Genel kabulun aksine uyku durumu ve hele hele ruya gorme esnasında bilincimiz tam olarak kendi icselliğimiz ve dış dunyadaki uyaranlara kapanmaz. Ruya goren kişi uyanık bilincin dunyasından uzaklaşmasına karşın tam bir kopukluk yoktur. Ruyaların bir kısmı uyanık yaşamı devam ettirir. Ruyalarımız duzenli bir bicimde, kısa dure once bilincimizde bulunan – veya bilinc altımızdaki - fikirlere bağlı olarak ortaya cıkar. Ruyalarımız bir kısım icerik ve malzemesini uyanık yaşamımızdan odunc alır. Oysa kişisel olarak, sanki ruyalarımız başka bir alemden bize ulaşıyormuşa inanma eğilimi duyarız. Ruyalarımızda belleğimizin kayıtları bir şekilde devreye girer ama sectiği olaylar nedensel ilişki icermez.
Ameliyatlar icin uygulanan genel anestezinin ve koma durumunun aksine, uykumuzda ve ruya esnasında belli bir olcude bilincli zihnimiz devam eder. Uykunun değişik evreleri vardır ve bu evrelere gore de kişideki bilinc durumu değişir. Ozellikle, gunluk yaşamlarında yoğun olarak uğraşılan sorunların cozumlerinin ruyada ortaya cıkması uykudaki durumumuzun “bilincsiz” olmaması ile rahatlıkla acıklanabilir. Bilim tarihinde bunun ornekleri sıktır: Friedrich August Kekulé’nin (1829-1896) benzen molekulunun şeklini, Elias Howe’nin (1819-1867) dikiş makineleri iğnelerinin iplik deliğinin ucta olması gerektiğini (ruyasında bir kızılderili grubunun kendisini bir ağaca bağladığını ve hepsinin mızrağının ucunun delik olduğunu gorur) ya da dahi matematikci Srinivasa Ramanujan’ın (1887-1920) uğraştığı bir denklemin cozumunu ruyasında gormesi gibi. Ama bu keşifler sadece unlu bilim adamlarına ya da dahilere ait değildir. Universite sınavına hazırlanırken masa başında uykuya kalan bir cok oğrenci, yarıda kalan ya da cozemediği problemi ruyasında cozmuştur. Bunun da ornekleri coktur.
Gelelim uykudaki bilinclilik durumumuza. Uyku değişik evrelere ayrılır. Uyku evresi-1’de kişi kolaylıkla uyandırılabilir. Evre-1 uykunun %2-5’ini oluşturur. Kişi uyandırıldığında uykudan ziyade yarı uyanık olduğunu soyler. Evre-2 ise uykunun %50’sini oluşturur. Bu evrede beyin elektriği kayıtlamasında (EEG) aralıklı K-kompleksleri denen dalgalar ortaya cıkar. K-kompleksleri kendiliğinden veya ani dışsal uyaranla ortaya cıkabilir. Kişinin kulağına, kişinin kendi adı gibi anlamlı sesler soylenmesi K-komplekslerinin sık oluştururken, anlamsız kelimelerle daha az ortaya cıkarlar. Bu durum beynin uyku sırasında aslında tam olarak uyumadığını ve anlamlı-anlamsız ayrımını yapabilecek kadar bilgiyi işlemeye devam ettiğini gosterir.
Yavaş dalga uykusu olan aşama olan 3-4'de ise kişide hem benlik algısı hem de nesneler yoktur. Bu aşamada ozellikle onbeyin kabuğu bolgesinde kan akımı ve metabolizma daha duşuk seviyeye duşer. Boylece uyanıkken cok yoğun kullanılan bir bolge kendini toparlar. Bu bolgede ruya gorme esnasında enerji kullanımındaki azalma devam eder. Belki de bu calışma azalmasından benlik hissi bu aşamada kaybolur, kendine farkındalık askıya alınır. Uykuda yurume bir uyanıklık bozukluğudur. Tipik olarak yavaş dalga uykusunda ortaya cıkar ve bu uykunun başlangıcından 1 saat sonraya denk gelir ve aynı zamanda ilk REM (hızlı goz hareketleri) donemidir. Ruyaların %95’i REM doneminde gorulur. Bu nedenle REM donemi aşağı yukarı “ruya donemi” ile eş kabul edilir.
Uyku sırasında, bedensel organlarımız konusunda daha derin bir duyusal bilince ulaşıyor olabiliriz. Uyku ile dış dunyadan gelen uyaranlar ortadan kısmen kalkar. Algılar tamamen bedenin icsel uyarımlarına yonelir. İc organların bariz rahatsızlıkları, bazen ruya başlatıcı olarak ortaya cıkabilir. Tıpkı gunduz gurultulerinin bastırdığı ırmak uğultusunu geceleyin işitebilmemiz gibi, gunun izlenimleriyle artık sağır edilmediğimiz geceleyin iceriden yukselen uyarımlar daha fazla beynimizin dikkatini ceker. Bu nedenle bazı organlarımızdaki hastalıkları adaha ortaya cıkmadan ruyalarımızda gorebiliriz. Orneğin; kalp ve akciğer rahatsızlıklarında sıklıkla kabus ve kaygı ruyaları gorulebilir.
Yine uyku sırasında, uyanıklık bilinci gibi secici bir algılama olabilir. Dış dunyaya algılarımız tam olarak kapanmaz. Orneğin, bir değirmenci değirmen gutultusunde uyur ve uykusunu engellemez. Krablıktan korkan birisi ışığı acarak uyur. Ama değirmenin durması ve sesinin kaybolması değirmenciyi uykudan uyandırır. Ya da karanlıktan korkan icin ışığın kapanması uyanmasına neden olabilir. Dolayısı ile uyku da da bilgi işleriz. Dış dunyadan girdileri almaya devam ederiz. Ozellikle REM uykusu esnasında, duyusal beyin kabuğunda calışmada artış olduğu işlevsel beyin goruntulemeleri ile ortaya konmuştur.
Gorulduğu uzere, aslında biz uyusak da “beynimiz uyku ve ruya esnasında tam olarak uyumaz”. Bilgi işlemeye devam eder. Bu bilgi, gunluk yaşamımızdan bilincli ve acık zihinle aldığımız bilgi olabileceği gibi, bilincsiz, farketmeden beynimize ulaşan bilgi de olabilir.
__________________
Uykudaki Bilinc Durumu
Rüya Tabirleri0 Mesaj
●39 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Gündemdeki Konular - Haberler
- Rüya Tabirleri
- Uykudaki Bilinc Durumu