akademisyen


1948 yılında Yalvac Isparta'da doğan Ramazan Ayvallı ilk, orta ve lise tahsilini Yalvac ’ta tamamladı. 1965 yılında Yalvac Lisesi'nden, 1969 yılında da, Ankara Universitesi İlĂ‚hiyat Fakultesinden mezun oldu. Fakulteden mezuniyetini muteakıp, 1969 yılından 1980 yılına kadar (11 sene muddetle), DiyĂ‚net İşleri Başkanlığında Din İşleri Yuksek Kurulu Raportor olarak calıştı. 1972-1973 yıllarında 2 sene Balgat Ortaokulu ve Omer Seyfettin Lisesi'nde Din Dersleri, 1977-1978 senelerinde ise yine 2 sene T.E.D. Ankara Koleji'nde Din Dersinin yanı sıra Ahlak Dersleri okuttu.

1975 yılı başından itibaren, Mısır'daki Kahire Universitesi DĂ‚ru'l-Ulûm Fakultesi ’nde lisans ustu kısmında 2 sene ilmi calışma ve araştırmalar yaptı. Bu calışmalar sırasında, yine Kahire ’de bulunan Ayn-ı Şems Universitesi Edebiyat Fakultesi Şark Dilleri Bolumunde mukaveleli oğretim uyeliği gorevinde bulundu.

1974 yılında Calışma Bakanlığınca (45 gun muddetle) Almanya'ya, 1979 yılında da Devlet Bakanlığınca (1 ay muddetle) Norvec ’e gorevli olarak gonderildi. Yine Devlet Bakanlığınca 1977, 1978 ve 1979 yıllarında (1'er ay muddetle) uc defa Suudi Arabistan'da gorevlendirildi. 1979 yılında, Ankara Universitesi İlĂ‚hiyat Fakultesinde, "İlĂ‚hiyat Doktoru" unvanını aldı. 17 Mart 1980 - 4 Ocak 1982 yılları arasında, Yozgat Yuksek İslĂ‚m Enstitusunde Oğretim Uyeliği ve Mudur Muavinliği, 19 Ocak 1982 tarihinden itibaren de Samsun Yuksek İslĂ‚m Enstitusunde oğretim uyeliği gorevlerinde bulundu.

01.01.1983 - 18 Temmuz 1984 tarihleri arasında, Samsun (Ondokuz Mayıs Universitesi) İlĂ‚hiyat Fakultesinde oğretim gorevlisi olarak vazife yaptı. 18 Temmuz 1984 tarihinde Samsun İlĂ‚hiyat Fakultesi ’nden Konya Selcuk Universitesi İlĂ‚hiyat Fakultesi ’ne intikal edip 24.05.1985 tarihinde bir Yardımcı docentlik kadrosuna "Oğretim Uyesi" olarak tayini tamamlandı. 13 Kasım 1986 tarihinde "Docent" unvanını alıp 30 Nisan 1993 tarihine kadar Selcuk Universitesi İlĂ‚hiyat Fakultesi Hadis Anabilim Dalında oğretim uyesi olarak vazife gordu ve bazı idari gorevlerde bulundu. 9 sene devam eden Konya İlahiyat Fakultesindeki gorevinin yanısıra, 4 sene de Selcuk Universitesi Fen-Edebiyat Fakultesi Doğu Dilleri Bolumunde "Arapca MukĂ‚leme" dersleri okuttu. 01 Mayıs 1993 tarihinde, Marmara Universitesi İlĂ‚hiyat Fakultesine oğretim uyesi olarak tayin olunan Ramazan Ayvallı 31 Ocak 1995 tarihinde profesor olmuştur.

1969'dan beri pek cok gazete ve dergide cok sayıda ilmi araştırma ve makale yayınlayan, 1970 yılından beri de milli ve beynelmilel capta bircok ilmi konferans, kongre, panel, sempozyum ve seminere iştirak eden Ramazan Ayvallı 2 Yuksek İslam Enstitusu ile 3 İlahiyat Fakultesinde Oğretim Uyeliği yapmıştır.

22 Nisan 1993 tarihinden itibaren, TGRT Huzura Doğru Programı'nda İslam buyuklerini anlatan Prof. Dr. Ramazan Ayvalı 22 Nisan 1996 tarihinden 1998 yılı sonuna kadar da "Hadis-i Şerif'lerden Secmeler" başlığı altında Sahih-i Buhari'deki Hadis-i Şerif'lerin acıklamalarını yapmıştır. Ayrıca Ankara ’da: Meteoroloji'nin Sesi, TRT-1, TRT-2 ve ÂrifĂ‚n radyolarında, İstanbul ’da: TGRT-FM, Moral-FM, Marmara-FM gibi radyolarda, Konya ’da: Cağrı TV, Sun-TV, Malatya ’da: Ufuk-TV, Kayseri ’de: Elif-TV, Erzurum ’da: Kanal-25, Yozgat ’ta: Bayrak-TV, Amasya ’da: Taşova-TV, Beypazarı ’nda: SeyelĂ‚n-TV gibi mahalli televizyonlarda, TGRT, Show-TV, Star-TV, Mesaj-TV ve Meltem-TV gibi ulusal televizyonlarda ilmi, tĂ‚rihi, ahlĂ‚ki, kulturel ve branşı ile ilgili konularda konuşmalar yapmıştır.

Halen Marmara Universitesi İlahiyat Fakultesi ’nde Hadis Oğretim Uyesi olan Prof. Dr. Ramazan Ayvallı, Arapca, Farsca ve Fransızca dillerini bilmekte olup evli, 3 cocuk ve 2 torun sahibidir.



SOYLEŞİ

PROF.DR. AYVALLI: “ARVÂSÎ HOCANIN AKIL, ZEKA İLİM VE FEHMİNİN DERİNLİĞİ HEMEN DİKKAT CEKERDİ”
Roportaj: Hudavendigar Onur

1- Merhûm Seyyid Ahmet ArvĂ‚sî Hocayla nasıl tanıştınız?

Merhûm Seyyid Ahmet ArvĂ‚sî Hocayı, vicĂ‚hen ilk olarak, bundan 43 sene once, ya ’nî 1970 yılında, ben Balıkesir Ordu Donatım Okulu ’nda Yedek Subay Kursu ’nda iken tanıdım. O zaman o da, NecĂ‚tî Eğitim Enstitusu ’nde Oğretim Uyesiydi.
“Kendini Arayan İnsan”, “İnsan ve İnsan Otesi” kitaplarını daha o gunlerde alıp Ă‚detĂ‚ birer solukta okumuştum. Bu vesîleyle ifĂ‚de edelim ki, Turk fikir hayĂ‚tına yaptığı onemli katkıları bilinen ve eserleriyle bircok temiz gencin yetişmesini sağlayan merhûm Ahmet ArvĂ‚sî hocamızı doğru bir şekilde tanımak ve tanıtmak bir bahtiyĂ‚rlıktır. Dînimize, dilimize, vatanımıza, tĂ‚rîhimize, kultur ve medeniyetimize, guzel ahlĂ‚kımıza, butun ilim ve adamlarımıza sĂ‚hip cıkmalıyız; bunlara ağırlık ve onem vermeliyiz; bunları yeni nesillerimize, cocuklarımıza ve torunlarımıza da doğru bir şekilde aktarmalıyız.
Şimdi, -zaman zaman kendi muşĂ‚hedelerimizi de katacak olmakla birlikte- onu, mumkun mertebe, kendi dilinden, kendi kaleminden ve kendisini daha yakından tanıyan dostlarının kalemlerinden ve sozlerinden tanıtmaya calışacağız.

2- Balıkesir'deki hĂ‚tıralarınızdan bir nebze bahsedebilir misiniz?Merhûm, Cumartesi gunleri oğleden sonraları, Balıkesir SĂ‚at Kulesi ’nin yanındaki Belediye KahvehĂ‚nesi ’nde genclere sohbetler yapardı. Bizim, SĂ‚at Kulesi ’ne yakın bir yerde bulunan Kasaplar CĂ‚mii ’nde sivil elbiselerimiz bulunurdu. Biz, Cumartesi gunleri, Askeriye ’den cıkıp
bu cĂ‚miye gelirdik. Orada askerî elbiseleri cıkarıp sivilleri giyerdik; oğle namazlarımızı kılar, sonra doğruca KahvehĂ‚neye giderdik.
Seyyid Ahmet ArvĂ‚sî Hoca ’nın Ă‚hirete intikĂ‚linden bugune kadar, muhtelif
yerlerde [Amasya, Bağcılar, Gungoren, FĂ‚tih, BĂ‚yezîd, Konya, Buyukcekmece ve
UmrĂ‚niye ’de] MHP, BBP, Turk Ocakları, NizĂ‚m-ı Âlem Ocakları ve Aydınlar
Ocaklarının davetleri uzerine Ă‚cizĂ‚ne konferanslar verdim, panellerde teblîğler
sundum.
CihĂ‚n hĂ‚kimiyetimizin ve Turk-İslĂ‚m Medeniyeti ’mizin temel taşlarından
olan Hoca Ahmed Yesevî ’ye benzetilen merhûm Seyyid Ahmet ArvĂ‚sî hakkında
gazete ve dergilerde bircok makĂ‚le yazdım, roportajlar verdim. Ayrıca bazı kitaplarda onunla ilgili değerlendirmelerimiz de neşredildi.


3- Ahmet ArvĂ‚sî bey nasıl bir kişiliğe sahipti?Gecen yarım yuzyıla damgasını vuran Seyyid Ahmet ArvĂ‚sî, cemiyetimizde, gercek bir fikir adamı ve sağlam bir munevver olarak hĂ‚tırlanıyor.
Merhûm Seyyid Ahmet ArvĂ‚sî bey, fertlerden başlayarak toplumun butun alanlarında yeni bir dirilişi ongoren yazıları, yaptığı Ă‚teşli konuşmaları, kaleme aldığı gazete makĂ‚leleri ve kitaplarıyla, yeni bir teorik toplum modeli sunmaktadır.
Seyyid Ahmet ArvĂ‚sî (rahimehullah); OsmĂ‚n Yuksel Serdengecti, Prof. Dr. Erol Gungor, Nûrettin Topcu, Necîp FĂ‚zıl Kısakurek gibi ilim ve fikir adamlarıyla aynı donemde, aynı hissiyĂ‚tı paylaşarak fikirlerini uretti ve yaymaya calışmıştır.
Sevgili Peygamberimizin mubĂ‚rek torunlarından, mutefekkir, ilim ve gonul ehli, buyuk eğitimci ve davĂ‚ adamı bir şahsiyetti. Merhûmun akıl, zekĂ‚, ilim ve fehminin derinliğini; îmĂ‚nının kuvvetini; millet ve memleket sevgisinin enginliğini; milletin birliği ve memleketin dirliği icin olan buyuk gayretlerini; iyi bir genclik yetişmesi icin olan buyuk cabalarını, Turk devletinin gelişmesi, butunluğu ve kıyĂ‚mete kadar devĂ‚m etmesi icin taşıdığı buyuk aşk ve şevkıni, daha o gunlerde [1970 yılında], yakînen muşĂ‚hede etmiştim.
Merhûm Seyyid Ahmet ArvĂ‚sî ’nin inancı, fikrî yapısı, duşuncesi, tesbîtleri, fikriyĂ‚tı, arzûları, temennîleri, umîdleri ve hedefleri hakkında kendi kaleminden bir nakil yapalım:
“….Ben, İslĂ‚m îmĂ‚n ve ahlĂ‚kına gore yaşamayı en buyuk saĂ‚det bilen, Turk milletini iki cihĂ‚nda azîz ve mes ’ût gormek isteyen ve boylece İslĂ‚m'ı gĂ‚ye edinen Turk milliyetciliği şuûruna sĂ‚hibim. Benim milliyetcilik anlayışımda aslĂ‚ ırkcılığa, bolgeciliğe ve dar kavmiyet şuûruna yer yoktur.
İster azınlıklardan gelsin, isterse coğunluktan gelsin, her turlu ırkcılığa
karşıyım. Bunun yanında, ŞĂ‚nlı Peygamberimizin "Kişi, kavmini sevmekle
suclanamaz”, “Kavmin efendisi, kavmine hizmet edendir” ve “Vatan sevgisi
îmĂ‚ndandır" tarzında ortaya koydukları yuce prensiplere de bağlıyım.
Ote yandan İslĂ‚m ’ın yakından uzağa doğru bir fetih ile butun beşeriyeti
tevhîd bayrağı altında butunleştirmeye calışan İlĂ‚hî sistem olduğunu da
unutmuyorum. Yine Şanlı Peygamberimizin “İlim mu ’minin kaybolmuş malıdır.
Nerede bulursa almalıdır” tarzında formulleştirdiği mukaddes olcuye bağlı
olarak, hızla muĂ‚sırlaşmak gereğine inanmaktayım. Bu, Turk-İslĂ‚m kultur ve
medeniyetinin yeniden doğuşu (ronesansı) olacaktır.
İslĂ‚m ’dan zerre ta ’vîz vermeden yepyeni kadrolar ve muesseseler ile
zamanımızın butun meseleleri, vahyin, Peygamber teblîğlerinin ve sunnet
yoluna bağlı buyuk muctehidlerin acıklamalarının ışığında, yeniden bir
tahlîle ve tertîbe tĂ‚bi tutulabilir...”

“ArvĂ‚sî Hoca, insanı etkileyici konuşurdu” derler; siz bu konudane dersiniz?
Sozleri ve davranışlarıyla, hattĂ‚ bakışlarıyla başkalarını etkileyen bazı
insanlar vardır. Merhûm Seyyid Ahmet ArvĂ‚sî, oğretmenlik ve oğretim

uyeliği yaptığı okullarda ve Enstitulerde, gerek oğretmen, gerek oğrenci
seviyesinde pekcok insana tesîr etmiş bir kimsedir. Bulunduğu her toplumda
muhakkak te ’sîr icrĂ‚ eden ve onbinlerce, hattĂ‚ yuzbinlerce insanın hayrĂ‚nlığını
kazanan bir kimse idi.
Onu yakından tanıyan kimle konuşsanız, ona karşı hayrĂ‚nlığını ifĂ‚de
ettiğini gorursunuz. Bunda, onun sevgili Peygamberimizin torunu olması
sebebiyle sĂ‚hib olduğu asĂ‚let, haseb-neseb, akıl ve zekĂ‚nın etkisi olduğu
kadar, aynı zamanda cok okuyan, araştıran, duşunen ve ilmiyle amel eden,
ilim ve edeb sĂ‚hibi bir insan olmasının da ciddî tesîri vardır.
ZĂ‚ten merhûmun buyuk dedesi Hazret-i Alî Efendimize Ă‚it olduğu da
rivĂ‚yet edilen “İnsanın şerefi ilim ve edepledir; mĂ‚l ve neseble değildir”
sozunde de sĂ‚dece zenginliğin ve haseb-nesebin kĂ‚fî gelmediği, bu hasletlere
sĂ‚hib olan insanların aynı zamanda ilim ve edeb sĂ‚hibi olmaları gerektiği
vurgulanmıyor mu? Evine gelen misĂ‚firlerine, muhtelif okullardaki meslektĂ‚şları ve
oğrencilerine, zaman zaman kahvehĂ‚nelerdeki insanlara ve konferanslarına
gelen kişilere sohbet yoluyla hizmet etmeye calışırdı. Onlara dĂ‚imĂ‚ hakkı, ilmi,
fazîleti, hidĂ‚yeti, adĂ‚leti, nûru, guzeli, iyiyi, doğruyu tavsiye ederdi.
Eğitim hayĂ‚tı boyunca pek cok genc yetiştirdi. Guzel Turkiye ’mizin
her tarafında pek cok konferans verdi.
Tabîî ki o, bu şifĂ‚hî emr-i ma ’rûf ve cihĂ‚d hizmetlerinin yanı sıra, kutuphĂ‚nelerimizi tezyîn eden cok kıymetli eserler yazarak, kalemiyle de unutulmaz hizmetler yapmıştır.
Bircok yayınevi tarafından neşredilen, son zamanlarda da BĂ‚bıĂ‚lî
Kultur Yayıncılığı tarafından, okurlarıyla buluşturulan, “Kendini Arayan
İnsan”, “İnsan ve İnsan Otesi”, “Diyalektiğimiz ve Estetiğimiz”, “İnsanın
Yalnızlığı”, “Şiirlerim”, “Eğitim Sosyolojisi” (Eğitim Enstitulerinde Okutulan
Ders Kitabı), “Doğu Anadolu Gerceği”, “Emperyalizmin Oyunları”,
“Devletin Dîni Olur mu?”, “Kadın-Erkek Uzerine”, “Turk-İslĂ‚m Ulkusu”
(3 cilt), “İlmihĂ‚l” gibi kitaplarından başka, Seyyid Ahmet ArvĂ‚sî, her biri
bir kitap mesĂ‚besinde yuzlerce makĂ‚le kaleme aldı.

5- S. Ahmet ArvĂ‚sî, Turk milletine nicin bu kadar onem verirdi?Kendisi bizzĂ‚t diyor ki: “Kesin olarak îmĂ‚n etmişimdir ki, MuslumĂ‚n-Turk milleti ve onun
devleti guclu ise, İslĂ‚m dunyĂ‚sı da gucludur. Aksi bir durumda, butun
Turk dunyĂ‚sı ile birlikte İslĂ‚m dunyĂ‚sı da somurulecektir.
GĂ‚libĂ‚ bu durumu en iyi idrĂ‚k edenler de duşmĂ‚nlarımızdır. Onun icin
butun İslĂ‚m dunyĂ‚sını esîr almak isteyen şer kuvvetlerin ilk hedefi, Turk
devleti ve Turk milleti olmuştur. TĂ‚rihten ibret almasını bilenler, bunu ayĂ‚n-
beyĂ‚n goreceklerdir. Durum gunumuzde de aynıdır.
Onun icin diyorum ki; Turk devletini yıkmak ve Turk milletini
parcalamak isteyen boluculer, yalnız Turkluğe değil, İslĂ‚m'a da ihĂ‚net
etmektedirler....”
“Turk-İslĂ‚m kultur ve medeniyetinin yılmaz savunucusu olacağız.
İslĂ‚m Âleminin yeni bir uyanış ve diriliş işĂ‚reti verdiği bu gunlerde, ısrĂ‚rla Turk
Milletine ve onun azîz gencliğine “tĂ‚rihî misyonunu” hĂ‚tırlatmaya calışacağız.
Biz, inanıyor ve tĂ‚rihin şehĂ‚deti ile de idrĂ‚k ediyoruz ki, Turk Devleti guclu
ve Turk Milleti birlik ise, İslĂ‚m DunyĂ‚sı da mutludur ve ayaktadır. Aksine,
milletimiz zayıflamışsa veya bir “fetret devri” yaşamışsa, İslĂ‚m DunyĂ‚sı da
perîşĂ‚n olmuş, ya tĂ‚m veya yarı somurge statusune mahkûm olmuştur. Nitekim,
Selcûklu ve OsmĂ‚nlı denemeleri bunu ispĂ‚tlamıştır.”

Yine merhûm diyor ki:
“Turk milleti, en az bin yıldan beri İslĂ‚m ile muşerref olmuş,

İslĂ‚miyeti en doğru tarzda anlayan, yaşayan ve bu sĂ‚hada soz sĂ‚hibi olan
bir millettir. Bağrından İmĂ‚m-ı A ’zam ’lar, İmĂ‚m-ı MĂ‚turîdî ’ler, İmĂ‚m-
ı GazĂ‚lî ’ler, İmĂ‚m-ı Birgivî ’ler, Ahmed İbn-i KemĂ‚l PĂ‚şĂ‚ ’lar, MollĂ‚
FenĂ‚rî ’ler, Ebussuûd Efendi ’ler gibi [sayfalarca sayabileceğimiz] daha
nice dîn Ă‚limlerini cıkarmıştır.
Yine Turk milleti, MevlĂ‚nĂ‚ CelĂ‚leddin-i Rûmî, Hoca Ahmed
Yesevî, HĂ‚cı BektĂ‚ş-ı Velî, HĂ‚cı BayrĂ‚m-ı Velî, Yûnus Emre gibi nice
tasavvuf buyuklerini yetiştirmiştir. Milletimiz, buyuk ve tĂ‚rîhî bir kitaplığa ve bid ’Ă‚tsız bir dîn
kulturune sĂ‚hiptir. İslĂ‚m dunyĂ‚sının butun kaynakları en sağlam
belgeleriyle elimizdedir”
“İnanıyorum ki, hem Turk, hem MuslumĂ‚n olmak, hem de muĂ‚sır dunyĂ‚ya onculuk etmek mumkundur. EcdĂ‚dımız, butun tĂ‚rihleri
boyunca bunu denediler ve başarılı oldular. O hĂ‚lde, bizler niye bu tĂ‚rihî
misyonumuzu yerine getirmeyelim?”
Şimdi de onun "İlm-i HĂ‚l" adlı kitĂ‚bına yazdığı “İthĂ‚f”ını nakledelim.
Merhûm Ahmet ArvĂ‚sî bey orada diyor ki:
“Bu kitĂ‚bımızı, Hicrî 15. Asrın başlarında, sayıları bir milyara
yaklaşmakla birlikte [bugun itibĂ‚riyle 1,5 milyar], kara ve kızıl emperyalizmin
pencesinde inleyen, kendi arasında parcalanan “fırka fırka” olan, ic
boğuşmalarla ve dış taarruzlarla harĂ‚p duşen, butun bu felĂ‚ketlere rağmen,
bir turlu kendine gelemeyen, duşmĂ‚n recetelerinde “şifĂ‚” arayan, Allah ve
Resûlu ’nun cizgisine giremeyen, ideolojik maddî ve ma ’nevî zenginliğine
ve kultur mîrĂ‚sına rağmen, kendi vatanında esîr ve parya statusu icinde
yaşayan, muzdarip ve cĂ‚resiz İslĂ‚m DunyĂ‚sı ’nın -her şeye rağmen- kurtuluş
umîdini kaybetmeyen ve yepyeni bir heyecĂ‚nla yeniden “Kurtuluş İslĂ‚m ’da”
diyerek silkinip ayağa kalkmaya calışan îmĂ‚nlı ve azîz gencliğine ve muzdarip
munevverine ithĂ‚f ediyoruz. İslĂ‚m îmĂ‚n ve ahlĂ‚kına sarılanlara mujdeler olsun.”

İşte o, bunlardan dolayı dĂ‚imĂ‚ Turk milletine ve devletine sĂ‚hip cıkmaya
calışmıştır.

6- S. Ahmet ArvĂ‚sî ’ye “Asrın Yesevî ’si” deniliyor, bu konuda ne dersiniz?

Evet, merhûm Seyyid Ahmet ArvĂ‚sî hoca, bircok kimse tarafından Turk-İslĂ‚m Medeniyetimizin temel taşlarından olan ve bir mekteb (ekol, yol)
meydĂ‚na getiren Hoca Ahmed Yesevî ’ye benzetilmektedir.

Merhûmun akrabĂ‚sı, yakın dostu, sırdĂ‚şı, Dış Politika Yazarı, Avukat, Emekli Albay Yeşilay Eski Genel Başkanı MustafĂ‚ NecĂ‚tî Ozfatura
bey, onun hakkında:
“…..O sıradan bir kişi değildir. Son asırlarda ender rastlanan mutefekkir, pedagog, eğitimci ve sosyologdur. O'nun buyukluğu ve değeri
ufukta giderek yukselmektedir. Asrımızda, Ahmed Yesevî rolunu ustlenmiş mubĂ‚rek bir mucĂ‚hiddir. Aramızdan cok genc yaşta ayrılmasına rağmen,
hayĂ‚tına buyuk hizmetler sığdırmış nĂ‚dir bir kişidir. Yazıları dun ve bugun olduğu gibi, yarınlara da ışık tutacaktır…” demiştir.
Merhûm Gazeteci-Yazar Olcay Yazıcı ise şoyle demektedir:
“…..Bence Turkiye ’nin en buyuk problemi ne teror, ne enflasyon, ne de AB ’ye girememektir. Turkiye ’nin en buyuk problemi, memleketin tek meselesi,
ikinci bir Seyyid Ahmet ArvĂ‚sî olmamasıdır. Nasıl Yesevî Hazretleri, Anadolu ’nun Turkleşmesinde ve İslĂ‚mlaşmasında Ă‚mil olmuş ise, Seyyid Ahmed ArvĂ‚sî Bey de, 12 Eylul oncesinin o kaos ve sis ortamında, Turk gencliğine kendi değerlerini tanıtmış ve onların yabancı tuzaklara duşmesine
mĂ‚ni olmuştu….”

Ondokuz Mayıs Universitesi Eğitim Fakultesi Emekli Oğretim Gorevlilerinden; Edebiyatcı, Araştırmacı-Yazar M. Halistin Kukul da, onun hakkında diyor ki:
“…..Şayet; Avrupa ’ya, Amerika ’ya, Cin ’e, Rusya ’ya, Hindistan ’a hangi kıt ’a veya hangi devlete olursa olsun, Seyyid Ahmet ArvĂ‚sî biraz tanıtılabilse; yahut onlar, onu biraz olsun tanıyabilseler; hattĂ‚, Turkiye, basît kısır cekişmelerden ve rehĂ‚vetten kurtulsa da, hakîkî mĂ‚nĂ‚da ilme yonelse,
inanıyorum ki, onumuzdeki birkac asır, Necip FĂ‚zıl ile Seyyid Ahmet ArvĂ‚sî onların hepsine yetecektir…”

8- Merhûm Ahmet ArvĂ‚sî Hoca ’nın vefĂ‚t haberini duyunca neler hissettiniz?

Bildiğimiz gibi, eğitimci, mutefekkir, Asrımızın Hoca Ahmed Yesevîsi diye anılan merhûm Ahmet ArvĂ‚sî bey, bundan ceyrek asır evvel, ya ’nî 25 yıl once, 31 Aralık 1988 tĂ‚rihinde vefĂ‚t etmiştir.
Sevgili Peygamberimizin mubĂ‚rek torunlarından, mutefekkir, ilim ve gonul ehli, buyuk eğitimci ve da ’vĂ‚ adamı, merhûm Seyyid Ahmet ArvĂ‚sî bey, boyle bir Aralık ayında [31 Aralık 1988 Cumartesi gunu saat 11.00 sularında], daktilosu başında, Turkiye Gazetesi ’nde yayınlanacak olan makĂ‚lesini hĂ‚zırlarken, Allahu teĂ‚lĂ‚'nın rahmetine kavuşmuş idi; vefĂ‚tının uzerinden 25 sene gecmiş bulunmaktadır.

Olum, Allahu teĂ‚lĂ‚nın kĂ‚nûn-ı İlĂ‚hîsidir. Bizler, onun vefĂ‚tına cok uzulmekle beraber, takdîr-i İlĂ‚hîye rızĂ‚ gostermekten başka bir cĂ‚remiz
de yoktur. Hazret-i MevlĂ‚nĂ‚ CelĂ‚leddîn-i Rûmî, vefĂ‚t gecesine “Şeb-i Arûs=Duğun Gecesi” demektedir.
Netice olarak ifĂ‚de edelim ki, merhûm ArvĂ‚sî hocanın guzel ahlĂ‚kı, kendisini tanıyan herkesce musellemdir. TevĂ‚zuu, evine gelen talebelerine bizzĂ‚t kendi eliyle cay ikrĂ‚m edecek kadar guzeldir. Comertliğine gelince, bu vasfı, dunyĂ‚nın
en comert insanı olan mubĂ‚rek dedesi Peygamber Efendimizinden tevĂ‚rus ettiği icin, ayrıca anlatmak zĂ‚ittir.

O, "İnsanların hayırlısı (en iyisi), onlara faydalı olandır" hadîs-i şerîfini kendisine dustûr edinmiş ve başkalarına her hĂ‚l u kĂ‚rda hizmet etmeye calışan
bir insandı. İşte onun dersleri, ev sohbetleri, kahvehĂ‚nelerdeki konuşmaları, salonlardaki konferansları, meydĂ‚nlardaki nutukları, kitapları bu sozumuzun birer delîlidir.

Kıymetli ilim ve fikir adamları, kitaplarında onun bircok yonunu anlatıyorlar. Bu kısa roportajımızda, onun hakkında "zikr-i cuz' irĂ‚de-i kull" ya ’nî parcayı zikredip butunu kasdetme kabîlinden birkac cumle arzetmiş olduk.
“Onun hakkında ansiklopedilere maddeler yazılmalı, kitaplar cıkarılmalı, armağanlar neşredilmeli, yuksek lisans ve doktora tezleri hĂ‚zırlanmalı, hattĂ‚
araştırma enstituleri kurulmalıdır” teklîfi ile konuşmamızı bitirirken kendisine Allahu teĂ‚lĂ‚dan rahmetler diliyoruz, bizlere de şefĂ‚atcı olmasını umîd ve temennî ediyoruz.

Bu vesîleyle, Hoca Ahmed Yesevî başta olmak uzere, tĂ‚rih boyunca milletimize, memleketimize, dînimize, devletimize ve insanlığa hizmeti gecmiş butun İslĂ‚m buyuklerini, bu arada merhûm Ahmet ArvĂ‚sî ’yi rahmet ve minnetle anıyoruz.