şair, yazar, oğretmen
24 aralık 1867 tarihinde İstanbul'da doğdu. Asıl adı Mehmet Tevfik'tir. Cocuk yaşta annesinin olumu, onu hayatı boyunca etkiledi. Ortaoğrenimini once Mahmudiye Ruştiyesi'nde, sonra da Galatasaray Sultanisi'nde yaptı. Burada Recaizade Ekrem'in oğrencisi oldu. Duygulu kişiliği, onu genc yaşlarda şiire yoneltti.
1888'de Galatasaray'ı bitirdikten sonra Hariciye Nezareti İstişare Odası'nda (Dışişleri Bakanlığı Enformasyon Dairesi) kÂtip olarak goreve başladı. Yeterince calışmadan para aldığı gerekcesiyle buradan ayrıldı. Daha sonra tekrar ceşitli memurluklarda bulundu. Ek iş olarak Ticaret Mekteb-i Alisi'nde hat ve Fransızca oğretmenliği yaptı. 1891'de Mirsad dergisinin actığı şiir yarışmasında birinciliği kazandı. 1892'de Galatasaray Sultanisi'nin ilk bolumune Turkce oğretmeni olarak atandı. 1894'te Huseyin KÂzım Kadri (1870-1934) ve Ali Ekrem Bolayır'la (1867-1937) birlikte Malûmat dergisini cıkartmaya başladı.
Once İnziva Sonra Robert Kolej
1895'te hukumetin butcede kısıntı yapma gerekcesiyle memur maaşlarının yuzde onunu kesmesine tepki olarak Galatasaray'daki gorevinden istifa etti ve inzivaya cekildi. 1896'da, eski oğretmeni Recaizade Ekrem'in aracılığıyla Servet-i Funun dergisinin yazı işleri yonetmenliğine getirildi. Aynı yıl Robert Kolej'e Turkce oğretmeni olarak tayin edildi.
Toplum ’dan Kacış ve Yeni Zellanda Hayali
Sultan Abdulhamid Han yonetimine muhalif olan Batıcılar, muhalefetlerinde uzun sure başarı sağlayamayınca bu durum onları toplumdan kacış duşuncelerine surukledi. Ve Tevfik Fikret ’teki "inziva" duşuncesini daha da derinleşti. Bu duşunce, Servet-i Funun obur yazarlarınca da benimseniyordu. Bir ara hepsi birlikte Yeni Zelanda'ya gitmeyi, daha sonra Huseyin KÂzım'ın Manisa'nın bir koyundeki ciftliğine yerleşmeyi duşunduler. Ama Fikret'in "Yeşil Yurt" şiirinde de acıkca gorulen bu sıla utopyası ve birlikte yaşama ozlemi bir turlu gercekleşmedi. Servet-i Funun'cular arasında goruş ayrılıkları başlamıştı. Bazıları dergiden ayrıldılar. Bir sure sonra Fikret de derginin sahibi ile anlaşamayarak yazı işleri yonetmeliğini bıraktı.
Robert Kolej ve Aşiyan
Butun zamanını Robert Kolej'de gecirmeye başladı. 1901'de "inziva" duşuncesini gercekleştirmek amacıyla Rumelihisarı'nda Robert Kolej'in yamacında, planlarını kendisinin cizdiği Aşiyan adlı evi yaptırmaya başladı. Bugun Tevfik Fikret Muzesi olan Aşiyan 1905'de tamamlandı. Fikret, eşi ve oğlu Haluk'la birlikte buraya yerleşti. Cok az insanla goruşuyordu. "Sis", "Sabah Olursa", "Bir Lahza-i Taahhur" bu donemin urunleridir. Bu arada babasının, arkasından da, kızkardeşinin hayatlarını kaybetmesi onu cok etkiledi. Bu doneminde, ozgurluk getireceğine inandığı İttihat ve Terakki'yi destekliyordu. 1908'de de, II.Meşrutiyet'in ateşli savunucuları arasına katıldı.
İttihad ve Terakki ’ye de Muhalif Oldu
Meşrutiyet'ten sonra "inziva"sından cıktı, eski arkadaşlarıyla barışarak, Huseyin KÂzım ve Huseyin Cahid'le birlikte Tanin gazetesini kurdu. Ama, gazete İttihad ve Terakki'nin yayın organı durumuna getirilmek istenince buna karşı cıkıp, Huseyin Cahid'le kavga ederek oradan da ayrıldı. Yeni Yonetimin onerdiği maarif nazırlığı gorevini de geri cevirdi. Bu goreve getirilen Abdurrahman Şeref ’in cağrısıyla, Galatasaray Sultanisi'nin muduru oldu bir sure once yanmış olan okulun onarımını ustlendi. Bu arada, toplantı salonunu mescitin ustune yaptırdığı gerekcesiyle ağır eleştirilere uğradı. O gunlerde 31 Mart Olayı patlak verdi. Fikret olayı protesto amacıyla once kendini okulun kapısına zincirle bağlattı, ertesi gun de istifa etti. Ancak oğrencilerin ve maarif nazırı Nail Bey'in ısrarlarıyla tam yetkili olarak goreve dondu. Ama sekiz ay sonra, yeni maarif nazırı Emrullah Efendi'yle anlaşamayarak bir daha donmemek uzere Galatasaray'dan ayrıldı. Darulmuallimin ve Darulfunun'daki gorevlerinden de istifa etti ve yeniden Aşiyan'a cekildi. Artık, İttihad ve Terakki İktidarına da muhalif olmuştu. 1912'de meclisin kapatılması uzerine, bu olayı meclisin 1878'de (Hicri tarihle 1295'te) kapatılmasına benzeterek "Doksan Beşe Doğru" şiirini yazdı. Bunu "Han-ı Yağma", "Sancak- Şerif Huzurunda" gibi şiirler izledi. İttihad ve Teraki'nin fedailerince izlenmeye başlandı. Modern pedagoji ilkelerine uygun bir okul acmak, yeni bir edebiyat dergisi cıkartmak gibi tasarıları olduysa da bunları gercekleştiremedi. O gunlerde, ağır şeker hastalığına yakalanmış olduğu anlaşıldı. 1914'te kolu şiştiği icin bir ameliyat gecirdi. Tedaviye yanaşmaması sonucunda hastalığı iyice artarak olumune neden oldu. 19 Ağustos 1915'te İstanbul ’da oldu.
ESERLERİ:
Ribab-ı Şikeste, Haluk ’un Defteri, Rubab ’ın Cevabı, Şermin, Tarih-i Kadim.
24 aralık 1867 tarihinde İstanbul'da doğdu. Asıl adı Mehmet Tevfik'tir. Cocuk yaşta annesinin olumu, onu hayatı boyunca etkiledi. Ortaoğrenimini once Mahmudiye Ruştiyesi'nde, sonra da Galatasaray Sultanisi'nde yaptı. Burada Recaizade Ekrem'in oğrencisi oldu. Duygulu kişiliği, onu genc yaşlarda şiire yoneltti.
1888'de Galatasaray'ı bitirdikten sonra Hariciye Nezareti İstişare Odası'nda (Dışişleri Bakanlığı Enformasyon Dairesi) kÂtip olarak goreve başladı. Yeterince calışmadan para aldığı gerekcesiyle buradan ayrıldı. Daha sonra tekrar ceşitli memurluklarda bulundu. Ek iş olarak Ticaret Mekteb-i Alisi'nde hat ve Fransızca oğretmenliği yaptı. 1891'de Mirsad dergisinin actığı şiir yarışmasında birinciliği kazandı. 1892'de Galatasaray Sultanisi'nin ilk bolumune Turkce oğretmeni olarak atandı. 1894'te Huseyin KÂzım Kadri (1870-1934) ve Ali Ekrem Bolayır'la (1867-1937) birlikte Malûmat dergisini cıkartmaya başladı.
Once İnziva Sonra Robert Kolej
1895'te hukumetin butcede kısıntı yapma gerekcesiyle memur maaşlarının yuzde onunu kesmesine tepki olarak Galatasaray'daki gorevinden istifa etti ve inzivaya cekildi. 1896'da, eski oğretmeni Recaizade Ekrem'in aracılığıyla Servet-i Funun dergisinin yazı işleri yonetmenliğine getirildi. Aynı yıl Robert Kolej'e Turkce oğretmeni olarak tayin edildi.
Toplum ’dan Kacış ve Yeni Zellanda Hayali
Sultan Abdulhamid Han yonetimine muhalif olan Batıcılar, muhalefetlerinde uzun sure başarı sağlayamayınca bu durum onları toplumdan kacış duşuncelerine surukledi. Ve Tevfik Fikret ’teki "inziva" duşuncesini daha da derinleşti. Bu duşunce, Servet-i Funun obur yazarlarınca da benimseniyordu. Bir ara hepsi birlikte Yeni Zelanda'ya gitmeyi, daha sonra Huseyin KÂzım'ın Manisa'nın bir koyundeki ciftliğine yerleşmeyi duşunduler. Ama Fikret'in "Yeşil Yurt" şiirinde de acıkca gorulen bu sıla utopyası ve birlikte yaşama ozlemi bir turlu gercekleşmedi. Servet-i Funun'cular arasında goruş ayrılıkları başlamıştı. Bazıları dergiden ayrıldılar. Bir sure sonra Fikret de derginin sahibi ile anlaşamayarak yazı işleri yonetmeliğini bıraktı.
Robert Kolej ve Aşiyan
Butun zamanını Robert Kolej'de gecirmeye başladı. 1901'de "inziva" duşuncesini gercekleştirmek amacıyla Rumelihisarı'nda Robert Kolej'in yamacında, planlarını kendisinin cizdiği Aşiyan adlı evi yaptırmaya başladı. Bugun Tevfik Fikret Muzesi olan Aşiyan 1905'de tamamlandı. Fikret, eşi ve oğlu Haluk'la birlikte buraya yerleşti. Cok az insanla goruşuyordu. "Sis", "Sabah Olursa", "Bir Lahza-i Taahhur" bu donemin urunleridir. Bu arada babasının, arkasından da, kızkardeşinin hayatlarını kaybetmesi onu cok etkiledi. Bu doneminde, ozgurluk getireceğine inandığı İttihat ve Terakki'yi destekliyordu. 1908'de de, II.Meşrutiyet'in ateşli savunucuları arasına katıldı.
İttihad ve Terakki ’ye de Muhalif Oldu
Meşrutiyet'ten sonra "inziva"sından cıktı, eski arkadaşlarıyla barışarak, Huseyin KÂzım ve Huseyin Cahid'le birlikte Tanin gazetesini kurdu. Ama, gazete İttihad ve Terakki'nin yayın organı durumuna getirilmek istenince buna karşı cıkıp, Huseyin Cahid'le kavga ederek oradan da ayrıldı. Yeni Yonetimin onerdiği maarif nazırlığı gorevini de geri cevirdi. Bu goreve getirilen Abdurrahman Şeref ’in cağrısıyla, Galatasaray Sultanisi'nin muduru oldu bir sure once yanmış olan okulun onarımını ustlendi. Bu arada, toplantı salonunu mescitin ustune yaptırdığı gerekcesiyle ağır eleştirilere uğradı. O gunlerde 31 Mart Olayı patlak verdi. Fikret olayı protesto amacıyla once kendini okulun kapısına zincirle bağlattı, ertesi gun de istifa etti. Ancak oğrencilerin ve maarif nazırı Nail Bey'in ısrarlarıyla tam yetkili olarak goreve dondu. Ama sekiz ay sonra, yeni maarif nazırı Emrullah Efendi'yle anlaşamayarak bir daha donmemek uzere Galatasaray'dan ayrıldı. Darulmuallimin ve Darulfunun'daki gorevlerinden de istifa etti ve yeniden Aşiyan'a cekildi. Artık, İttihad ve Terakki İktidarına da muhalif olmuştu. 1912'de meclisin kapatılması uzerine, bu olayı meclisin 1878'de (Hicri tarihle 1295'te) kapatılmasına benzeterek "Doksan Beşe Doğru" şiirini yazdı. Bunu "Han-ı Yağma", "Sancak- Şerif Huzurunda" gibi şiirler izledi. İttihad ve Teraki'nin fedailerince izlenmeye başlandı. Modern pedagoji ilkelerine uygun bir okul acmak, yeni bir edebiyat dergisi cıkartmak gibi tasarıları olduysa da bunları gercekleştiremedi. O gunlerde, ağır şeker hastalığına yakalanmış olduğu anlaşıldı. 1914'te kolu şiştiği icin bir ameliyat gecirdi. Tedaviye yanaşmaması sonucunda hastalığı iyice artarak olumune neden oldu. 19 Ağustos 1915'te İstanbul ’da oldu.
ESERLERİ:
Ribab-ı Şikeste, Haluk ’un Defteri, Rubab ’ın Cevabı, Şermin, Tarih-i Kadim.