Eşler birbirlerine alayla takılmalar ve soğuk şakalar yapmak yerine, ovgu ve nezakette comert davranmalı; icten ve samimi olmalıdır.

Bir erkeğin iş hayatında başarılı olmasının, eşinin ona desteği ile yakından ilgisi bulunmaktadır. İyi bir aşcı olmasından cok, hanımın hoş ve guzel davranışlarıyla kocasına guven duygusu verip vermediği onemlidir.

"Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır" sozu bu manadadır. Evin hanımı, beyine karşı memnuniyetini belirtiyorsa erkeğe guven gelir. Erkek, kendince şoyle bir duşunceye inanacaktır:
"Eğer beni beğeniyorsa, gercekten iyi bir kişiyim."

Kadın, erkeğini takdir ediyor ve ona inanıyorsa, kocanın ici guven duygusuyla dolup taşar ve onune hangi mesele cıkarsa cıksın, onunla başa cıkabileceğini duşunerek evden ayrılır ve dunyaya meydan okumaya hazırlanır.

Ancak adam eve donduğunde dırdır eden, surekli şikÂyetci olan ve azarlayan bir eşle karşılaştığında butun mucadele hevesi kaybolacaktır.

Kadının eşinden duyduğu devamlı tatminsizlik adamı etkileyecek ve kendinden şuphelenmeye, guveni azalmaya başlayacaktır.

Halbuki eşini yuceltici davranan kadın ona kendine guven duygusu aşılamakla kalmaz, aynı zamanda onun insanlara karşı nezaket dolu ve iyi gecimli olmasını sağlar. Daha duşunceli ve anlayışlı hale gelmesini teşvik etmiş olur.

Alaycılığın bunyesinde her zaman acımasız bir yan bulunur ve diğer insana kendisini kuculmuş hissettirmeyi hedefler. Hepimiz biliriz ki, insanlar yakın arkadaşları tarafından bile yapılsa şakalara maruz kalmaktan hoşlanmamaktadırlar.

Eşler birbirlerinde teşekkur edebilecekleri şeyler aramalıdırlar. Guzel sozler soylendiğinde, bu onları sizin icin daha fazla şey yapmaya itecektir.

Tabii her zaman ovgu yapılmaz. Bazen eleştiri de gerekebilir. Bunun icin de dikkat edilecek onemli noktalar vardır:

Eleştirinin etkili olması isteniyorsa, muhakkak ki eşin egosu hedef alınmamalıdır ve eleştiri başkalarının yanında yapılmamalı, gizli olmalıdır. İnsanlar varken yapılan eleştirinin hedefi eşe yardımcı olmak değil, onu utandırarak kendini tatmin etmektir.

Eleştiriye gonul alıcı bir soz veya komplimandan sonra başlanmalıdır. Diyelim, hanım yemek yapmış ve tuzunu fazla kacırmıştır. Yuz ekşitilerek "amma tuzlu" yerine, "Hanım, yaptığın yemek gercekten cok guzel ve lezzetli. Ancak biraz tuzu fazla gibi geldi" demek cok yararlı olacaktır.
Veya erkeğin sinirli oluşunu şoyle soylemekte fayda var: "Bey, gecmişte daima mukemmeldin. Fakat son zamanlarda seni biraz sinirli goruyorum. Acaba bana acıklayabilir misin, neden?"

Emretme yerine istemelidir. "Şunu duzeltir misin?" demek, "bunu tekrar yap, olmamış" demekten daha etkilidir.

Emredildiğinde karşıdakini kole rolune koymuş ve kendisini onun efendisi gibi benimsemiş sayılır. Rica edildiğinde ise, karşısındakini işbirliği yapılan saygıdeğer kişi olarak kabul etmiştir.

Ekonomik ve fiziki durum

Mutlulukla ekonomik gelir seviyesi arasında bağlantı sık tartışılan konudur. Para rahatlatır, ama mutlu etmez. Cunku para ve zenginlik tıpkı sağlıklı olmak gibi cok cabuk alışılan bir durumdur.

Asgari ihtiyaclar karşılandıkca ortaya cıkan yenilerinin peşine duşulur ve bu zincirleme surup gider. Mutluluk istediğimizi elde etmek değil, elde ettiğimizde mutlu olabilmeyi oğrenebilmek yeteneğidir.

Yoksa bugun insanlara pompalanan daha fazla para, daha cok cinsellik, daha cok yiyecek, daha cok icki, daha cok uyuşturucu, daha cok adrenalin, daha fazla eğlence, daha cok mal istemek insanları doyumsuz ve aksine mutsuz yapar. Tıpkı sonsuz bir gebelik gibi, meyve verme donemine hic ulaşamayız. Sadece para değil guzel ve zeki olmak da mutlulukla direkt bağlantılı sayılamaz.

Elbette guzel ve zeki olanların hayatta birtakım avantajları vardır ama daha mutlu kişiler olduğu doğru değildir.

Celişkili zannedilse de, başına buyuk bir felÂket veya kaza gelen insanlar bile mutlu olabilirler. Mesel felc geciren bir insanın hayatının geri kalan kısmını cok mutsuz gecirmesi gerekmez.

Boyle bir olaydan bir sure sonra hastanın acısı, ofkesi ve cokkunluğu yerini yavaş yavaş mutluluk duygularına bırakır. Ve onlar da kendilerini diğer insanlardan daha az mutlu hissetmezler. İnsanlardaki uyum psikolojisi ve kapasitesi bunu sağlayacaktır.