel Mudurluğu tarafından mercek altına alındı. Kavgadan bir ihbar sonucu haberdar olan Genel Mudurluk, Lutfi Paşa ’nın mirası ve mirascıları ile ilgili inceleme başlattı.
Paşa ’nın gercek mirascılarının kim olduğu, incelemenin tamamlanmasının ardından netleşecek.
Tapu Kadastro Genel Mudurluğu yetkilileri, Osmanlı donemindeki paşaların isimlerinin zaman zaman usulsuzluk amacıyla kullanıldığını belirterek, bazı kişilerin de bu yontemle vatandaşları dolandırdığını bildirdiler. Yetkililer, vatandaşları ‘sahte paşa ’ torunlarına karşı uyardı.

MİLYONLARCA LİRA

Omer Lutfi Paşa ’nın mirasının boyutuyla ilgili net bir bilgi bulunmuyor. Ancak mirascıların actığı davalar dikkate alındığında, Paşa ’nın mirası milyonlarca doları bulunuyor.
Paşa ’nın arsası olduğu one surulen varlıklar arasında, 33 gayrimenkul, cok sayıda ciftlik ve arazi bulunuyor.

Avusturya ’dan kacıp Osmanlı ’ya sığındı
Mirası icin kavga edilen Serdar-ı Ekrem Omer Lutfi Paşa, 1806-1871 yılları arasında yaşadı. Asıl adı Michel Lattas olan Paşa, 1828 yılında Avusturya ’dan kacarak Osmanlı Devleti ’ne iltica etti ve Omer Lutfi adını aldı.

Yuzbaşı rutbesiyle orduya katılan Lutfi Paşa, Irak ve Hicaz orduları komutanı, Bağdat Valiliği, Rumeli Muşiri ve Kırım Başkomutanlığı gorevlerinde bulundu.

Antalya ’da da olmuştu

Antalya ’da gecen temmuz ayında benzer bir olay yaşanmış, Antalya 4 ’uncu Sulh Hukuk Mahkemesi, 1800 ’lu yıllarda yaşamış ‘Arap Suleyman ’ın torunlarından olan Husnu Yiğit ’in ‘Mirascılık belgesinin iptali ’ ve ‘Tedbir ’ amaclı başvurusuyla bolgedeki 4 bin donume yakın araziye ihtiyati tedbir konmuştu.

4 donumlu alan Antalya ’nın en değerli parkları, kamu binaları, 5 yıldızlı oteller ve 10 bin civarında konutun bulunduğu Meltem ve Bahcelievler Mahallesi ile Konyaaltı Beach Park ’ı da kapsıyor.


HAKKINDA YAZILANLAR

Ekselansları Omer Paşa'nın eşi yada Macar asıllı Ida Hanım..
EMRE ARACI
Cumhuriyet Dergi 6 Eylul 1998

Sekiz Mart 1998 tarihli Cumhuriyet Dergi'de yayımlanan "Ekselansın besteci eşi" başlıklı yazımda sizlere Osmanlı İmparatorluğu'ndan adı dahi bilinmeyen ve bundan 140 sene once eserleri Londra'da basılan bir hanım besteciden bahsetmiştim. Ne yazık ki bu hanim bestecinin adini dahi bulamadığımı belirtmiş ve kendisinin sadece Omer Paşa'nın karısı olarak bilindiğini yazmıştım. Sevinerek soylemek istiyorum ki, hem okurlardan aldığım bilgi ışığında, hem de o gunden bugune İngiliz arşivlerinde yapmış olduğum daha geniş kapsamlı araştırmalar sonucu Omer Paşa'nın besteci esinin sadece adini oğrenmekle kalmadım, hayatı ve kişiliği ile ilgili olarak da daha pek cok bilinmeyen yonlerine rastladım. İşte bu yazımda da sizlere son derece kuvvetli bir karaktere sahip olan bu unutulmuş bestekarın hayat hikayesini kısaca anlatmak istiyorum.

Yazımın yayımlanmasından sonra benimle ilk irtibat kuran kişi, bu esrarengiz bestecinin erkek kardeşinin torunu Gulcin Kadıkoy oldu. Kendisinin vermiş olduğu bilgiye gore Omer Paşa'nın karısı, İkinci Mamut ile Abdulmecid'in musirlerinden olup Nizip savaşında Mısırlı İbrahim Paşa'ya yenilen Cerkez Hafız Mehmet Paşa'nın kızı oluyormuş. Hafız Paşa'nın bircok eşinden 13 veya 14 kızı olmuş ve bu kızlarından bazıları Abdulmecid doneminde Muslumanlığı kabul eden yabancı komutanlar ile evlendirilmiş. Orneğin bunlardan Adviye Hanım Magdeburg Paşa diye bilinen Alman asıllı Mehmet Ali Paşa, bir diğeri de Omer Lutfi Paşa ile evlenmiş. Omer Paşa, veya oz ismi ile Mahalyo Lattas, daha onceki yazımda da belirttiğim gibi Kırım Savaşı doneminde Serdar-i Ekrem, yani Osmanlı İmparatorluğu ordularının baş kumandanı olup, esasen Macar ve Hırvat karışımı bir aileye mensuptu. Kırım Savaşı sırasında İngiltere ve Fransa ile olan muttefikliğimizden dolayı da kendisi hakkında yabancı basında devamlı haberler cıkmaktaydı. Onceki yazımda da İngiliz Illustrated London News gazetesinin 22 Ekim 1853 tarihli bir haberine gore Husrev Paşa'nın Omer Paşa'yı himayesine aldığını, Turk ordusunda gorevlendirdiğini ve kendisini İstanbul'un en zengin varislerinden bir yeniceri ağasının kızıyla evlendireceğine soz verdiğinden bahsetmiştim. Şimdi anlaşılıyor ki yabancı gazetenin kastettiği bir yeniceri ağası terimi o donemde coktan ortadan kalkmış olan bu kurumun başında bulunan kişi yerine, Osmanlı ordusundaki yuksek rutbeli bir paşa, yani Cerkez Hafız Mehmet Pasa, anlamında kullanılmış. Bir anlamda da boylelikle gazetenin haberi doğrulanıyor.

Esasında Omer Paşa ailesi cok ilginc bir ailedir: Nazım Hikmet'in annesi Celile Hanım, Oktay Rıfat, Mehmet Ali Aybar, Ali Fuat Cebesoy ve Halide Nusret Zorlutuna hep Omer Paşa'nın torunları veya torun cocuklarıdır. Omer Paşa'nın kendisi de muziğe son derece meraklıdır. Hafız Paşa'nın kızının da kuvvetli bir muzik bilgisi olması zamanın Osmanlı toplumunun bir kesitini etkisi altına alan Batı muziği modası goz onune alınırsa doğal sayılabilir. Ancak bir başka okur, Leyla Aysan'dan aldığım bilgiye gore Omer Paşa'nın besteci esi Hafız Paşa'nın kızı değil, annesi Macar, babası Alman-Avusturyalı olan Ida isminde bir hanimdir. Bu konuda hatta meşhur Bosnalı Sırp yazar Ivo Andric, "Omer Pacha Latas" isimli roman tarzında bir de biyografi yazmış. Andric bu eserinde Ida'nın Omer Paşa ile evlendikten sonra Muslumanlığı kabul ettiğini ve Saide Hanım ismini aldığını yazmaktadır. Ida iyi bir piyanisttir ve Viyana'da bir sure meşhur piyano oğretmeni Czerny'den de ders almıştır. Butun bu ipucları ele alındığında ortaya ilginc bir tablo cıkmaktadır; ancak haberlerin belki de en ilginci tesadufen Edinburgh Universitesi kutuphanesinde bulduğum The Musical Gazette dergisinin 5 Aralık 1857 tarihli sayısında yer alıyor. Haber aynen şoyle:
"Omer Paşa'nın boşandığı karısı: Birkac Fransız dergisi Omer Paşa'nın boşanan karısının Paris'e geldiğini haber vermektedirler, Patrie tarafından mesleğine ait şu bilgiler verilmiştir: Transilvanya'da doğdu ve 11 yaşındayken Bukreş'teki en iyi yatılı okullardan bir tanesine yollandı. Piyano'da aldığı birkac ders şahane muzik kabiliyeti seklinde kendisini gosterdi ve bu alette onbeş yaşına ulaştığında son derece dikkate değer bir kabiliyet sergiledi. Bu zaman icerisinde Wallachia'da askeri kumandan olan Omer Pacha bir aksam davetinde bu genc hanım ile tanıştı ve muziği de cok sevdiği icin ona aşık oldu ve bunu takiben kendisi ile evlendi. Kendisi daha sonra Musluman adetlerini kabul etmek mecburiyetinde kaldı; bu Hıristiyan bir tur Khanowm [Hanım]'a donuştu ve evden pecesiz hic cıkmadı, ancak Doğulu adetlerin tersine kocasına butun savaş meydanlarında eşlik etti. Askerlerinin muhteşemliği karşısında ozellikle cok etkilenmiş ve Turk ordularının savaş meydanında caldıkları zafer marşları bestelemişti. Bu evlilikten olan tek cocuk bir kazada olunce, Omer Paşa yeni bir varis umidi ve belki de kendisini eski Turk partisine daha yakınlaştırmak icin, Hafız Paşa'nın kızı ile evlenmeye karar verdi. Esine 'haremde kal' dedi, ancak bu onur kırıcı teklifi gururuna yediremedi ve boşanma arzusu kabul edildi. Su anda kendisi Fransa'ya şerefli bir multeci olarak sığınmıştır. Bu hanım sadece 23 yaşındadır."

Gorulduğu gibi derginin haberi son derece acıktır. Omer Paşa'nın karısı gercekten Romanya'da yetişmiştir. Hafız Paşa'nın kızı ise Lattas'in bir sonraki eşidir. Bu bilgilerin ışığında başta adını dahi bilemediğimiz bu unutulmuş bestecinin son derece ilginc hayatından bir kesit boylelikle ortaya cıktı. Diğer bazı Fransız dergilerinde de bu hanımdan Zuleide Hanım Efendi olarak bahsedilmektedir. Şuphesiz bu hanım bestecinin başka eserleri de var. Biz muzik tarihcilerine duşen gorev bu eserleri sadece ortaya cıkartmak değil, tekrar tekrar calarak yaşatmak.

Onceki yazımda bir de İngiliz bestecisi Henry Goodban'in Omer Paşa Valsleri adında bir eserinden bahsetmiş ve bunu da benim oturduğum Edinburgh şehrindeki M. Brouneau adında birisine ithaf ettiğini belirtmiştim. Sonradan Edinburgh postanesinin 1856 senesinin adres rehberine baktığımda bu kişinin 61 Queen Street adresinde oturmuş olan bir Fransız dans oğretmeni olduğunu gormek beni gercekten cok sevindirdi. İleride eminim daha pek cok parcaları ortaya cıkacak olan bu bulmaca biraz daha tamamlanmış oldu.


HAKKINDA YAZILANLAR

"Kırım Kahramanı" Omer Lutfi Paşa
Vehbi Tulek

Serdar-ı Ekrem Omer Paşa, Hırvatistan'ın Plaski kasabasında doğdu. Sultan Abdulmecid ve Sultan Abdulaziz Han devirlerinde Başkumandanlık gorevinde bulunmuştur. Asıl adı Michel Lattas'dır. 1828 yılında Avusturya'dan kacarak Turkiye'ye iltica etmiş ve Omer Lutfi adını almıştır. Yuzbaşı rutbesiyle orduya katılmış, Veliahtlığı doneminde Sultan Abdulmecid'in hocası olmuştur. Daha sonraları askerlikte yukselerek Binbaşı, Kaymakam ve Serasker kapısında Mutercim olmuştur...

Hicaz orduları komutanı

1843 yılında gorevden alınan Omer Paşa, Sultan Abdulmecid tarafından tekrar goreve getirilerek Eflak ve Boğdan'a gonderildi. Sırasıyla Rumeli Muşiri, Arnavut ve Kurdistan ıslahatına memur, 1852'de de Rus Savaşında Serdar-ı Ekrem olarak Başkumandanlığa getirildi. 1854'te "Kırım Başkomutanı" oldu ve ceşitli başarılar kazandı... 25 Ekim'de Balaklava ve 5 Kasım'da İnkerman savaşlarında Ruslar, 90.000 askerle savaşmalarına rağmen, Osmanlı kuvvetlerinin kahramanca carpışması sebebiyle yenildiler. Bu yenilgileri hazmedemeyen Prens Mencikof, kederinden olunce, yerine general Gorcokof atandı.

Tuna cephesinde Rusları bozguna uğratıp, bu taraftan gelebilecek tehlikeleri bertaraf eden Omer Paşa, şubat başında Kırım'a gelip, 17 Şubat 1855'te Gozleve Meydan Muharebesinde, Rus ordusunu bozdu. Bu arada Rus Carı Birinci Nikola olmuş, yerine oğlu İkinci Aleksandr gecmişti...

Son gorevi Hassa Muşirliği

1857'de Irak ve Hicaz orduları komutanı ve Bağdad Valiliğine getirilen Omer Paşa, Sultan Abdulaziz'in Padişah olması ile tekrar Rumeli Muşiri oldu. Daha Sonra Serasker Kaymakamlığı'na atandı. 1865 yılında Rumeli'deki orduların komutanlığına, bir sure sonra da Girit Başkomutanlığı'na atandı. Serasker Namık Paşa'nın yerine ikinci kez Serasker Kaymakamlığına getirildi. 1869 yılındaki Hassa Muşirliği ise son gorevi oldu...