gazeteci, yazar, romancı
Turk Edebiyatı'nın en buyuk romancılarından biri
1899 yılında İstanbul'da doğdu. Meşhur şair İsmail Safa'nın oğludur. Duzenli bir oğrenim goremedi. Kendi kendisini yetiştirdi. 13 yaşında hayata atıldı. Posta Telgraf Nezaretinde calıştı. Oğretmenlik (1914-1918) ve gazetecilik (1918-1961) yaptı. Hayatını yazıları ile kazandı.
Kardeşi İlhami Safa ile Yirminci Asır adlı bir akşam gazetesi cıkardı. Bu gazetede, "Asrın hikÂyeleri" adıyla ilk hikÂyelerini imzasız yayınladı (1919). Kultur Haftası (21 sayı, 15 Ocak-3 Haziran 1936) ve Turk Duşuncesi (63 sayı, 1953-1960) adlarında iki dergi cıkardı. Tasvîr-i EfkÂr, Cumhuriyet, Milliyet, Tercuman, Son Havadis gazetelerinde yazdı. Oğlu Merve'yi, askerliğini yaptığı sıra kaybetti. Bu olay onu, cok sarstı. Bir kac ay sonra, 15 Haziran 1961 tarihinde, İstanbul'da oldu. Edirnekapı Şehitliği'nde gomuludur. Olduğu zaman Son Havadis gazetesi başyazarı idi.
Peyami Safa kendi kendisini yetiştirmiş ender şahsiyetlerden biridir. Fransızcayı, Fransızca gramer kitabı yazabilecek kadar oğrenmiştir. 43 yıl hic durmadan yazmıştır. Guclu bir fikir adamı, romancı ve polemikcidir. NÂzım Hikmet, Nurullah Atac, Zekeriya Sertel, Muhsin Ertuğrul ve Aziz Nesin'le polemiğe girişmiştir.
Peyami Safa, edebî değeri olmayan romanlarını "Server Bedi" imzası ile yayınladı. Sayıları 80'i bulan bu eserler arasında; Cumbadan Rumbaya (1936) romanıyla, Cingoz Recai polis hikÂyeleri dizisi en unluleridir. Ayrıca ders kitapları da yazdı. Peyami Safa'nın fıkra ve makalelerinde sağlam bir mantık dokusu ve inandırıcılık gorulur. Romanlarında olaydan cok tahlile onem verir. Toplumumuzdaki ahlÂk cokuntusunu, medeniyet değişimin yol actığı bocalamayı, nesiller ve sosyal cevreler arasındaki catışmayı dile getirdi. Zıt kavramları, duygu ve duşunce tezadını ustaca işledi.
ESERLERİ:
Romanları:
Gencliğimiz (1922), Şimşek (1923), Sozde Kızlar (1923), Mahşer (1924), Bir Akşamdı (1924), Sungulerin Golgesinde (1924), Bir Genc Kız Kalbinin Curmu (1925), Canan (1925), Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (1930), Fatih-Harbiye (1931), Atilla (1931), Bir Tereddudun Romanı (1933), Matmazel Noralya'nın Koltuğu (1949), Yalnızız (1951), Biz İnsanlar (1959).
HikÂyeleri:
HikÂyeler (Halil Acıkgoz derledi, 1980).
Oyunu:
Gun Doğuyor (1932).
İnceleme- denemeleri:
Turk İnkılÂbına Bakışlar (1938), Buyuk Avrupa Anketi (1938), Felsefî Buhran (1939), Millet ve İnsan (1943), Mahutlar (1959), Mistisizm (1961), Nasyonalizm (1961), Sosyalizm (1961), Doğu-Batı Sentezi (1963), Sanat- Edebiyat-Tenkid (1970), Osmanlıca-Turkce- Uydurmaca (1970), Sosyalizm-Marksizim- Komunizm (1971), Din-İnkılÂp-İrtica (1971), Kadın-Aşk-Aile (1973), Yazarlar-Sanatcılar- Meşhurlar (1976), Eğitim-Genclik-Universite (1976), 20. Asır- Avrupa ve Biz (1976). Ders Kitapları: Cumhuriyet Mekteplerine Millet Alfabesi (1929), Cumhuriyet Mekteplerine Alfabe (1929), Cumhuriyet Mekteplerine Kıraat (I-IV, 1929), Yeni Talebe Mektupları (1930), Buyuk Mektup Numuneleri (1932), Turk Grameri (1941), Dil Bilgisi (1942), Fransız Grameri (1942), Turkce İzahlı Fransız Grameri (1948).
Beşir Ayvazoğlu, Peyami Safa hakkında, 'Peyami, Hayatı, Sanatı Felsefesi Dramı' adlı eseri yazmıştır(1998).
ESERLERi DETAY:
BiZ INSANLAR
Mutefekkir romancı bu eserde insan ruhunun derinliklerine buyuk zekasının ışığını tutmaktadır. romanda asil bir ruhun insanın anlaşılmazlığı karşısındaki bunalımları, ikiyuzluluğe ve bayağılıklara karşı isyanı verilmektedir. Harb yıllarının ahlÂkı ve ictimÂi hayanı verilmektedir. Harb yıllarının ahlÂkı ve ictimÂî hayatı perişan eden havası iinde durustluğun ve ulkuculuğun savunması yapılmakta, kozmopolitliğe karşı milliyetcilik, materyalizme karşı maneviyatcılık bayraklaştırılmaktadır.
YALNIZIZ
Peyami Safa, bu eserinde insanlığı materyalizmin kor cenberini kırmağa, kendini kaybettiği ruhunu bulmaya cağırmaktadır. Asrımızda insanın butun problemleri bu noktada duğumlenmektedir. Ve Allah'ı bilmedikce, insanlık buhrandan buhrana yuvarlanacak, huzur ve sukun bulamayacaktır.
FATiH HARBiYE
Yazar bu romanında Tanzimat'tan kopup gelen, Millî Mucadelede ve sonraki yıllarda alevlenen batılılaşma hareketlerinin Turk tipindeki ve cemiyetindeki etkilerini incelemektedir.
MATMAZEL NORALiYA' NIN KOLTUĞU
Peyami Safa'nın mizac ve ruh yapısına uygun duşen bir konuyu ihtiva etmektedir. Ruhcu ve akılcı dunya goruşunun yazarın anlayışı cercevesinde birleştirilmesi esasına dayanır.
DOKUZUNCU HARİCİYE KOĞUŞU
Roman, yalnız ve hasta bir cocuğun ızdırabını, cocukca aşkını ve kıskanclığını; mes'ud olmak isteyen bir genc kızın temiz sevgisini; inanmak arzusu butun benliğini saran bir insaın kuruntularını ve cıplak hastahane duvarı gerisindeki hıckırıklarını anlatır.
MAHŞER
Yazarın goruşlerini değişik bir tarzda işlediği bir romandır.
ŞİMŞEK
Yazarın ilk romanlarındandır. Yazar bunda da butun eserlerinde işlediği konuları, bir başka tarzda yeniden işlemektedir.
CANAN
Peyami Safa'nın "Şimşek", "Bir Akşamdı", "Mahşer" romanları tarzında bir diğer eseridir.
SOZDE KIZLAR
Gunumuzun kızlarını, onları mesud yahud bedbaht edebilecek hususları birer ibret levhası gibi yansıtmaktadır.
TURK İNKILABINA BAKIŞLAR
Ataturk İnkılÂbları oncesindeki fikir cereyanlarını en gercek kaynaklarıyla ortaya koymaya calışmıştır.
ATTİLA
Tarihi Roman
İstanbul / Ağustos - 2010
ISBN 978-975-437-784-2
4.Basım - 3.Hamur - 12x19,5 cm - 280 s.
AttilÂ, Peyami Safa ’nın yegÂne tarihî romanıdır. 1940 ’lı yılların başlarında yazılmıştır. Yazar bu esriyle, Attil gibi buyuk bir Turk cihangirinin devrine ve kişiliğine ilk defa bir Turk gozuyle bakmış, Batı dunyasının “gectiği yerde ot bitmez” diye karaladığı bir devlet adamı ve kumandanı Turk gozuyle değerlendirmiştir.
Yazar, yabancı kaynaklardan ve ozellikle Bizans tarihcilerinin verdiği bilgilerden yola cıkarak eserini yazmıştır. Celik iradeli, demir disiplinli bu Turk hakanının, şahsî ilişkilerde yumuşak huylu, zengin gonullu, engin merhametli, kendisine sığınanlara karşı hassas yurekli bir insan olduğunu ortaya koymuştur.
Romanda Turk cihan hÂkimiyeti ulkusunun izlerini ve bozulmuş bir dunyaya yeniden nizam verme iradesini de gormekteyiz…
“Attil” kimdir? Bunu kimse iyi bilmiyor. Bizzat kendi bile kendisini mechuller icinde hissetmiştir.
Kimdir AttilÂ? Buna, beşinci asır halkının hayal gucune tercuman olarak şoyle verelim:
O, sessiz yollarıyla, golge vermeyen şeffaf dallarıyla, alcak calılarıyla, tavuklarla sercelerden başka bir kuş sesi duyulmayan nihayetsiz bir colde, calılarla şeytanlardan doğmuştur.
Kimi tarihciler “Attil bir barbardır!” diyor. Latin efsanelerine gore “Attil” kaza ve kaderin yarattığı bir ebedi azap ve harabe Mesihidir. Bir kısım Cermen şarkı ve masallarına gore de hic dehşet vermeyen, hatta sulhperver, tatlı, misafirperver bir hakandır. Macar ananelerine gelince, burada “Attil” Hun ’ların ruhu olarak izah edilmiştir.
Oyle ise “Attil” kimdir? Buna kendisinin verdiği cevabı soyleyelim. “Attil”:
- Ben Allah ’ın kamcısıyım! diyor.
Yunanlılara, Romalılara, Cermenlere ayakları ucunda diz cokturerek hepsine işlediği buyuk kudretiyle kiminin suclarını cezalandıran, kiminin şer ve fesadına mani olan buyuk Turk Başbuğu!
“Attil” Allah ’ın kamcısıdır.
HAKKINDA YAZILANLAR
Kultur Haftası Dergisi
Sanat, fikir ve edebiyat dergisi.
Haftalık magazin dergisi Hafta'nın yerine cıkarılan derginin sahibi ve neşriyat muduru Peyami Safa'nın ağabeyi İlhami Safa'dır.
Ahmet Ağaoğlu cevresinde oluşan ve Mustafa Sekip Hınc, Ahmet Hamdı Başar, Hilmi Ziya Ulken, Namık İsmail gibi liberal eğilimli aydınların yer aldığı cevredeki seviyeli tartışmalar Peyami Safa'yı Kultur Haftası dergisini cıkarmaya goturur; dergiye asıl fikrî istikametini de Peyami Safa verir.
Dergi, 15 Ocak 1936'da cıkan ilk sayısından itibaren devrin bircok onemli ismini bir araya getirmiş olması bakımından dikkat cekicidir.
Ahmet Hamdı Tanpınar, Faruk Nafiz Camlıbel ve Cahit Sıtkı Tarancı'nın şiirleriyle yer aldıkları ilk sayıdaki diğer imzalar şunlardır: Mustafa Sekip Tunc. Ahmet Ağaoğlu, Suut Kemal Yetkin. Mesut Cemil Tel. Peyami Safa, Elif Naci, Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu.
İlk sayıda "Kultur Haftası" imzasını taşıyan yazıda kultur kavramı anlatıldıktan sonra Ronesans'tan itibaren manevî faaliyetlerin kultur etrafında toplandığı, bu sebeple derginin isminin delÂlet ettiği mÂnaya sadık kalarak sanat, ilim ve edebiyatı bir kultur seciyesi, ahlakıyla birleştirmek, sağlamlaştırmak istediği ifade edilmektedir. Yerli fikirlerin serbest bir şekilde ortaya konacağı dergide butun yazarlar birbirlerine "kultur planında umumi bir vahdetle bağlı olup dergi edebiyattan ve sanattan, ilimden ve felsefeden halis kulture cıkan yolun ustundedir."
İlk sayıda Mustafa Sekip, "Dunya Kulturlerine Bir Bakış" başlıklı yazısında dunyanın birbirinden farklı uc kultur tipi icinde yaşadığını belirtir; Hint, Cin ve Avrupa'ya ait bu uc kulturun ozelliklerini acıkladıktan sonra Avrupa kulturuyle Hint kulturu arasındaki farklara temas eder ve Avrupa kulturunun tartışılmaz ustunlukleri olduğunu savunur. Bu bakımdan Ziya Gokalp'in anladığı mÂnada Batı'nın sadece ilmini ve tekniğini alarak cağdaşlaşmak mumkun değildir; kulturun esaslarını teşkil eden değerleri de benimsemek gerekir.
Derginin 3. sayısında, kim olduğu belirtilmeyen "buyuk şair"in evinde memleketten bahseden edebiyat hakkında yapılan sohbetin ozeti yayımlanmıştır. Bu ilk denemenin ilgi gormesi uzerine toplantılara devam edilmiş, her toplantıda belli bir konu uzerinde konuşularak bunun ozeti de dergide yayımlanmıştır.
İkinci toplantıda romana, ucuncusunde Ahmet HÂşim'e ve intihale dair konuşulur. Tanpınar bunlardan birkacının Tokatlıyan'da yapıldığını yazar.
Dergide ozeti verilen on beş toplantıya katılanlar şunlardır: Yahya Kemal, Ahmet Ağaoğlu, Peyami Safa, Mustafa Sekip Hınc, Sabri Esat Ander (Siyavuşgil). Munir Serim, Ahmet Hamdi Tanpınar. Hilmi Ziya ulken, Suut Kemal Yetkin, Ziyaettin Fahri Fındıkoğlu, Muzaffer Yuruk, Mazhar Şevket İpşiroğlu, Mumtaz Turhan, Sabahattin Eyuboğlu, Cahit Sıtkı Tarancı, Elif Naci. Saki Safder, Ahmet Kutsi Tecer, Mesut Cemil, Omer Lutfi Barkan, Mehmet Kara-hasan, İsmail Habip Sevuk, Samih Nafiz Tansu.
Yahya Kemal, ilk sayıdaki yazısında Turk edebiyatının artık Avrupa mektebinden memlekete donmesi, memleketten bahsetmesi gerektiğini, en sağdan en sola kadar herkesin edebiyatı ancak bir toplumun ve bir iklimin ifadesi olarak kabul etmek zorunda olduğunu, fakat bunun Avrupa kulturunu yok sayarak kendi icimize kapanmak anlamına gelmediğini belirtmiştir. Peyami Safa 2. sayıdaki yazısında, edebiyatın her şeyden once millî bir estetik cerceve icinde kabul edilmesi lÂzım gelen bir mefhum olduğunu, milletlerarası kıymetlerle munasebete engel olmadığını, ancak bunun edebiyatta memleket manzarasını silerek yerine sınırsız bir yabancılık aşkı dolduracak dereceye varmaması gerektiğini ileri surer.
3. sayıdan itibaren yayımlanmaya başlanan Zahir Sıtkı Guvenli'nin (ZESEGE) "Memleket Edebiyatı Nasıl Olmalıdır?" konulu bir dizi karikaturunun ilkinde Yahya Kemal, eski tip bir kayığa binmiş olarak Boğaz'da bir yalının onunden gecerken tasvir edilmiştir.
Dergide Yahya Kemal'in imzasına bir daha rastlanmaması buyuk ihtimalle bu karikatur yuzundendir.
Dergi tarafından duzenlenen ev toplantılarından ilk dordune katılan Yahya Kemal daha sonra busbutun uzaklaşmıştır.
Tartışmalı sohbetler 18. sayıya kadar devam etmiştir. Bu arada Ağac'ta Necip Fazıl'ın Kultur Haftası hakkında, belli bir terkip yapamadığı, herkesin orada eski haline gore biraz daha gevşek, kendi Âlemi icinde tek başına yuruduğu ve mecmua ile pek alÂkadar gorunmedikleri, yazıların uzun, mucerret ve cansız olduğu şeklinde bir eleştirisi cıkar.
Kultur Haftasi'nın "Memleket Matbuatı" sutununu yazan Zahir Sıtkı, 21. sayıda Ağac'ın 9. sayısında yayımlanan "Beklenen SanatkÂr" yazısı dolayısıyla Necip Fazıl'ı eleştirir. Bu eleştirinin cıktığı sayı Kultur Haftası nın son sayısıdır (3 Haziran 1936).
Son uc sayıda imzasına rastlanmayan Peyami Safa, Buyuk Avrupa Anketi'nde dergisinin "elim Âkıbefinden soz eder. Bu ifade derginin yonetiminde bir anlaşmazlık cıktığına dair bir ima olarak kabul edilebilir.Sebebi ne olursa olsun Peyami Safa'nın uzaklaşması Kultur Haftası'nın sonu olmuştur.
HAKKINDA YAZILANLAR
Turk Duşuncesi (12.1953-04.1960)
“Aylık fikir ve sanat dergisi”. Peyami Safa yonetiminde, Aralık 1953 ile Nisan 1960 arasında Istanbul'da cıkarıldı. Bu sure icinde 63 sayısı yayımlandı.
23x16 sm. boyutunda olan derginin ic sayfaları 3. hamur, kapağı 1. hamur kÂğıda basılıyordu. Mavi renkli olan kapağında logo, cilt ve sayı belirtecleri yer almakta idi.
Dolgun ve zengin bir icerikle cıkan dergide, ilk sayısında yayımlanan “program”a uygun yazılara yer veriliyordu. Toplum hayatının her dalın¬daki onde gelen bilim, duşunce ve sanat adamlarının yazılarını yayımlayan Turk duşuncesinin başlıca yazarları şunlardı: Peyami Safa, Mustafa Şekip Tunc, Hilmi Ziya Ulken, Mesut Cemil Tel, Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu, AgÂh Sırrı Levend, M. CelÂl Saygın, SÂmiha Ayverdi, SelÂhattin Batu, Ahmet Ateş, İbrahim Kafesoğlu, Abdulkadir Karahan, Sermet Sami Uysal, Fatma Seza Bilen, M. Turker Acaroğlu, Nurettin Sevin, İzzettin Mete, Ali Nihat Tarlan, Rifat Necdet Evrimer, İbnuttayyar Semahattin Cem, Feridun Nafiz Uzluk, Malik Aksel, Ali Said Yuksel, Elif Naci, Halide Dolu, İsmail HÂmi DÂnişmend, Reşat Ekrem Kocu, Edibe Dolu, vb. Dergide İsmet Tumturk, M. Necmettin Hacıeminoğlu, Azmi Gulec gibi Turkculerin yazıları ile Halide Nusret Zorlutuna, Behcet Kemal Cağlar, Fazıl Husnu Dağlarca, Osman AttilÂ, İbrahim Minnetoğlu, Yahya Benekay gibi şairlerin şiirlerine de yer veriliyordu. Ayrıca, yabancı yazarlardan yapılmış onemli ceviriler de yayımlanıyordu.
Turk duşuncesi, yayımlandığı yıllarda Turk toplumunun duşunce hayatına onemli katkılarda bulundu.
HABER
Behcet Safa ’nın reddimiras belgesi
Zaman 14 Aralık 2014
Edebiyatımızın usta kalemi Peyami Safa, 1961 ’de vefat ettiğinde yeğeni Behcet Safa, amcasının mirasını reddetmişti.
Bu ‘reddimiras' belgesi 53 yıl sonra ortaya cıktı. İstanbul 12. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin arşivinde bulunan 20.9.1961 tarihli belgeye gore, yurtdışında bulunan Behcet Safa, amcasının olumunden bir ay sonra elcilik aracılığıyla 17.7.1961 tarihli dilekceyle mahkemeden reddimiras talebinin tescil edilmesini istiyor. Hakim Mehmet Cağatay imzalı belgede, yapılan acık duruşma sonunda Behcet Safa'nın reddimiras talebinin tesciline karar verildiği yazıyor. Kanunen, reddimiras talebinde bulunan kişi, daha sonra istese de yasal mirascı olamıyor. Behcet Safa'nın, amcasının mirasını reddetmesi bilinen bir durumdu. Ancak reddimiras belgesinin ortaya cıkması, Peyami Safa'nın eserleri uzerindeki telif hakları tartışmalarına nokta koyabilir.
Turk Edebiyatı'nın en buyuk romancılarından biri
1899 yılında İstanbul'da doğdu. Meşhur şair İsmail Safa'nın oğludur. Duzenli bir oğrenim goremedi. Kendi kendisini yetiştirdi. 13 yaşında hayata atıldı. Posta Telgraf Nezaretinde calıştı. Oğretmenlik (1914-1918) ve gazetecilik (1918-1961) yaptı. Hayatını yazıları ile kazandı.
Kardeşi İlhami Safa ile Yirminci Asır adlı bir akşam gazetesi cıkardı. Bu gazetede, "Asrın hikÂyeleri" adıyla ilk hikÂyelerini imzasız yayınladı (1919). Kultur Haftası (21 sayı, 15 Ocak-3 Haziran 1936) ve Turk Duşuncesi (63 sayı, 1953-1960) adlarında iki dergi cıkardı. Tasvîr-i EfkÂr, Cumhuriyet, Milliyet, Tercuman, Son Havadis gazetelerinde yazdı. Oğlu Merve'yi, askerliğini yaptığı sıra kaybetti. Bu olay onu, cok sarstı. Bir kac ay sonra, 15 Haziran 1961 tarihinde, İstanbul'da oldu. Edirnekapı Şehitliği'nde gomuludur. Olduğu zaman Son Havadis gazetesi başyazarı idi.
Peyami Safa kendi kendisini yetiştirmiş ender şahsiyetlerden biridir. Fransızcayı, Fransızca gramer kitabı yazabilecek kadar oğrenmiştir. 43 yıl hic durmadan yazmıştır. Guclu bir fikir adamı, romancı ve polemikcidir. NÂzım Hikmet, Nurullah Atac, Zekeriya Sertel, Muhsin Ertuğrul ve Aziz Nesin'le polemiğe girişmiştir.
Peyami Safa, edebî değeri olmayan romanlarını "Server Bedi" imzası ile yayınladı. Sayıları 80'i bulan bu eserler arasında; Cumbadan Rumbaya (1936) romanıyla, Cingoz Recai polis hikÂyeleri dizisi en unluleridir. Ayrıca ders kitapları da yazdı. Peyami Safa'nın fıkra ve makalelerinde sağlam bir mantık dokusu ve inandırıcılık gorulur. Romanlarında olaydan cok tahlile onem verir. Toplumumuzdaki ahlÂk cokuntusunu, medeniyet değişimin yol actığı bocalamayı, nesiller ve sosyal cevreler arasındaki catışmayı dile getirdi. Zıt kavramları, duygu ve duşunce tezadını ustaca işledi.
ESERLERİ:
Romanları:
Gencliğimiz (1922), Şimşek (1923), Sozde Kızlar (1923), Mahşer (1924), Bir Akşamdı (1924), Sungulerin Golgesinde (1924), Bir Genc Kız Kalbinin Curmu (1925), Canan (1925), Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (1930), Fatih-Harbiye (1931), Atilla (1931), Bir Tereddudun Romanı (1933), Matmazel Noralya'nın Koltuğu (1949), Yalnızız (1951), Biz İnsanlar (1959).
HikÂyeleri:
HikÂyeler (Halil Acıkgoz derledi, 1980).
Oyunu:
Gun Doğuyor (1932).
İnceleme- denemeleri:
Turk İnkılÂbına Bakışlar (1938), Buyuk Avrupa Anketi (1938), Felsefî Buhran (1939), Millet ve İnsan (1943), Mahutlar (1959), Mistisizm (1961), Nasyonalizm (1961), Sosyalizm (1961), Doğu-Batı Sentezi (1963), Sanat- Edebiyat-Tenkid (1970), Osmanlıca-Turkce- Uydurmaca (1970), Sosyalizm-Marksizim- Komunizm (1971), Din-İnkılÂp-İrtica (1971), Kadın-Aşk-Aile (1973), Yazarlar-Sanatcılar- Meşhurlar (1976), Eğitim-Genclik-Universite (1976), 20. Asır- Avrupa ve Biz (1976). Ders Kitapları: Cumhuriyet Mekteplerine Millet Alfabesi (1929), Cumhuriyet Mekteplerine Alfabe (1929), Cumhuriyet Mekteplerine Kıraat (I-IV, 1929), Yeni Talebe Mektupları (1930), Buyuk Mektup Numuneleri (1932), Turk Grameri (1941), Dil Bilgisi (1942), Fransız Grameri (1942), Turkce İzahlı Fransız Grameri (1948).
Beşir Ayvazoğlu, Peyami Safa hakkında, 'Peyami, Hayatı, Sanatı Felsefesi Dramı' adlı eseri yazmıştır(1998).
ESERLERi DETAY:
BiZ INSANLAR
Mutefekkir romancı bu eserde insan ruhunun derinliklerine buyuk zekasının ışığını tutmaktadır. romanda asil bir ruhun insanın anlaşılmazlığı karşısındaki bunalımları, ikiyuzluluğe ve bayağılıklara karşı isyanı verilmektedir. Harb yıllarının ahlÂkı ve ictimÂi hayanı verilmektedir. Harb yıllarının ahlÂkı ve ictimÂî hayatı perişan eden havası iinde durustluğun ve ulkuculuğun savunması yapılmakta, kozmopolitliğe karşı milliyetcilik, materyalizme karşı maneviyatcılık bayraklaştırılmaktadır.
YALNIZIZ
Peyami Safa, bu eserinde insanlığı materyalizmin kor cenberini kırmağa, kendini kaybettiği ruhunu bulmaya cağırmaktadır. Asrımızda insanın butun problemleri bu noktada duğumlenmektedir. Ve Allah'ı bilmedikce, insanlık buhrandan buhrana yuvarlanacak, huzur ve sukun bulamayacaktır.
FATiH HARBiYE
Yazar bu romanında Tanzimat'tan kopup gelen, Millî Mucadelede ve sonraki yıllarda alevlenen batılılaşma hareketlerinin Turk tipindeki ve cemiyetindeki etkilerini incelemektedir.
MATMAZEL NORALiYA' NIN KOLTUĞU
Peyami Safa'nın mizac ve ruh yapısına uygun duşen bir konuyu ihtiva etmektedir. Ruhcu ve akılcı dunya goruşunun yazarın anlayışı cercevesinde birleştirilmesi esasına dayanır.
DOKUZUNCU HARİCİYE KOĞUŞU
Roman, yalnız ve hasta bir cocuğun ızdırabını, cocukca aşkını ve kıskanclığını; mes'ud olmak isteyen bir genc kızın temiz sevgisini; inanmak arzusu butun benliğini saran bir insaın kuruntularını ve cıplak hastahane duvarı gerisindeki hıckırıklarını anlatır.
MAHŞER
Yazarın goruşlerini değişik bir tarzda işlediği bir romandır.
ŞİMŞEK
Yazarın ilk romanlarındandır. Yazar bunda da butun eserlerinde işlediği konuları, bir başka tarzda yeniden işlemektedir.
CANAN
Peyami Safa'nın "Şimşek", "Bir Akşamdı", "Mahşer" romanları tarzında bir diğer eseridir.
SOZDE KIZLAR
Gunumuzun kızlarını, onları mesud yahud bedbaht edebilecek hususları birer ibret levhası gibi yansıtmaktadır.
TURK İNKILABINA BAKIŞLAR
Ataturk İnkılÂbları oncesindeki fikir cereyanlarını en gercek kaynaklarıyla ortaya koymaya calışmıştır.
ATTİLA
Tarihi Roman
İstanbul / Ağustos - 2010
ISBN 978-975-437-784-2
4.Basım - 3.Hamur - 12x19,5 cm - 280 s.
AttilÂ, Peyami Safa ’nın yegÂne tarihî romanıdır. 1940 ’lı yılların başlarında yazılmıştır. Yazar bu esriyle, Attil gibi buyuk bir Turk cihangirinin devrine ve kişiliğine ilk defa bir Turk gozuyle bakmış, Batı dunyasının “gectiği yerde ot bitmez” diye karaladığı bir devlet adamı ve kumandanı Turk gozuyle değerlendirmiştir.
Yazar, yabancı kaynaklardan ve ozellikle Bizans tarihcilerinin verdiği bilgilerden yola cıkarak eserini yazmıştır. Celik iradeli, demir disiplinli bu Turk hakanının, şahsî ilişkilerde yumuşak huylu, zengin gonullu, engin merhametli, kendisine sığınanlara karşı hassas yurekli bir insan olduğunu ortaya koymuştur.
Romanda Turk cihan hÂkimiyeti ulkusunun izlerini ve bozulmuş bir dunyaya yeniden nizam verme iradesini de gormekteyiz…
“Attil” kimdir? Bunu kimse iyi bilmiyor. Bizzat kendi bile kendisini mechuller icinde hissetmiştir.
Kimdir AttilÂ? Buna, beşinci asır halkının hayal gucune tercuman olarak şoyle verelim:
O, sessiz yollarıyla, golge vermeyen şeffaf dallarıyla, alcak calılarıyla, tavuklarla sercelerden başka bir kuş sesi duyulmayan nihayetsiz bir colde, calılarla şeytanlardan doğmuştur.
Kimi tarihciler “Attil bir barbardır!” diyor. Latin efsanelerine gore “Attil” kaza ve kaderin yarattığı bir ebedi azap ve harabe Mesihidir. Bir kısım Cermen şarkı ve masallarına gore de hic dehşet vermeyen, hatta sulhperver, tatlı, misafirperver bir hakandır. Macar ananelerine gelince, burada “Attil” Hun ’ların ruhu olarak izah edilmiştir.
Oyle ise “Attil” kimdir? Buna kendisinin verdiği cevabı soyleyelim. “Attil”:
- Ben Allah ’ın kamcısıyım! diyor.
Yunanlılara, Romalılara, Cermenlere ayakları ucunda diz cokturerek hepsine işlediği buyuk kudretiyle kiminin suclarını cezalandıran, kiminin şer ve fesadına mani olan buyuk Turk Başbuğu!
“Attil” Allah ’ın kamcısıdır.
HAKKINDA YAZILANLAR
Kultur Haftası Dergisi
Sanat, fikir ve edebiyat dergisi.
Haftalık magazin dergisi Hafta'nın yerine cıkarılan derginin sahibi ve neşriyat muduru Peyami Safa'nın ağabeyi İlhami Safa'dır.
Ahmet Ağaoğlu cevresinde oluşan ve Mustafa Sekip Hınc, Ahmet Hamdı Başar, Hilmi Ziya Ulken, Namık İsmail gibi liberal eğilimli aydınların yer aldığı cevredeki seviyeli tartışmalar Peyami Safa'yı Kultur Haftası dergisini cıkarmaya goturur; dergiye asıl fikrî istikametini de Peyami Safa verir.
Dergi, 15 Ocak 1936'da cıkan ilk sayısından itibaren devrin bircok onemli ismini bir araya getirmiş olması bakımından dikkat cekicidir.
Ahmet Hamdı Tanpınar, Faruk Nafiz Camlıbel ve Cahit Sıtkı Tarancı'nın şiirleriyle yer aldıkları ilk sayıdaki diğer imzalar şunlardır: Mustafa Sekip Tunc. Ahmet Ağaoğlu, Suut Kemal Yetkin. Mesut Cemil Tel. Peyami Safa, Elif Naci, Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu.
İlk sayıda "Kultur Haftası" imzasını taşıyan yazıda kultur kavramı anlatıldıktan sonra Ronesans'tan itibaren manevî faaliyetlerin kultur etrafında toplandığı, bu sebeple derginin isminin delÂlet ettiği mÂnaya sadık kalarak sanat, ilim ve edebiyatı bir kultur seciyesi, ahlakıyla birleştirmek, sağlamlaştırmak istediği ifade edilmektedir. Yerli fikirlerin serbest bir şekilde ortaya konacağı dergide butun yazarlar birbirlerine "kultur planında umumi bir vahdetle bağlı olup dergi edebiyattan ve sanattan, ilimden ve felsefeden halis kulture cıkan yolun ustundedir."
İlk sayıda Mustafa Sekip, "Dunya Kulturlerine Bir Bakış" başlıklı yazısında dunyanın birbirinden farklı uc kultur tipi icinde yaşadığını belirtir; Hint, Cin ve Avrupa'ya ait bu uc kulturun ozelliklerini acıkladıktan sonra Avrupa kulturuyle Hint kulturu arasındaki farklara temas eder ve Avrupa kulturunun tartışılmaz ustunlukleri olduğunu savunur. Bu bakımdan Ziya Gokalp'in anladığı mÂnada Batı'nın sadece ilmini ve tekniğini alarak cağdaşlaşmak mumkun değildir; kulturun esaslarını teşkil eden değerleri de benimsemek gerekir.
Derginin 3. sayısında, kim olduğu belirtilmeyen "buyuk şair"in evinde memleketten bahseden edebiyat hakkında yapılan sohbetin ozeti yayımlanmıştır. Bu ilk denemenin ilgi gormesi uzerine toplantılara devam edilmiş, her toplantıda belli bir konu uzerinde konuşularak bunun ozeti de dergide yayımlanmıştır.
İkinci toplantıda romana, ucuncusunde Ahmet HÂşim'e ve intihale dair konuşulur. Tanpınar bunlardan birkacının Tokatlıyan'da yapıldığını yazar.
Dergide ozeti verilen on beş toplantıya katılanlar şunlardır: Yahya Kemal, Ahmet Ağaoğlu, Peyami Safa, Mustafa Sekip Hınc, Sabri Esat Ander (Siyavuşgil). Munir Serim, Ahmet Hamdi Tanpınar. Hilmi Ziya ulken, Suut Kemal Yetkin, Ziyaettin Fahri Fındıkoğlu, Muzaffer Yuruk, Mazhar Şevket İpşiroğlu, Mumtaz Turhan, Sabahattin Eyuboğlu, Cahit Sıtkı Tarancı, Elif Naci. Saki Safder, Ahmet Kutsi Tecer, Mesut Cemil, Omer Lutfi Barkan, Mehmet Kara-hasan, İsmail Habip Sevuk, Samih Nafiz Tansu.
Yahya Kemal, ilk sayıdaki yazısında Turk edebiyatının artık Avrupa mektebinden memlekete donmesi, memleketten bahsetmesi gerektiğini, en sağdan en sola kadar herkesin edebiyatı ancak bir toplumun ve bir iklimin ifadesi olarak kabul etmek zorunda olduğunu, fakat bunun Avrupa kulturunu yok sayarak kendi icimize kapanmak anlamına gelmediğini belirtmiştir. Peyami Safa 2. sayıdaki yazısında, edebiyatın her şeyden once millî bir estetik cerceve icinde kabul edilmesi lÂzım gelen bir mefhum olduğunu, milletlerarası kıymetlerle munasebete engel olmadığını, ancak bunun edebiyatta memleket manzarasını silerek yerine sınırsız bir yabancılık aşkı dolduracak dereceye varmaması gerektiğini ileri surer.
3. sayıdan itibaren yayımlanmaya başlanan Zahir Sıtkı Guvenli'nin (ZESEGE) "Memleket Edebiyatı Nasıl Olmalıdır?" konulu bir dizi karikaturunun ilkinde Yahya Kemal, eski tip bir kayığa binmiş olarak Boğaz'da bir yalının onunden gecerken tasvir edilmiştir.
Dergide Yahya Kemal'in imzasına bir daha rastlanmaması buyuk ihtimalle bu karikatur yuzundendir.
Dergi tarafından duzenlenen ev toplantılarından ilk dordune katılan Yahya Kemal daha sonra busbutun uzaklaşmıştır.
Tartışmalı sohbetler 18. sayıya kadar devam etmiştir. Bu arada Ağac'ta Necip Fazıl'ın Kultur Haftası hakkında, belli bir terkip yapamadığı, herkesin orada eski haline gore biraz daha gevşek, kendi Âlemi icinde tek başına yuruduğu ve mecmua ile pek alÂkadar gorunmedikleri, yazıların uzun, mucerret ve cansız olduğu şeklinde bir eleştirisi cıkar.
Kultur Haftasi'nın "Memleket Matbuatı" sutununu yazan Zahir Sıtkı, 21. sayıda Ağac'ın 9. sayısında yayımlanan "Beklenen SanatkÂr" yazısı dolayısıyla Necip Fazıl'ı eleştirir. Bu eleştirinin cıktığı sayı Kultur Haftası nın son sayısıdır (3 Haziran 1936).
Son uc sayıda imzasına rastlanmayan Peyami Safa, Buyuk Avrupa Anketi'nde dergisinin "elim Âkıbefinden soz eder. Bu ifade derginin yonetiminde bir anlaşmazlık cıktığına dair bir ima olarak kabul edilebilir.Sebebi ne olursa olsun Peyami Safa'nın uzaklaşması Kultur Haftası'nın sonu olmuştur.
HAKKINDA YAZILANLAR
Turk Duşuncesi (12.1953-04.1960)
“Aylık fikir ve sanat dergisi”. Peyami Safa yonetiminde, Aralık 1953 ile Nisan 1960 arasında Istanbul'da cıkarıldı. Bu sure icinde 63 sayısı yayımlandı.
23x16 sm. boyutunda olan derginin ic sayfaları 3. hamur, kapağı 1. hamur kÂğıda basılıyordu. Mavi renkli olan kapağında logo, cilt ve sayı belirtecleri yer almakta idi.
Dolgun ve zengin bir icerikle cıkan dergide, ilk sayısında yayımlanan “program”a uygun yazılara yer veriliyordu. Toplum hayatının her dalın¬daki onde gelen bilim, duşunce ve sanat adamlarının yazılarını yayımlayan Turk duşuncesinin başlıca yazarları şunlardı: Peyami Safa, Mustafa Şekip Tunc, Hilmi Ziya Ulken, Mesut Cemil Tel, Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu, AgÂh Sırrı Levend, M. CelÂl Saygın, SÂmiha Ayverdi, SelÂhattin Batu, Ahmet Ateş, İbrahim Kafesoğlu, Abdulkadir Karahan, Sermet Sami Uysal, Fatma Seza Bilen, M. Turker Acaroğlu, Nurettin Sevin, İzzettin Mete, Ali Nihat Tarlan, Rifat Necdet Evrimer, İbnuttayyar Semahattin Cem, Feridun Nafiz Uzluk, Malik Aksel, Ali Said Yuksel, Elif Naci, Halide Dolu, İsmail HÂmi DÂnişmend, Reşat Ekrem Kocu, Edibe Dolu, vb. Dergide İsmet Tumturk, M. Necmettin Hacıeminoğlu, Azmi Gulec gibi Turkculerin yazıları ile Halide Nusret Zorlutuna, Behcet Kemal Cağlar, Fazıl Husnu Dağlarca, Osman AttilÂ, İbrahim Minnetoğlu, Yahya Benekay gibi şairlerin şiirlerine de yer veriliyordu. Ayrıca, yabancı yazarlardan yapılmış onemli ceviriler de yayımlanıyordu.
Turk duşuncesi, yayımlandığı yıllarda Turk toplumunun duşunce hayatına onemli katkılarda bulundu.
HABER
Behcet Safa ’nın reddimiras belgesi
Zaman 14 Aralık 2014
Edebiyatımızın usta kalemi Peyami Safa, 1961 ’de vefat ettiğinde yeğeni Behcet Safa, amcasının mirasını reddetmişti.
Bu ‘reddimiras' belgesi 53 yıl sonra ortaya cıktı. İstanbul 12. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin arşivinde bulunan 20.9.1961 tarihli belgeye gore, yurtdışında bulunan Behcet Safa, amcasının olumunden bir ay sonra elcilik aracılığıyla 17.7.1961 tarihli dilekceyle mahkemeden reddimiras talebinin tescil edilmesini istiyor. Hakim Mehmet Cağatay imzalı belgede, yapılan acık duruşma sonunda Behcet Safa'nın reddimiras talebinin tesciline karar verildiği yazıyor. Kanunen, reddimiras talebinde bulunan kişi, daha sonra istese de yasal mirascı olamıyor. Behcet Safa'nın, amcasının mirasını reddetmesi bilinen bir durumdu. Ancak reddimiras belgesinin ortaya cıkması, Peyami Safa'nın eserleri uzerindeki telif hakları tartışmalarına nokta koyabilir.