/GERI KALMIS ULKELERDE KADIN OLMANIN DAYANILMAZ ZORLUGU - KADIN SUNNETI
Kadın sunneti bir hak ihlalidir
Sunnet dendiğinde Turkiye’de akla erkekler gelse de, dunyada 150 milyon sunnet edilmiş kadın yaşıyor. Ustelik bunlara her 11 saniyede yeni bir kadın ekleniyor. Amac, kadınların cinselliklerini kontrol altına almak. “Terre des Femmes” orgutu, kadınlara Âdet ve doğumda normalin ustunde sancılar cektiren, cinsel ilişkiden zevk almasını engelleyen, hatta olumlerine neden olan bu “gelenek”e karşı mucadele ediyor.
Asuman Cetiner
Sunnet dendiğinde kafamızda canlanan resim şatafatlı giydirilmiş erkek cocuklarının kucuk bir ameliyat atlattıkları gunun sonunda suslu yataklarına uzanmış, eğlence izlemeleridir. Ancak bircok Musluman ulkede uygulanmasına rağmen coğumuzun hic haberdar olmadığı bir sunnet daha var. Bu sunnet, cinselliklerini kontrol altına almak icin kız cocuklarına uygulanıyor. Dunyada 150 milyon sunnet edilmiş kadın yaşıyor. Bu sayıya her yıl Afrika, Arap ulkeleri, Endonezya ve Malezya gibi bir cok ulkeden sekiz bin kadın daha ekleniyor. Yani her saniyede 11 kız cocuğunun gelenek adı altında cinsel organları neredeyse yok ediliyor. Soz konusu kadınların coğu Afrika kokenli olduğundan ve fakir Afrika ulkelerini cok uzak olarak duşlediğimizden bu sorun hÂl cok az yankı yaratıyor. Ozellikle Batı dunyası, belki de bu soruna nasıl yanıt vereceğini bilmediği icin hÂl seyirci kalıyor; sunnete kulturel bir gelenek olarak saygı mı gosterilmeli, yoksa kızların insan hakları mı korunmalı, tartışmaları suruyor. Yine de sorunun vahametini fark edip, cozumu icin calışan orgutler de var. “Terre des Femmes” bir cok ulkede bilgilendirme kampanyaları duzenleyerek genc kızları acı talihlerinden kurtarmak icin savaşıyor. “Terre des Femmes”in uzmanlarından Franziska Gruber sorularımızı yanıtladı.


- Kadın sunneti ne anlama geliyor?
Kadınlar ceşitli şekilde sunnet ediliyor. Bazılarının sadece Prepuslaları ile birlikte klitorisleri kesiliyor. Bunun daha ağır versiyonu, kucuk ve buyuk dudaklarının bir kısmının da kesilmesi. En acımasız ve ne yazık ki en yaygın olan ucuncu bir sunnet turu var. Biz buna Infibulasyon diyoruz, ameliyatta kızların klitoris ve prepus ile birlikte kucuk ve buyuk dudaklarının neredeyse tumu kesiliyor, sonra acık yaranın dış ceperleri bir araya getirilerek dikiliyor, sonunda sadece idrar ve aybaşı kanamasının akabileceği kucuk parmak genişliğinde bir delik bırakılıyor.
- Kac yaşında uygulanıyor?
8-14 arasındaki her kıza uygulanıyor. O kulturlerde bir genc kızın evlenebilmesi icin sunnet olması şart, yoksa koca bulamaz. Hatta bazı aileler kızının başlık parasını cinsel organ acıklığının buyukluğune gore belirtiyor. Sunnetten sonra kızların kadınlığa gectiği duşunuluyor. Bircok kulturde kızın sunneti ailesi ve yakınları tarafından kutlanıyor.
- Ya kızların icinden gecenler, onlar bu duruma nasıl tepki gosteriyorlar?
Kızlar gerek kucuk yaşlarından, gerek bu uygulamanın acısı ve yan etkilerinin konuşulması bir tabu olduğundan o ana kadar neye uğradıklarını bilmiyorlar. Onlara sadece bunun gerekli olduğu anlatılıyor. Durumu anladıklarında zaten iş işten gecmiş oluyor ve bir omur boyu sunnetin zararlarıyla yaşamak zorunda kalıyorlar.
- Ne gibi zararlar, bunlar?
Sunnet sırasında kan kaybından olebiliyor. Kızlara ameliyat esnasında narkoz verilmiyor, cektikleri acılar tarif edilir gibi değil. Karnın alt kısımlarında durmadan meydana gelen kronik iltihaplanmalar, ozellikle idrar yollarında ve yumurtalıklarda kısırlaşmaya neden olan enfeksiyonlar... Âdet kanamalarında, cinsel ilişkiye girdiklerinde ve doğumda korkunc acılar cekiyorlar. Hatta bircok kadın cocuğunu doğururken olebiliyor. İdrar keselerine zarar verilen kadınlar idrarını tutamaz hale geliyor. Ayrıca aletler steril olmadığından ve bir cok kız aynı zamanda kesildiğinden AIDS mikrobu bulaşabiliyor.
- Yani sunnet sadece yapılırken yaşanan acıyla atlatılmıyor...
Yok, kesinlikle. Ayrıca bir kadın iltihaplardan dolayı doğurganlığını kaybettiğinde yine toplumdan dışlanıyor. Evli ise eşi tarafından terk ediliyor. AIDS bulaşması yine apayrı bir felaket. Ayrıca, kızlarda yarattığı psikolojik olumsuzluklar yeterince araştırılmadı ama bunun en az vucutlarına verilen zarar kadar ağır olacağını tahmin etmek zor değil. Acının yanı sıra kadınların klitorisleri alındığından cinsel ilişkiye de daha az istekli oluyorlar. Bircok kadın cinsel ilişkiye sadece kocalarının isteği uzerine girdiklerini soyluyorlar.
- Kadınları sunnet etmenin arkasında yatan fikir ne?
Kadının sunnet edilince evliliğe bakire olarak girmesinin sağlanılacağı duşunuluyor. Bu toplumlar kadının o organları alınmadan cinsel isteklerine yenik duşeceği ve dolayısıyla evlendiğinde sadık bir eş olamayacağını savunuyorlar. Yani ataerkil toplum kadının cinselliğini kontrol ederek vucudu uzerinde hukum suruyor.
- Kadınlar buna karşı ayaklanmıyor mu?
Ayaklanmaları cok zor. Sunnetin konuşulması bile buyuk bir tabu. Anneler kızlarının sunnet edilmesine karşı cıksa o kızın evlenememesine sebep olur. O yuzden biz de ilk once tabuları yıkarak kadınların konuşmalarını sağlıyoruz. İlk ve en zor adım kadınların suskunluğuna son vermek. Erkekleri de bilgilendiriyoruz, ama asıl zorluğu kadınlar cıkarıyor...
- Kadınlar mı?
Evet, cunku kadınlar sunnetle birlikte belirli bir statuye sahip oluyor. Ozellikle yaşlı kadınlar bu toplumlarda soz sahibi ve kendilerini kulturlerinin koruyucuları olarak gorduklerinden geleneği surdurme taraftarılar. Ayrıca, coğu toplumda sunneti de kadınlar gercekleştiriyor ve hem bu işten iyi gelir sağlıyorlar, hem de toplumda cok saygın kişiler oluyorlar. Biz bunun onune gecebilmek icin bu kadınlara ebeliği oğretiyoruz. Boylece hem farklı bir gelir kaynağı elde ediyorlar, hem de saygınlıkları suruyor.
Bu kıyıcı geleneğe son vermek icin gercekten tum koyu bilgilendirmek gerekiyor. Aksi takdirde bazı aileler dışlanıyor ve cevreden gordukleri baskılarla yine kızlarını sunnet ettirmek zorunda kalıyorlar. l
Anne bana ne yaptın?
Benim adım Lul. Somali’de dunyaya geldim ve başkent Mogadischu’da buyudum. Sunnet edildiğimde altı yaşımdaydım. Ailem bana bir gun oncesinden sunnet olacağımı haber verdi. Ertesi sabah “iyileştirici” geldi -bir erkekti. O kadar ufak olmama rağmen cok iyi hatırlıyorum, hic de unutamayacağım. Acılarım tarif edilir gibi değildi... Sunnetin ardından yaralar kapansın diye bacaklarımı birbirine bağladılar. İdrarımı yapmak bile olumdu. Annem, kuzu kesip cok ozel yemekler yaptı, akrabalarımız annemi tebrik ediyor, bana hediyeler getiriyorlardı, ama o sancıların arasında onları gormem imkÂnsızdı. Ben sadece ağlıyordum. Etrafımdakiler bana “Ağlamamalısın, kuvvetli olmalısın, bu normal, cesur ol” gibi sozler ediyorlardı. Ailem bana bunu yaptırmanın gorevleri olduğunu soyledi. Uc gun sonra birden cok şiddetli kanamam oldu. Kansızlıktan hastaneye kaldırıldım. Doktorlar iltihap kaptığımı soyleyip ilac verdiler. Ağrılarım dinmiyordu, ama ağlamak ve konuşmak ayıptı. İcime atmaya calıştıysam da sonunda dayanamayıp anneme şunu sordum: “Anne, bana ne yaptın?” Annem sert bir şekilde bana “Burası Somali, bunu yaptırmak zorundayız” dedi. Benden sonra “iyileştirici”nin sokağımızda yaşayan birkac kıza daha gittiğini biliyorum. Ancak yıllar sonra kız arkadaşlarımla bu konuyu konuşabildim. Sunnette gercekleşen yaralar kadını bir omur boyu etkiliyor, gerdek gecemde cok buyuk sancılar cektim. Ayrıca Âdet kanamalarımda da normal sancıların cok otesinde acılar yaşıyorum. Bunun bir gelenek olarak musamaha gormemesi gerekiyor. Bu, insan haklarına aykırı vahşi bir uygulama.
Cumhuriyet Dergi 27.07.2008