Dunyanın neresinde yaşıyor ya da hangi kulturde buyumuş olursanız olun, cevrenizde mutlaka asla mantıklı ya da bilimsel bir acıklaması olmayan şehir efsaneleri duymuşsunuzdur. Genel olarak bilime ters duşen bu mitler, belki yuzlerce yıldır o coğrafyada hatta dunyada duyulduğu icin bilime ters duşuyor olması kimseyi ilgilendirmez ve gercekmişcesine inanılmaya devam edilir.
Bilime ters duşen şehir efsaneleri, gece tırnak kesilmez gibi batıl inanclardan daha farklıdırlar. Sorun, iclerinde gercekten bilimsel oğeler taşımaları ancak bu oğelerin yanlış yorumlanmasıdır. Kulturel bir gelenek olarak hayatımızda bulunmaları keyifli olsa da bilime ters duşen şehir efsanelerini, soylenceleri yalnızca bir sozlu kultur urunu olarak bilmek ve gerekli konularda mutlaka uzmanlara danışmakta yarar var.

[h=2]Bilime ters duşen curutulmuş şehir efsaneleri:[/h] İnsanlar beyninin yalnızca %10 ’unu kullanır. Parmak cıtlatmak eklemlere zarar verir. Ay ’ın karanlık tarafı vardır. Organik gıdalar daha sağlıklıdır. Dolunay insan davranışlarını etkiler. 5G baz istasyonları olumculdur. Yıldırım iki kere aynı yere duşmez. Şeker tuketimi cocuklarda hiperaktiviteye neden olur. [h=2]İnsanlar beyninin yalnızca %10 ’unu kullanır:[/h]
Hakkında filmler cekilecek, kitaplar yazılacak kadar yaygın bir şehir efsanesi olsa da, beynimizin yalnızca %10 ’unu kullanıyor olmamız miti tamamen yanlıştır. Hatta oyle ki, gun icinde beynimizin her noktasındaki her sinir mutlaka kullanılıyor ve buyuk enerji harcıyor.
Scientific American internet sitesinde yayınlanan makaleye gore, beynimiz gunluk aldığımız oksijen ve glikozun %20 ’sini kullanıyor. Yani o kadar cok calışıyor ki, enerjimizin beşte birini tuketiyor. Bu şehir efsanesinin nedeni, gunun her saati beynimizin her noktasının calışmıyor olması olabilir. Ancak bu durum, otururken bacaklarımızın calışmamasına benzer bir durumdur.
[h=2]Parmak cıtlatmak eklemlere zarar verir:[/h]
Parmaklarımızı, bileklerimizi, dirseklerimizi sağa sola oynatarak ya da cekip bırakarak cıtlatmak hepimize garip bir hoşluk hissi veriyor ama konu ile ilgili bir şehir efsanesi, bu hareketin eklemlere zarar verdiğini soyluyor. Bu mit, Donald Unger ’ın Nobel Odulu ’ne layık gorulmesini sağlayan bir calışma ile tamamen yalanlandı.
Calışmada Unger, 60 yıl boyunca bir elinin parmaklarını her gun cıtlattı ancak diğer eline hic dokunmadı. Sonuc olarak iki elin de eklem sağlığı tamamen aynıydı. Cıtlatma hareketi yalnızca eklemlerde bulunan sinoviyal sıvının bulunduğu kapsulden gaz basıncı cıkmasını sağlar ve ortaya bir cıt sesi cıkar. Normalden farklı bir ses cıkıyor ya da ağrı oluşuyorsa işte o zaman bir doktora gorunebilirsiniz.
Kaynak: Pubmed, Does knuckle cracking lead to arthritis of the fingers? [h=2]Ay ’ın karanlık tarafı vardır:[/h]
Maalesef bu mitin yalanlanması bilim kurgu filmlerinin hikaye eksikliği cekmesine neden olabilir ama Ay ’ın karanlık tarafı yoktur. Cunku Ay da tıpkı butun gezegenler ve uydular gibi donmektedir. Dunya nasıl donuş hızına gore sırayla Guneş ışınlarına maruz kalıyorsa Ay da dondukce aynı ışınlara maruz kalıyor.
Bu bilime ters duşen şehir efsanesinin oluşma nedeni olarak, Dunya ’dan bakıldığı zaman Ay ’ın yalnızca %59 ’unun gorulmesi duşunulebilir. Ancak Ay donduğu icin duşunduğumuz kadar hızlı olmasa da gorduğumuz alan değişiyor. Zaten bizim gormediğimiz %41 ’lik alan da tamamen karanlığa gomulmuyor. Sadece biz goremiyoruz.
[h=2]GDO'lu gıdaların HEPSİ sağlıksızdır:[/h]
Ozellikle bir donem genetiği değiştirilmiş organizma yani GDO ’lu gıdaların zararlı olduğu, kanser yaptığı, sağlık sorunlarına neden olduğu konuşuluyor. Tabii ki de kontrolden cıkmış GDO'lu besin uretimlerinin, denetimsiz tarımın ve sorumsuz ureticilerin rol gosterdiği gıda sanayisi nedeniyle GDO'lu besinler, amacından sapmış durumda.
GDO ile normalde bir alanda belki bir tur bocek yuzunden yetişmeyen bir gıda turunun yetişmesi sağlanıyor. Ancak GDO, gunumuzde daha seri uretim, daha hızlı uretim icin kullanılıyor. A vitamini bakımından zengin olan pirincin yaygın yetiştirilmesi sayesinde Asya ’da pek cok bolge aclıktan kurtuluyor. Ustelik bu urunler organik urunlere gore ne daha az besin değerine sahip ne de sağlıksız. Yalnızca yıllar icinde uygulanan yapay secilim ile insanlık icin en verimli hale getirildiler.
[h=2]Dolunay insan davranışlarını etkiler:[/h]
Dolunayın, tıpkı denizlerde gelgit yaratması gibi insan beynindeki sıvıları da etkilediği ve bu nedenle dolunay zamanında insanların daha sinirli olduğu hakkında yaygın bir şehir efsanesi var. Ustelik bu mit, kurtadam gibi herkesin bildiği fantastik canavar hikayelerine bir altyapı oluşturacak kadar yaygın durumda.
BBC internet sitesinde yayınlanan makaleye gore, dolunay ile insan davranışları arasındaki ilişki gozlemlendi ancak direkt bir etkinin soz konusu olmadığı goruldu. Dolunay zamanı işlenen sucların arttığı hatta Birleşik Krallık ’ta bu donemde gorevli polis sayısının arttırıldığı biliniyor. Ancak bu durumun tek nedeni dolunay zamanı ile tatil ve hafta sonlarının denk geliyor olması. Yani tatil zamanı alkolu fazla kacıran kişiler, işledikleri suclara dolunayı bahane ediyorlar.
[h=2]5G baz istasyonları olumculdur:[/h]
5G baz istasyonları yapıldı koronavirus salgını başladı, bizim mahalleye kurdular dayım kanser oldu gibi 5G baz istasyonlarının olumcul olduğunu soyleyen pek cok mit, ozellikle internette yaygın bir şekilde dolaşıyor. Ancak bu baz istasyonlarının yaydığı radyofrekansın bırakın koronavirus ya da kanseri, baş ağrınızla bile ilgisi yok.
Dunya Sağlık Orgutu ’ne gore baz istasyonlarından yayılan radyofrekansın kahve icmekten ya da yemeğinize kekik dokmekten daha zararlı bir yanı yok. Yapılan araştırmalar radyofrekansa maruz kalan calışanlarda olumsuz etki gorulmediğini, cep telefonlarının yaygınlaşmasından sonra beyin tumorunde artış olmadığını ve herhangi bir sağlık sorunu ile radyofrekans arasında direkt bir ilişki bulunmadığını ortaya koyuyor.
[h=2]Yıldırım iki kere aynı yere duşmez:[/h]
Yıldırımın iki kere aynı yere duşmeyeceği, şehir efsanesini de gecmiş bir deyim haline gelmiştir. Ancak tamamen yanlıştır. Yıldırım, elektrostatik bir boşalmadır ve nereyi bulursa oraya duşer. Ozellikle yuksek yapılara yıldırım duşer cunku yıldırım kaynağı ile arasında en az mesafe bu yapılarda vardır. Orneğin ABD ’nin en yuksek binalarından olan Empire State ’e yılda ortalama 100 kez yıldırım duşer.
NASA 2003 yılında 386 bulut uzerinde bir inceleme yaptı ve bu bulutlardan duşen yıldırımları gozlemledi. Bu gozleme gore yıldırımlar tek bir parca halinde duşmuyor, dallara ayrılıyordu. Yani yıldırım duşmesi Zeus şimşeği gibi tek parca halinde olmuyor, aynı anda birden fazla noktayı aynı anda vurabiliyor.
[h=2]Şeker tuketimi cocuklarda hiperaktiviteye neden olur:[/h]
Tum dunyada en yaygın şehir efsanelerinden biri olan şeker tuketiminin cocuklarda hiperaktiviteye neden olduğu iddiası tamamen yanlıştır. Bu mite kaynak olan cocukların doğum gunu pastası yedikten sonra hareketlenmeleri durumu, yalnızca cocukların arkadaşlarını gorunce heyecanlanmalarından dolayı ortaya cıkmaktadır.
Şekerin neden olacağından korkmamız gereken belki de son hastalık hiperaktivitedir. Yuksek şeker kullanımı obezite, diyabet, hipertansiyon hatta bazı kanser turlerine bile neden olmaktadır. Hiperaktiviteye neden olmasa bile cocuklarda ve yetişkinlerde şeker tuketimini kısıtlamak son derece onemlidir.
Bilime ters duşen şehir efsanelerinin sonu gelmez. Toplumsal onyargılarla oluşan bu tip mitler insan sağlığı hakkında referans olarak gorulmediği surece eğlenceli olarak kabul edilebilir. Sizin de bildiğiniz, populer şehir efsanelerini yorumlarda paylaşabilirsiniz.