şair, yazar

Maarif Nazırı


1847 yılında İstanbul ’da doğdu. Babasından Suryanice ve Farsca oğrendi. 1858 ’de ilkoğrenimini tamamladı. Ozel oğrenim gorerek yetişti. Mekteb-i İrfan ’ı bitirdikten sonra (1858) girdiği Harbiye İdadisi ’ndeki oğrenimini sağlık sorunları nedeniyle tamamlayamadı. Resmi gorevle Trablusgarp ’a gonderildi. Oğretmenlik yaptı.

1908 ’de 2. Meşrutiyet ’ten sonra kurulan Kamil Paşa kabinesinde Maarif Nazırı oldu. Ayrıca ŞûrÂ-yı Devlet, Meclis-i ÂyÂn uyeliği ve Evkaf Nazırlığı yaptı.

İlk yazıları Namık Kemal yonetimindeki Tasvir-i EfkÂr gazetesinde yayınlandı. 1870 ’den sonra kendisini tumuyle yazılarına verdi. Batı edebiyatından ceviriler yaptı.

1870 ’te ilk oyunu Afife Anjelik, 1871 ’de ilk şiir kitabı Nağme-i Seher yayınlandı.

Hayattayken uc oğlunun ve ozellikle de Nijad'ın olumu, onu yıktı, hayata kusturdu. Sanat icin sanat anlayışını savundu. Eski-yeni edebiyat tartışmalarının merkezinde yer aldı.

1914 yılında İstanbul'da vefat etti.

ESERLERİ:

Şiir:
Nağme-i Seher, YadigÂr-ı ŞebÂb, Zemzeme I-II-III, Tefekkur, Pejmurde, Nijad Ekrem, Nefrin.

Roman:
Araba Sevdası

Oyku:
Saime, Muhsin Bey Yahut Şairliğin Hazin Bir Neticesi, Şemsa.

Oyun:
Afife Anjelik (İlk romantik dram), Atala Yahut Amerikan Vahşileri, Vuslat Yahut Sureksiz Sevinc, Cok Bilen Cok Yanılır.

Ders Kitabı:
Talim-i Edebiyat

Eleştiri:
Takdir-i Elhan, Zemzeme III Mukaddimesi

Biyografi:
Kudemaden Birkac Şair Takrizat



Recaizade Mahmut Ekrem'in Araba Sevdası Romanının Ozeti

Turk edebiyatının ilk realist romanı sayılan bu yapıtta, Batılılaşmayı gereği gibi kavrayamayıp hazmedemeyen ve Avrupa uygarlığının sus, giyiniş gibi yalnız dış yanını gorup taklit eden kimselerin toplum icindeki gulunc durumları gosterilmeye calışılmıştır. Nazlı buyutulmuş, ustunkoru bir oğrenim gormuş Bihruz Bey, bir Osmanlı paşasının oğludur. Babası olunce Bihruz ’la cahil ve saf annesine buyuk bir miras kalır. Yirmi dort yaşlarındaki Bihruz Bey, hazır paranın bitmeyeceğini sanarak kendini gezmeye, eğlenceye kaptırır. Alafranga giyinmek; terziler, garsonlar ve ayakkabıcılar arasında yarım yamalak oğrendiği Fransızca sozcukleri kullanmak onun başlıca meraklarıdır. Kısaca, Bihruz Bey, “Batılılaşma”yı yanlış anlamış bir “zuppe” tipidir. Bihruz Bey bir gun, İstanbul ’un o zamanki gezinti yerlerinden Camlıca Tepesi ’nde genc ve guzel bir kadın gorur. Hayalinde onu kibar bir aile kızı olarak tasarlar. Ona sırılsıklam Âşık olmuştur. Ertesi hafta yine oraya gider ve bin bir ozenle yazdığı mektubu onun arabasına atar. Fakat bir daha onu hic goremez. Yemeden icmeden kesilir, yataklara duşer. İşini, annesini ihmal eder. Bihruz Bey, bir daha goremediği Periveş adındaki kadının aşkıyla yanarken dalkavuk ve yalancı arkadaşı Keşfi Bey, Bihruz ’a Periveş ’in olduğunu soyler. Âşık Bihruz, şimdi Periveş ’in hic değilse mezarını bulma sevdasındadır. İstanbul ’un bir başka eğlence yeri Şehzadebaşı ’nda bir ramazan akşamı gezinirken Periveş ’e cok benzeyen bir kadına rastlar; onu Periveş ’in ablası zanneder; kadından kardeşinin mezarının yerini sorar. Bihruz Bey ’in ahmaklığını anlayan Periveş, ona aradığı kadının kendisi olduğunu soyler. Hayalinde yucelttiği sevgilisinin bir sokak kadını olduğunu anlayan Bihruz Bey, buyuk bir hayal kırıklığına daha uğrar.