Yunan mitolojisinde ' ’korku' ’ anlamına gelen kelime kokunden gelen fobi; herhangi bir şeye karşı duyulan korkuya deniyor ve fobiler, bireyin gundelik yaşamını oldukca olumsuz etkiliyor. Hemen hemen herkesin korktuğu ya da cekindiği bazı şeyler bulunuyor. Ancak bu acıklamadan korktuğunuz her şeye karşı fobinizin olduğu anlamını cıkarmayın. Yani ''Yılandan korkuyorum, yılan fobim var'' demek mantıklı değil cunku yılandan korkmak gayet normal kabul ediliyor. Mesela palyaco, orumcek, karanlık ya da delikli şeylere karşı duyulan fobileri artık hepimiz biliyoruz. Ancak bazı fobiler vardır ki onlara şaşırmamak elde değil. Dunyada kuş tuyunden gıdıklanmaya, dans etmeye, hatta gulmeye karşı bile fobi turleri bulunuyor. Tabii ne kadar ceşit fobi olursa olsun, hepsine duyulan korku aynı oluyor. Eğer hoşlanmadığınız hatta nefret ettiğiniz şeyler yalnızca size ozgu sanıyorsanız, cok yanılıyorsunuz. İşte sizler icin duyunca ‘ ’Bunun da fobisi olur muymuş?" diyeceğiniz kulağa en garip gelen fobileri derledik. Hippopotomonstrosesquippedaliophobia, uzun kelimelerden korkma fobisini ifade eder. İronik olarak bu korkuya verilen isim, tıp litateraturundeki en uzun fobi ismidir. Bu fobinin sahiplerinin hastalığın adından korktuğunu da belirtmemiz gerekir. Pediofobi, adından da anlaşılacağı uzere oyuncak bebek korkusudur. Pediofobiye sahip olan kişiler, sadece korkunc olanlardan değil oyuncak bebek ayırt etmeksizin hepsinden korkar. Bu korku, oyuncak bebeklerin yanı sıra vitrin mankenlerini ve robotları da kapsar. Parapsikolojinin yaratıcısı Sigmund Freud ’a gore, bu korkunun temelinde bebeğin canlanmasından korkmak yatar. Spesifik korkular sınıfına giren agirofobi, karşıdan karşıya gecerken aşırı korkuya kapılma durumudur. Sıkca araba korkusu ile karıştırılsa da birbirlerinden oldukca farklıdır. Agirofobik kişiler, tek bir arabanın olmadığı bir yolda bile karşıdan karşıya gecerken ciddi sıkıntılar yaşar. Cocukluk yaşlarında ebeveynler tarafından karşıdan karşıya gecme durumlarında aşırı korkutulmuş insanlarda gorulur ve bu korku elbette şehirde yaşamayı zorlaştırır. Yunanca ’da, ‘ ’yemek yapma becerisi olan ’ ’ anlamına gelen ‘mageirokosdan ’ ’ kelimesinden turetilen mageirocophobia, yemek yapma korkusu anlamına gelir. Bu fobiye sahip olan insanlar, genelde yemek yapan insanları gorunce korkuya kapılır cunku kendilerini bu konuda yetersiz gorurler. Bu bozukluk, eğer kişi yalnız yaşıyorsa aşırı zayıflamasına ve sağlıksız beslenmesine yol acabilir. Geletofobi, hakkında dalga gecilmesi ve gulunmesi korkusudur. Coğu insan kendine gulunmesini sevmez. Ancak bu durumu icselleştirerek korkan ayrı bir grup da var. Bu insanlar, her kahkahanın kendileri hakkında olduğunu duşunur. Bazı renkler insanları istemsiz olarak tedirgin edebilir. Spesifik korkular sınıfına giren ksantofobi de sarı renkten korkmak anlamına gelir. Bu hastalığa sahip kişilerin sarı renge ozel bir hassasiyeti vardır. Bu durum psikolojik hatta hormonal olarak hastalık yaratabilir. Jinofobi, genel olarak kadınlardan korkmayı ifade eder. Bu korkunun kaynağını ise genellikle cocukluk donemlerinde anne, abla ya da oğretmen gibi kadın figurlerinden gorulen kotu muamele oluşturur. İlk olarak 1904 yılında belgelenen katisofobi, tam olarak 'bir yere oturma korkusu' olarak tanımlanabilir. Ayrıca hareketsiz kalamama durumu olarak da bilinir. Bu rahatsızlık, sivri bir şeyin uzerine oturma veya hemoroit gibi hastalıklar sonrasında gorulebilmektedir. Bazı durumlarda okul zamanlarındaki cezalara dayanan bu fobi, tanımadığınız veya varlıklı insanların onunde oturunca ortaya cıkan farklı bir fobinin de işareti olabilir. Arakibutirofobi, fıstık ezmesinin damağa yapışma korkusu olarak tanımlanabilir. Bu kişiler fıstık ezmesinin ust damakta bıraktığı durumdan rahatsız olurlar. İlginc fobiler arasında en yaygını olan pentherafobi, temelde kayınvalideden korkmayı ifade eder. lbet Evli insanlar hayatlarında pek cok kere bu korkuyu yaşamıştır. Gercek anlamda bu korkuya sahip olan insanlar, genellikle evliliklerinde sorunlarla karşılaşır. Cozumu ise ya terapide ya da boşanmada bulurlar. Gelin-kaynana tartışmalarının gunumuze kadar ulaştığını duşunduğumuzde bu korku hic boşuna olmasa gerek. Agorafobi, kısaca acık yerlerde bulunma korkusu olarak tanımlanabilir. Bu kişiler, acık yerde bulunduğunda başına bir şey geleceğini duşunur ve evden dışarı cıkmaya korkarlar. Agorafobi, kişilerin hayatını oyle kısıtlar ki ciddi vakalarda hastaların evden dışarı adım atamadıkları bile gorulur. Hastalar tipik olarak, kontrolu kaybetme, kalabalık icinde sıkışıp kalma, kalabalıkta bayılma, duşme ya da tehlike anında kacamama korkuları yaşarlar. Bu nedenle agorafobi hastaları, evden cıkmalarını gerektiren bir durum olduğunda gittikleri yerlerden kolay kacabilecekleri stratejileri belirlemeye calışırlar. Orneğin, sinemaya gittiğinde kapıya en yakın olan koltuğu tercih etmek ve acil cıkış kapılarının nerede olduğunu oğrenmeye calışmak. Ayna korkusu anlamına gelen ezotrofobi, insanda aynaya baktığı zaman izlenme, surekli incelenme, takip edilme hissi yaratır. Surekli bir cift gozun takibi altında yaşadığını hissetme halidir. Bu korku, sadece aynalar icin değil kişinin ozellikle yuz ifadesini yansıtan cisimlere karşı da tedirginlik yaratır. Orneğin bilgisayar-televizyon ekranından, camlardan, guneş gozluğundeki yansımadan bile tedirginlik hissetmek, bunların hayatın normal akışını etkilemesi yuzunden davranış değişikliği gostermek. Ezotrofobi; kuafore gidememek, vitrine bakamamak, televizyonda yansıma gormemek icin televizyonu surekli acık bırakmak, odada ayna bulundurmamak gibi insanın hayatını kısıtlayan bir korku turudur. Deipnofobi, kısaca ozetlemek gerekirse akşam yemeğinde sohbet etme korkusu olarak tanımlanabilir. Gecmişten gelen bir sofra adabı vardır. Ozellikle herkesin sofrada olduğu akşam yemeklerinde cok fazla konuşulmaz. Herkes yemeğini yer ve muhabbet olayı yemek sonrasına bırakılırdı. İşte bu gelenek, deipnofobinin temel nedeni olarak kabul ediliyor. Ayrıca modern gelenekleri bilmekte sorun yaşayan insanlar, yemeklerde konuşmayıp yapacağı işe odaklanmayı seciyor. Şeytan korkusu ve şeytandan korkmak olarak bilinen satanofobi, yaşam kalitesini oldukca duşurur. Panik ataklara neden olabilir, insanları sevdiklerinden ve iş ilişkilerinden uzak tutabilir. Satanofobisi olan bireyler, genelde nefes darlığı, hızlı nefes alma, duzensiz kalp atışları, terleme, baş donmesi gibi belirtiler gosterir. Otomatonofobi; tahtadan yapılmış, kocaman ağzı ve gozleri olan Vantrolog kuklalarından korkma durumu olarak tanımlanır. Vantrolog kuklalar, 30 yıl once insanların hayatlarında daha fazla yer sahibiydi ve zamanla insanlar bu kuklalardan korkar gala geldiler. Peki aslında insanları eğlendirmek, gulmesini sağlamak amacıyla yapılan bu kuklalardan neden korkuluyor? Bu soruya cevap verenlerin genel kanısı şu şekilde: ''Kuklalardan cok korkuyorum. Ruhu alınmış ve geriye sadece ofke bırakılmış, nefret dolu birisi gibi goruyorum onları. Sanki yuzlerinde, yapabilse seni oldurecek bir tavır var. İntikam icin canlanacakmış gibi. Negatif enerji ile yuklenmiş şeyler. Bunlarla aynı odada yatmayı bırakın, kukla satan bir yerden gecmeyi bile goze alamam.''