iktisatcı, sosyolog, yazar


8 Mayıs 1911 tarihinde İstanbul ’da doğdu. İstanbul Hukuk Mektebi ’ni bitirdi. Bu okulun iktisat kursusu asistanı oldu. İktisat Fakultesi kurulunca (1936) bu fakulteye gecti. 1941 yılında docent 1951 yılında profesor oldu.

İki kez fakulte dekanlığı yaptı. 1958-1959 yılları arasında Federal Almanya ’daki Munih Universitesi ’nde, 1964-1965 yılları arasında ABD ’deki Columbia Universitesi ’nde konuk profesor olarak ders verdi. 1981 yılında emekliye ayrıldı.

1 Temmuz 1983 tarihinde İstanbul ’da vefat etti.

Goruşleri

Keynesci iktisat duşuncesini ve makro ekonomi oğrenimini Turkiye ’de ilk kez sistemli hale getirdi. Max Weber ’in Batı Avrupa ’da kapitalizmin ruhunu Protestan ahlakının belirlediği goruşunden yola cıkarak bu yaklaşımı Osmanlı-Turk toplumuna uyarlamaya calıştı. Bu doğrultuda Turkiye ’nin ekonomik geriliğinde, kuşaktan kuşağa aktarılan duşunce geriliğinin onemli bir rol oynadığını ileri surerek Max Weber ’in geliştirdiği yaklaşımın Turkiye ’deki ilk onemli temsilcisi oldu.

ESERLERİ:

1.İktisadi İnhitat Tarihimizin Ahlak ve Zihniyet Meseleleri (1951)
2.Milli Gelir, İstihdam ve İktisadi Buyume (1962)
3.Zihniyet ve Din (1981)
4.Zihniyet, Aydınlar ve İzmler (1983)



HAKKINDA YAZILANLAR

Ne diyordu Ulgener?
Mahmut Cetin
sondevir 25 Kasım 2014

1.Geri kalmışlık ne zaman başladı?

Geri kalmışlığın sebebini hep tarihte aramak adetimizdir…

Kimimiz Tanzimat ’ı, kimimiz Lale Devri ’ni, kimimiz İttihat ve Terakki ’nin iktidara gelişini, kimimiz de Cumhuriyet ’in kuruluşunu geri kalışımızın miladı olarak alırız.

Tarih bilmeyenler ise cıkar durumuna gore ya mevcut iktidarı ya da bir onceki iktidarı suclayarak gunu kurtarmaya calışır.

İşte Ulgener toplumsal tarihi yorumlama işinin yukarıdaki seceneklerden birini secmek kadar kolay olmadığını anlatmaya calışan adamdır.

2.Ortacağlaşma ya da Yoruk sırtından kurban kesmek

Ulgener ’in ‘ortacağlaşma ’ kavramını cozumlemesini ağırlıklı olarak Beşir Ayvazoğlu ’nun ‘Gecmişi Yeniden Kurmak ’ adlı eserinden hareketle ele aldım.

Ulgener ’e gore, Osmanlı ’da iktisadi cozulme bir ‘ortacağlaşma ’ hadisesidir. Ulgener ‘ortacağ ’ kavramını bir zihniyet olarak ele alır. Kavramın ilericilik-gericilik catışmasıyla ilgisi yoktur.

Ulgener ’e gore ‘ortacağlaşma ’ “tuketim ve sarfiyata dayalı bir iktisat rejimidir.”

‘Ortacağ ’ kavramı toprağa bağlı ve merkeziyetsiz bir yapıdır. Bugunku anlamda bir devlet hiyerarşisinin olmadığı yerel aktorlerin toprak ağalarının ve eşraflık ruhunun one cıktığı bir yapılanma soz konusudur. Bu merkeziyetsiz yerel yapıyı Şerif Mardin ‘genişletilmiş statu sistemi ’ olarak ifade eder. Kırsal alanda tarım, şehirde carşı esnafının kucuk uretimi belirleyicidir.

“Tuketim ve sarfiyata dayalı bir iktisat rejimi” olarak ‘ortacağlaşma ’, giderek ‘Burokratik Yonetim Geleneği ’nin bir yonetme bicimine donuşmuştur. Aynı anlayış butun tarihimiz boyunca, butun iktidarlar eliyle devam etmektedir. Bu hastalık sivil toplum orgutlerinde, sendika, vakıf, dernek, spor kulubu ve partilerde de aynen devam etmektedir. Mesela butun spor kulupleri borc batağında. Borcsuz tek takım İlhan Cavcav ’ın yonettiği Genclerbirliği.

Once tuketen ve borclanan bu anlayış ortacağ ’dan bugune tarihimizin vazgecilmezi olmuştur. ‘Burokratik Yonetim Geleneği ’ alışılmış tahsilat yolları daraldıkca, yeni kaynak uretme bicimleri bulmakta mahirdir.

Ulgener ’e gore bu yaklaşım faizi ve tefeciliği cazip hale getirmiş, ‘tefeci kapitalizm ’ giderek meşrulaşmıştır. Hikmet Kıvılcımlı ’nın tahlilinde bu durum ‘tefeci bezirgan ’ takımı olarak tanımlanır.

Yerli ‘tefeci kapitalizm ’, Batı ’da olduğu gibi uretim odaklı, iş ve kredi organizasyonu değildir. ‘Ortacağlaşma ’ ‘Burokratik Yonetim Geleneği ’nin ‘tefeci bezirgan ’ takımıyla ittifakı elinde uretim kaynaklarını tıkayan bir mekanizmaya donuşmuştur.

Alınan borclar, kamu maliyesinin hesapsız acıklarının faizini odemeye harcanmıştır. Yeni borclanmalar zorunlu hale gelirken ‘Burokratik Yonetim Geleneği ’ devlet adına luks tuketime hicbir zaman ara vermemiştir.

15.Yuzyıl sonlarından 19. Yuzyıl ’a kadar Osmanlı iktisadının hakim cizgisi ‘ortacağlaşma ’ olmuştur.

Kıvılcımlı, ‘tefeci bezirgan ’ kavramını kapitalizm oncesi uretim ilişkilerinin yerel aktorleri icin kullanır. Devleti haraca bağlayanlar gayrimuslim tefecilerdir. Galata Bankerleri, Ermeni ve Yahudi tefeciler eliyle ic borclanma artarken giderek yabancı devletlerden ve bankerlerden borc alma surecini başlatmıştır. Yabancı devletler giderek Osmanlı ’dan alacaklarını ulke icinde Duyun-u Umumiye idaresi eliyle kendileri sağlama yoluna gitmiştir. Ormanlar, madenler, vergi ve gumruk gelirleri Duyun-u Umumiye idaresi eliyle yabancılara verilmiştir. Cumhuriyet doneminde Duyun-u Umumiye idaresi kaldırılmakla birlikte Osmanlı donemi borclarının odemesi 1950 ’ye kadar devam etmiştir.

3.Nazım Hikmet ’in komunizme karşı akrabası

Sabri Ulgener, Nazım Hikmet ’in akrabalarındandır… Nazım Hikmet ’in anneannesi Leyla Hanım ’ın annesi Ayşe Sıdıka Hanım ile Ulgener ’in anneannesi Hatice Hanım kardeştir. Ayşe Sıdıka Hanım ve Hatice Hanım ’ın babaları Hafız Mehmet Paşa ’dır.

Ancak akrabalığa rağmen Ulgener ’in siyasi eğilimiyle Nazım Hikmet ’in eğilimi birbirine 180 derece zıttır.

Ulgener ’in Marksizm karşıtlığı 1960 ’lı-70 ’li yıllarda surec icinde oluşmuştur. Ulgener ’in temelde Max Weber ’i esas aldığı hep soylenir. Ama onun komunizm karşıtlığı, agresif Sol ’a tepki olarak gelişmiştir. O universitenin solun arenası haline getirilmesine karşı tavır alır. İktisat Fakultesi ’nde İdris Kucukomer ve Sencer Divitcioğlu ’nun dersleri miting havasında gecmeye başlar. Sol ’un kendisini ‘bilimsel sosyalizm ’ başta olmak uzere bilimsel kılıfla takdim etmesine karşı gelir. Hoca bilimin proleter ve burjuva bilimi olarak ikiye ayrılamayacağını anlatmaya calışır.

Weber ’in aydınların seckinci tavrını eleştirisiyle ‘Burokratik Yonetim Geleneği ’nin Sol ’e evrilerek jakoben-buyurgan bir yapıya burunmesini ‘Aydınlar Sosyolojisi ’ adlı onemli makalesiyle ele alır.

Ulgener ’e CIA Ajanı dediler!

Ulgener, en basit eleştirilerden birinin kapitalizm eleştirisi olduğunu ancak iktisadi gelişme ve piyasa mekanizmalarının kapitalizmin dışında ekonominin doğası olduğunu vurgular. O bu tavrı ve Marksizm ’e karşı oluşu nedeniyle Solcu Yeni Ortam gazetesinde ‘CIA Ajanı ’ olarak suclanır. Zaten bizde Sovyet işbirlikcileri muhaliflerini ‘CIA Ajanı ’, İngiliz muhipleri ise ‘MİT Ajanı ’ şeklinde suclar.

Suclamalara rağmen Ulgener ’in farkında olan Sol cevreler de vardır. Şahin Alpay, Cumhuriyet gazetesinde yazdığı ‘Sağlıklı Bir Bilim Anlayışı ’ adlı yazısında Ulgener ’i saygın bir yere oturtur. Yalcın Kucuk de Ulgener ’in hakkını teslim eden aydınlardandır: “Aydın calışması nedeniyle Sabri Ulgener Bey ’in ‘Cozulme Devri Zihniyeti ’ni yeniden okudum, kartlara gecirdim. Cok yararlandım. Sabri Hoca ’nın izlediği yontem yararlı olarak kullanılabilecek bir yontemdir.”

4.Gumuşhanevi muhibbi taliksever bir adam

Ulgener, dostu Suheyl Unver ’in tanımıyla tam bir talik hat hastasıdır. Sadece talik hat orneklerini takip etmekle kalmaz aynı zamanda bazı talik eserlerin yeniden yazımlarını da yapar. Yazdığı talik eserlerden biri ailecek bağlı oldukları Ahmet Ziyaeddin Gumuşhanevi hakkındadır. Bu talik hat eserinde ‘Ya Hazret-i Şeyh Ahmed Ziyaeddin Gumuşhanevi kudduse sırrıhu ve aziz” yazmaktadır.

5.Filozof iktisatcı

Ulgener, ‘Zihniyet ve Din ’ başlıklı eserinde Osmanlı-Turk iktisadi rasyonalizasyon ’un oluşma-ma-sında Batıni akımların etkisini ortaya koymuştur. Bu durum bir yonuyle Yahya Kemal ’in ‘cozulme ’ tezinin acılımı anlamına gelmektedir. Yahya Kemal şoyle der: “Eğer tasavvuf ve Melamilik raya girmeseydi tıpkı İngilizler gibi işinde ve ibadetinde calışkan insanların cemaati olurduk.”

Ulgener, daha işin başında Weber ’in etkisiyle Turk toplumunun yakın gecmişini kurcalarken şu can alıcı soruyla ustun koru ‘İslamiyet iktisadi kalkınmayı engellemiştir ’ yaklaşımını sarsıyordu. O, temel soruyu ‘bizim insanımız neden iktisadi maddeden kacıyor, yaşadığı dunyaya nicin yabancı kalıyor? ’ şeklinde belirliyor ve bunu acmaya calışıyordu.

Ahmet Guner Sayar, ‘Osmanlı İktisat Duşuncesinin Cağdaşlaşması ’ adlı eserinde Ulgener ’in anlaşılma yollarını bize acar. Klasik felsefe geleneğinden mahrumiyet analitik iktisada gecemeyişte ciddi bir engel olarak gorulmektedir. Maddeye doğru kulucka donemini yaşamadan, ani bir acılma ve toplumsal dertlerle yuzyuze geliş Osmanlı munevverinin alelacele ansiklopedist eğilimlere kapılmasına yol acmıştır. İşte toplumsal tarihi yorumlamada karşılaştığımız bu tıkanmayı Ulgener duşuncesiyle aşmaya calışırız.

Eğer Sayar ’ın ‘Bir İktisatcının Entelektuel Portresi Sabri F. Ulgener ’ kitabını okumasaydım, Ulgener hakkında bu yazıyı kaleme almaya cesaret edemezdim.

6.Hatime: ‘Ortacağlaşma ’yı nasıl sonlandıracağız?

‘Şark Meselesi ’, ozelde Osmanlı İmparatorluğu ’nun parcalanması, genelde İslam Dunyası ’nın somurgeleştirilmesidir.

Modernleşme projesini sonuclandıran Batı ulkelerinin hemen hepsi, sanayileşmede belirli bir ekonomik seviye tutturmuştur. Batı ulkeleri, sınıfsal ve itikadi ic uzlaşmasını onemli olcude sağlamıştır. Bu ulkeler, ekonomik guclerini birbirleri karşısında kullanmayı bırakıp, ‘Şark Meselesi ’ adını verdikleri Doğu ’yu somurgeleştirme uğraşını beraberce başarmıştır.

‘Şark Meselesi ’, buyuk oranda başarıya ulaştı. Osmanlı İmparatorluğu parcalandı, İslam Dunyası ’nın somurgeleşti. Afrika ve Amerika ’nın tamamı Batı somurusune maruz kaldı.

Asya ’daki somuru bizi daha yakından ilgilendiriyordu. Turkistan coğrafyası Rusya ’nın, Cin Japonya ’nın ve Hindistan İngiltere ’nin somurgesi oldu.

Tarih, et yiyenlerin ot yiyenleri, kuzeylilerin guneylileri, teknoloji uretenlerin uretmeyenleri ve bilgiyi donuşturenlerin donuşturmeyenleri yendiğini gostermiştir.

Osmanlı Devleti aslında et-ot, kuzey-guney dengesini sağlamış bir topluma sahipti. Teknoloji takibinde geri kalmışlığımız sınırlıydı. Bilgi uretimi konusunda Batı karşısında tartışılmaz onemli birikimimiz vardı. Ancak ‘ortacağlaşma ’yı sonlandırabilecek ic hamlemizi yapamadık.

Batı ’nın ‘Şark Meselesi ’ bakışının mağduru, ‘Buyuk Paylaşım Savaşı ’ denilen Birinci Dunya Savaşı ’nın mağlubu olduk.

Osmanlı bakiyesi Anadolu ve Trakya, Turkiye Cumhuriyeti olarak yoluna devam etti.

Parti bilimi, devlet bilimi, ordu bilimi, cemaat bilimi olmaz. Parti bilimi oyununa gelen Sovyetler Birliği cozulmekten kurtulamadı.

Bugun “tuketim ve sarfiyata dayalı iktisat rejimi” olan ‘ortacağlaşma ’yı sonlandırabilecek bilgi birikimine vakıfız. ‘Biz ve onlar ’ denkleminin dışına cıkarak rasyonel muhasebe ’ye ulaşma şansımız var.

‘Ortacağlaşma ’yı sonlandırabilmek icin Yerli Aydın ’ın inisiyatif almasına ve Milli Burjuvazi ’nin kendilikbilgisi ’ne ulaşmasına ihtiyacımız var. Ulgener ve butun Yerli Duşunce ustaları bu gorev sırasında eserleriyle bize yol gosteriyor.

Yuce Allah, Ulgener ve butun Yerli Duşunce ustalarına rahmet eylesin, mekanları cennet olsun.