Ruya Nedir?
Gecici olum denilen uykuda gorulen garip haller... Nicin ve ne surette ruya goruyoruz? Bu bir fenomendir. İlk insan'ın yaratılışından bu gune kadar filozoflar, bilim adamları ceşitli şekillerde acıklamışlar, duşunmuşler, fakat ruyayı kesin bir şekilde belirleyememişlerdir. Ancak şu kadarını bilmemizde fayda vardır ki ruya, buyuk ve soyut bir dunyadır. Aynı zamanda ruya, oldukten sonraki yaşantımız ile de ilişkilidir. Bu ilişkiyi yakalamak, temiz duygu ve ruh temizliğiyle ancak mumkun olabilmektedir. Ruya ile cok ince gercekler keşfedilmiş ve sonsuza kadar da keşfedilmeye devam edilecektir. Chicago universitesi uyku araştırmalarından Allan Rechtschaffen uykunun hic bir fonksiyonu olmadığını tespit etmiştir. Adale yorgunluklarının azalmasına rağmen vucudun dinlenmesi icin uykuya ihtiyacı olmadığını soylemiştir. Cunku vucudumuzdaki hucrelerin kendi kendilerini tamir etme yeteneği vardır. Araştırmacıların tespitlerine gore bu esnada faaliyetten uzak olmasına, ya dinlenme veya uyku durumunda bulunmasına da gerek yoktur. Uyku sırasında alınan EEG kayıtları uzerinde yapılan incelemelerde beyinde faaliyetsizlik gorulmemiştir. İngiltere Milli Fizik Laboratuarı Komputur bilimleri bolumunde psikolog araştırmacı Dr. Evans'a gore uykunun tek maksadı ruya gormemiz icin, zemin hazırlamasıdır. Stanford Tıp Merkezi Uyku Kliniği doktoru Dr.William Dument'in goruşune gore ise; ruya gormek son derece onemlidir. Ruyalar fiziki dengenin oluşmasını sağlanmaktadır.
İnsanoğlu hayatının yaklaşık ucte birini uykuda gecirir ki bu da 60 senelik bir omrun 20 senesi demektir.
Uyku, gunluk calışmalardan yorgun duşen insan bedeninin ve sinirlerinin dinlenme zamanıdır. Unlu ruhbilimci Sigmund Freud'un da araştırmalarının buyuk bolumunu oluşturan uyku sırasında, kişinin bilinc altında duşuncelerinin, ozlemlerinin ya da isteklerinin bir film şeridi gibi goz onunden gectiği varsayılır. İşte bizler bu olguya Ruya adını veriyoruz.
Freud’a gore bilincin gizlediği, tamamen sakladığı bu olgular ortaya cıkabilmek icin yol aramaktadırlar. Bunlardan bazıları da ruyalar haline girerek kendilerini gostermektedirler.
Freud’un yolunda ilerleyen doktorlar da gunumuzde ruyalara buyuk değer vermektedirler. Onlar, ruyaları bilimsel şekilde acıklayarak hastalarını tedavi etmektedirler.
Bazı soyut kavramların acıklamaları bilimsel bir zemine oturtularak ifade edilebildiği halde, ruya kavramını bu şekilde acıklamak pek mumkun gorunmuyor. Ancak bunu bilimsel verilerle değil de, dinsel yonden acıklanabildiği de bir başka soyut gercektir. Bu acıklamaya gore ruh bedenden ayrıldığı zaman, yaşanan olayların tumune ruya diyebiliriz.
Ruyalarda yaşananlar inanılmayacak kadar hızlı gelişir. Bir kac dakikalık ruya esnasında bile cok uzun surduğunu sandığımız garip, şaşırtıcı ve cok değişik olaylar birbirlerini izlerler. Bu nedenle ruyada zaman kavramı oluşmaz. Ancak zaman kavramını biz uyandıktan sonra beynimizin oğretileri ve alışkanlıkları doğrultusunda saptadığımız bir anlar toplamıdır sadece.
Eski cağlardan beri insanları ilgilendiren ruyalara ilkel toplumlar da cok onem verilmiştir. Ruyaların, korkulan tanrılar tarafından verilen armağan veya cezalar olabileceğine inanılmıştır. Daha sonra kahinler ruyaları acıklamaya, yorumlamaya başlamışlardır. İlk ruya yorumcularının ne zaman ortaya cıktıkları da belli değildir. Ancak Babil’in kahinlerinin buyuk un yaptıkları bilinmektedir. Kaldeliler, Astrolojinin yanı sıra ruya yorumlarında da başarı kazanmışlardır. Zamanla belirli ruyaların anlamları da kesinleşmiştir. Eski Mısırlılar, eski Yunanlılar ve Araplar ruya yorumlarıyla ilgili kitaplar yazmışlardır.
"Yorumlanmamış bir ruya okunmamış bir mektuba benzer.
Ruyaların Suresi
Ruyalarda yaşananlar inanılmayacak kadar hızlı gelişir. Bir kac dakikalık ruya esnasında bile cok uzun surduğunu sanılan garip, şaşırtıcı ve cok değişik olaylar birbirlerini izler, bu nedenle ruyada zaman kavramı oluşmaz. Ancak zaman kavramını, uyandıktan sonra beyinin oğretileri ve alışkanlıkları doğrultusunda saptadığımız bir anlar toplamıdır sadece.
Bilimadamlari ruyanın suresi uzerinde kesin bir sonuca varamamışlardır. Bir kısmı ruyaların sadece birkac saniye surduğunu iddia ederken, diğer bir kısmı da saatlerce devam eden ruyaların olduğu fikrindedir. Bu tartışmalar sırasında Dr. B. Klein adında Amerikali bir bilimadamı bir araştırmaya başlamış ve gonullu olarak sectiği kişileri hipnotize ederek uyutmaya başlamıştır ve belli bir sure sonra uyandırıp ruyalarını dinleyerek, bir ruyanın 20 saniyeyi gecmeycek kadar kısa surduğunu belirlemiştir. Dr. Klein'ın surdurduğu bu araştırmanın sonunda en uzun ruyanın 90 saniyeyi gecirmediği ortaya cıkmıştır.
Bilimsel Tarif
Biyoloji suratle gelişirken ruyaları bilinc altındaki beyin olaylarına bağladı. Ne var ki, ruyaların zamanı aşan farklılıkları kimsenin gozunden kacmış değildir. İstisna denerek uzun sure konuya ters acıdan bakıldı. Unlu bir bilim adamı "Fizik ve Biyolojide istisna olmaz. Tek bir olayın bile acıklanması gerekir." hukmu ile metafizik olaylara bilimsel bir kapı ayarladı. Ruyalar metafizik bir olaydır. İc dunyamızdan doğar. Zaman otesi nitelikleri ile birlikte bilinc altına yansıyarak bize ulaşır. Bu arada bilincin ve şuur altının şekillenme ve fotoğraflarına burunur. Zaten eski psikiyatrislerin ruyaları bilinc altı diye nitelendirmesi onların bu ozelliklerinden gelir. Hatta ic dunyadan gelen ruya olayının bilinc altında doğmaz. İcimizdeki ben den bize gelen mesajlardır. Bunun onemli delilleri vardır.
Ruyalar cok kısa surede gorulur. Uyandığımız zaman 15 - 20 dakika anlattığımız ruya bilimsel olarak ispatlanmıştır ki, bir kac saniyede gorulmuştur. İc dunyadaki kişiliğimizin madde otesi olması sebebi ile ruyalarda zaman otesinde ceyran eder. Birkac saniyelik sure ruyanın şuur altına, oradan bilince gecmesi suresidir. Yoksa ruyada zaman sıfırdır. Ruyalarda bir ic spiker vardır. Gorduğumuz bir ruyayı anlatırken "Bir şehre gitmiştim. Orası filanca şehirmiş. Bir kimse gordum o filanca imiş." dediğimiz zaman bu bilgiyi bize birinin gorunmeden soylediğini fark ederiz. İşte bu spiker ic dunyamızdaki ben, asıl kişiliğimizdir. Ruyalar bazen acıkca bazen ustu kapalı olaylara burunmuş olarak geleceği haber vermektedir. Bilim tarihinde ve gunluk hayatımızda geleceği olduğu gibi gosteren ruyalara sık rastlanmıştır. Bilim tarihine gecen bu tarz unlu bir ruya Abraham Linkol' un ruyasıdır. Bazı ruyalar acık değildir şekillere burunmuş gizlenmiştir. Bu ruyanın şuur altından gecerken aldığı fotoğraflardan meydana gelen karışık bir şekildir. Ruya yorumu bu karışık şekillerin analizi anlamını taşımaktadır. Gelecekten haber veren icimizdeki oz varlığımız, olumsuz olan madde otesi yanımızdır.
Ruya yorumlanması
Aynı ruya farklı zaman ve yerlerde gorulurse, bunun yorumu da farklı olur. Bazen aynı ruyayı değişik insanlarda gorebilir, ancak her insanın ruhu ve manevi dunyayı anlayışı, yaşamı farklıdır. Bundan dolayı da yorumu ozunden bir şey kaybetmese bile yorumu ve yansıması farklı olur. Zaman zaman başkaları ile ilgili ruyalar da gorebiliriz; bizi hic ilgilendirmeyen bir ruya, bir başka bir başka yakınımızı ilgilendirebilir.

Ruyaları yorumlarken tarafsız olmak, duygulara kapılmamak, karamsarlaşmamak gerekir. Bu arada ruyada sadece bir şekil veya olayı değil, her şeyi birlikte yorumlamalıdır. Ruyadaki renkler de buyuk onem taşır.

Ruyada gorulen bazı insanlar tanıdıksa, adlarına da dikkat edilmelidir. Bu adların anlamları da yaklaşan bir durumu haber verebilir.

Orneğin derdi, sıkıntısı olan biri ruyasında adı Necati olan birini gorurse sevinmelidir. Cunku Necati "kurtuluş" anlamına gelmektedir. Bu durumda ruyayı goren dertten, sıkıntıdan kurtulacaktır. Ruyaları tarafsızca yorumlamalı ve ayrıntıları da değerlendirmelisiniz.
Ruya Turleri
Uzmanlara gore uyku birkac devreden oluşmaktadır. Uykusu gelen insan yatağına yatar ve gozlerini kapatır. Kısa sure sonra goz kapakları belli belirsiz titremeye başlar. İnsan o sırada uykuya dalmıştır ve ruya gormektedir. Bazen doktorlar, hastalarına belirli ilaclar verirler. Bu ilaclar uykuyu derinleştirebilir ve ruyaları da etkileyebilir. Bu durumda ruya da gorulmeyebilir. Ancak ilac almadan uyuyan bir insan mutlaka ruya gorur. Ruyalar renkli ya da siyah beyaz olabilir. İnsanların coğu, siyah beyaz ruya gorduklerini soylemektedirler. Yapılan araştırmalara gore kadınlar erkeklere gore daha renkli ruyalar gormektedirler.

Ruyalar, genel olarak uce ayrılmaktadırlar. Kafası yorgun, devamlı bir konuyla ilgilenen kimse uyuduğunda ruyasında karmakarışık şeyler gorebilir. Veya bu insan ilgilendiği, onem verdiği konuyu da gorebilir.

Bu tur ruyalar yorumlanmazlar. Orneğin, televizyonda veya başka bir yerde heyecanlı bir sinema izleyen kişi ruyasında aynı şeyleri gorebilir. Bu durum sadece etkisinde kalmaktır. Yani gercek ruya değildir.

İkinci tur kabus veya karabasan denilen ruyadır. Bunlar genellikle iyi başlar. Uyuyan kimse hoş bir olay vb. ile ilgilendiğini gorur ve sonra bu ruya birden korkutucu bir hal almaya başlar. Guzel goruntu değişerek insana dehşet verir. Kabusların acıklamasını sinir doktorları ve psikanalistler yapmaktadırlar. Yani bu tur ruyalar yorumlanmazlar. Kabusları, ruyada bir kez gorulen korkutucu sahnelerle karıştırmamak lazımdır. Karabasan goren insan korkar. Bir ara ruyada olduğunu hissederek uyanmak ister. Bunu başaramaz. Ama uyandığını sanır ve bu sırada kabus devam eder. Her insan omrunde birkac kez kabus gorebilir. Fakat sık sık karabasan gorenlerin bazı olaylar, rahatsızlık vb. yuzunden sinirleri sarsılmış olabilir. Bu kimselerin doktorlarıyla konuşmaları faydalı olabilir.

Ucuncu tur ruya olduğu gibi cıkandır. Boyle ruyalar cok değerlidir. Genellikle sezgisi guclu olanlar, medyumlar hemen cıkan ruyalar gorurler. Orneğin insan ruyasında yıllardır rastlamadığı ahbabını gorebilir. Onunla konuşabilir. Bu ruyadan kısa bir sure sonra o ahbabı karşısına cıkabilir. Buna “Gercek Ruya” adı verilir. Boyle ruyalar gorenler, dikkatli davranmalıdırlar. Gordukleri şeyleri iyi değerlendirmelidirler.

Dorduncu tur, en sık rastlanılanıdır. Yani uyuyan kimse ruyasında turlu şey gorur. Sabah uyandığında da bunlardan bazılarını anımsar. İşte bunlar yorumlanabilir. Ruya tabiri denilen şey, dorduncu tur icin gereklidir daha cok. Sabah uyanıldığında akılda kalan ve hatta insanı epey da etkilemiş olan ruyaları yorumlamalıdır. Yorum yaparken karamsar olmamalıdır. Her zaman iyiye yorum yapılmalıdır. Bazı ruyalar iyi sayılmazlar. Buna da uzulmemek gerekir. Cunku ruya, insanın kendisini koruması icin gereken bir uyarıda olabilir.

Beşinci tur ruya ise ruya icinde gorulen ruyadır. Genellikle insan ruyasında gorduğu ruyayı da yorumlar. Bu tur ruyalara da cok dikkat etmek gerekir. Cunku boyle ruyalarda yapılan yorumun gercekleşme oranı cok yuksektir.

Altıncı tur ruyaların en ilginc sayılanıdır. Bu tekrarlanan ruyadır. İnsan, aynı ruyayı sık sık gorur. Orneğin ruyasında daima aynı eve girdiğini, aynı sokakta durduğunu,vb. gorebilir. Oysa kendisi ne o evi, nede sokağı bilmektedir. Fakat ruyada o ev, sokak, vb hicte yabancı değildir. Veya insan devamlı olarak aynı olayı yaşayabilir. Bazı kimseler Hint Felsefesine ve Karma’ya inanmaktadırlar. Karma, insan bedeninin bir cok kez bedenlenmesidir. Yani insan oldukten sonra kısa sure sonra başka bedenle yine dunyaya gelmektedir. Karma’ya inananlar, bu tur ruyaların insanın eski yaşamıyla ilgili olduğunu ileri surmektedirler. İnsan devamlı gormuş olduğu evde oturmuş olabilir. Oysa ruya yorumu yapanlar bunu kabul etmemektedirler. Boyle yinelenen ruyadaki şeylere dikkat etmek gerekir. Bu sayede insan bir sure sonra neyle karşılaşacağını anlayabilir.
__________________