Osmanlı Sarayı Dişcibaşısı

diş hekimi

Sami Gunzberg veya Sami Hirtzberg


1876 yılında İstanbul'da doğdu. II. Abdulhamit, Vahidettin, Mahmut Şevket Paşa, Ataturk, İsmet İnonu, Celal Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan ve Makbule Atadan'ın diş hekimliğini yaptı.

Sultanların ve Cumhuriyet kurucularının sırdaşı, gayriresmî diplomat.

II. Abdulhamit varislerinin vekili. Antika koleksiyoncusu. Nazilerin soykırımından kacan Yahudi multecilere yardım eden bir arabulucu.

Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılmasına, Kurtuluş Savaşı'na ve Cumhuriyetin kuruluşuna şahit oldu. Hatıralarını kaleme almadı. Rıfat Bali,
Sarayın ve Cumhuriyetin Dişcibaşısı Sami Gunzberg kitabında onun hayatını anlattı.



HAKKINDA YAZILANLAR

Esrarengiz bir dişcibaşı
SELİM İLERİ
Zaman Cumaertesi Sayı 99
20 Ekim 2007

Sami Gunzberg, Saray ’ın dişcisi, Abdulhamid ’in, Vahideddin ’in, Harem ’in dişcisi; sonra Ataturk ’un, İsmet Paşa ’nın, Menderes ’in… Donemler geciyor, duzen değişiyor, dişcibaşının yeri sapasağlam. Herhalde cok başarılı bir hekimdi diyeceksiniz. Ama bazı tanıklar, hic mi hic oyle soylemiyorlar.

Mehmet Varış, sağ olsun, Kitabevi ’nin yayınlarını her zaman gonderir. Bu kez zarftan iki kitap cıktı: A. de Rochebrune imzalı, Dilber Kethy ’nin Bursa ve İstanbul Hatıratı ’yla Rıfat N. Bali ’nin kaleme getirdiği bir biyografi; Sarayın ve Cumhuriyetin Dişcibaşısı Sami Gunzberg.

Bir biyografi diyorum ama, buyuk emek urunu, goz kamaştırıcı bir biyografi. Hemen vurgulamak isterim.

Oysa once, İstanbul tutkusundan olacak, Dilber Kethy ’nin anılarını karıştırmaya koyulmuştum. Bilmem siz de oyle mi yaparsınız: Bir kitabı okumaya başlamadan once, evirir cevirir, on kapağını, arka kapağını iyice inceler, yapraklarını baştan sona tararım. Bursa ve İstanbul Hatıratı ’nı birazdan okumak uzere masaya bıraktım ve Sami Gunzberg ’in yaşamoykusune goz atmak istedim. Bir daha da elimden bırakamadım. Şimdi, bu satırları yazarken, sekizinci bolume kadar (s. 187) yol almış durumdayım.

Sekizinci bolum cok ‘heyecanlı ’ bir bolum. Cunku Rıfat N. Bali, bu bolumde, Gunzberg ’in, coklarınca olumsuz yonde eleştirildiği, II. Abdulhamid ’in mirası meselesinde Gunzberg-hanedan ilişkilerini irdeleyecek. Cokları, Gunzberg ’i, Abdulhamid ’in mirasını carcur etmekle, hatta daha karanlık işler cevirmekle itham etmiş!
Ama biz başlangıca, bu, tuhaf, cok renkli, gizem dolu İstanbul romanına donelim.

Bali, usta polisiye roman yazarı gibi başlıyor eserine. Kitapta adı sıkca gececek kişilerin kısa yaşamoykulerini işliyor. İlk isim, yazılarında İstanbul ’u -ve Ankara ’yı- ikide birde iğneli fıcılara sokup cıkartmış -belki de oralarda bırakmış- Munevver Ayaşlı.

Ayaşlı ’nın ismini gorup de kapılmamak elde mi? Munevver Ayaşlı, Gunzberg ’in, uzun yıllar, “ic ve dış siyasetimizin kulislerinde oynanan butun oyunlarını ve oyuncularını” bildiğini belirtmiş. Fakat dişcibaşının ağzı sıkılığından yakınmış…

Bali, kişilerden sonra, eserini hangi aşamalardan gecerek butunleyebildiğini anlatıyor. Sami Gunzberg adı karşısına nerede cıkmış, neden ilgisini cekmiş, bu adın cevresinde dolanırken, iz surerken ne tur bir yontem uygulamış… Emin olun ki, polisye kurgu devam ediyor. Yazarın upuzun teşekkur listesini bile dikkatle okuyorsunuz. Cunku oradaki gondermeler, sonraki sayfalar icin belki bilgi uyarısı olabilir!

Sami Gunzberg daha ilk satırlarda soylentilerle donanmış bir kimlik olup cıkıyor: Saray ’ın dişcisi, Abdulhamid ’in, Vahideddin ’in, Harem ’in dişcisi; sonra Ataturk ’un, İsmet Paşa ’nın, Menderes ’in… Donemler geciyor, duzen değişiyor, dişcibaşının yeri sapasağlam. Herhalde cok başarılı bir hekimdi diyeceksiniz. Ama bazı tanıklar, hic mi hic oyle soylemiyorlar. İşte soylentiler başlıyor. Adının acıklanmasını istemeyen bir diş hekimi, dişcibaşının “diplomasız” olduğunu ileri suruyor, bir başkası -ustelik Gunzberg ’in asistanı- aynı iddiada.

Dişcibaşının hekimlik başarısı ve değeri, bilgisi, eğitimi tehlikeye girerken; bir ikinci soylenti handiyse skandala yol alacak: Sami Gunzberg ’in herkese kızkardeşim diye tanıttığı Lili Gunzberg ’in kızkardeş değil, fakat sevgili olduğunu acık acık belirtenler var.

Derken, demin andığım Abdulhamid ’in mirası meselesi devreye giriyor. Rıfat N. Bali, okuru avcunun icine iyice aldıktan sonra, bizi birdenbire Sultan Hamid cağına savuruyor. Tabiî Saray ’a giriş hikÂyesi de karmakarışık. Hele, son asistanının verdiği bilgiyi okuduktan sonra:

“Annesi Madam Gunzberg omuzunda taşıdığı kumaşları şehrin varlıklı hanımlarına satarak hayatını kazanıyordu. Şuphesiz bu şekilde buyuk malikÂnelere girebildi. Buyuk bir ihtimalle tanıdığı bu hanımlardan birini dişci oğluna tedavi ettirdi, bu şekilde Sami ust duzeydeki kişilerin cevresine ve belki de Saray ’a girebildi.”

Gerci dişcibaşının unlu hastaları, boyle bir ‘bohcacı kadınla oğlu ’ soylentisinden konuşmuyorlar; hemen hepsi, Gunzberg ’in yetkin bir dişci, handiyse aristokratik gecmişi olan bir kişi olduğunda birleşiyor.

Evet, kim bu adam? Evrakı kaybolup gitmiş. Boluk porcuk bir şeyleri Rıfat N. Bali bin bir guclukle toplamış.

V. Mehmed ’in (Sultan Reşad) torunu Perîzad Osmanoğlu ’nun eski eşi Comert Baykent, dişcibaşı icin, “son derece cimriydi” dedikten sonra, miras olayını kurcalıyor ve kuşkularını dile getiriyor. Hanedan ailesinin bazı uyeleri boylesi soylentilerin iftira olduğunu belirtirken, Şehzade Ali VÂsıb Efendi ’nin yorumu hayli farklı:

“Devrin buyuk adamlarının dişcisi ve aynı zamanda işlerini buyuk bir muvaffakıyetle ustune alıp, alım ve satım meselelerinde yardım maksadıyla suhulet gosterir gibi gorunerek bu kimselerin mevki ve servetlerinden azamî istifade eden ve sonunda bu kimseleri kendisine medyun ve muhtac vaziyette bırakan bir doktordur.”

Evet, hangisi?

Muayenehanedeki muhteşem mobleye bakılırsa, son tanıklık, sonuncu iddia yabana atılacak gibi değil. Cunku Gunzberg ’in muayenehanesinde ve evinde Saray artığı birbirinden değerli eşya, yıllar yılı, gorenleri, gelip gidenleri buyulemiş. O eşyaları korumak mı istemiş dişcibaşı, yoksa, ta gencliğinden kalma bir ihtirasla mı ele gecirmiş, bellisiz, yoruma acık.

1960 ’ların ortasına kadar Sami Gunzberg diş hekimliğini -elbette oteki faaliyetleriyle birlikte- surdurmuş. Unlu hastaları, yalnızca eşyanın gorkeminden soz acmıyorlar; birbirinden carpıcı fotoğraflardan da ille soz acıyorlar.
Bali, fotoğraflardan bazılarını, iz sure sure bulmuş; kitapta yer alıyor. Bazı fotoğraflar, yazık ki kaybolmuş, sadece tanıkların sozlerinde...

MeselÂ, “Dolmabahce Sarayı ’nda Sultan Vahideddin tarafından karşılanırken cekilmiş muazzam” (Gunzberg ailesinden F. K. Bey ’in anlatımı) bir fotoğraf, her zaman, değişen devirlere ve şartlara rağmen, yerli yerinde durmuş. Altemur Kılıc ’ın onemli saptamasını alıntılıyorum:

“Sami Gunzberg hem Osmanlı hanedanının hem de Ataturk ’un diş hekimi idi. Ataturk ona geldiğinde hanedan mensuplarının fotoğraflarını gizlemeyecek kadar durust ve kadirşinastı. Ataturk de bunu anlayış ve takdirle karşılayacak kadar durusttu. Babam da Gunzberg ’in bu tarafından hep takdirle bahsetmiştir.”

Moble, piyano, fotoğraflar, Osmanlı nişanları, bu muayenehane, herhalde o gunlerin İstanbul ’unda dillere destan bir mekÂndı.

Turkiye Buyuk Millet Meclisi ’nin eski başkanlarından Org. KÂzım Ozalp ’ın oğlu Prof. Teoman Ozalp ise, cok sevimli, sıcak bir anıyla Gunzberg bilmecesini katmenlendiriyor: “Muayenehanesine her gittiğimizde adamını Lebon Pastanesi ’ne yollar, ablamla bana birer kutu cikolata aldırırdı.” Cikolatalar, ablayla kardeş, seckin bir babanın cocukları oldukları icin mi; yoksa, hic evlenmemiş dişcibaşının cocuklara sevgisinden mi?

Bali ’nin dipnotlarından biri beni alıp cocukluğuma goturdu. Yazar, “Yahudilerin Turk milliyetciliğini destekleyerek Osmanlı İmparatorluğu ’nun dağılmasına” sebep oldukları meselesi uzerinde duruyor bu dipnotta (s. XXVII). Bense, adı gecen Lazzaro Franko ’ya dalıp gittim:
“Lazzaro Franko ise İstiklÂl Caddesi ’nde ismini taşıyan unlu bir mefruşat mağazasının sahibiydi.”
1955 sonrasında Beyoğlu. Cihangir ’de oturuyoruz ve sık sık Beyoğlu ’na cıkıyoruz. Lazzaro Franko ’nun vitrini mevsimden mevsime değişir; yaz icin, guz icin, kış ve ilkbahar icin yeni dekorlar… İşte o gunlerde Sami Gunzberg ’in muayenehanesi de Beyoğlu ’ndaymış, Bodui Apartımanı ’nda…



HAKKINDA YAZILANLAR

Dunyanın en kudretli dişcisi
EMETİ SARUHAN
Yeni Şafak 03.10.2007

Sarayın dişcibaşısı olan Sami Gunzberg, Sultan Vahdettin, Ataturk, Adnan Menderes gibi devlet buyuklerine diş tedavisi yapmakla kalmadı, yetmiş sene siyasetimizde de rol oynadı.

Sami Gunzberg. Hafızanızı zorlasanız da, bu isim pek coğumuz icin pek bir şey ifade etmiyor. Halbuki Sami Gunzberg adı vaktiyle elit tabakanın en iyi bildiği isimlerden biriydi ve tum kapıları acıyordu. Gunzberg, Son Osmanlı Padişahları ve Cumhuriyetin ilk kurucu kadrosunun ve bu kadrolara yakın isimlerin hem dişcisi hem de sırdaşıydı. Bu ilişkilerine dayanarak, kendi menfaatleri doğrultusunda, ic ve dış politikamıza yon vermek icin cabalamış, ve zaman zaman da başarmıştı. Sultan Abdulhamit, Sultan Vahdettin, Ataturk, İsmet İnonu, Celal Bayar ve Adnan Menderes'in dişciliğini yapan ve bu isimlerle yakın dostluklar kurmayı başaran Gunzberg'in unutulup gitmesi şaşırtıcı. Munevver Ayaşlı'nın tesbitine gore bunun sebebi Sami Gunzberg'in tek bir satır yazmadan, kimseye tek bir kelime soylemeden gitmesi. Halbuki şaşırtıcı ve de pek kimseye nasip olamayacak şekilde, hem Hanedan, hem de Cumhuriyet'e yakın olan bu ismin hatıraları gunumuzun tarih bilgisini değiştirebilirdi. Yine Munevver Ayaşlı'ya gore Gunzberg, "Bizim, 60- 70 senelik ic ve dış siyasetimizin kulislerde oynanan butun oyunlarını ve oyuncularını bilen tek adam idi". Rıfat N. Bali bu ilginc ve gizemli ismin izini, tanıkların hatıralarından ve belgelerden surerek ilginc bir Sami Gunzberg portresi cıkarmış. Kitabevi'nden yayınlanan 'Sarayın ve Cumhuriyetin Dişcibaşısı Sami Gunzberg', dunyanın en kudretli dişcisini anlatıyor. Gunzberg'in kerametinin kendinden mi menkul olduğunu anlayamasak da, Yuzbaşı John G. Bennett, Gunzberg'in dişci koltuğunda ağzını acmış şekilde otururken, dişciliğin siyasetle birleştiği zaman ne kadar fevkalade bir silah olabileceğini keşfettiğini soyluyor. Doğum tarihi 1876 olarak bilinen Gunzberg İstanbul'da doğmuş. Bir rivayete gore ailesi Rus, bir rivayete gore ise Macar. Dişcilik eğitimini yurt dışında alarak Bahriye nezaretinde dişcilik yapmaya başlamış. Osmanoğulları'nın anlattığına gore Gunzberg'in sarayla olan ilişkisini Polonyalı bir Yahudi olan annesi bohcacılık yaparken kurmuş. Saraya gidip gelen Madam Gunzberg, kadınefendilere nufuz eder ve oğlunu saraya dişcibaşı yaptırır. Tanıklara gore Sami Gunzberg hem Turk, hem de yabancı ulke siyasetcileriyle ilişkide olup, fazla goze batmayan bir nevi diplomatik kariyer surdurmuştu. Sami'nin dişci dukkanı, İstanbul yuksek sosyetesinin Abdulhamit gunlerinden beri randevulaştığı, nice aile ve politika sırlarının toplandığı bir santraldi.

MELEK Mİ ŞEYTAN MI?

Gunzberg'le ilgili hatıralarını anlatanların soyledikleri coğu zaman celişiyor. Tanıkların bir kısmı Gunzberg'in cok iyi bir dişci olduğunu soylerken, icinde diş hekimlerinin de bulunduğu bir kısmı cok da iyi bir dişci olmadığını iddia ediyor. Sadece iyi protez yapabildiğini soyleyenler de var. Hatta aslen berber olduğu, diplomasını parayla satın aldığı gibi dedikodular da yok değilmiş. Gunzberg'in hanedana olan sadakati nedeniyle varislerinin miraslarını elde edebilmesi icin canla başla calıştığı ve bu yonde cok para harcadığını anlatanların yanı sıra, hanedan uyelerini dolandırdığını anlatanlar da var. Turkiye icin yurt dışında kredi aradığı biliniyor, ancak bunu yapmasının nedeni kendisinin ve Turk Yahudi cemaatinin cıkarları. Ulkeye sadık olup olmadığı ise pek anlaşılamıyor. Boylece Gunzberg'in melek mi şeytan mı olduğunu pek anlayamıyoruz. Tanıkların anlattığına gore Gunzberg, Padişahın her diş tedavisi icin geldiğinde bir rutbe almış ve Bahriye subaylığından yuzbaşılığa kadar yukselmiş. Ataturk'un biyografyacısı olan Lord Kinross'a gore Gunzberg, Sultan Aldulhamid ve Sultan Vahidettin sırdaşı konumundaydı. Sultan Vahidettin "Diş Paşa" dediği Gunzberg'le siyasi konuları konuşmayı adet haline getirmişti. Lord Kinross'un Gunzberg'e atfen naklettiği bilgiye gore, Sultan Vahidettin gizlice Milli Mucadeleyi destekliyordu. Hatta Gunzberg'e, Sadrazam Ali Rıza Bey'in de bulunduğu bir ortamda, butun careler tukendiğinde "en azından vatanın kalbini" kurtarması icin Mustafa Kemal'i Anadolu'ya gonderdiğini soylemişti.

VATAN HAİNLİĞİNDEN İSTİKLAL MADALYASINA

Gunzberg hakkında ilginc bir anekdot da Gunberg icin TBMM tarafından kanun cıkarılması. Donemin gazetelerine gore Gunzberg mutareke yıllarında itilaf kuvvetleri ile birlikte calışmıştı.
1923 yılının Haziran ayında Turk orduları İstanbul'a ufuklarında gorulduğunde Gunzberg gecmişinin korkusuyla Avrupa'ya kacmış daha sonra bir Turk konsolosluğundan edindiği pasaportla geri donmuştu. "Bursa Askeri Heyeti Mahsusa", Sami Gunzberg'in milli mucadeleye katılmama ya da aleyhinde calışma neticesinde devlet hizmetinde calışmaması icin kararname teklifi hazırlamış. Bunun uzerine Gunzberg TBMM'ye başvurarak karara itiraz etmiş. TBMM de heyetin verdiği kararları gozden gecirmeye imkan veren yeni bir kanun cıkartmış ve uc general ve temyiz mahkemesi uyesinden oluşan "Ali Karar Heyeti" kurmuş. Bu heyet Gunzberg'i aklamış. Hatta İstanbul askeri yonetiminin isteği uzerine Gunzberg'e İstiklal madalyası verilmesi gundeme gelmiş ve İsmet Paşa Gunzberg'i adalet yerini buldu diye şahsen kutlamış.

FİKRİYE'NİN İNTİHARI

Kitapta Gunzberg'in Ataturk'le olan hekim-hasta ilişkisine dair bir anı şoyle aktarılmış: Ataturk'un cenesinde iltihap vardı. Doktorlar ameliyat etmeye cesaret edememişler. Bana geldi ve 'cesaretin var mı?' diye sordu. 'Evet' dedim. Ağzını actı. titriyordum. 'Şoyle bir bakayım' diye aldatmaya calıştım. Fakat o buyuk adam benim yapacağımı anladı. Birden dişini cektim ve korkudan elimdeki aletleri atarak banyoya kactım...

Ataturk'un Gunzberg'le ozel hayatı ile ilgili de sohbet ettiğini biliyoruz. Husrev Gerede'nin anılarına gore Ataturk Fikriye'nin olumunu Gunzberg'e şoyle anlatmış. "Fikriye, Latife Hanım zamanında İsvicre'den donmuş, yaver Muzaffer'e gorunmeden Gazinin odasına cıkmış.

Kıskanclığından Gazi'ye suikast tasarlamışsa da başarılı olamayarak bahceye kacmış, yakalamaya gelenleri gorunce tabancasını kendi başına sıkmış.”


HAKKINDA YAZILANLAR

Sarayın ve Cumhuriyetin Dişcibaşısı Sami Gunzberg
Rıfat N. Bali
Kitabevi Yayınları


Dişcibaşı, Sultanların ve Cumhuriyetin kurucularının sırdaşı, gayri resmî diplomat, İstanbul'daki sayısız gayri menkullerden Musul'daki petrol yataklarına ve Filistin'deki arazilere kadar uzanan emsalsiz bir mal varlığının sahibi Sultan II. Abdulhamid varislerinin vekili, antika koleksiyoncusu, Nazilerin Soykırımı'ndan kacan Yahudi multecilere yardım eden bir arabulucu. Butun bu sıfatlar Sami Gunzberg'in hayat hikÂyesinin değişik manzaraları.

Sultan II Abdulhamid, Sultan Vahideddin, Mustafa Kemal, İsmet Paşa, CelÂl Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan. Bunlar Sami Gunzberg'in guvenini kazandığı devlet ricalinin sadece birkacı. Bir imparatorluğun dağılmasına, Kurtuluş Savaşı'na ve Cumhuriyetin kuruluşuna şahit olmasına rağmen Sami Gunzberg hatıralarını kaleme almamaya kararlıydı. Arşiv belgelerine dayanan bu calışma ile Dişcibaşı Sami Bey'i saklayan perde aralanmakta ve hayat hikÂyesi anlatılmakta....


Turkce
460 s.
2. Hamur
Ciltsiz
13 x 21 cm
İstanbul 2007
1. Basım
ISBN : 9789759173418




HAKKINDA YAZILANLAR

Abdulhamit, Ataturk ve Menderes ’in dişcisi Sami Gunzberg
Mahmut Cetin

Gunzberg ’in hayatında sağcı ve solcu butun yakın tarih tezlerini curutecek karmaşık ilişkiler var. Hepimiz bu ilişkilerden kendi ilgilerimize gore uygun sonuclar cıkarabilirsiniz.

Oyleyse buyurun Gunzberg ’i yakından incelemeye…

1.Dişcibaşı ’nın abartılı cevresi

Dişcibaşı, Osmanlı Sarayı ’nda bir sıfat… Dişcibaşı Sami Gunzberg, Cumhuriyet oncesinde Abdulhamit ve Vahdettin Han ’ın, Cumhuriyet sonrasında ise Ataturk, İsmet Paşa, Celal Bayar ve Adnan Menderes ’in dişcisi. Ayrıca Osmanlı donemi sadrazamlarından Mahmut Şevket Paşa ile Cumhuriyet doneminde TBMM Başkanı Refik Koraltan ’ın ve Ataturk ’un kız kardeşi Makbule Hanım ’ın da dişcisi. Gunzberg, Menderes donemi Genelkurmay Başkanı Ruştu Erdelhun ’un dostları arasında.

Donemler değişir, Dişcibaşı Gunzberg ’in yeri değişmez. O devlet buyuklerine diş tedavisi yapmakla kalmaz, 70 sene Turk siyasi hayatında etkin rol oynar.

Demokrat Parti doneminde yurtdışından kredi sağlamak icin Celal Bayar ’la birlikte calışır.

Kendisi de ustseckin ilişkiler icinde olan Munevver Ayaşlı, Gunzberg ’in, “ic ve dış siyasetimizin kulislerinde oynanan butun oyunlarını ve oyuncularını” bildiğini soyler.

2.Sultan Vahdettin ’in ‘Diş Paşa ’sı

Sultan Vahdettin ‘Diş Paşa ’ dediği Gunzberg ’le siyasi konuları konuşmayı ozellikle alışkanlık haline getirmiştir. Vahdettin, Gunzberg ’e, Sadrazam Ali Rıza Bey ’in de bulunduğu bir ortamda, butun careler tukendiğinde ‘en azından vatanın kalbini kurtarması icin ’ Mustafa Kemal ’i Anadolu ’ya gonderdiğini soylemiştir.

Altemur Kılıc ’ın onemli bir tespit yapar: “Sami Gunzberg hem Osmanlı Hanedanı ’nın hem de Ataturk ’un diş hekimi idi. Ataturk ona geldiğinde hanedan mensuplarının fotoğraflarını gizlemeyecek kadar durust ve kadirşinastı. Ataturk de bunu anlayış ve takdirle karşılayacak kadar durusttu. Babam (Kılıc Ali) da Gunzberg ’in bu tarafından hep takdirle bahsetmiştir.”

3.Vatan Hainliğinden İstiklal Madalyası ’na

Emniyet Genel Mudurluğu kayıtlarında Mutareke doneminde İngiliz istihbaratına calıştığı, Siyonist propagandası yaptığı ve İtalyanlar ’a casusluk yaptığı bilgileri vardır. Donemin gazetelerine gore Gunzberg Mutareke yıllarında işgal kuvvetleriyle birlikte calışmıştır.

1923 yılının Haziran ayında Turk orduları İstanbul ’a yaklaşınca Gunzberg, Vahdettin ’e yakın olmanın korkusuyla Avrupa ’ya kacar. Daha sonra Turk Konsolosluğundan aldığı pasaportla yurda doner.

‘Bursa Askeri Heyeti Mahsusa ’, Sami Gunzberg ’in Milli Mucadele ’ye katılmaması uzerine bir rapor hazırlar. Bunun uzerine Gunzberg, TBMM ’ye başvurarak karara itiraz eder. TBMM, heyetin verdiği kararları gozden gecirmeye imkan veren yeni bir kanun cıkartmış ve uc general ve temyiz mahkemesi uyesinden oluşan ‘Yuce Karar Heyeti ’ kurmuştur. Bu heyet, Gunzberg ’i aklar. Hatta İstanbul askeri yonetiminin isteği uzerine, Gunzberg ’e ‘İstiklal Madalyası ’ verilmesi gundeme gelir.

Bunun uzerine Gunzberg ’in dostlarından İsmet İnonu, Gunzberg ’i “adalet yerini buldu” diyerek şahsen kutlar.

4.Sami Gunzberg ’in X İlişkiler ’i

Sami Gunzberg ’in annesi Madam Gunzberg omzunda taşıdığı kumaşları şehrin varlıklı hanımlarına satarak hayatını kazanıyordu. Annesi bu şekilde İstanbul ’un ustseckinleriyle bağlantı kurdu. Gunzberg ’in sahip olduğu en buyuk sermaye, nufuz sahibi insanlardan oluşan geniş cevresidir. Bunda annesinden gelen ilişkilerin de katkısı olmalı.

Gunzberg ’in Siyonizm kurucusu Theodor Herzl ’le ilişkileri vardır… Herzl, Gunzberg ’ten “Saray icinde mutemet adamımız” diye bahseder. İkinci İsrail Cumhurbaşkanı Yitzhak Ben-Zvi, Gunzberg ’in dostları arasındadır. Gunzberg, İsrail ’e gider. Ve bu ulkeye yardımlarda bulunur. Arşivini İsrail Devlet Arşivleri ’ne devretmek ister. Ama bu isteği gercekleşmez.

Abdulhamit ’in padişahlıktan duşurulme kararını ileten 3 kişiden biri olan Emanuel Karasu ’nun oğlu Albert Karasu, Gunzberg ’in olumunden sonra yazı yazan ekabirdendir.

Gunzberg ’in gizemli yapısı, onun karanlık işler cevirdiğine yorulmuştur. Mesela Sami Gunzberg ’in herkese ‘kız kardeşim ’ diye tanıttığı Lili Gunzberg ’in aslında kız kardeşi değil, sevgilisi olduğu soylenir.

Meraklısı bu ilişkilerin daha fazlası icin Rıfat N. Bali ’nin Kitabevi Yayınları ’ndan cıkan ‘Sarayın ve Cumhuriyetin Dişcibaşısı Sami Gunzberg ’ ve Sinan Korle ’nin İletişim ’den cıkan ‘Kızıltoprak Gunlerim ’ kitaplarına bakmalı.

5.Gunzberg-Osmanlı Hanedanı vekilliği

Yıllarca Abdulhamit varislerinin Filistin ve Irak ’taki mirasını geri almak icin aracı olur.

Ancak Abdulhamit ’in mirasının yeniden elde edilmesi meselesinde başarısız olur. Bu yuzden suclanır.

‘Abdulhamit ’in Petrolleri ’ kitabı konuyla ilgili onemli bir kaynaktır.

6.Dişcibaşı Gunzberg ’in ozelliklerine bak Kanuni ’nin Yahudileri nicin ulkemize getirdiğini anla

Dişcibaşı Gunzberg ’in ozellikleri sıralanmakla bitmez… Sultanların ve Cumhuriyet kurucularının sırdaşı, gayri resmi diplomat, İstanbul ’daki sayısız gayrimenkulden Musul ’daki petrol yataklarına ve Filistin ’deki arazilere kadar uzanan emsalsiz bir mal varlığının sahibi Sultan Abdulhamit varislerinin vekili, antika koleksiyoncusu, Nazilerin Soykırımı ’ndan kacan Yahudi multecilere yardım eden bir arabulucu.

7.Hatime: Gunzberg ’den kendimiz icin sonuclar cıkarmalıyız

Turkler ’in ağırlıkla asker ve koylu olduğu bir toplumda, İmparatorluğun yetişmiş insan ihtiyacının onemli bir kısmını Yahudiler karşıladı. Gunzberg de onlardan biri.

Reaya ’nın yani ‘sahici Turkler ’in eğitimle, sanatla, hayatla tanışması konusunda ne Osmanlı ne de Cumhuriyet başarılı olabildi. Osmanlıcılar ve Cumhuriyetciler, her konuda olduğu gibi ‘toplumsal tarihi ’ de hala tahrif etmekle meşguller.

Yuzyıl başında Ruslar ’ın işgali altındaki Kırım ’da okuma-yazma oranı yuzde 90 ’ları buluyordu. Okuma-yazma konusunda Osmanlı ’da veriler yuzde 2 ile yuzde 6 arasında değişik oranlarda. Abdulhamit, ‘nicin okuma yazma oğretemediğimizi ’ araştırır. Karşısında kohneleşen Medrese ’yi bulur. Medrese, inatla Turkce ’yi bir dil olarak kabul etmemekte direnir. Bu yuzden okuma-yazma eğitimi başarısız olur. Bu eğitim sistemi yuzunden Yahya Kemal 3 yılda okumayı soktuğunu soyler.

Abdulhamit ’e “Şeriat isteruk” diye ayaklanan Medrese, Hareket Ordusu ’nu karşısında bulur. Ve ilk tasfiyesini yaşar.

Tarihimizi ‘yoneten-yoneten ’ ikilemi icinde yeniden yorumlamalıyız.

Yonetilenler ’in yani Reaya ’nın insan sınıfından sayılması 1950 sonrasına rastlar… Kendi cıkarları icin Demokrat Parti ’yi kursalar da Menderes, Bayar, Koraltan ve Koprulu gibi toprak ağası ve seckinlere cok şey borcluyuz.

Eğer tarihi doğru yorumlamazsak, Gunzberg hakkında yukarıda yazdığımız bilgiler ‘komplo teorisi ’ne hizmet eder.

Bugun Reaya seckinlerinin temel sorunu, Gunzberg gibilere muhtac olmadan geleceğini inşa edip edememe sorunu.