Gunumuzde kadınlar iş yaşamındaki yerlerini aldı. Ozellikle buyuk şehirlerde ev ve iş arasında koşturan kadınlara oldukca sık rastlıyoruz. Ancak kendi parasını kazanmak, kadına pek cok yonden avantaj ve mutluluk sağlasa da, beraberinde yeni sorunlar getirmiyor değil. Bunlardan ilk akla gelen, kariyer yolunda karşılaşın problemler ve bunların kadının uzerinde yarattığı stres.

Coğu kadın kariyer basamaklarında tokezliyor. Bunun sebebi her ne kadar olumsuz calışma koşulları gibi gorunse de asıl engel kadının kendisi. Cunku kadınlar kariyer yapmaya pek hevesli değiller. Kariyer yapan kadınlar neden yonetim merdivenlerini koşar adım cıkamıyor? Neden coğunun soluğu yarı yolda kesiliyor? Neden tepe noktalarda cok az kadın var? Kadının ilerlemesini engelleyen ne? Bu soruların cevaplarını bulmak uzere, 10 ulkede 2500 kişiyi kapsayan "Kulturlerarası İş Aile Dengesi" başlıklı buyuk caplı bir araştırma yapılıyor.

Araştırmada, kadınların kariyer basamaklarında tokezlemesinde ya da hızla cıkarak tepeye ulaşmasında kulturlerin etkisi irdeleniyor, kulturlerarası farklar karşılaştırılıyor, iş ve aile dengesini etkileyen faktorler belirleniyor. ABD, Kanada, İspanya, Hindistan, Tayvan, Turkiye, Ukrayna, Endonezya, Avusturalya ve İsrail'de yapılan bu araştırmada finans, eğitim, sağlık ve uretim sektorunde calışan kadınlar ve erkeklerle derinlemesine mulakatlar yapılıyor.

Turkiye’de de buna benzer bir araştırma yurutuluyor. Amac, kadınların tepelere cıkmasını kimin engellediğini bulmak. Kadın ceşitli bahanelerin arkasına mı saklanıyor, yoksa engelleri koyan kendisi mi? Araştırmacılar tepedeki yonetici kadınlardan cok şaşırtıcı itiraflar geldiğini soyluyor. Eğer ortada bir yol ayrımı varsa kadın aileyi seciyor. “Ailem zarar gorecekse işimi bırakabilirim” diyebiliyor. Ailesindeki denge, duzen bozulmasın istiyor. Herkes memnun olduğu, kimse zarar gormediği surece kadın kariyere değer veriyor. Kadınlarda hep başkalarını memnun etme, hep onaylanma cabası var.

Kariyer: Olmazsa olmaz mı?

Kadınlar yukselemeyişlerini genellikle dış faktorlere bağlıyor, oysa kendilerinin de bunda payı olduğunu, bu yuzden artık kendileriyle yuzleşme zamanının geldiğini goz ardı ediyorlar. Yuzleştiklerinde ne değişecek? Amac mevcut sistemi değiştirmek olmalı, o zaman kadınlar mevcut sistem icinde daha cok var olabilecek. Sistemi değiştirmenin on koşulu da sistemin icine girmek. Ama şunu unutmamak gerekiyor, tepeye geldikten sonra dengeli bir ortam sağlanmalı ki uzun saatler calışmak zorunda kalınmasın.

Uzmanlar bu araştırmanın, yani bir nevi yuzleşmenin sonucunda acıklığa kavuşacak konuları da kadınların kendilerine koyduğu engeller, cinsiyet rollerine ilişkin tutumlar, toplumsal değerleri sorgulamadan icselleştirmek, iş – aile catışması ve sucluluk duygusuyla başa cıkamamak, ozguven eksikliği, kararsızlık, ne istediğini bilememek, kendini geliştirme ve koşullarını değiştirme isteği, inancı veya imkÂnı olmamak, sistemin değiştirilemeyeceğine duyulan inanc, sistemi destekleme zorunluluğunu hissetmek, kariyerde yukselmeyi tercih etmemek / kariyer yonelimli olmamak, kariyerde yukselmenin zorluklarını goze almamak olarak sıralıyor.

Erkek yoneticiler engel mi?

Kadınların kariyer yarışında karşılarına ceşitli engeller cıkartan erkek yoneticilerin de kendilerine gore acıklamaları, duşunceleri var. Bazı erkek yoneticiler, “Neden kadınları geliştirme programlarınız yok” diye sorulduğunda, “Cunku ben kadın calışanlarıma boyle bir program sunarsam, erkek calışanlarıma tarafsız davranmış olamam” racevabını veriyorlar. Bu goruşteki erkek yoneticilere gore kadın ve erkek arasında zaten bir fark yok, dolayısıyla desteklenmeyi gerektirecek bir durum da yok. Onlara gore onemli olan kararlılık, cok calışma gibi faktorler. Oysa biliyoruz ki kadın ve erkeğin kariyer gelişiminde aldıkları eğitimler cok onemli. Diyelim ki erkek yonetici bir calışanını bir sure kalması icin yurtdışına yollayacak. "Ben kadın calışanımı yollayamam. Onun bir ailesi var" diyor. İyi niyetli, ama bilincaltında "Herhangi bir erkek calışanım gitse daha iyi olur" diye duşunuyor. Herhangi bir pozisyon değişikliği soz konusu olduğunda ise kadının orada cok yıpranacağını varsayıyor, ama kadına ne duşunduğunu sormuyor bile. Kimi erkek yoneticinin ise ya kadınların kapasitesi hakkında bilgisi yok ya da onyargılı. “Ben kadın calışanıma bu gorevi veririm, ama bir sure sonra vazgecebilir” diye duşunuyor.

Erkek yoneticiler eğer kadınları yonetici pozisyonuna getirecek olurlarsa beraber calışmak zorunda kalacaklar. Bu noktada, old boys network (eski cocuklar şebekesi) denilen şey ortaya cıkıyor. Erkek yoneticiler hep birlikte gece kuluplerine, barlara gider, futbol oynarlar. Eğer kadın yonetici aralarına katılırsa, bu iletişim ağının icine giremeyecek, şakalar yapamayacak.

Kimi erkek yonetici de gucu elde tutma isteğiyle kadın yoneticileri istemiyor. Cunku erkekler gucu paylaşmayı sevmiyor.

Ya kadın yoneticilerin koyduğu engeller?

Yapılan araştırmalarda kadınların, kadın yoneticilerle calışmak istemedikleri ortaya cıkmış. Burada kadın yoneticilerin, bazen diğer kadın elemanları yeterince desteklemediği goruşu ortaya cıkıyor. Bu konuda en sık rastlanan yaklaşım "Ben yaptım, sen de yapabilirsin” “Ben seni niye destekleyeyim?" oluyor. Kadın yonetici kendini referans alıyor ve "Bana kimse destek olmadı" diyor.