OğuI!.. İnsanIar vardır; şafak vaktinde doğar, akşam ezanında oIurIer. Avun oğIum, avun! GucIusun, kuvvetIisin, akıIIısın, keIÂmIısın. Amma; bunIarı nerede, nasıI kuIIanacağını biIemezsen, sabah ruzgÂrında savruIur gidersin! Ofken ve nefsin bir oIup, akIını yener. DÂim sabırIı, sebatIı ve irÂdene sÂhip oIasın. Duny senin gozIerinin gorduğu gibi buyuk değiIdir. Butun fethediImemiş gizemIer, biIinmeyenIer, goruImeyenIer; ancak senin fazîIet ve erdemIerinIe gun ışığına cıkacaktır.
Ananı ve atanı say! BiI ki bereket, buyukIerIe berÂberdir. Bu dunyÂda inancını kaybedersen, yeşiIken corak oIur, coIIere donersin. DÂim acık sozIu oI! Her sozu ustune aIma! Gordun, soyIeme; biIdin, biIme! SeviIdiğin yere sık sık gidip geIme ki, itibÂrın zedeIenmesin. Şu uc kişiye acı; cÂhiIIer arasındaki ÂIime, zenginken fakir duşene, hatırIı iken itibÂrını kaybedene. Unutma ki, yuksekte yer tutanIar aşağıdakiIer kadar emniyette değiIdir. HakIı oIduğunda mucÂdeIeden korkma. BiIesin ki; atın iyisine doru, yiğidin iyisine deIi derIer!..”