2006’nın en ciddi cıkışını şuphesiz Emre Aydın yaptı. Daha album cıkmadan buyuk bir hayran kitlesi edinmişti ve onlar bu cıkışı zaten bekliyordu. Peki kendisi bu kadarını bekliyor muydu, şimdi şaşkın mı, albumu kaydederken neler yaşadı? Emre’yle hepsini konuştuk.
Şoyle başlayalım, şimdiye kadar sorulmuş en sacma roportaj sorusu neydi? Hani biz de kazayla sorarız filan.
Oyle kotu bir şey sorulmadı ama kotu bir roportaj oldu. Bir kere muzik programı diye gittim, benim de her programı gitmeden once takip etmem mumkun değil tabii. Hic radyo dinlemeyen biriyim ustelik. Oturduğum gibi Şebnem Donmez’le beraber misin diye sordular. Alakası yok filan dedim, “Ama evlilikleri bozuldu” diye cevap verdiler, e ne yapayım ama ben? Ulusal yayın yapan radyodayım ve onun icin davet edilmişim belli ki; albumle ilgili hicbir şey konuşulmadı. En rahatsız olduğum roportaj boyleydi.
Yolun nasıl SonyBMG ve GRGDN ile kesişti? Yani keşfediliş hikÂyen nedir?
“Sing Your Song” yarışmasını biliyorsunuz. 6. Cadde o şekilde keşfedilmişti. Yarışma vasıtasıyla Haluk Kurosman ile tanıştım. Miksler başındaydı yarışmada. Keşfedilmek diyorsanız boyle oldu işte.
6. Cadde’nin şarkılar daha bir nağmeliydi. Bu sefer oyle olmasın diye ozellikle mi duşundun?
Vokalim oturdu aslında. Arabesk benim rahatsız olduğum, karşı durduğum bir şey değil, o konuda bir sıkıntım yok. Benim yorumum, 6. Cadde’den sonra oturdu. Esasında hic tecrubesi olmayan iki tane cocuğun on beş gunde kaydettiği bir albumdu o. Ne benim nasıl soylediğim belli, nasıl soz yazdığım belli, ne Onur’un ne yaptığı belli...
“Belki Bir Gun Ozlersin” ile cıkmadığın icin sağ ol. Peki hit olarak sunacak mısın artık şarkıyı, icine sinecek mi, yoksa o orada kalacak mı?
En azından ikinci video da ona cekilmesin diye duşunuyoruz. İkinci video, “Git” ya da “Kim Dokunursa Sana”ya cekilecek. “Belki Bir Gun Ozlersin”i nasıl değerlendireceğiz, ekipce oturup bir konuşmak gerekiyor onu.
Son altı aydır kime sorsak Emre Aydın’dan haberdardı. Bu gecikme merak da yaratabilirdi, tam tersi olup insanlar ismine fazlasıyla aşina da olabilirdi, hatta bıkabilirlerdi. Endişeli miydin o sırada?
Endişeli değildim ama mahcup olduğum bir donem oldu. Cıkacak diye soz verdikten sonra altı ay gecikti album. Bunun mahcubiyetini yaşadım. Ancak zorunlu bir gecikmeydi, elimde olan bir durum değildi yani. Fazla duşunmemeye calıştım, işin piyasayla, pazarla alakalı kısmını fazla kafaya takmamaya calışıyorum.
6. Cadde’nin cok ilgi gormediği malum. Bu sefer de başarıya teğet gecseydin tekrar deneyecek miydin?
Denerdim, mutlaka denerdim. Bu albumun cok iyi gidiyor olması, bir sonrakinin cok iyi gideceği anlamına da gelmiyor. Bu işler boyle işliyor, kimse de aksinin garantisini veremez. Benim kontrolumde olan tek şey, albumun yapım aşamasında, işin mutfağı derler ya, orada elimden gelenin en iyisi yapmak. Benim yegÂne amacım, bir sonraki albumun bundan daha iyi olması. Başarıya her zaman teğet gecebilirsiniz, sonucta bu bir urun ve bunu pazara sunuyoruz. Eğlence sektorundesiniz, işin icinde kontrolunuz dışında başka faktorler de var.
Konuştuğum herkesten duyduğumuz şey “Emre cok efendi cocuktur”.
Cok sağ olsunlar (kahkahalar).
Tuğrul Akyuz ile calışmışsın, Deniz Ozbey seni cok seviyor, istesen mutlaka soz yazardı. Bu albume senden sonra soz yazacak ondan başka birini duşunemiyoruz. Hic icinden gecmedi mi? Yoksa şarkılarda hep senin imzan olsun mu istedin?
Yok, hic oyle bir şey duşunmedim. Biz GRGDN’de cok fazla kurumsal takılmıyoruz, hatta hic takılmıyoruz. Vega, Gripin, maNga, hep GRGDN tayfası biliyorsun. Ulus’ta bir studyo var, işi olmayan, musait olan gidip el atıyor. Mesela ben bu roportaj bitince Gripin’in yanına gideceğim studyoya, bir turlu yapamadığım bir vokal var, onu tamamlamaya (Gripin’e konuk olduğu şarkının ismi “Sensiz İstanbul’a Duşmanım”). Yeni Gripin albumu ocak ayında cıkacak ama biz şarkıyı onceden dinledik, gercekten de damar derler ya, tam oyle işte, ezip gececek bir şarkı olmuş. Deniz gelemedi, ben gidemedim, bir şekilde kaynadı bu. En sevdiğim yerli grup Vega, otesi yok. Butun şarkılar benim olsun diye duşunmemden değil yani, şarkılara Haluk’un katkısı var mesela. Pek oyle duşunduğun gibi olmuyor bu iş, “hadi şimdi Gripin’den falanca gelsin, oturup ne yapacağımızı konuşalım” demiyoruz. Gelen bir şey yapılıp bitiyor. Hepsiyle yakın arkadaşız ve arkadaşlık ilişkisi dahilinde gercekleşiyor bunlar hep. Mesela Cem (maNga’dan Cem) İstanbul’daysa gelip calar mı dedik, aradık, İstanbul’daymış, geldi caldı.
Biz Tuğrul’un duzenlemesini yaptığı “Unut” başladığında, daha Tuğrul’u bilmeden “aa Vega” diyerek dinledik.
Tuğrul, şarkıya elektronik sesler ekledi. Birkac şarkıda cıtırtılar var, kor goze parmak olmasın diye cok one cıkarmadık ama ozellikle kulaklıkla dinlediğinde ortaya cıkıyor. Glitch denen bir tarz var, yeni yeni birkac kişi yapıyormuş yurtdışında. Tuğrul oyle şeyleri cok yakından takip ediyor, tamamen yeni bir tat olsun diye “Boyle bir şey var, ben hastasıyım, kullanalım mı” diye sordu, ben de tamam dedim. Boyle bir katkısı var. Boyle bir şey bulduk diye milletin gozune de sokmak istemedik, o yuzden arka planda sakin sakin donen şeyler var albumde. Cok da zor bir şey o eklediği, atıyorum, iki saniyelik bir cıtırtı icin 40 kanal actığı, doğru anda kullanmak icin saatlerce uğraştığı oldu. Gitar da caldı. Duzenleme konusunda da bir suru katkısı oldu.
Zaten cok mutluyduk, her şey tamamdı, kalbimizi deşen hicbir şey yoktu, bir tek bu album eksikti, sağ ol gercekten de (guluşmeler). Cok klişe gelecek sana ama mutsuz ve yalnız bir adam mısın?
Mutsuzu bilmiyorum ama melankolik olduğum kesin. Surekli depresif geziyor filan değilim ama bu şarkıları yazdığım donem mutsuz bir donemdi. Hem ilişkim bitmişti hem o sırada İzmir’de okuyordum, okul cok kotu gidiyordu. Ne muziğe, ne okula vakit ayırabiliyordum. Hani herkesin hissettiği turden bir gelecek kaygısı icindeydim. Uc arkadaş aynı evde kalıyorduk, o evi boşalttırdılar, ne bir ev bulabiliyorum ne okula gidebiliyorum, hakikaten cok kotu hissettiğim bir donemdi ve doğru duzgun ancak şarkı yapabildim.
O zaman şimdi işler yolunda gidince yeni şarkılar laylaylom mu olacak?
Yok olmaz, iyi hissettiğim zaman zaten şarkı yazmakla uğraşmıyorum (guluşmeler). Muzikte de edebiyattaki gibi.
Video ile gurur duyduk, tebrikler. Arkadaki televizyonda Mujde Uzman ile senin oynadığın bir video oynuyor. O video nedir oyle?
Teşekkurler, “Afili Yalnızlık”ın videosunu ben de cok seviyorum. “Belki Bir Gun Ozlersin”e bir video cekmiştik televizyonlarda donsun diye. Ancak yetişmedi. Sonra album de cıkamadı zaten, bu arada insanlar yalan soyluyorsun, yok boyle bir album filan diyorlardı. Neyse, yeni video klip cekilince o televizyonda alışveriş kanalı acık olsun diye duşunduk ama o konuda aksaklıklar olunca biz de bu videoyu oynatalım dedik.
Konuştuğumuz herkesin soylediği bir şey daha var, dinledikleri en iyi soz yazarlarından birisin. “Acemi Âşıkları boğan sular biliyorum” diyecek kadar yaşadın mı? Bu olgunluk nereden?
Her yaşta herkes her şeyi bilir sanır ya, yok oyle bir şey tabii. Fikir beyan etmek benimki aslında. Ne aşkta ne de başka bir konuda, konunun hepsine hakimim diye ahkÂm kesecek bir durumum yok yoksa.
Albumdeki favori şarkın hangisi?
Bir kere kaydederken cok fazla dinliyoruz. Kaydetmeden once zaten binlerce defa kafanın icinde de donuyor ya, sıkılıyoruz bir sure sonra kendi şarkılarımızdan, artık o yuzden konserlerde şarkılar değiştirilir. Şu sırada sıkılmadığım “Dayan Yalnızlığım” kaldı bana ama tamamını seviyorum. Zaten dinleyici olarak hepsi icime sinen şarkılar.
E kayıttan sonra, radyoda, yolda da kurtulamıyorsun şarkılarından. İlk defa ne zaman kendi şarkını dışarıda duydun?
Metro’ya bindim, elimde gitarım var, albumun cıktığı iki gun filan olmuş daha, İstiklal’e cıktım, yağmurda koşuşturuyorum, bir fotoğraf cekimim var. İstanbul’a bir damla yağmur duşunce Taksim de bir acayip oluyor ya. Megavizyon’da calıyordu, bir utandım, oteki tarafa dondum, oteki tarafta da calıyordu. Gitarı duşurdum, onu yerden alayım derken bu sefer gitarı birine carptım.
Muzik gecmişin ne, ne dinliyordun, ne dinliyorsun?
Şimdi alternatif rock dinliyorum, buna Britpop da dahil tabii. İlk aldığım album Kayahan’dı galiba ya da Sezen Aksu. Ailemden Zeki Muren’e kulak dolgunluğum vardı. Ortaokulda metal furyasına kapıldım, Guns N’Roses’dan Metallicaya, Metallica’dan Sepultura’ya geciş şeklinde, işin cılkını cıkararak. Sonra ya Oasis ya da Blur dinledim, albumunu aldım filan derken diğer tarafa kaydım, cok da iyi oldu. Metalin sınırlayıcı bir yanı var, oysa cıkış noktası olarak kurala tepkili. Alternatif rock’ın boyle kısıtlamaları yok en azından. Sonra o taraftan devam ettin.
Boş vakitte neler yapıyorsun?
Cok arkadaşım yok, 5-10 arkadaşım var, cok yakın olduklarım da 2 tane filan. Boş vakitlerde evdeyim, televizyonla hic alakam yok, programlara katılıyorum, maymun olmayalım diye televizyon aldım (kahkahalar). Yoktu yani onceden. Şimdi de duruyor, cıktığım bir program varsa ona bakıyorum sadece. İnternet’e giriyorum, kendi siteme bakıyorum mutlaka. Bilgisayarla da cok alakam yok. Daha cok edebiyatla ilgileniyorum, Edip Cansever cok severim. “Ben Ruhi Bey Nasılım” mesela. Şiir şeklinde başlıyor. Bir karakter var, onunla ilgili de 15 tane şiir var. Her şiir once kendi arasında şiir ama birbirlerine bağlı ve hepsi birlikte de bir şiir, bir taraftan da hikÂye aslında. Edip Cansever’in diline zor alışılıyor ama.
Şarkılarda gecmişinden birilerine mesaj var mı? Fark ettiler mi?
Aralarda ipucları vardı, o da fark etti.
__________________
SAGOPA sonunda,12 aylık vatani gorevini bitirdi..Soz onda..
Müzik0 Mesaj
●43 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Dizi - Film - Sanat Forumu
- Müzik
- SAGOPA sonunda,12 aylık vatani gorevini bitirdi..Soz onda..