1970'li yıllar hem ulkemiz hem de dunya icin cok ozel yıllardı. Gunumuzde bile severek dinlediğimiz pek cok muzik grubu bu donemde ortaya cıktı. Ozellikle rock furyasının başlayıp stadyum dolusu insanlara konser veren dunyaca unlu isimler, ilk şarkılarını bu yıllarda cıkarmaya başladılar. Bugun sizlere bu rock grupları arasında en onemlilerden biri olan Queen grubunu tanıtacağız.
Freddie Mercury gibi cok eşsiz bir soliste sahip olan grup, birlikte caldıkları yıllar icerisinde bizlere efsane sayılacak pek cok eser bıraktı. Hadi gelin şimdi tum dunyada albumleri milyonlarca satmış bu efsane grubu yakından tanıyalım.
[h=2]Queen grubu nasıl kuruldu?[/h]
Queen grubu 4 isimden oluşuyor. Bu isimler Brian May, Roger Taylor, Freddie Mercury ve John Deacon'dır. Brian May ve Roger Taylor'ın icinde bulunduğu Smile grubu 1960'ların sonunda dağıldı. Bunun ardından bu iki isme o donemler bilinmese de dunyanın en eşsiz şarkıcılarından biri olacak Freddie Mercury katıldı ve Queen grubu kurulmuş oldu. Bundan 1 yıl sonra gruba bas gitarist John Deacon da katıldı ve başarılarla dolu yolculuğun ilk adımı tamamlanmış oldu.
[h=2]Queen grubu muzik piyasasına girdi[/h]
4 kişilik kilit sayıya ulaşan ekip 1973 yılında "Keep Yourself Alive" adıyla ilk 45'liğini cıkardı. Bu şarkının hemen ardından aynı yılda ilk albumleri olan "Queen I"ı piyasaya suren grup, 1974'de "Seven Seas of Rhye" şarkısıyla ilk kez muzik listelerine girdi. Arka arkaya album cıkarmaya devam eden Queen grubu, 3. albumleri "Sheer Heart Attack"tan cıkan "Killer Queen" single'ı ile adlarını ilk kez gercek anlamda duyurdular ve muzik listelerinde 2. sıraya kadar yukseldiler.
[h=2]1975'te Bohemian Rhapsody ile asıl başarı geldi[/h] Queen grubunun imza şarkıları arasında belki de en unlusu Bohemian Rhapsody'dir. İşte bu şarkının da yer aldığı "A Night at the Opera" albumu 1975'te yayınlandı ve şarkı Britanya listelerinde 9 hafta bir numarada kaldı. Uluslararası alanda da başarıya ulaşan grup, yayınladıkları son albumde daha senfonik ve vokale odaklı ilerlemişlerdi.
Daha onceki albumlerine gore daha yumuşak bir muziğe geciş yapan grup, bu albumle belki de daha once kimsenin cesaret edemediği bir harmanla Bohemian Rhapsody'i yayınladı. Gunumuzde bile sayısız insana gore "rock tarihinin en iyi şarkısı" olarak nitelendirilen Bohemian Rhapsody, Queen grubunun onundeki kapıları sonuna kadar acacaktı. Aslında bu şarkı yayınlanmadan once produktorler tarafından beğenilmemişti. O donem bir şarkının hit olabilmesi icin suresinin 3 dakikayı gecmemesi gerekiyordu ve bu şarkı tam 6 dakikaydı.
[h=2]Dunya capında bir grup: Queen[/h]
A Night at the Opera albumu, Queen grubunu tum dunyaya tanıtmıştı. İnsanlar aslında cok başarılı parcalar yer alan onceki albumlerini de dinlemeye başlamıştı. 4. albumden sonra grup da bir değişime uğradı. Artık daha senfonik besteler bulunuyordu. Bu durum bazı kişiler tarafından eleştirilmişti, cunku Queen'in bu tutumu, popularite icin taviz vermek olarak yorumlanıyordu. Ancak grup modern tuketime uygun muzikler yapmaya devam etti ve yıllar boyunca tanınır kaldı.
[h=2]Queen tam bir konser grubuydu[/h]
Queen'in bu başarılı yolculuğunun ardında en onemli etkenlerden biri grubun muhteşem bir konser şovunun olmasıydı. Ses ve enerji olarak kusursuz bir solist olan Freddie Mercury, konserlerde insanları eğlendiriyor, dinleyicileri adeta şarkının icine cekiyordu. Bu ozel grubu dinlemek isteyen insanlar konserlerine akın ediyor, adeta izdiham yaşanıyordu. Bunun sonrasında ise grup dunya capında stadyum konserleri vermeye başladı.
[h=2]Albumler ve efsane şarkılar devam etti[/h] Grup, 1976'da "A Day at the Races" albumuyle sevenlerin karşısına cıktı. Bu albumde rock soundu yerini daha senfonik ve yumuşak tonlara bırakmıştı. 1977 yılında cıkan sonraki album olan "News of the World" ise işin icine blues tarzını ekledi. Bu albumde gunumuzde rock muzik denildiğinde ilk akla gelen iki parca da yer alıyordu. Bunlar "We Will Rock You" ve "We are the Champions" şarkılarıydı.
[h=2]Queen'in sırrı her kesime hitap etmesiydi[/h] Queen'in bu kadar başarılı olmasının ardında tek bir alana tıkılı kalmayıp pek cok farklı turde muzik yapma cabası yatıyor. 1978 senesinde kendi tarzlarını adeta baştan yaratıp "Jazz" albumunu piyasaya surduler. Albumun icinde doğu ritimlerine sahip "Mustapha" isimli bir şarkı olduğu gibi hard rock turunde şarkılar ve elbette jazz ezgili şarkılar yer alıyordu.
[h=2]1980'lerde karşımızda gercek bir Queen grubu var[/h]
1979'da bir konser albumu olan "Live Killers'ı cıkaran Queen, bir sure konserlere yoğunlaşacaktı. 1980'de sekizinci studyo albumleri olan "The Game'i piyasaya suren grup, 7 yılda 8 studyo albumu ve bir konser albumu cıkarmıştı. Bu durum dinleyiciler tarafından hoş karşılanırken birtakım korkuları da beraberinde getiriyordu. Diğer pek cok grupta olduğu gibi Queen de elindeki malzemeyi tuketiyor muydu? Bu durumu şoyle ozetleyebiliriz. Queen, diğer grupların aksine tek turde muzik yapmamış, hemen hemen tum dunya muziklerini kucaklamışlardı. Bu da ellerindeki malzemenin cok geniş olmasını sağlıyordu.
Tarihler 1981'i gosterdiğinde grubun 10. yılı uzerine bir "Greatest Hits" albumu cıkarıldı. Bu album, onceki yıllarda yapılmış ve Queen grubuyla ozdeşleşen 17 şarkıyı iceriyordu. Bu album tum dunyada buyuk bir ilgiyle karşılandı.
1982'ye geldiğimizde ise Queen grubu "Hot Space" isimli albumle sevenlerin karşısına cıktı. 80'lerin henuz oturmayan pop ritimlerini barındıran bu album, 70'lerde Queen'i severek dinlemiş kesim tarafından ciddi eleştiriler aldı. Hatta bu album yuzunden gruba tavır bile alındı. Her ne kadar bir kesim tarafından cok eleştirilmiş olsa da ilerleyen senelerde 80'lerin bu alana daha cok yonelmesi Freddie Mercury ve Queen grubunun muzik konusunda ne kadar ileri goruşlu olduğunu da bizlere gosterdi. Surekli yeni tarzlar deneyip bunlarda başarılı olan bir grup olan Queen, aslında bu sayede herkesin bir şekilde sevgisini ve saygısını kazanmıştı.
[h=2]Keşke birinde olsaydık dediğimiz o muhteşem konserler[/h]
Hot Space albumunun ardından grup uzun bir dunya turnesine cıktı. Zaten Freddie Mercury ile eşsiz konser şovları sunan grup, hep daha iyi olmaya calışıyordu. Konserlerinde yeni ışık şovları deneyen Queen, gorselliğe her zaman onem vermişti.
[h=2]Queen, bir poprock albumu olan "The Works"le geri dondu[/h] Queen'in 1984 yılında cıkan pop rock turundeki albumu The Works, grubun yıllar gecmesine rağmen hala en iyi olduğunu gosteren bir albumdu. Albumde "Radio Ga Ga", "I Want To Break Free", "Hammer To Fall" gibi şarkılar vardı ve bu şarkılar gruba yeni tarzlar katmayı sağlamıştı. Bu başarılı albumun ardından Queen grubu yeniden konserlere odaklanmaya başladı.
Grup uyeleri konserlerin ardından bir sure kendi koşelerine cekildiler. Solo calışmalara odaklanan Queen uyeleri, medyaya dağılma belirtileri veriyorlardı. Sadece birkac televizyon programında gorunen Queen uyeleri, onun dışında dağılmış bir gorunum sunuyordu. Bu ciddi sorun tum dunya tarihinin en buyuk konseri olan Live Aid'deki muhteşem Queen performansıyla cozulecekti.
[h=2]Freddie Mercury'nin ikonikleştiği efsane Live Aid konseri[/h]
Tarihler 13 Temmuz 1985'i gosterdiğinde dunyanın gelmiş gecmiş en buyuk muzik organizasyonu Live Aid gercekleşti. İki farklı stadyumda gercekleşen ve Etiyopya'da yaşanan aclığa karşı bağış toplamayı hedefleyen bu organizasyon tam 16 saat surmuş ve doneminin unlu şarkıcıları 20 dakika olacak şekilde sahne almışlardı.
Hemen hemen 2 milyar insanın televizyon karşısında izlediği bu ozel organizasyonda Freddie Mercury efsane bir performans sergilemişti. Normal bir konser suresine gore cok daha kısa olan 20 dakika icerisinde sevilen şarkılarını muhteşem bir şovla seslendiren Freddie Mercury, bu şovuyla tum dunyaya Queen'in ozel bir grup olduğunu gostermişti. 2005'te yapılan bir anket, Queen'in Live Aid konserinin tum zamanların en buyuk "rock performansı" olarak belirledi. Ayrıca sayısız sanatcının cıktığı 16 saatlik konserde Queen'in yer aldığı bolum en cok bağış toplanan bolum olmuştu.
Her detayıyla muhteşem bir 20 dakika olan Live Aid Queen konseri, Freddie Mercury ve Queen grubunun hayatını anlatan Bohemian Rhapsody filminde gerceğine fazlasıyla yakın şekilde canlandırılmıştır.
[h=2]Sona yaklaşıyoruz: Freddie Mercury'nin son turnesi[/h]
1986 yılında ikinci konser albumleri olan "Live Magic"i ve ardından 11. studyo albumleri "A Kind of Magic"i yayınlayan grup, sonrasında bir turneye cıktılar. Bu turne, Freddie Mercury'nin son turnesi oldu. Mercury'nin sahne performansının duştuğunun konuşulmaya başlandığı bu donemde, dunyaca unlu solistin HIV virusu kaptığına dair soylentiler de cıkmaya başladı. Freddie Mercury ise bu soylentileri o donem verdiği bir roportajda reddetti.
[h=2]Bazı şarkıları bir sure sonra daha da anlamlı olacak son album: Innuendo[/h] Freddie Mercury'nin hastalığı nedeniyle konser vermeyi bırakan grup 1989'da "The Miracle" adlı albumunu yayınladı. Bu albumden 2 yıl sonra ise 5 Şubat 1991'de grubun Freddie Mercury hayattayken cıkarılan son Queen albumu olan "Innuendo" yayınlandı. Albumde yer alan "Show Must Go On", "I'm Going Slightly Mad", "Bijou", "Innuendo" gibi şarkılar buyuk ses getirdi.
Diğer Queen albumlerine gore daha duygusal bir album olan Innuendo, o an bazı şeyler konuşulsa da tam olarak hikayeyi bilmeyen hayranlar icin sonrasında cok daha anlamlı olacaktı. Ozellikle bu album sırasında cok hasta olan ve kayıtları cıkarıp cıkaramayacağı bile tartışılan Freddie Mercury, tum zorluklara rağmen albumu tamamlayabilmiştir.
Queen grubunun gitaristi Brian May, bir roportajında Freddie Mercury hakkında, "Bana surekli daha fazla şarkı soylemek istediğini soylerdi" demişti. Freddie Mercury'nin kendisine surekli şarkı yazmalarını istediklerini ve "Ben oldukten sonra tamamlarsınız." dediğini soyleyen May, Mercury'nin olumden hicbir korkusu olmadığını da sozlerine eklemişti.
[h=2]AIDS, 1991'de "dunyanın en iyi şarkıcısını" aramızdan aldı[/h]
Tum hayatını muziğe adayan isimlerden biri olan Freddie Mercury, 1987 yılında yakalandığını oğrendiği AIDS hastalığını basından gizlemeyi tercih etmişti. Taa ki olumunden bir gun once yaptığı basın acıklamasına kadar. Mercury, olmeden bir gun once basının karşısına cıkıp AIDS olduğunu duyurdu. Mercury, bu acıklamasından 24 saat kadar sonra dostlarının kollarında, henuz 45 yaşındayken hayatını kaybetti. Mercury olduğunde tarihler 24 Kasım 1991'i gosteriyordu.
Uzun yıllar boyunca pek cok insanla cinsel ilişkiye giren Mercury, hayatının son yıllarında ise hayat arkadaşı Jim Hutton'la yaşamıştı. Mercury'nin AIDS'i kimden kaptığı bilinmese de hayat arkadaşı Hutton'a hic bulaştırmadı.
[h=2]Freddie Mercury'nin olumu AIDS'in ciddiyetini dunyaya gosterdi[/h]
Pek cok eleştirmen ve benim gibi milyonlarca dinleyici icin dunyanın gelmiş gecmiş "en iyi şarkıcısı" olan Freddie Mercury'nin olumu elbette herkesi cok uzdu. Daha nice şarkılar soyleyebilecekken kaybettiğimiz bu isim olumuyle bile kitleleri harekete gecirmişti. Freddie Mercury'nin olumunun ardından 20 Nisan 1992'de "The Freddie Mercury Tribute Concert" adı altında bir anma toreni duzenlendi.
Bu torende Elton John, Robert Plant, Tony lommi, Roger Daltrey, David Bowie, Annie Lonnox gibi pek cok isim sahne almıştı. Verilen bu konserde toplamda 20.000.000 Pound toplanarak tum para AIDS hastalığının cozumu icin harcanmıştır. Bu konserde aynı zamanda Freddie Mercury'nin yakın arkadaşı olan Elton John, Mercury'nin hic canlı olarak seslendiremediği "The Show Must Go On" şarkısını soylemişti.
Queen, 6 Kasım 1995'te ise Freddie Mercury'nin son isteği olan tamamlanmamış şarkıları bitirip "Made In Heaven" adı altında bir albumle yayınladı.
Bugun sizlere Queen grubu ve onun efsane solisti Freddie Mercury'nin hayatını anlattık. Gerek sesi gerek sahne şovları gerekse de soylediği şarkılarla unutulmaz isimler arasına giren Freddie Mercury, bugun yaşasaydı 76 yaşında olacaktı. Kendisini sevgi ve ozlemle anıyoruz. Peki sizler Queen grubu ve onun eşsiz solisti Freddie Mercury hakkında ne duşunuyorsunuz? Ayrıca boyle iceriklerin daha sık gelmesini istiyorsanız bizlere yorumlar kısmında belirtmeyi unutmayın.
Freddie Mercury gibi cok eşsiz bir soliste sahip olan grup, birlikte caldıkları yıllar icerisinde bizlere efsane sayılacak pek cok eser bıraktı. Hadi gelin şimdi tum dunyada albumleri milyonlarca satmış bu efsane grubu yakından tanıyalım.
[h=2]Queen grubu nasıl kuruldu?[/h]

Queen grubu 4 isimden oluşuyor. Bu isimler Brian May, Roger Taylor, Freddie Mercury ve John Deacon'dır. Brian May ve Roger Taylor'ın icinde bulunduğu Smile grubu 1960'ların sonunda dağıldı. Bunun ardından bu iki isme o donemler bilinmese de dunyanın en eşsiz şarkıcılarından biri olacak Freddie Mercury katıldı ve Queen grubu kurulmuş oldu. Bundan 1 yıl sonra gruba bas gitarist John Deacon da katıldı ve başarılarla dolu yolculuğun ilk adımı tamamlanmış oldu.
[h=2]Queen grubu muzik piyasasına girdi[/h]

4 kişilik kilit sayıya ulaşan ekip 1973 yılında "Keep Yourself Alive" adıyla ilk 45'liğini cıkardı. Bu şarkının hemen ardından aynı yılda ilk albumleri olan "Queen I"ı piyasaya suren grup, 1974'de "Seven Seas of Rhye" şarkısıyla ilk kez muzik listelerine girdi. Arka arkaya album cıkarmaya devam eden Queen grubu, 3. albumleri "Sheer Heart Attack"tan cıkan "Killer Queen" single'ı ile adlarını ilk kez gercek anlamda duyurdular ve muzik listelerinde 2. sıraya kadar yukseldiler.
[h=2]1975'te Bohemian Rhapsody ile asıl başarı geldi[/h] Queen grubunun imza şarkıları arasında belki de en unlusu Bohemian Rhapsody'dir. İşte bu şarkının da yer aldığı "A Night at the Opera" albumu 1975'te yayınlandı ve şarkı Britanya listelerinde 9 hafta bir numarada kaldı. Uluslararası alanda da başarıya ulaşan grup, yayınladıkları son albumde daha senfonik ve vokale odaklı ilerlemişlerdi.
Daha onceki albumlerine gore daha yumuşak bir muziğe geciş yapan grup, bu albumle belki de daha once kimsenin cesaret edemediği bir harmanla Bohemian Rhapsody'i yayınladı. Gunumuzde bile sayısız insana gore "rock tarihinin en iyi şarkısı" olarak nitelendirilen Bohemian Rhapsody, Queen grubunun onundeki kapıları sonuna kadar acacaktı. Aslında bu şarkı yayınlanmadan once produktorler tarafından beğenilmemişti. O donem bir şarkının hit olabilmesi icin suresinin 3 dakikayı gecmemesi gerekiyordu ve bu şarkı tam 6 dakikaydı.
[h=2]Dunya capında bir grup: Queen[/h]

A Night at the Opera albumu, Queen grubunu tum dunyaya tanıtmıştı. İnsanlar aslında cok başarılı parcalar yer alan onceki albumlerini de dinlemeye başlamıştı. 4. albumden sonra grup da bir değişime uğradı. Artık daha senfonik besteler bulunuyordu. Bu durum bazı kişiler tarafından eleştirilmişti, cunku Queen'in bu tutumu, popularite icin taviz vermek olarak yorumlanıyordu. Ancak grup modern tuketime uygun muzikler yapmaya devam etti ve yıllar boyunca tanınır kaldı.
[h=2]Queen tam bir konser grubuydu[/h]

Queen'in bu başarılı yolculuğunun ardında en onemli etkenlerden biri grubun muhteşem bir konser şovunun olmasıydı. Ses ve enerji olarak kusursuz bir solist olan Freddie Mercury, konserlerde insanları eğlendiriyor, dinleyicileri adeta şarkının icine cekiyordu. Bu ozel grubu dinlemek isteyen insanlar konserlerine akın ediyor, adeta izdiham yaşanıyordu. Bunun sonrasında ise grup dunya capında stadyum konserleri vermeye başladı.
[h=2]Albumler ve efsane şarkılar devam etti[/h] Grup, 1976'da "A Day at the Races" albumuyle sevenlerin karşısına cıktı. Bu albumde rock soundu yerini daha senfonik ve yumuşak tonlara bırakmıştı. 1977 yılında cıkan sonraki album olan "News of the World" ise işin icine blues tarzını ekledi. Bu albumde gunumuzde rock muzik denildiğinde ilk akla gelen iki parca da yer alıyordu. Bunlar "We Will Rock You" ve "We are the Champions" şarkılarıydı.
[h=2]Queen'in sırrı her kesime hitap etmesiydi[/h] Queen'in bu kadar başarılı olmasının ardında tek bir alana tıkılı kalmayıp pek cok farklı turde muzik yapma cabası yatıyor. 1978 senesinde kendi tarzlarını adeta baştan yaratıp "Jazz" albumunu piyasaya surduler. Albumun icinde doğu ritimlerine sahip "Mustapha" isimli bir şarkı olduğu gibi hard rock turunde şarkılar ve elbette jazz ezgili şarkılar yer alıyordu.
[h=2]1980'lerde karşımızda gercek bir Queen grubu var[/h]

1979'da bir konser albumu olan "Live Killers'ı cıkaran Queen, bir sure konserlere yoğunlaşacaktı. 1980'de sekizinci studyo albumleri olan "The Game'i piyasaya suren grup, 7 yılda 8 studyo albumu ve bir konser albumu cıkarmıştı. Bu durum dinleyiciler tarafından hoş karşılanırken birtakım korkuları da beraberinde getiriyordu. Diğer pek cok grupta olduğu gibi Queen de elindeki malzemeyi tuketiyor muydu? Bu durumu şoyle ozetleyebiliriz. Queen, diğer grupların aksine tek turde muzik yapmamış, hemen hemen tum dunya muziklerini kucaklamışlardı. Bu da ellerindeki malzemenin cok geniş olmasını sağlıyordu.
Tarihler 1981'i gosterdiğinde grubun 10. yılı uzerine bir "Greatest Hits" albumu cıkarıldı. Bu album, onceki yıllarda yapılmış ve Queen grubuyla ozdeşleşen 17 şarkıyı iceriyordu. Bu album tum dunyada buyuk bir ilgiyle karşılandı.
1982'ye geldiğimizde ise Queen grubu "Hot Space" isimli albumle sevenlerin karşısına cıktı. 80'lerin henuz oturmayan pop ritimlerini barındıran bu album, 70'lerde Queen'i severek dinlemiş kesim tarafından ciddi eleştiriler aldı. Hatta bu album yuzunden gruba tavır bile alındı. Her ne kadar bir kesim tarafından cok eleştirilmiş olsa da ilerleyen senelerde 80'lerin bu alana daha cok yonelmesi Freddie Mercury ve Queen grubunun muzik konusunda ne kadar ileri goruşlu olduğunu da bizlere gosterdi. Surekli yeni tarzlar deneyip bunlarda başarılı olan bir grup olan Queen, aslında bu sayede herkesin bir şekilde sevgisini ve saygısını kazanmıştı.
[h=2]Keşke birinde olsaydık dediğimiz o muhteşem konserler[/h]

Hot Space albumunun ardından grup uzun bir dunya turnesine cıktı. Zaten Freddie Mercury ile eşsiz konser şovları sunan grup, hep daha iyi olmaya calışıyordu. Konserlerinde yeni ışık şovları deneyen Queen, gorselliğe her zaman onem vermişti.
[h=2]Queen, bir poprock albumu olan "The Works"le geri dondu[/h] Queen'in 1984 yılında cıkan pop rock turundeki albumu The Works, grubun yıllar gecmesine rağmen hala en iyi olduğunu gosteren bir albumdu. Albumde "Radio Ga Ga", "I Want To Break Free", "Hammer To Fall" gibi şarkılar vardı ve bu şarkılar gruba yeni tarzlar katmayı sağlamıştı. Bu başarılı albumun ardından Queen grubu yeniden konserlere odaklanmaya başladı.
Grup uyeleri konserlerin ardından bir sure kendi koşelerine cekildiler. Solo calışmalara odaklanan Queen uyeleri, medyaya dağılma belirtileri veriyorlardı. Sadece birkac televizyon programında gorunen Queen uyeleri, onun dışında dağılmış bir gorunum sunuyordu. Bu ciddi sorun tum dunya tarihinin en buyuk konseri olan Live Aid'deki muhteşem Queen performansıyla cozulecekti.
[h=2]Freddie Mercury'nin ikonikleştiği efsane Live Aid konseri[/h]

Tarihler 13 Temmuz 1985'i gosterdiğinde dunyanın gelmiş gecmiş en buyuk muzik organizasyonu Live Aid gercekleşti. İki farklı stadyumda gercekleşen ve Etiyopya'da yaşanan aclığa karşı bağış toplamayı hedefleyen bu organizasyon tam 16 saat surmuş ve doneminin unlu şarkıcıları 20 dakika olacak şekilde sahne almışlardı.
Hemen hemen 2 milyar insanın televizyon karşısında izlediği bu ozel organizasyonda Freddie Mercury efsane bir performans sergilemişti. Normal bir konser suresine gore cok daha kısa olan 20 dakika icerisinde sevilen şarkılarını muhteşem bir şovla seslendiren Freddie Mercury, bu şovuyla tum dunyaya Queen'in ozel bir grup olduğunu gostermişti. 2005'te yapılan bir anket, Queen'in Live Aid konserinin tum zamanların en buyuk "rock performansı" olarak belirledi. Ayrıca sayısız sanatcının cıktığı 16 saatlik konserde Queen'in yer aldığı bolum en cok bağış toplanan bolum olmuştu.
Her detayıyla muhteşem bir 20 dakika olan Live Aid Queen konseri, Freddie Mercury ve Queen grubunun hayatını anlatan Bohemian Rhapsody filminde gerceğine fazlasıyla yakın şekilde canlandırılmıştır.
[h=2]Sona yaklaşıyoruz: Freddie Mercury'nin son turnesi[/h]

1986 yılında ikinci konser albumleri olan "Live Magic"i ve ardından 11. studyo albumleri "A Kind of Magic"i yayınlayan grup, sonrasında bir turneye cıktılar. Bu turne, Freddie Mercury'nin son turnesi oldu. Mercury'nin sahne performansının duştuğunun konuşulmaya başlandığı bu donemde, dunyaca unlu solistin HIV virusu kaptığına dair soylentiler de cıkmaya başladı. Freddie Mercury ise bu soylentileri o donem verdiği bir roportajda reddetti.
[h=2]Bazı şarkıları bir sure sonra daha da anlamlı olacak son album: Innuendo[/h] Freddie Mercury'nin hastalığı nedeniyle konser vermeyi bırakan grup 1989'da "The Miracle" adlı albumunu yayınladı. Bu albumden 2 yıl sonra ise 5 Şubat 1991'de grubun Freddie Mercury hayattayken cıkarılan son Queen albumu olan "Innuendo" yayınlandı. Albumde yer alan "Show Must Go On", "I'm Going Slightly Mad", "Bijou", "Innuendo" gibi şarkılar buyuk ses getirdi.
Diğer Queen albumlerine gore daha duygusal bir album olan Innuendo, o an bazı şeyler konuşulsa da tam olarak hikayeyi bilmeyen hayranlar icin sonrasında cok daha anlamlı olacaktı. Ozellikle bu album sırasında cok hasta olan ve kayıtları cıkarıp cıkaramayacağı bile tartışılan Freddie Mercury, tum zorluklara rağmen albumu tamamlayabilmiştir.
Queen grubunun gitaristi Brian May, bir roportajında Freddie Mercury hakkında, "Bana surekli daha fazla şarkı soylemek istediğini soylerdi" demişti. Freddie Mercury'nin kendisine surekli şarkı yazmalarını istediklerini ve "Ben oldukten sonra tamamlarsınız." dediğini soyleyen May, Mercury'nin olumden hicbir korkusu olmadığını da sozlerine eklemişti.
[h=2]AIDS, 1991'de "dunyanın en iyi şarkıcısını" aramızdan aldı[/h]

Tum hayatını muziğe adayan isimlerden biri olan Freddie Mercury, 1987 yılında yakalandığını oğrendiği AIDS hastalığını basından gizlemeyi tercih etmişti. Taa ki olumunden bir gun once yaptığı basın acıklamasına kadar. Mercury, olmeden bir gun once basının karşısına cıkıp AIDS olduğunu duyurdu. Mercury, bu acıklamasından 24 saat kadar sonra dostlarının kollarında, henuz 45 yaşındayken hayatını kaybetti. Mercury olduğunde tarihler 24 Kasım 1991'i gosteriyordu.
Uzun yıllar boyunca pek cok insanla cinsel ilişkiye giren Mercury, hayatının son yıllarında ise hayat arkadaşı Jim Hutton'la yaşamıştı. Mercury'nin AIDS'i kimden kaptığı bilinmese de hayat arkadaşı Hutton'a hic bulaştırmadı.
[h=2]Freddie Mercury'nin olumu AIDS'in ciddiyetini dunyaya gosterdi[/h]

Pek cok eleştirmen ve benim gibi milyonlarca dinleyici icin dunyanın gelmiş gecmiş "en iyi şarkıcısı" olan Freddie Mercury'nin olumu elbette herkesi cok uzdu. Daha nice şarkılar soyleyebilecekken kaybettiğimiz bu isim olumuyle bile kitleleri harekete gecirmişti. Freddie Mercury'nin olumunun ardından 20 Nisan 1992'de "The Freddie Mercury Tribute Concert" adı altında bir anma toreni duzenlendi.
Bu torende Elton John, Robert Plant, Tony lommi, Roger Daltrey, David Bowie, Annie Lonnox gibi pek cok isim sahne almıştı. Verilen bu konserde toplamda 20.000.000 Pound toplanarak tum para AIDS hastalığının cozumu icin harcanmıştır. Bu konserde aynı zamanda Freddie Mercury'nin yakın arkadaşı olan Elton John, Mercury'nin hic canlı olarak seslendiremediği "The Show Must Go On" şarkısını soylemişti.
Queen, 6 Kasım 1995'te ise Freddie Mercury'nin son isteği olan tamamlanmamış şarkıları bitirip "Made In Heaven" adı altında bir albumle yayınladı.
Bugun sizlere Queen grubu ve onun efsane solisti Freddie Mercury'nin hayatını anlattık. Gerek sesi gerek sahne şovları gerekse de soylediği şarkılarla unutulmaz isimler arasına giren Freddie Mercury, bugun yaşasaydı 76 yaşında olacaktı. Kendisini sevgi ve ozlemle anıyoruz. Peki sizler Queen grubu ve onun eşsiz solisti Freddie Mercury hakkında ne duşunuyorsunuz? Ayrıca boyle iceriklerin daha sık gelmesini istiyorsanız bizlere yorumlar kısmında belirtmeyi unutmayın.