Hristiyan dininin kutsal sembolu olan hac hakkındaki detaylara girmeden once, anlatacağımız hikayelerin Hristiyan teolojisine ait olduğunu hatırlatalım. İslam dininde anlatılandan daha farklı hikayelerle karşılaşabilirsiniz. Hac sembolu, bugun Hristiyanlığın en kutsal sembollerinden biri kabul ediliyor ancak tarihsel surece baktığımız zaman Hz. İsa oncesinde de pek cok medeniyette hac ile karşılaşıyoruz.
Ne carmıha gerilmek ne de hac sembolunu kutsal saymak Hristiyanlığa ozel değildi. Tarihsel surece baktığımız zaman Hristiyanlığın bir sapkınlık olarak gorulmemesi ile ancak 3. yuzyıldan sonra hac kutsal sayılmaya başlanmıştır. Yani bugun insanlara anlatılan hikayeler, aslında gecmişe baktığımızda buyuk bir karmaşayı işaret etmektedir. Adım adım gidelim ve hac işaretinin anlamına yakından bakarak tarihsel surecte nasıl bir dini sembol haline geldiğini gorelim.
[h=2]Hristiyanlık oncesi hac:[/h]
Hristiyanlığın peygamberi olan Hz. İsa ’nın carmıha gerilmesi nedeniyle hac sembolunun kutsal olduğunu duşunuyorsanız yanılıyorsunuz. Hz. İsa ’dan yuzlerce yıl once bile Suriye, Mısır, Yunan, Latin, Hindistan, Meksika, Pers ve Afrika bolgelerindeki medeniyet kalıntılarında da hac işareti ile karşılaşıyoruz.
Modern Hristiyanlıkta Hz. Meryem tasvirlerine benzeyen pek cok kabartma ile yuzlerce yıl once karşılaşmak mumkun. Hac, eski donemde de dini bir sembol olarak kullanılmıştır ve pek cok farklı şekilde karşımıza cıkmaktadır. Elbette en bilinenler 'Tau hacı', 'Fylfot hacı' ve 'Svastika'.
Eski donemdeki tarihi kalıntılarda karşımıza cıkan tum hac sembolleri, pagan inancına aittir. Tanrı tasvirleri ile hac, sık sık bir arada kullanılmaktadır. Carmıha gerilme cezası da hac kadar yaygın gorulmektedir. Hatta bazı anlatılara gore Hz. İsa carmıha gerilirken yanında iki tane de hırsız aynı suc nedeniyle carmıha gerilmiştir. Elbette, modern hristiyanlıkta bu iki sucludan pek bahsedilmez.
[h=2]Hz. İsa ’nın carmıha gerilmesi ve hac sembolune verilen değer:[/h]
Hristiyanlık inancı, 'Teslis' yani kutsal ucleme uzerine kuruludur; baba, oğul ve kutsal ruh. Baba Tanrı, oğul İsa, kutsal ruh da bu uclemeyi tamamlayan ilahi dokunuştur. Hristiyanlık teolojisine gore Tanrı dunyayı cok sevmiş, Hz. Meryem ’e kendi ruhundan ufleyerek Hz. İsa ’yı dunyaya getirmiş ve onun olumu ile insanlığın tum gunahlarını ustune almasını sağlamıştır.
Hz. İsa ’yı uzun işkenceler sonucu carmıha gererek oldurenler, Yahudi Romalılar ’dır. Hz. İsa ’nın carmıha gerilmesi, o donem icin yaygın bir idam yontemidir. Ancak Hristiyanlık teolojisine gore Hz. İsa olmemiş ve uc gun sonra geri gelmiştir. Bu donemde insanlar vaftiz edilerek ona iman etmişlerdir.
Yuzlerce yıl sonra yaygınlaşsa bile hac sembolune verilen ilk değer buradan gelir. Hz İsa carmıha gerilerek iman edenlerin gunahlarını ustlenmiş, uc gun sonra geri gelerek olume meydan okumuştur. Yani hac işareti hem Hz. İsa ’nın insanlar icin cektiği cileyi hem de onun kutsallığını sembolize etmektedir.
[h=2]Hac nasıl oldu da dini bir sembol haline geldi?[/h]
Bu hikayeyi duyunca sanmayın ki insanlar hemen Hz. İsa ’ya iman ettiler. Yuzlerce yıl boyunca Hristiyanlık inancı hor goruldu ve sapkınlık olarak adlandırıldı. Hatta 3. yuzyılın ilk doneminden kalan bir Roma eserinde carmıha gerilmiş Hz. İsa eşek kafalı olarak tasvir edilerek o ve ona inananlar aşağılanmıştır.
Hristiyanlığın kabul edilmesi, ilk kez Buyuk Konstantin olarak anılan I. Konstantin zamanında olmuştur. Rivayete gore Konstantin ’in annesi Helena, Hz. İsa ’nın gerildiği carmıha ait parcalar bulmuş ve bu parcaların her hastalığa iyi gelen mucizevi bir şifaya sahip olduğunu gormuştur. Bugun bile kutlanan Kutsal Hac Bayramı ’nın hikayesi de boyledir.
[h=2]Haclılar kavramı ortaya cıkıyor:[/h]
Roma İmparatorluğu ’nun resmi dini olduktan sonra Hristiyanlık hızla yaygınlaştı ve aynı hızla inşa edilenler kiliselerde kutsal kabul edilen haclar yapılmaya başladı. İlk donemde hac ile birlikte tasvir edilen Hz. İsa sakin bir yuz ifadesine sahipti. Zaman icinde bu figur değişiklik gosterdi ve kanlar icinde işkence gormuş olarak tasvir edilmeye başladı.
Hac sembolu, Hristiyanlar ile Muslumanlar arasındaki catışmanın da ayırıcı sembolu haline geldi. Kutsal toprakları Muslumanların elinden almak icin gizli bir mucadele yuruten Hristiyanlar, kıyafetleri uzerine bir hac işareti cizmeye başladılar. 'Crusaders' yani Haclılar adı verilen bu grubun daha sonra buyuyerek bugun Haclı Seferleri adını verdiğimiz katliamlara imza attıklarını biliyoruz.
[h=2]Hac, ırkcıların sembolu haline de geldi: [/h]
Hac işaretine atfedilen ilk anlam, insanlar adına kendini feda eden Tanrı'nın oğlunu kutsuyordu. Ancak zaman icinde Hristiyanların Yahudi ve Muslumanlara karşı mucadelelerinin yani savaşın da sembolu oldu. Amerika Birleşik Devletleri ’nde de zencilere karşı yakın tarihin en buyuk katliamlarına imza atan ırkcı Ku Klux Klan orgutu, beyaz kukuletalarla beraber ateşe verdikleri haclarla kendilerini ortaya cıkardılar.
Elbette, konu ırkcılık olunca Adolf Hitler ’den de bahsetmemek olmaz. Svastika şeklinde olsa da Hitler, beyaz ırkın ve Hristiyanlığın ustunluğu uzerine kurduğu ideolojinin işareti olarak hac sembolunu secti. Bugun bile beyaz ırkın ve Hristiyanlığın ustunluğunu savunan pek cok ırkcı sembolde svastika ve hac goruyoruz.
[h=2]Populer kulturde hac sembolu:[/h]
Bugun artık gozumuzu nereye cevirsek bir hac ile karşılaşmamız mumkun. Populer kulturde hac sembolu, hic olmadığı kadar yaygın hale geldi. Oyle ki coğunluğu Musluman bir ulkede ve bolgede yaşamamıza rağmen pek cok yerde hac işareti ile karşılaşabiliriz. Elbette, hac kullanılan her şey ırkcı bir anlam taşımıyor.
Bugun dunya ekonomisini elinde tutan buyuk ulkeler Hristiyandır. Dunya barışını savunma adı altına kurulan pek cok birliğin de temelinde Hristiyan teolojisi yatmaktadır. Ustune bir de bu gucler populer kulturun bir numaralı ureticisi oldukları icin kolyelerde, tişortlerde, filmlerde, oyunlarda ve daha aklınıza gelen - gelmeyen her şeyin uzerinde hac ile karşılaşmanız mumkun.
Hristiyan dininin en kutsal sembolu olarak kabul edilen hac işaretinin anlamından ve tarihsel yolculuğu cercevesinde bugun kazandığı anlamdan bahsettik. Her inancın kendine has kutsalları olduğunu ve bu kutsalların başkasına zarar vermediği surece saygıyla karşılanmasını gerektiğini tekrar hatırlatalım.