Struma ve Mavi Alay Faciası, Holodomor Soykırımı ile devam eden tarihsel olaylar serimizin yanına; inanc, milliyet ve kulturel kimlikleri ile on plana cıkmış ve insanlık tarihindeki yerini almış kişilerin hayatlarını anlatacağımız yeni bir seri daha eklemeye karar verdik.
Filistin icin ozel bir yeri olan Yaser Arafat ’tan, Hindistan Bağımsızlık Hareketi ’nin Lideri Mahatma Gandhi ’ye kadar insanlık tarihine gecmiş bircok ismin yaşamına değineceğimiz bu seriye Rahibe Teresa ile başlıyoruz.
[h=2]Balkanlar ’da bir Osmanlı kızı: Agnes Gonca[/h]
Agnes Gonca, sağdan ikinci sırada.
Agnes Gonca Boyacı (Arnavutca Anjezë Gonxhe Bojaxhiu), Kalkutalı Azize Teresa ya da hepimizin tanıdığı adıyla Rahibe Teresa (Mother Teresa); 26 Ağustos 1910 ’da, şimdilerde Kuzey Makedonya ’nın başkenti; o zamanlarda Osmanlı Devleti ’ne bağlı bir vilayet olan Uskup ’te dunyaya geldi (bir roportajında vaftiz edildiği 27 Ağustos ’u doğum tarihi olarak kabul ettiğini acıkladı).
[h=2]Agnes Gonca ’nın ailesi ve erken yaşamı[/h]
Agnes Gonca; Kuzey Makedonya kokenli bir baba ile Arnavut kokenli bir annenin iki kızından biri. Agnes, gunluk yaşamında kullandığı bir isim değil, vaftiz adıdır. Vaftiz adını, gunumuzdeki “gobek ad”a benzetebiliriz. Vaftiz isimler; Hristiyan inancının kutsal kitabı İncil ’de gecen ve gundelik hayatta kullanılmayan isimlerdir.
Vaftiz isminden oturu bizler de kendisine şimdilik Gonca olarak hitap edeceğiz. Gonca Boyacı, henuz yedi yaşındayken babasını kaybetti. Babasını kaybettikten sonra dini inancına sığınma gereği hissetti ve dindar bir Katolik olmaya karar verdi.
[h=2]Yavru kuşun yuvadan ayrılıp yeni ufuklara yelken acma isteği[/h]
Gonca, yaşı ilerledikce dini vazifelerine daha da sarıldı ve hac vazifesini hic aksatmadı. Manevi duygular ile ruhunu beslerken bir yandan da cevresindeki misyonerlik (tam olarak karşılığı olmasa da Hristiyan inancındaki “tebliğ etmek” diyebiliriz, kısaca Hristiyanlığı yaymak) hareketlerine ozendi ve bu hareketin icerisinde bulunmak istedi.
12 yaşındayken misyoner olmaya karar vermişti ve 17 yaşına geldiğinde misyonerlik gruplarının icerisine dahil olmak icin İngilizce oğrenmesi gerektiğine karar vererek dil oğrenmek icin İrlanda ’ya gitti.
[h=2]Hayatını değiştirecek olan Hindistan macerası başlıyor[/h]
Gonca, Loreto Manastırı ’nda eğitimler aldıktan sonra 1929 yılında ana hedefi olan Hindistan ’a geldi. Burada İngilizcesinin yanına Bengalce (kısaca Hint yazı dili) ’de ekledi. Kısa surede kendini geliştiren Gonca, burada coğrafya ve dini konularda eğitimler verdi.
[h=2]Agnes Gonca Boyacı, kendini tum dunyaya tanıtacağı Teresa adına kavuşuyor[/h]
Agnes Gonca'ya adını veren Lisieux ’lu Teresa
24 Mayıs 1931 ’de inancı icin sorumluluk alacağına dair yemin ederek Lisieux ’lu Teresa olarak da bilinen Fransız saygın bir azize rahibe olan Marie Francoise-Thérèse Martin ’den Teresa ismini aldı ve o gunden sonra Kalkutalı Teresa (Kalkuta, bir Hindistan şehri) olarak anılmaya başlandı.
Teresa, 1944 yılına kadar eğitim vermeye devam etti ve başarılarının karşılığında okula mudire olarak atandı.
[h=2]Teresa, yeni bir şeylerin peşine duşuyor[/h]
Okul mudiresi olan Teresa, Hindistan ’da o donemlerde yaşanan ic karışıklık (Doğrudan Eylem Gunu-Direct Action Day) ve buna bağlı olarak gelişen yoksulluk, sefalet ve olumlerden rahatsızlık duyarak vicdanen harekete gecmenin yollarını aramaya başladı.
Okuldaki gorevinden ayrılan Teresa, zor durumdaki insanlar icin yardımlar toplamaya başladı. Zengin insanlar ile yardıma muhtac insanlar arasında kopru olan Teresa icin bu da yeterli değildi ve 1950 yılında hayatını tamamen değiştirecek olan o kararı almak icin kolları sıvadı.
[h=2]Hayırsever Misyonerler Cemaati (vakıf) kuruluyor[/h]
1950 yılında Teresa, Vatikan ’dan da izin alarak Hayırsever Misyonerler Cemaati (Missionaries of Charity) ’ni kurdu. Yardıma muhtac insanlara yardım edebilmek icin bağış ve yardım toplayabileceği bircok kapı caldı. Bu surecte Teresa (Artık Rahibe Teresa olarak anılmaya başlanmıştı), pek cok zorluk yaşadı ve bu zorluğa rağmen gosterdiği caba; ulkenin başbakanı da dahil bircok kişi tarafından takdirle karşılandı. Bu surecte burokratik engelleri aşmak icin Hint vatandaşlığına da gecti.
Bolgede aşevleri, bakımevleri, klinik ve okullar acıldı. Cuzzam hastalarının tedavisiyle ilgilenildi. Kimsesiz cocuklara, toplum tarafından dışlanmış insanlara, seks işciliğini bırakıp yeni bir hayata başlamak isteyen kadınlara, AIDS ’li bireylere, yaşlılara, multecilere, alkol bağımlılarına, akıl sağlığını yitirmiş kişilere ve engelli bireylere oncelikler tanındı ve bu kişilere ozel ilgi gosterildi.
Rahibe Teresa ’nın calışmaları o kadar sistemliydi ki; vakıf, 139 ulkede 5167 merkez acarak işleyişine devam etti.
[h=2]Rahibe Teresa ’nın benliği hakkındaki yorumu[/h]
1980 yılında Uskup ziyaretinde kendisine “Arnavut mu yoksa Makedon mu” olduğu sorulmuştu. Rahibe Teresa bu soruya “Kan olarak Arnavut, memleket olarak Uskuplu, kimlik olarak Hindistanlı, inanc olarak Katolik hissetmekle birlikte; ben dunyaya aitim ve kalbime gelirsek de tamamen İsa ’ya aitim” cevabını verdi.
[h=2]İsrail ile Filistin hattındaki yardımları ve diğer hareketleri[/h]
1982 yılında İsrail ile Filistin arasındaki catışmalarda ateşkes kararı alınmasını ve yaralıların tedavi edilmesini sağladı. Yine bu donemde boşanma ve kurtaj karşıtı acıklamaları ile bazı toplumlarca eleştirildi fakat Rahibe Teresa inandığı doğruları savunmaktan da geri durmadı.
1986 Cernobil Faciası ve 1988 Ermenistan Depremi ’nde afet bolgelerine giderek yardıma muhtac insanlara yardımlarda bulundu. Etiyopya ’da aclık ile mucadele eden insanlara gıda yardımında bulundu.
[h=2]Rahibe Teresa ’nın sağlık durumu alarm veriyor[/h]
Teresa, 1983 yılında Roma ’da Papa II. John Paul ’u ziyareti esnasında kalp krizi gecirdi fakat kısa bir tedavinin ardından taburcu oldu. Bu Rahibe Teresa ’nın bozulan sağlığındaki ilk ciddi alarmdı. 1989 yılında ikinci kez kalp krizi geciren Rahibe Teresa, bu kez kalp pili ile yaşamına devam etmeye başladı. Tedavi gormesi, Teresa'nın eleştirilmesine sebep oldu cunku Teresa; her fırsatta "acının Tanrı'nın bir hediyesi olduğunu" ifade ediyordu. Yine bu tedavi doneminde Teresa'ya şeytanların musallat olduğu gerekcesiyle hastanede şeytan cıkarma ayini yapıldığı da acıklandı.
1990 yılında Rahibe Teresa, sağlık sorunlarından oturu vakıftaki gorevinden istifa etmek istedi fakat yapılan oylama ile bu isteği reddedildi. 1996 yılında bir ziyareti sırasında duştu ve koprucuk kemiğini kırdı. Henuz tam iyileşemeden sıtma gecirdi ve kalp yetmezliği sorunu yaşamaya başladı. Tum bu gerekceler artık istifa kararı icin yeterliydi ve bu kez yapılan oylamada istifası onaylandı. 13 Mart 1997 ’de vefatına 6 ay kala yerini Nirmala Joshi ’ye bıraktı.
[h=2]Rahibe Teresa ’nın vefatı ve gelen taziye mesajları[/h]
Hassas Goruntu! Rahibe Teresa'nın naaşı
Rahibe Teresa ya da bir Osmanlı kadını olan Agnes Gonca Boyacı; 5 Eylul 1997 ’de Hindistan ’ın Kalkuta şehrinde 87 yaşında hayata veda etti. Yaşamı boyunca Nobel Barış Odulu ile birlikte; Jawaharlal Nehru Odulu (Hindistan ’da ilk başbakan adına dunya barışına katkı sağlayan kişilere verilen uluslararası saygın bir odul) ve Bharat Ratna Nişanı (Hindistan ’ın devlet nezdindeki en saygın odulu) da alan Terasa; Birleşmiş Milletler ve bircok devlet başkanı tarafından insanlık barışına sağladığı katkı ve yoksullara sağladığı yardımlar ile anılarak uğurlandı.
Dunya barışına katkılarından oturu Avustralya ve ABD tarafından kendisine fahri vatandaşlık verilen Rahibe Teresa; 4 Eylul 2016 yılında Vatikan ’da Aziz Petrus Meydanı ’nda duzenlenen toren ile Papa Franciscus tarafından “Azize” ilan edildi (Azize ilan edilmesi icin gosterilen iki mucizenin de daha sonra gercek dışı olduğu acıklandı fakat buna rağmen Azize olması yonunde karar verildi).
[h=2]Nobel Odul Toreni ’ndeki konuşması[/h]
1979 yılında Nobel Barış Odulu ’ne layık gorulen Teresa, maliyeti 192 bin doları bulan gorkemli odul torenini reddetmiş ve bu paranın Hindistan ’daki yardıma muhtac insanlara bağışlanmasını rica etmişti. Torende kendisine yoneltilen “Dunya barışı icin bizler neler yapabiliriz?” sorusuna “eve git ve aileni sev” yanıtını veren Teresa, “sokakta ac birini bulduğumda ona bir tabak yemek ve biraz ekmek verip karnını doyurarak bu sorunu cozerim ama kendini dışlanmış, sevilmemiş, toplumdan atılmış biri olarak hisseden insana; bu yoksulluğa karşı ne yapabilirim, bu yoksulluk daha acı”diyerek konuşmasını sonlandırdı.
[h=2]Kurtaja karşı olduğunu ifade eden konuşmaları[/h]
Teresa, kurtaja neden karşı olduğu konusunda yaptığı bir acıklamada “bebeğini oldurebilen bir anne; sana bana neler yapmaz” diyerek kurtaja neden karşı olduğunu acıkladı.
[h=2]Rahibe Teresa hakkındaki eleştiriler[/h]
Rahibe Teresa hakkında iceriğimizin bu bolumune kadar genel kabul gormuş hikÂyeyi sizlerle paylaştık. Rahibe Teresa hakkında farklı kişiler, devletler ve kurumlar tarafından ortaya atılmış; bir kısmı ispat edilmiş ve bir kısmı yoruma acık olumsuz birtakım acıklamalar da mevcut. Şimdi sizlerle bu goruşleri inceleyelim.
[h=2]Tek derdi Hristiyanlığı yaymak, yardımlar sadece bir maske[/h]
Rahibe Teresa hakkında ortaya atılan en buyuk iddia belki de Teresa ’nın asıl amacının Hristiyanlığı yaymak olduğu, yardımları şirin gozukmek ve toplumları etkilemek icin kullandığıdır.
Fakirleri istismar ettiği ve bunu meşrulaştırdığı, Hristiyan olmayan topraklarda kendi inancını yayma ve empoze etme ya da girişimlerinde bulunma, Hristiyan inancına ait topluluklara uye kazandırma amaclı faaliyet ve davetlerde bulunmak gibi amacları olduğu bircok politikacı ve medya tarafından dile getirildi.
[h=2]Din emperyalisti Rahibe Teresa[/h]
Her fırsatta Rahibe Teresa'dan ovgu ile bahseden Prenses Diana
İngiliz yazar ve aktivist Christopher Hitchens ’e gore Rahibe Teresa ’nın gonulluleri; olmek uzere olan insanları, iradeleri dışında ve inanc farkı gozetmeksizin vaftiz ediyordu. Bu etik dışı davranışı destekleyen bircok ifade daha dile getirildi.
Hitchens ’i destekler bir şekilde Avustralyalı akademisyen, yazar, feminist ve aktivist Germaine Greer de Rahibe Teresa hakkında “din emperyalisti” (dini işgal eden, din işgalcisi) tanımlamasını kullandı.
[h=2]Cocuk tacizcisini savunan bir melek[/h]
Eski bir gonullu olan Robin Fox, hastalar icin kullanılan tek kullanımlık tıbbi urunlerin yıkanarak birden fazla kez kullanıldığına şahit olduğunu fakat gorevlilerin bunu tamamen iyi niyetle yaptığını ifade etmiştir. Her ne kadar iyi niyetle yapılsa da bu durumun ciddi bir problem olduğunu ifade edebiliriz.
Teresa ’nın, cocuk tacizi sucundan hukum giyen Donald McGuire ’ı savunması hatta 1994 yılında McGuire ’ın affedilip gorevine donmesi konusunda girişimlerde bulunması; Teresa sayesinde McGuire ’ın affedilmesi ve gorevine iade edilmesi fakat daha sonra ortaya cıkan deliller ile tekrardan mahkûm edilmesi; Teresa ’nın cocuk tacizcisine destek cıkmasından oturu buyuk bir tepki toplamıştı.
[h=2]Toplanan bağışların nerede olduğu belli değil[/h]
Sadece İngiltere ’de yapılan bir araştırma uzerine yayımlanan raporda toplanan bağışların %7 ’sinin yardımlar icin kullanıldığı, %93 ’unun ise Vatikan ’a gonderildiği acıklandı. Daha sonra yayımlanan bircok belgede Teresa ’nın topladığı bağışların yardımlar icin kullanılmadığı ve yardım bekleyen insanların acı cekerek olduğu acıklandı.
[h=2]Teresa ’nın vakıflarında bebek ticareti[/h]
Hindistanlı politikacılar, bircok kez Teresa ’nın ifade ettiği kadar mağdur ya da mazlum olmadıklarını; Teresa ’nın din emperyalizmi uğruna Hindistan ’ı kotu bir şohrete mahkûm ettiğini ifade etti.
2018 yılında Hindistan ’da vakfa sığınan kadınların bebeklerinin evlatlık edinme talebinde bulunan ailelere para karşılığında satıldığı haberleri yayıldı.
[h=2]Hastalar carmıha gerilmiş İsa gibi acı cekmeli[/h]
Kanadalı bilim insanları Serge Larivée, Geneviève Chénard ve Carole Sénéchal tarafından yayımlanan bir makaleye gore Teresa ’nın klinikleri milyonlarca dolar bağış alıyordu fakat hastalara ağrı kesici verilmiyordu cunku Teresa, hastaların carmıha gerilmiş İsa ’nın cektiği acıları anlamasını istiyordu. Hatta tedavi edilerek olmesi engellenecek yuz binlerce kişinin, tedavi gormediği icin olduğu de acıklandı.
[h=2]Tek derdi Katolik insan sayısını artırmak[/h]
İngiliz gazeteci Hitchens, bir araştırma yazısında acıkca “ Teresa, yardıma muhtac insanlara iyilik icin yardım etmiyordu. Bunu kendi ağzından duydum. Tum bunları kilise ve İsa icin yapıyordu. Tek derdi insanları Katolik yapmaktı” diye yazdı.
[h=2]Tanrı ’yı sorgulayan hatta zaman zaman Tanrı ’yı arayan bir Rahibe[/h]
Bircok Aziz ve Azize ’de gorulen Tanrı ’nın varlığını sorgulama (hiclik gecesi), Rahibe Teresa ’da da goruldu. Teresa, not defterinde bu durumu “İnancım, Tanrı nerede? Derinliklerimde bile boşluk ve karanlıktan başka bir şey yok. Tanrı varsa; lutfen beni bağışlasın.” şeklinde yazdı.
[h=2]Ozetle Teresa[/h]
Tum bu uzun iceriğimizi sizler icin ozetleyecek olursak; Teresa ’nın insanların acılarını hafifletmek değil; acının Tanrı tarafından gonderilen bir hediye olduğuna inandırmak istediği, tedavi edilip olmesini engelleyebileceği insanları bile cennet ile mujdelendiği icin olume terk ettiğini, toplanan bağışların neredeyse hicbirinin yardıma muhtac insanlar icin kullanılmadığını, asıl gayesinin Hristiyanlığı yaymak olduğunu bu zamana kadar yayımlanan “resmî belgeler ve ifadeler” neticesinde acıkca ifade edebiliriz.
[h=2]Editor yorumu[/h]
İnsanlığa hicbir faydası olmamış hatta zararı bile dokunmuş bir insanın, neden buyuk devletler ve kurumlar tarafından bu kadar yuceltildiğini anlayabilmiş değiliz. İnancı her ne olursa olsun, her inancta Rahibe Teresa gibi kişilerin olduğunu unutmamak toplum yararınadır diye duşunuyoruz. Rahibe Teresa gibi kişilerin; Hristiyanlık İnancına, bu inanca sahip kişilere ve inanc değerlerine zarar verdiğini ve Teresa ’yı Hristiyanlık İnancı ’na mÂl etmenin de cok buyuk bir haksızlık olduğunu eklemek isteriz.
Peki ya sizler Rahibe Teresa icin neler duşunuyorsunuz? Sizce Rahibe Teresa ’nın asıl gayesi neydi? Yorumlarda fikir ve duşuncelerinizi belirtebilirsiniz.
Filistin icin ozel bir yeri olan Yaser Arafat ’tan, Hindistan Bağımsızlık Hareketi ’nin Lideri Mahatma Gandhi ’ye kadar insanlık tarihine gecmiş bircok ismin yaşamına değineceğimiz bu seriye Rahibe Teresa ile başlıyoruz.
[h=2]Balkanlar ’da bir Osmanlı kızı: Agnes Gonca[/h]

Agnes Gonca, sağdan ikinci sırada.
Agnes Gonca Boyacı (Arnavutca Anjezë Gonxhe Bojaxhiu), Kalkutalı Azize Teresa ya da hepimizin tanıdığı adıyla Rahibe Teresa (Mother Teresa); 26 Ağustos 1910 ’da, şimdilerde Kuzey Makedonya ’nın başkenti; o zamanlarda Osmanlı Devleti ’ne bağlı bir vilayet olan Uskup ’te dunyaya geldi (bir roportajında vaftiz edildiği 27 Ağustos ’u doğum tarihi olarak kabul ettiğini acıkladı).
[h=2]Agnes Gonca ’nın ailesi ve erken yaşamı[/h]

Agnes Gonca; Kuzey Makedonya kokenli bir baba ile Arnavut kokenli bir annenin iki kızından biri. Agnes, gunluk yaşamında kullandığı bir isim değil, vaftiz adıdır. Vaftiz adını, gunumuzdeki “gobek ad”a benzetebiliriz. Vaftiz isimler; Hristiyan inancının kutsal kitabı İncil ’de gecen ve gundelik hayatta kullanılmayan isimlerdir.
Vaftiz isminden oturu bizler de kendisine şimdilik Gonca olarak hitap edeceğiz. Gonca Boyacı, henuz yedi yaşındayken babasını kaybetti. Babasını kaybettikten sonra dini inancına sığınma gereği hissetti ve dindar bir Katolik olmaya karar verdi.
[h=2]Yavru kuşun yuvadan ayrılıp yeni ufuklara yelken acma isteği[/h]

Gonca, yaşı ilerledikce dini vazifelerine daha da sarıldı ve hac vazifesini hic aksatmadı. Manevi duygular ile ruhunu beslerken bir yandan da cevresindeki misyonerlik (tam olarak karşılığı olmasa da Hristiyan inancındaki “tebliğ etmek” diyebiliriz, kısaca Hristiyanlığı yaymak) hareketlerine ozendi ve bu hareketin icerisinde bulunmak istedi.
12 yaşındayken misyoner olmaya karar vermişti ve 17 yaşına geldiğinde misyonerlik gruplarının icerisine dahil olmak icin İngilizce oğrenmesi gerektiğine karar vererek dil oğrenmek icin İrlanda ’ya gitti.
[h=2]Hayatını değiştirecek olan Hindistan macerası başlıyor[/h]

Gonca, Loreto Manastırı ’nda eğitimler aldıktan sonra 1929 yılında ana hedefi olan Hindistan ’a geldi. Burada İngilizcesinin yanına Bengalce (kısaca Hint yazı dili) ’de ekledi. Kısa surede kendini geliştiren Gonca, burada coğrafya ve dini konularda eğitimler verdi.
[h=2]Agnes Gonca Boyacı, kendini tum dunyaya tanıtacağı Teresa adına kavuşuyor[/h]

Agnes Gonca'ya adını veren Lisieux ’lu Teresa
24 Mayıs 1931 ’de inancı icin sorumluluk alacağına dair yemin ederek Lisieux ’lu Teresa olarak da bilinen Fransız saygın bir azize rahibe olan Marie Francoise-Thérèse Martin ’den Teresa ismini aldı ve o gunden sonra Kalkutalı Teresa (Kalkuta, bir Hindistan şehri) olarak anılmaya başlandı.
Teresa, 1944 yılına kadar eğitim vermeye devam etti ve başarılarının karşılığında okula mudire olarak atandı.
[h=2]Teresa, yeni bir şeylerin peşine duşuyor[/h]

Okul mudiresi olan Teresa, Hindistan ’da o donemlerde yaşanan ic karışıklık (Doğrudan Eylem Gunu-Direct Action Day) ve buna bağlı olarak gelişen yoksulluk, sefalet ve olumlerden rahatsızlık duyarak vicdanen harekete gecmenin yollarını aramaya başladı.
Okuldaki gorevinden ayrılan Teresa, zor durumdaki insanlar icin yardımlar toplamaya başladı. Zengin insanlar ile yardıma muhtac insanlar arasında kopru olan Teresa icin bu da yeterli değildi ve 1950 yılında hayatını tamamen değiştirecek olan o kararı almak icin kolları sıvadı.
[h=2]Hayırsever Misyonerler Cemaati (vakıf) kuruluyor[/h]

1950 yılında Teresa, Vatikan ’dan da izin alarak Hayırsever Misyonerler Cemaati (Missionaries of Charity) ’ni kurdu. Yardıma muhtac insanlara yardım edebilmek icin bağış ve yardım toplayabileceği bircok kapı caldı. Bu surecte Teresa (Artık Rahibe Teresa olarak anılmaya başlanmıştı), pek cok zorluk yaşadı ve bu zorluğa rağmen gosterdiği caba; ulkenin başbakanı da dahil bircok kişi tarafından takdirle karşılandı. Bu surecte burokratik engelleri aşmak icin Hint vatandaşlığına da gecti.
Bolgede aşevleri, bakımevleri, klinik ve okullar acıldı. Cuzzam hastalarının tedavisiyle ilgilenildi. Kimsesiz cocuklara, toplum tarafından dışlanmış insanlara, seks işciliğini bırakıp yeni bir hayata başlamak isteyen kadınlara, AIDS ’li bireylere, yaşlılara, multecilere, alkol bağımlılarına, akıl sağlığını yitirmiş kişilere ve engelli bireylere oncelikler tanındı ve bu kişilere ozel ilgi gosterildi.
Rahibe Teresa ’nın calışmaları o kadar sistemliydi ki; vakıf, 139 ulkede 5167 merkez acarak işleyişine devam etti.
[h=2]Rahibe Teresa ’nın benliği hakkındaki yorumu[/h]

1980 yılında Uskup ziyaretinde kendisine “Arnavut mu yoksa Makedon mu” olduğu sorulmuştu. Rahibe Teresa bu soruya “Kan olarak Arnavut, memleket olarak Uskuplu, kimlik olarak Hindistanlı, inanc olarak Katolik hissetmekle birlikte; ben dunyaya aitim ve kalbime gelirsek de tamamen İsa ’ya aitim” cevabını verdi.
[h=2]İsrail ile Filistin hattındaki yardımları ve diğer hareketleri[/h]

1982 yılında İsrail ile Filistin arasındaki catışmalarda ateşkes kararı alınmasını ve yaralıların tedavi edilmesini sağladı. Yine bu donemde boşanma ve kurtaj karşıtı acıklamaları ile bazı toplumlarca eleştirildi fakat Rahibe Teresa inandığı doğruları savunmaktan da geri durmadı.
1986 Cernobil Faciası ve 1988 Ermenistan Depremi ’nde afet bolgelerine giderek yardıma muhtac insanlara yardımlarda bulundu. Etiyopya ’da aclık ile mucadele eden insanlara gıda yardımında bulundu.
[h=2]Rahibe Teresa ’nın sağlık durumu alarm veriyor[/h]

Teresa, 1983 yılında Roma ’da Papa II. John Paul ’u ziyareti esnasında kalp krizi gecirdi fakat kısa bir tedavinin ardından taburcu oldu. Bu Rahibe Teresa ’nın bozulan sağlığındaki ilk ciddi alarmdı. 1989 yılında ikinci kez kalp krizi geciren Rahibe Teresa, bu kez kalp pili ile yaşamına devam etmeye başladı. Tedavi gormesi, Teresa'nın eleştirilmesine sebep oldu cunku Teresa; her fırsatta "acının Tanrı'nın bir hediyesi olduğunu" ifade ediyordu. Yine bu tedavi doneminde Teresa'ya şeytanların musallat olduğu gerekcesiyle hastanede şeytan cıkarma ayini yapıldığı da acıklandı.
1990 yılında Rahibe Teresa, sağlık sorunlarından oturu vakıftaki gorevinden istifa etmek istedi fakat yapılan oylama ile bu isteği reddedildi. 1996 yılında bir ziyareti sırasında duştu ve koprucuk kemiğini kırdı. Henuz tam iyileşemeden sıtma gecirdi ve kalp yetmezliği sorunu yaşamaya başladı. Tum bu gerekceler artık istifa kararı icin yeterliydi ve bu kez yapılan oylamada istifası onaylandı. 13 Mart 1997 ’de vefatına 6 ay kala yerini Nirmala Joshi ’ye bıraktı.
[h=2]Rahibe Teresa ’nın vefatı ve gelen taziye mesajları[/h]

Rahibe Teresa ya da bir Osmanlı kadını olan Agnes Gonca Boyacı; 5 Eylul 1997 ’de Hindistan ’ın Kalkuta şehrinde 87 yaşında hayata veda etti. Yaşamı boyunca Nobel Barış Odulu ile birlikte; Jawaharlal Nehru Odulu (Hindistan ’da ilk başbakan adına dunya barışına katkı sağlayan kişilere verilen uluslararası saygın bir odul) ve Bharat Ratna Nişanı (Hindistan ’ın devlet nezdindeki en saygın odulu) da alan Terasa; Birleşmiş Milletler ve bircok devlet başkanı tarafından insanlık barışına sağladığı katkı ve yoksullara sağladığı yardımlar ile anılarak uğurlandı.
Dunya barışına katkılarından oturu Avustralya ve ABD tarafından kendisine fahri vatandaşlık verilen Rahibe Teresa; 4 Eylul 2016 yılında Vatikan ’da Aziz Petrus Meydanı ’nda duzenlenen toren ile Papa Franciscus tarafından “Azize” ilan edildi (Azize ilan edilmesi icin gosterilen iki mucizenin de daha sonra gercek dışı olduğu acıklandı fakat buna rağmen Azize olması yonunde karar verildi).
[h=2]Nobel Odul Toreni ’ndeki konuşması[/h]

1979 yılında Nobel Barış Odulu ’ne layık gorulen Teresa, maliyeti 192 bin doları bulan gorkemli odul torenini reddetmiş ve bu paranın Hindistan ’daki yardıma muhtac insanlara bağışlanmasını rica etmişti. Torende kendisine yoneltilen “Dunya barışı icin bizler neler yapabiliriz?” sorusuna “eve git ve aileni sev” yanıtını veren Teresa, “sokakta ac birini bulduğumda ona bir tabak yemek ve biraz ekmek verip karnını doyurarak bu sorunu cozerim ama kendini dışlanmış, sevilmemiş, toplumdan atılmış biri olarak hisseden insana; bu yoksulluğa karşı ne yapabilirim, bu yoksulluk daha acı”diyerek konuşmasını sonlandırdı.
[h=2]Kurtaja karşı olduğunu ifade eden konuşmaları[/h]

Teresa, kurtaja neden karşı olduğu konusunda yaptığı bir acıklamada “bebeğini oldurebilen bir anne; sana bana neler yapmaz” diyerek kurtaja neden karşı olduğunu acıkladı.
[h=2]Rahibe Teresa hakkındaki eleştiriler[/h]

Rahibe Teresa hakkında iceriğimizin bu bolumune kadar genel kabul gormuş hikÂyeyi sizlerle paylaştık. Rahibe Teresa hakkında farklı kişiler, devletler ve kurumlar tarafından ortaya atılmış; bir kısmı ispat edilmiş ve bir kısmı yoruma acık olumsuz birtakım acıklamalar da mevcut. Şimdi sizlerle bu goruşleri inceleyelim.
[h=2]Tek derdi Hristiyanlığı yaymak, yardımlar sadece bir maske[/h]

Rahibe Teresa hakkında ortaya atılan en buyuk iddia belki de Teresa ’nın asıl amacının Hristiyanlığı yaymak olduğu, yardımları şirin gozukmek ve toplumları etkilemek icin kullandığıdır.
Fakirleri istismar ettiği ve bunu meşrulaştırdığı, Hristiyan olmayan topraklarda kendi inancını yayma ve empoze etme ya da girişimlerinde bulunma, Hristiyan inancına ait topluluklara uye kazandırma amaclı faaliyet ve davetlerde bulunmak gibi amacları olduğu bircok politikacı ve medya tarafından dile getirildi.
[h=2]Din emperyalisti Rahibe Teresa[/h]

Her fırsatta Rahibe Teresa'dan ovgu ile bahseden Prenses Diana
İngiliz yazar ve aktivist Christopher Hitchens ’e gore Rahibe Teresa ’nın gonulluleri; olmek uzere olan insanları, iradeleri dışında ve inanc farkı gozetmeksizin vaftiz ediyordu. Bu etik dışı davranışı destekleyen bircok ifade daha dile getirildi.
Hitchens ’i destekler bir şekilde Avustralyalı akademisyen, yazar, feminist ve aktivist Germaine Greer de Rahibe Teresa hakkında “din emperyalisti” (dini işgal eden, din işgalcisi) tanımlamasını kullandı.
[h=2]Cocuk tacizcisini savunan bir melek[/h]

Eski bir gonullu olan Robin Fox, hastalar icin kullanılan tek kullanımlık tıbbi urunlerin yıkanarak birden fazla kez kullanıldığına şahit olduğunu fakat gorevlilerin bunu tamamen iyi niyetle yaptığını ifade etmiştir. Her ne kadar iyi niyetle yapılsa da bu durumun ciddi bir problem olduğunu ifade edebiliriz.
Teresa ’nın, cocuk tacizi sucundan hukum giyen Donald McGuire ’ı savunması hatta 1994 yılında McGuire ’ın affedilip gorevine donmesi konusunda girişimlerde bulunması; Teresa sayesinde McGuire ’ın affedilmesi ve gorevine iade edilmesi fakat daha sonra ortaya cıkan deliller ile tekrardan mahkûm edilmesi; Teresa ’nın cocuk tacizcisine destek cıkmasından oturu buyuk bir tepki toplamıştı.
[h=2]Toplanan bağışların nerede olduğu belli değil[/h]

Sadece İngiltere ’de yapılan bir araştırma uzerine yayımlanan raporda toplanan bağışların %7 ’sinin yardımlar icin kullanıldığı, %93 ’unun ise Vatikan ’a gonderildiği acıklandı. Daha sonra yayımlanan bircok belgede Teresa ’nın topladığı bağışların yardımlar icin kullanılmadığı ve yardım bekleyen insanların acı cekerek olduğu acıklandı.
[h=2]Teresa ’nın vakıflarında bebek ticareti[/h]

Hindistanlı politikacılar, bircok kez Teresa ’nın ifade ettiği kadar mağdur ya da mazlum olmadıklarını; Teresa ’nın din emperyalizmi uğruna Hindistan ’ı kotu bir şohrete mahkûm ettiğini ifade etti.
2018 yılında Hindistan ’da vakfa sığınan kadınların bebeklerinin evlatlık edinme talebinde bulunan ailelere para karşılığında satıldığı haberleri yayıldı.
[h=2]Hastalar carmıha gerilmiş İsa gibi acı cekmeli[/h]

Kanadalı bilim insanları Serge Larivée, Geneviève Chénard ve Carole Sénéchal tarafından yayımlanan bir makaleye gore Teresa ’nın klinikleri milyonlarca dolar bağış alıyordu fakat hastalara ağrı kesici verilmiyordu cunku Teresa, hastaların carmıha gerilmiş İsa ’nın cektiği acıları anlamasını istiyordu. Hatta tedavi edilerek olmesi engellenecek yuz binlerce kişinin, tedavi gormediği icin olduğu de acıklandı.
[h=2]Tek derdi Katolik insan sayısını artırmak[/h]

İngiliz gazeteci Hitchens, bir araştırma yazısında acıkca “ Teresa, yardıma muhtac insanlara iyilik icin yardım etmiyordu. Bunu kendi ağzından duydum. Tum bunları kilise ve İsa icin yapıyordu. Tek derdi insanları Katolik yapmaktı” diye yazdı.
[h=2]Tanrı ’yı sorgulayan hatta zaman zaman Tanrı ’yı arayan bir Rahibe[/h]

Bircok Aziz ve Azize ’de gorulen Tanrı ’nın varlığını sorgulama (hiclik gecesi), Rahibe Teresa ’da da goruldu. Teresa, not defterinde bu durumu “İnancım, Tanrı nerede? Derinliklerimde bile boşluk ve karanlıktan başka bir şey yok. Tanrı varsa; lutfen beni bağışlasın.” şeklinde yazdı.
[h=2]Ozetle Teresa[/h]

Tum bu uzun iceriğimizi sizler icin ozetleyecek olursak; Teresa ’nın insanların acılarını hafifletmek değil; acının Tanrı tarafından gonderilen bir hediye olduğuna inandırmak istediği, tedavi edilip olmesini engelleyebileceği insanları bile cennet ile mujdelendiği icin olume terk ettiğini, toplanan bağışların neredeyse hicbirinin yardıma muhtac insanlar icin kullanılmadığını, asıl gayesinin Hristiyanlığı yaymak olduğunu bu zamana kadar yayımlanan “resmî belgeler ve ifadeler” neticesinde acıkca ifade edebiliriz.
[h=2]Editor yorumu[/h]

İnsanlığa hicbir faydası olmamış hatta zararı bile dokunmuş bir insanın, neden buyuk devletler ve kurumlar tarafından bu kadar yuceltildiğini anlayabilmiş değiliz. İnancı her ne olursa olsun, her inancta Rahibe Teresa gibi kişilerin olduğunu unutmamak toplum yararınadır diye duşunuyoruz. Rahibe Teresa gibi kişilerin; Hristiyanlık İnancına, bu inanca sahip kişilere ve inanc değerlerine zarar verdiğini ve Teresa ’yı Hristiyanlık İnancı ’na mÂl etmenin de cok buyuk bir haksızlık olduğunu eklemek isteriz.
Peki ya sizler Rahibe Teresa icin neler duşunuyorsunuz? Sizce Rahibe Teresa ’nın asıl gayesi neydi? Yorumlarda fikir ve duşuncelerinizi belirtebilirsiniz.